Danıştay Kararı 15. Daire 2012/6358 E. 2015/9230 K. 24.12.2015 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2012/6358 E.  ,  2015/9230 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ON BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2012/6358
Karar No : 2015/9230

Temyiz Eden (Davalı) :
Karşı Taraf (Davacı) :
Vekili :
İstemin Özeti : … 1. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve …. sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakiminin Düşüncesi : Temyize konu mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce Tetkik Hakimi’nin açıklamaları dinlenip, Van 1. İdare Mahkemesi’nin 2011/636 Temyiz no’lu temyiz edilmemiş sayılmasına yönelik kararı, kanunen öngörülen süre içerisinde belirtilen posta ücreti eksikliğinin davalı idarece tamamlandığı görüldüğünden, kaldırılıp, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava, … İli, … İlçesi, … Köyü’nde ikamet etmekte iken yaşanan terör olayları nedeniyle göç etmek zorunda kaldığı iddia edilen davacılar yakını ”……’nün, bu sebeple oluşan zararlarının tazmini istemiyle 5233 sayılı Yasa kapsamında yapılan başvuru üzerine davacılara 440,00 TL ödenmesine karar verilmesine ilişkin 02.03.2007 tarih ve 353 sayılı Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığı işleminin; Suboyu Köyü’nün terör olayları nedeniyle boşaltıldığı, takdir edilen tazminat miktarının çok az olduğu ileri sürülerek iptali ile 98.000,00-TL tazminatın ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
… 1. İdare Mahkemesi’nce; davalı idare tarafından, … İli, … İlçesi, … Köyü’nün terör olayları nedeniyle boşaltıldığı sonucuna varılarak davacılara 440,00 TL tazminat ödenmesine karar verilmiş ise de, 5233 sayılı Yasa’nın uygulamasını göstermek amacıyla çıkarılan Yönetmeliğin 11. maddesi uyarınca 21.04.2006 tarihinde yapılan keşfin, usule aykırı olarak sadece komisyonun katılımıyla gerçekleştirildiği anlaşıldığından ve 5233 sayılı Yasa, kişilerin gerek mülkiyetlerindeki, gerekse zilyetliklerindeki taşınır ve taşınmaz mallar dolayısıyla uğradıkları zararların tazminini kapsadığından, davalı idarece, davacılar veya vekilinin de katılımı sağlanarak mahallinde usulüne uygun yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle, Suboyu Köyü’nde davacılar yakınına ait taşınmaz bulunup bulunmadığının tespit edilmesi, tespit edilir ise, davacılar yakınının tespit edilen taşınmazına, köyün boşaltılmasından köye dönüşe izin verildiği tarihe kadar geçen süreyle sınırlı olarak ulaşamaması nedeniyle uğradığı zararının belirlenmesi ve ödenmesi gerekirken, aksi yönde tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali, tazminat istemi yönünden ise karar verilmesine yer olmadığına yönelik karar verilmiştir.
Davalı idare tarafından, anılan mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkındaki Kanunun ‘amaç’ başlıklı 1. maddesinde: ‘’Bu Kanunun amacı, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemektir.’’ hükmüne, ‘kapsam’ başlıklı 2. maddesinde; ‘’Bu Kanun, 3713 sayılı Kanunun 1 inci, 3 üncü, 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararlarının sulhen karşılanması hakkındaki esas ve usullere ilişkin hükümleri kapsar.’’ hükmüne, 5. maddesinde; zarar görenin veya mirasçılarının başvurusu halinde bu Kanun kapsamına giren bir zararın bulunup bulunmadığını tespit etmek, Kamu kurum ve kuruluşları veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca uygulanmış projelerin, zararın giderilmesine katkıları; zarar görenin değerlendirebileceği enkaz ve diğer yararlar; sigorta şirketlerince veya ilgili mevzuata göre kamu kurum ve kuruluşları ile sosyal güvenlik kuruluşlarınca ödenen tazminatlar, tedavi ve cenaze giderleri ile Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan yapılan yardımların zarar miktarından mahsup edilmesi suretiyle belirlenen ve 9 uncu veya 10 uncu maddelere göre yapılan nakdî veya aynî ödeme miktarını içeren sulhname tasarılarını hazırlamak, sulhname tasarısının kabul edilmemesi veya 12 nci maddenin ikinci fıkrasına göre kabul edilmemiş sayılması hâllerinde bir uyuşmazlık tutanağı düzenleyerek bir örneğini ilgiliye tebliğ etmek (…), başvuranın, bu Kanun kapsamına giren bir zararının bulunmadığının tespit edilmesi hâlinde, buna ilişkin karar tutanağı düzenleyerek bir örneğini ilgiliye tebliğ etmek (…) komisyonun görevleri arasında sayılmış, yine aynı Kanun’un 8.maddesinde; ‘’7 nci maddede belirtilen zararlar, zarar görenin beyanı, adlî, idarî ve askerî mercilerdeki bilgi ve belgeler göz önünde tutularak olayın oluş şekli ve zarar görenin aldığı tedbirlere göre, zarar görenin varsa kusur veya ihmalinin de gözönünde bulundurulması suretiyle, hakkaniyete ve günün ekonomik koşullarına uygun biçimde komisyon tarafından doğrudan doğruya veya bilirkişi aracılığı ile belirlenir. Taşınmaza ilişkin zarar tespitinde 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11 inci maddesinde belirtilen kıymet takdiri esaslarının kıyasen uygulanacağı’’ hükmü yer almıştır.
