Danıştay Kararı 15. Daire 2012/8064 E. 2015/7653 K. 16.11.2015 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2012/8064 E.  ,  2015/7653 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2012/8064
Karar No : 2015/7653

Temyiz Eden (Davacı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Mahkeme kararının hukuka uygun olduğu belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakiminin Düşüncesi : Temyize konu mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava, … İli, … İlçesi, … Köyü’nün 1994 yılında güvenlik gerekçesi ile boşaltılması sebebiyle zarara uğradığını iddia eden davacının, zararının tazmini istemiyle 5233 sayılı Yasa kapsamında yaptığı başvurunun reddine ilişkin 08.07.2010 tarih ve 2010/1-703 sayılı Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nce; uyuşmazlık konusu köyde kadastro çalışmalarının tamamlandığı ve davacı adına hukuken kabul edilebilir tapu kaydı vb. belge sunulamaması hususları bir arada değerlendirildiğinde, davacının 5233 sayılı Yasa kapsamına giren zararının olmadığı sonucuna varılmakla; bu doğrultuda tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine yönelik karar verilmiştir.
Davacı tarafından, anılan Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’un ‘amaç’ başlıklı 1. maddesinde: ‘’Bu Kanunun amacı, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemektir.’’ hükmüne, ‘kapsam’ başlıklı 2. maddesinde; ‘’Bu Kanun, 3713 sayılı Kanunun 1 inci, 3 üncü, 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararlarının sulhen karşılanması hakkındaki esas ve usullere ilişkin hükümleri kapsar.’’ hükmüne, 5. maddesinde; zarar görenin veya mirasçılarının başvurusu halinde bu Kanun kapsamına giren bir zararın bulunup bulunmadığını tespit etmek, Kamu kurum ve kuruluşları veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca uygulanmış projelerin, zararın giderilmesine katkıları; zarar görenin değerlendirebileceği enkaz ve diğer yararlar; sigorta şirketlerince veya ilgili mevzuata göre kamu kurum ve kuruluşları ile sosyal güvenlik kuruluşlarınca ödenen tazminatlar, tedavi ve cenaze giderleri ile Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan yapılan yardımların zarar miktarından mahsup edilmesi suretiyle belirlenen ve 9 uncu veya 10 uncu maddelere göre yapılan nakdî veya aynî ödeme miktarını içeren sulhname tasarılarını hazırlamak, sulhname tasarısının kabul edilmemesi veya 12 nci maddenin ikinci fıkrasına göre kabul edilmemiş sayılması hâllerinde bir uyuşmazlık tutanağı düzenleyerek bir örneğini ilgiliye tebliğ etmek (…), başvuranın, bu Kanun kapsamına giren bir zararının bulunmadığının tespit edilmesi hâlinde, buna ilişkin karar tutanağı düzenleyerek bir örneğini ilgiliye tebliğ etmek (…) komisyonun görevleri arasında sayılmış, yine aynı Kanun’un 8.maddesinde; ‘’7 nci maddede belirtilen zararlar, zarar görenin beyanı, adlî, idarî ve askerî mercilerdeki bilgi ve belgeler göz önünde tutularak olayın oluş şekli ve zarar görenin aldığı tedbirlere göre, zarar görenin varsa kusur veya ihmalinin de gözönünde bulundurulması suretiyle, hakkaniyete ve günün ekonomik koşullarına uygun biçimde komisyon tarafından doğrudan doğruya veya bilirkişi aracılığı ile belirlenir. Taşınmaza ilişkin zarar tespitinde 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11 inci maddesinde belirtilen kıymet takdiri esaslarının kıyasen uygulanır.’’ hükmüne yer verilmiştir.
Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkındaki Yönetmelikte de benzer düzenlemelere yer verilmiş ‘Komisyonca keşif yapılması’ başlıklı 11. maddesinde; ‘Komisyon gerek görmesi halinde keşif yapabilir. Komisyon başkanı belirlemiş olduğu keşif yeri ile gün ve saatini komisyon üyeleri ve/veya bilirkişi ile başvuru sahibine veya yetkili temsilcisine yazılı olarak bildirir. Başvuru sahibinin kendisi, veli veya vasisi veya yetkili temsilcisi ve varsa şahitleri keşif mahallinde hazır bulunurlar. Muhtar veya o yer mahallinden iki kişinin de keşifte hazır bulunması temin edilir. Tespit edilen günde komisyon olay mahalline giderek zararı tespit eder. Bu tespitte; a) Keşif tarihi, b) Zarar görenin adı soyadı, c) Zararın meydana geldiği yer, d) Zararın meydana geldiği tarih, e) Zararın nev’i, f) Zararın miktarı, g) Zarar gören bina, işyeri, arazi, taşıt ve ağaç gibi taşınır ve taşınmaz mallardan faydalanılma imkanının bulunup bulunmadığı, h) Zarar görenin kendi ihmal, kusur ve kastının olup olmadığı, ı) Zarardan mahsup edilmesi gereken miktarlar, ile gerekli görülen diğer hususlar tutanağa bağlanarak hazır bulunanlarca imza altına alınır. Başvuru sahibi veya yetkili temsilcisinin keşif esnasında hazır bulunmaması halinde durum tutanakta belirtilir.’ hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, Bitlis İli, Güroymak İlçesi, Yemişveren Köyü’nün 1994 yılında güvenlik gerekçesi ile boşaltılması sebebiyle zarara uğradığını iddia eden davacının, zararının tazmini istemiyle 5233 sayılı Yasa kapsamında davalı idareye başvurduğu, davalı idarece yapılan inceleme sonucunda, davacının malvarlığı bulunduğu yönünde tapu senedinin ibraz edilemediğinden bahisle 08.07.2010 tarih ve 2010/1-703 sayılı Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığı işlemi ile talebin reddine karar verilmesi üzerine anılan kararın iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Dava dosyası ve Dairemizde bulunan aynı yere ilişkin emsal dosyalarda bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesinden, sözkonusu yerin terör olayları nedeniyle güvenlik gerekçesiyle boşaltıldığı anlaşılmaktadır.
Olayda; davalı idare tarafından, Köydeki tapu çalışmalarının sonuçlanarak kesinleştiği, davacı adına kayıtlı malvarlığı bulunmadığı, bu sebeple davacı talebinin reddi gerektiği savunulmakta ise de; 05/06/2006 tarihinde yerinde yapılan keşifte davacının, 80 m2 büyüklüğünde 1 adet iki katlı evinin olduğu hususunun köy muhtarının ve halkın beyanları üzerine mahallinde yapılan inceleme sonucu tespit edildiği görülmekte olup, birbiriyle çelişen bu bulgular karşısında davalı idarenin tereddüte yer vermeyecek şekilde tam ve yeterince araştırma yaptıktan sonra karar verdiğininin kabulüne olanak bulunmadığından; davacıya ait konutların davalı idare ajanları tarafından bizzat yerinde görülmesi üzerine tutulan keşif tutanağındaki bilgilere rağmen, mülkiyet hakkını kanıtlayıcı herhangi bir belge sunmadığı gerekçesiyle başvurunun reddine yönelik işlemin eksik inceleme sonucu tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, her ne kadar uyuşmazlık konusu köyde kadastro çalışmaları yapılmış ve davacı adına tapu kaydı bulunduğuna ilişkin belge ibraz edilememişse de; 5233 sayılı Kanun’un kişilerin gerek mülkiyetlerindeki, gerekse zilyetliklerindeki taşınır ve taşınmaz mallar dolayısıyla uğradıkları zararların tazminini kapsadığı, dolayısıyla davacının, … Köyü’nün boş kaldığı süreçte mülkiyetinde veya zilyetliğinde, taşınır veya taşınmaz malvarlığı değerlerinin bulunmasının mümkün olduğu, ayrıca dava dosyasına eklendiği görülen 25.03.2012 tarihli muhtar beyanında davacı ‘nın 1994 yılında ve öncesinde köyde oturmuş olduğu, daha sona meydana gelen terör olayları nedeniyle köyü boşalttığı ifadesine yer verildiği, bunun yanısıra mahkemece yapılan ara karar üzerine jandarma yetkililerince düzenlendiği anlaşılan 25.03.2012 tarihli tutanakta da davacının köyde ikamet etmekte iken 1995 yılında köy halkı ile birlikte köyü boşalttığı ve ilçe merkezine yerleştiği bilgisinin yer aldığı, yine dosyaya eklendiği görülen belgede şahıs adına 24.05.1989 tarihinde 100 nolu elektrik aboneliğinin tahsis edildiği hususları bir arada değerlendirildiğinde; davacı tarafından yapılan başvuru üzerine 5233 sayılı Yasa ve ilgili Yönetmelik hükümleri gereğince davacının anılan Yasa kapsamına giren zararının olup olmadığının mevzuatta öngörülen usullere göre, usulüne uygun gerçekleştirilecek keşif ile araştırılıp bir karar verilmesi gerekirken, yapılan başvurunun, tapu senedi ibraz edilmediğinden bahisle reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolunda verilen mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile, … İdare Mahkemesi’nin … günlü, E:…; K:… sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanun’un 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliği tarihini izleyen günden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.