Danıştay Kararı 15. Daire 2013/10027 E. 2015/7244 K. 09.11.2015 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2013/10027 E.  ,  2015/7244 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2013/10027
Karar No : 2015/7244

Temyiz Eden (Davacı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :

İstemin Özeti : Davacının, 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun kapsamında … İli, … İlçesi, … Köyü’nde bulunan malvarlığı zararının tazmini talebiyle yaptığı başvurunun, Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zarar Tespit Komisyonu’nca reddine ilişkin 12.11.2010 tarih ve 2010/1-551 sayılı kararının iptali istemiyle açılan dava sonucunda … İdare Mahkemesi’nce; aralarında davacının da bulunduğu … Köyü halkının bir kısmının, güvenlik kaygısıyla da olsa köyden göç etmelerinden dolayı uğradıkları zararın anılan köyü ekonomik sosyal sebeplerle terör olaylarının başlamasından çok daha evvelki yıllarda terk ettiklerinin açık olması karşısında tazminat taleplerinin 5233 sayılı Yasa hükümlerine göre idarece karşılanmasına hukuki olanak bulunmadığından davacı isteminin reddi yolunda tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen kararın hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi :
Düşüncesi :Temyize konu Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacı tarafından … İli, … İlçesi, … Köyü’nden terör olayları nedeniyle göç etmek zorunda kalındığından bahisle uğranılan zararın, 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini istemiyle yaplan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nce; davacının terör olayları nedeniyle meydana gelen göçlerden çok önce, güvenlik kaygıları dışında ekonomik ve sosyal sebeplerle köyden göç ettiği ve bu nedenle 5223 sayılı Kanun kapsamında tazmini gereken bir zararı bulunmadığından davacının isteminin reddi yolunda tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, anılan Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemek amacıyla yürürlüğe konulan 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’un 2. maddesinin (d) bendinde; terör dışındaki ekonomik ve sosyal sebeplerle uğranılan zararlar ile güvenlik kaygıları dışında kendi istekleriyle bulundukları yerleri terk edenlerin bu sebeple uğradıkları zararlar Kanun kapsamı dışında tutulmuş; aynı Kanun’un 7. maddesinde ise; a) hayvanlara, ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar; b) yaralanma, sakatlanma ve ölüm hallerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri; c) terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddî zararlar, bu Kanuna göre sulh yoluyla karşılanabilecek zarar kalemleri arasında sayılmış; geçici 1. maddesinde ise, Kanunun uygulaması 18 yıl geriye yürütülerek 19.07.1987-27.07.2004 tarihleri arasında teröre maruz kalanların uğradıkları maddi zararlar da Kanun kapsamına alınmıştır.
5233 sayılı Kanun’un yukarıda aktarılan maddelerinin değerlendirilmesinden; kişilerin malvarlıklarına ulaşamamaları nedeniyle uğradıkları zararların 5233 sayılı Kanun uyarınca tazmininin; köyün, idarece veya köy halkı tarafından tamamen boşaltılması şartına bağlı bulunduğu; güvenlik kaygısına dayansa dahi, terör olayları sonucu köyü terk edenlerin malvarlıklarına ulaşamaması nedeniyle uğradıkları zararın, köyün idarece veya köy halkı tarafından tamamen boşaltılması halinde ve köyün boşaltılmasından köye dönüşe izin verildiği tarihe kadar geçen süreçle sınırlı olarak tazmininin mümkün olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
Dosyadaki belgelerin incelenmesinden; … Köyü’nün 1995-2003 yılları arasında terör olayları ve terörle mücadele faaliyetleri nedeniyle güvenlik gerekçesiyle boşaltıldığı anlaşılmaktadır.
Davalı idarece, dava konusu işlemin sebebi olarak, davacının terör olayları öncesinde ekonomik ve sosyal nedenlerle göç etmiş olması gösterilmiştir. Ancak, davacı tarafından, köyde ikamet etmese bile ekip biçtiği arazilerinin olduğu, bu arazilere ulaşamamaktan kaynaklanan zararlarının olduğu ileri sürülmektedir. Davalı idarece yapılan keşifte de, ziraat bilirkişince davacının arazilerine ulaşamamaktan kaynaklanan zararı hesaplanmıştır. Bu nedenle, davacının söz konusu iddiasının incelenmesi zorunludur.
Olayda, 10.03.2010 tarihinde davacı vekilinin de katılımıyla … Köyü’nde keşif yapılmıştır. Keşif sırasında köy muhtarı, ihtiyar heyeti azası ve bir köylünün ifadesine başvurulmuştur. İfade tutanaklarında özetle, davacının köyü yaklaşık 40 yıl önce terk ettiği, tapulu arazilerinin olduğu, arazilerini devamlı ekip biçtiği belirtilmiştir. Kadastro bilirkişi raporunda davacının tapulu arazilerini 2005 yılında sattığı, ancak köyün boş olduğu 1995-2003 yılları arasında bu arazilerin davacının tasarrufunda olduğu belirtilmiştir. Ziraat bilirkişince de davacının arazilerine ulaşamamaktan kaynaklanan zararı, köyün boş olduğu süre ile sınırlı olarak hesaplanmıştır.
5233 sayılı Yasa kapsamında , uğranılan zararların tazmini için , başvurucuların mutlaka terör olayları öncesi köyde ikamet ediyor olması şart değildir. Terör olayları öncesinde tasarruf ettikleri veya yararlandıkları bir hakkın (zilyetlik, intifa. v.b.) bulunması ve bu hakkın terör veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeni ile kullanılamaması veya zarara uğraması yeterlidir.
Bu durumda; davacı terör olayları öncesinde köyden ayrılmış olsa da, köyün boşaltıldığı dönemde mülkiyet ve tasarrufunda bulunan arazilerine ulaşamamaktan kaynaklanan zararının, köyün boş olduğu dönemle sınırlı olarak karşılanması gerekirken aksi yönde tesis edilen dava konusu işlemde ve davanın reddine dair Mahkeme kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davacı temyiz isteminin kabulü ile … İdare Mahkemesi’nin … günlü, … sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, 09/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.