Danıştay Kararı 15. Daire 2012/8927 E. 2017/7181 K. 05.12.2017 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2012/8927 E.  ,  2017/7181 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2012/8927
Karar No : 2017/7181

Temyiz Edenler
(Davacılar) :
Vekilleri :
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :

İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi :
Düşüncesi :Dava konusu idari para cezasının tesisinde 5510 sayılı Kanun’un lehe olan hükümleri uygulanması gerekmekte olup; bu husus gözetilmeksizin verilen Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacılar adına, işyerinde yapılan denetim sonucu alınan rapor doğrultusunda mülga 506 sayılı Kanunu’nun 140. maddesi uyarınca tesis edilen idari para cezasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince; davacıların işyerinde sigortasız işçi çalıştırıldığının müfettiş raporu ile sabit olduğu, çalıştırılan işçilerin, sigortalı işe giriş bildirgelerinin, aylık prim ve hizmet belgelerinin ve dört aylık sigorta prim bordrolarının yasal süresinde kuruma verilmediği anlaşıldığından dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacılar tarafından mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
Dosyanın incelenmesinden; davacıların işyerinde müfettişlerce yapılan denetim sonucunda, sigortalı işe giriş bildirgelerinin, aylık prim ve hizmet belgelerinin ve dört aylık sigorta prim bordrolarının yasal süresinde kuruma verilmediğinden bahisle 506 sayılı Kanunun 140. maddesi uyarınca tesis edilen …-TL idari para cezası verilmesine ilişkin 17.10.2006 tarihli, 152946 sayılı … Sigorta Müdürlüğü işleminin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Dava konusu işlemin, aylık prim ve hizmet bildirgelerinin verilmemesi nedeniyle her bir ay için asgari ücretin üç katı tutarında uygulanan kısmı yönünden incelenmesi;
Dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanun’un 9/1 maddesinde; işverenin çalıştıracağı kimseleri, işe başlatmadan önce örneği Kurumunca hazırlanacak işe giriş bildirgeleriyle kuruma doğrudan bildirmekle veya bu belgeleri iadeli-taahhütlü olarak göndermekle yükümlü olduğu, 79/1 maddesinde ise; işverenin bir ay içinde çalıştırdığı sigortalının sigorta primleri ve destek primi hesabına esas tutulan kazançlar toplamı ve prim ödeme gün sayıları ile bu primleri gösteren ve örneği yönetmelikle belirlenen asıl veya ek belgeleri ait olduğu ayı veya dönemi takip eden ayın sonuna kadar kuruma vermekle ve kurumca istenilmesi halinde iş yeri kayıtlarını ibraz etmekle veya sigortalı çalıştırdığı takdirde, bu hususu sigortalı çalıştırmaya son verdiği tarihten itibaren bir ay içinde yazılı olarak kuruma bildirmekle yükümlü olduğu kurala bağlanmıştır.
Aynı Kanunun 140. maddesinin (b) fıkrasında; bu Kanunun 9 uncu maddesinde belirtilen bildirgeyi yasal süresi içinde Kuruma vermeyenlere, her bir sigortalı için aylık asgari ücret tutarında, bildirilmeyen sigortalıların çalışma izninin olmaması durumunda asgari ücretin iki katı tutarında idari para cezası verilir hükmü, (c) fıkrasında ise; “Bu Kanunun 79 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca verilmesi gereken belgeleri anılan fıkrada belirtilen sürede Kuruma vermeyenlere her bir fiil için aylık asgari ücretin üç katını geçmemek kaydıyla belgenin;
1) Asıl nitelikte olması halinde belgede kayıtlı sigortalı sayısı başına aylık asgari ücretin 1/5’i tutarında,
2) Ek belge niteliğinde olması durumunda sigortalı sayısına bakılmaksızın aylık asgari ücretin 1/8’i tutarında,
3) Hiç belge vermeyenlere ise sigortalı sayısı üzerinde durulmaksızın her ay için aylık asgari ücretin üç katı tutarında, … idari para cezası verilir.” hükmü yer almıştır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 80. maddesinde, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalıların prime esas kazançlarının hesabında; ayni yardımlar ve ölüm, doğum ve evlenme yardımları, görev yollukları, seyyar görev tazminatı, kıdem tazminatı, iş sonu tazminatı veya kıdem tazminatı mahiyetindeki toplu ödeme, keşif ücreti, ihbar ve kasa tazminatları ile Kurumca tutarları yıllar itibarıyla belirlenecek yemek, çocuk ve aile zamları, işverenler tarafından sigortalılar için özel sağlık sigortalarına ve bireysel emeklilik sistemine ödenen ve aylık toplamı asgari ücretin % 30’unu geçmeyen özel sağlık sigortası primi ve bireysel emeklilik katkı payları tutarlarının, prime esas kazanca tabi tutulmayacağı; bu istisnalar dışında her ne adla yapılırsa yapılsın tüm ödemeler ile ayni yardım yerine geçmek üzere yapılan nakdi ödemelerin prime esas kazanca tabi tutulacağı; 86. maddesinde, işverenin bir ay içinde 4 üncü ve 5 inci maddeye tâbi çalıştırdığı sigortalıların ve sosyal güvenlik destek primine tâbi sigortalıların; 80 inci maddeye göre hesaplanacak prime esas kazançlarını, prim ödeme gün sayıları ile prim tutarlarını gösteren ve örneği Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenen asıl veya ek aylık prim ve hizmet belgesini, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamındakiler için en geç Kurumca belirlenecek günün sonuna kadar, diğer sigortalılar için ise ait olduğu ayı takip eden ayda Kurumca belirlenecek günün sonuna kadar Kuruma vermekle veya sigortalı çalıştırmadığı takdirde, bu hususu sigortalı çalıştırmaya son