Danıştay Kararı 15. Daire 2012/5015 E. 2013/3088 K. 26.04.2013 T.

15. Daire         2012/5015 E.  ,  2013/3088 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2012/5015
Karar No : 2013/3088

Temyiz Eden (Davacı) : … Tarım Ürünleri San. Tic. A.Ş.
Vekili : Av. …
Karşı Taraf (Davalı) : … Valiliği
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülüp temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi :Yargılama usulü hukukuna hakim olan ilkelerden biri de istemle bağlılık ilkesidir. Bu ilke, davayı davacının istemi ile bağlı olarak incelemeyi gerektirir. Bu ilke, idari yargı için de aynen geçerlidir. Hatta, idare hukukunun temel ilkelerinden olan idarenin yerine geçerek idare gibi karar verememe ve yerindelik denetimi yapamama ilkeleriyle aynı amaca hizmet etmektedir. Zira, davacının istemi ile bağlı kalınmadan, dava konusu edilmeyen idari işlemleri ya da talepleri karara bağlamak, idarenin yerine geçmek, bir idari organ gibi karar vermek, yerindelik denetimi yapmaktır.
Olayda da, dava konusu işlem ile, davacının talebinin 110.000 TL lik kısmı karşılanmış, bu miktarı aşan kısmı kabul edilmemiştir. Dava da, kabul edilmeyen bu kısma yönelik olarak açılmış, işlemin kısmen iptali istenilmiştir. Mahkemeye düşen görev, bu taleple bağlı kalarak, işlemin davacının talebinin reddine ilişkin kısmını incelemek ve buna göre hüküm kurmaktır.
İdare Mahkemesince, dava konusu olmamasına karşın , idarece tesis edilen işlemin davacının talebinin kabulüne ilişkin kısmı da incelenmiş, uyuşmazlık olmayan bir konuda hüküm kurulmuştur. Böylece, idare yerine geçilerek yerindelik denetimi yapılmıştır.
Bu itibarla, davacının talebine bağlı kalınarak yeniden bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Onbeşinci Dairesi’nce dosyadaki belgeler incelenerek davacı vekilinin temyiz talebi hakkında gereği görüşüldü:
Dava; davacı şirketin … ili, … İlçesi, … Köyü’nde bulunan çiftliğinin, bölgede yaşanan terör olayları ve terör saldırılarından dolayı kullanamadığından bahisle, yoksun kalınan malvarlığı zararının 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini istemiyle yaptığı başvurunun kısmen reddi üzerine sulhname imzalanmayarak anılan işlemin iptali ve 323.028,00 TL maddi tazminatın yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince; dava konusu şirketin bulunduğu … Köyü, … Mezrası’nın tamamen boşaltılan/boşalmış yerlerden olmadığı, subjektif güvenlik kaygısıyla çiftliğin faaliyetinin durdurulduğu, uğranıldığı belirtilen zararın 5233 sayılı Yasa hükümlerine göre idarece karşılanmasına hukuki olanak bulunmadığı halde, terör olayları sonucu oluşan 110.000,00 TL zararın tazmini yönündeki dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali ve davanın tazminata ilişkin kısmı yönünden ise, dayanağı işlemin hukuka aykırılığın tespit edilmesi karşısında, terör nedeniyle uğranıldığı belirtilen söz konusu zarar hakkında karar verilmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından, anılan Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Uyuşmalık konusu olayda, davacı şirket tarafından … İli, … İlçesi, … Köyü, … Mevkiinde bulunan besi çiftliğindeki faaliyetini terör eylemleri nedeniyle durdurması nedeniyle çiftliğin işletilememesinden kaynaklanan zararların 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini istemiyle … Zarar Tespit Komisyonu’na başvurulmuştur. Yapılan bu başvuru üzerine Komisyonca mahallinde keşif yapılmıştır. Keşif