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun, kişilerin gerek mülkiyetlerindeki, gerekse zilyetliklerindeki taşınır ve taşınmaz mallar dolayısıyla uğradıkları zararların tazminini kapsamakta olup; davacının, köyün boş kaldığı süreçte mülkiyetinde veya zilyetliğinde herhangi bir malvarlığı var ise, bu malvarlığını bizzat veya kiraya vermek suretiyle kullanıp kullanmadığının idarece araştırılması ve 5233 sayılı Yasa kapsamında uğradığı bir zararı olup olmadığının saptanması gerekmektedir.
Bununla birlikte yine aynı Kanunda belirtilen usul ve esasların uygulanmasını göstermek amacıyla çıkarılan Yönetmeliğin 11. maddesinde, Valilikler bünyesinde kurulan komisyonlarca gerektiği takdirde keşif yapılabileceği, komisyon başkanının belirlemiş olduğu keşif yeri ile gün ve saatinin komisyon üyeleri ve/veya bilirkişi ile başvuru sahibine veya yetkili temsilcisine yazılı olarak bildireceği; başvuru sahibinin kendisi, veli, vasisi veya yetkili temsilcisi ve varsa şahitlerin keşif mahalinde hazır bulunacağı, muhtar veya o yer mahallindeki iki kişinin de keşifte hazır bulunmasının sağlanacağı ve gerekli görülen diğer hususlarda tutanağa bağlanarak hazır bulunanlarca imza altına alıncağı kuralı getirilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; Bitlis İli, Tatvan İlçesi, Suboyu Köyü’nde ikamet etmekte iken yaşanan terör olayları nedeniyle göç etmek zorunda kaldığı iddia edilen davacılar yakını İsmail İtgü’nün bu sebeple oluşan zararlarının tazmini istemiyle 5233 sayılı Yasa kapsamında yapılan başvuru üzerine, davacılara 440,00-TL ödenmesine karar verilmesine ilişkin Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığı işleminin iptali ile 98.000,00-TL maddi tazminatın ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Dava dosyası ile birlikte aynı köye ilişkin Dairemizin diğer dava dosyalarının birlikte incelenmesi neticesinde, Bitlis İli, Tatvan İlçesi, Suboyu Köyü’nün terör olayları nedeniyle terkedildiği ve bu durumun davalı idarece de kabul edildiği, uyuşmazlığın çözümünün davacının başka bir yere göç edip etmediği değil, davacının terör ve terörle mücadele kapsamında herhangi bir zararının bulunup bulunmadığının tespiti noktasına odaklanmaktadır.
Dava konusu olayda, dosyada mevcut bulunan, idareye başvuru dilekçesi ile dava dilekçesinde davacının zarar kalemleri olarak; kendilerine ait ev, ahır, sulu arazi, bağ ve meyve/kavak ağaçlarının sayıldığı görülmekle birlikte, davacılar murisi adına olduğu görülen 567metrekare bahçeye ve 64 metrekare eve yönelik çaplı tasarruf vesikalarının dosyaya eklendiği, ancak diğer zarar kalemleriyle ilgili hak sahiplerinin mülkiyetlerini tapu kayıtlarıyla belgeleyemedikleri, 21.04.2006 tarihinde köy sakinleri, köy muhtarı ve müraacatçı kişilerin katılımıyla yapılan keşifte davacılara ait herhangi bir konut beyanında bulunulmadığının belirtildiği, 25.04.2005 tarihli keşifte ise davacılar murisine ait bazı tespitlerin ve 7 yıllık zarar miktarının yer aldığı Zirai Bilirkişi Raporunun düzenlendiği, davaya konu işlemde ise davacılar zararının yığma kargir ev için öngörüldüğü, malvarlığına ulaşamama yönüyle bir değer varlığına yer verilmediği, bu nedenle de davalı idare yetkililerince yapılan tespit ve teklif edilen zarar kalemleri arasında bir çelişki olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda; İdare Mahkemesi’nce usule uygun keşif yapılmadığından bahisle davaya konu işlemin iptali yönünde karar verilmiş ise de; dava dosyasına eklendiği görülen 25.04.2006 tarihli keşif tutanağında davacı imzasının yer aldığı, ayrıca 07.07.2010 tarihli ara karar uyarınca dava dosyasına sunulan 25.10.2010 tarihli cevapta da yapılan keşifte davacının bizzat yer aldığı, görevlilere kendilerine ait malvarlığına ilişkin olarak gerekli bildirim ve gösterimde bulunulduğu, ancak keşif tutanağı ve kaydedilmiş ise CD’nin taraflarına verilmediği, bu yüzden de hangi malların yazıldığı hangilerinin dikkate alınarak hesaplama yapıldığı hakkında bilgilerinin olmadığı yönündeki beyanları gözönünde bulundurulduğunda; keşfin kanunda öngörülen usule uygun yapıldığı ancak; davacının, terör olaylarından dolayı anılan köyden göç etmesi edeniyle uğradığını ileri sürdüğü zararlarının, gerekirse olay mahallinde mevzuatta öngörülen usulde keşif de yapılarak, -sunulan tapulardaki malvarlığı zararının ve davacılar tarafından zilyetliklerinde bulunduğunu iddia ettikleri taşınmazlarda da zarar varlığının olup olmadığı hususunun tespit edilerek- söz konusu malvarlıklarının gerçek değerinin tespit edilip hesaplanması ve buna göre işlem tesis edilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucunda tesis edilen işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Diğer taraftan, davaya konu işlemin iptali yolunda verilen temyize konu İdare Mahkemesi kararında sonucu itibariyle hukuki isabetsilik bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunmayan davalı idarenin temyiz isteminin reddi ile … 1. İdare Mahkemesi’nin …. günlü, … sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanun’un 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.