verdiği tarihten itibaren, onbeş gün içinde Kuruma bildirmekle yükümlü olduğu; 102. maddesinin c bendinde; 86 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca verilmesi gereken belgeleri, Kurumca belirlenen şekilde ve usûlde vermeyenler ya da Kurumca internet, elektronik veya benzeri ortamda göndermekle zorunlu tutulduğu halde anılan ortamda göndermeyenler veya belirlenen süre içinde vermeyenlere her bir fiil için; 1) Belgenin asıl olması halinde aylık asgari ücretin iki katını geçmemek kaydıyla belgede kayıtlı sigortalı sayısı başına, aylık asgari ücretin beşte biri tutarında, 2) Belgenin ek olması halinde, aylık asgari ücretin iki katını geçmemek kaydıyla her bir ek belgede kayıtlı sigortalı sayısı başına, aylık asgari ücretin sekizde biri tutarında, 3) Ek belgenin 86 ncı maddenin beşinci fıkrasına istinaden Kurumca re’sen düzenlenmesi durumunda, aylık asgari ücretin iki katını geçmemek kaydıyla her bir ek belgede kayıtlı sigortalı sayısı başına, aylık asgari ücretin yarısı tutarında, 4) Belgenin mahkeme kararı, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca yapılan tespitler veya diğer kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatları gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemeler neticesinde ya da bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulan kurum ve kuruluşlardan alınan bilgi ve belgelerden, hizmetleri veya kazançları Kuruma bildirilmediği veya eksik bildirildiği anlaşılan sigortalılarla ilgili olması halinde, belgenin asıl veya ek nitelikte olup olmadığı, işverence düzenlenip düzenlenmediği dikkate alınmaksızın, aylık asgari ücretin iki katı tutarında, idari para cezası uygulanacağı hükmüne yer verilmiştir.
Türk Ceza Kanunu’nun 2. maddesinde ifadesini bulan “suç ve cezaların kanuniliği” ilkesine göre, kanunun açıkca suç saymadığı bir fiilden dolayı ceza vermek mümkün olmadığı gibi, cürüm ve kabahatin işlendiği zamandaki kanun ile sonradan çıkarılan kanun hükümleri biribirinden farklı ise, failin lehine olan kanunun uygulanması esastır.
Olayda, 506 sayılı Kanun hükmü dikkate alınarak davacıya asgari ücretin üç katı tutarında idari para cezası verildiği, oysa davacının fiiline uyan cezanın 5510 sayılı Kanun’la asgari ücretin iki katı oranına indirildiği görülmektedir.
Bu durumda davacının lehine olan kanun dikkate alınarak idari para cezasının asgari ücretin iki katı tutarında uygulanması gerekirken, asgari ücretin üç katı tutarında ceza verilmesinde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Dava konusu işlemin, dört aylık prim bordrosunun verilmemesi nedeniyle uygulanan idarî para cezasına ilişkin kısmı incelendiğinde;
30.10.1987 tarih ve 19619 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan ve 26.2.2000 tarih ve 23976 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yönetmelikle değiştirilen Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 16. maddesinde, işverenin her takvim ayı için çalıştırdığı sigortalılarla ilgili aylık sigorta primi bildirgelerini en geç ait olduğu ayı takip eden ayın sonuna kadar Kuruma vermekle yükümlü olduğu, 17. maddesinde, işverenin, dört takvim ayı için çalıştırdığı sigortalıların sigorta primleri hesabına esas tutulan kazançlar toplamını, prim ödeme gün sayılarını ve gerekli diğer bilgileri gösteren dört aylık sigorta primleri bordrosunu, ilgili bulunduğu dönemi takip eden ayın sonuna kadar Kuruma vermekle yükümlü olduğu belirtilmiştir.
Anılan Yönetmeliğin 29. maddesinin (a) bendinde ise, Yönetmelikte belirtilen prim belgelerinin gerek 506 sayılı Yasanın değişik 79. maddesinin birinci fıkrasında, gerekse Yönetmelikte öngörülen sürelerde verilmemesi halinde, aynı Yasanın değişik 140. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi hükümlerinin uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
Yukarıda hükümlerine yer verilen Kanunda, bir işyerinde çalıştırılan sigortalı ya da sigortalılar için aylık bildirgelerin verilme zorunluluğu bulunmakta, bu bildirgenin verilmemesi veya süresinden sonra verilmesi halinde de idari para cezası uygulanacağı öngörülmekte iken; dört aylık dönem bordrosu verme yükümlülüğü ve bu yükümlülüğe uyulmaması halinde para cezasının uygulanacağı yönünde herhangi bir düzenlemeye yer verilmemektedir.
506 sayılı Yasanın 79. maddesinde, dört aylık dönem bordrosunun verilmesine ilişkin bir yükümlülük getirilmemesi, 140. maddesinde de buna ilişkin bir yaptırım düzenlenmemesi karşısında, dört aylık dönem bordrosunun verilmemesinden dolayı tahakkuk ettirilen idarî para cezasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Dava konusu işlemlerin; işe giriş bildirgelerinin süresinde verilmemesi nedeniyle uygulanan idarî para cezasına ilişkin kısmı incelendiğinde ise; 2577 sayılı Kanunun 49. maddesinde belirtilen bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, davacıların bu kısma yönelik temyiz istemi yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve…. sayılı kararının aylık prim hizmet belgeleri ile dört aylık prim bordrosunun süresinde verilmemesi nedeniyle verilen idari para cezası ilişkin kısmının BOZULMASINA, işe giriş bildirgelerinin süresinde verilmemesi nedeniyle uygulanan idarî para cezasına ilişkin kısmının ONANMASINA, bozulan kısımlar hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.