kapsamında … Köyü’nün muhtarı, ihtiyar heyeti azası ve köylülerin ifadesine başvurulmuştur. İfade tutanaklarında çiftliğin yerinin … Köyü’ne bağlı … Mezrası olduğu bilgisine yer verilmiştir. Bu tutanaklar herhangi bir şerh konulmadan davacı vekili tarafından imzalanmıştır. Yine keşif değerlendirme ve sonuç raporu ve inşaat bilirkişi raporu ve kadastro teknisyeni raporunda şirketin yeri yine … Mezrası olarak gösterilmiştir. Keşif yapıldıktan sonra komisyon kararıyla, anılan çiftliğin yeri … Köyü olarak gösterilmiş ve “yapılan çiftliğin %50’sinin hibe programından yapıldığı, günün koşullarında çiftliğin yarısının Devlet tarafından karşılandığı, ahırların betonarme yapılardan %70 daha az maliyetli olduğundan ahır metrekaresinin 171,00 TL olarak alınması ve takdiren 110.000,00 TL ödenmesine” karar verilmiştir. Davacı şirket ise tazminat miktarını yetersiz bularak ve idarece verilen miktarı aşan zararlarının da bulunduğunu ileri sürerek anılan işlemin iptali istemiyle dava açmıştır.
Mahkeme tarafından , davacı şirkete ait besi çiftliğinin yeri … Mezrası olarak kabul edildikten sonra , bu Mezranın boşaltılmadığı , dolayısıyla davacı şirketin subjektif güvenlik kaygısıyla bulunduğu yeri terk ettiği belirtilerek , davacının 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanacak bir zararının bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Dolayısıyla, Mahkemece davacıya önerilen 110.000,00 TL’nin dahi ödenmesine gerek bulunmadığı , buna göre de bu miktarı aşan davacı talebinin de karşılanmasının gerekmediği açıklanmak istenilmiştir. Davanın, 110.000,00 TL’yi aşan miktarın ödenmemesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açıldığı da dikkate alındığında, Mahkemece yapılan hukuki değerlendirmenin sonucunun davanın reddi şeklinde olması gerekirken, davacının lehine hüküm verilmiş gibi işlemin iptaline hükmedilmesinde usul hükümlerine uygunluk görülmemiştir.
Uyuşmazlığın esasına gelince;
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunun 2. maddesinin (d) bendinde, terör dışındaki ekonomik ve sosyal sebeplerle uğranılan zararlar ile güvenlik kaygıları dışında kendi istekleriyle bulundukları yerleri terk edenlerin bu sebeple uğradıkları zararlar, Kanun kapsamı dışında tutulmuş; aynı Kanunun 7. maddesinde ise; hayvanlara, ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar; yaralanma, sakatlanma ve ölüm hallerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri; terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddi zararların, bu Kanun hükümlerine göre sulh yoluyla idarece ödeneceği kurala bağlanmıştır.
Bunun yanı sıra aynı Kanun’un yukarıda aktarılan maddelerinin değerlendirilmesinden; kişilerin malvarlıklarına ulaşamamaları nedeniyle uğradıkları zararların 5233 sayılı Kanun uyarınca tazmininin; köyün, idarece veya köy halkı tarafından tamamen boşaltılması şartına bağlı bulunduğu; güvenlik kaygısına dayansa dahi, terör olayları sonucu köyü terk edenlerin malvarlıklarına ulaşamaması nedeniyle uğradıkları zararın, köyün idarece veya köy halkı tarafından tamamen boşaltılması halinde ve köyün boşaltılmasından köye dönüşe izin verildiği tarihe kadar geçen süreçle sınırlı olarak tazmininin mümkün olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
Mahkemece, davacı şirketin yeri … Mezrası olarak kabul edilmiş ve bu Mezra’nın boşaltılmamış olması nedeniyle, uğranıldığı belirtilen zararın 5233 sayılı Yasa hükümlerine göre idarece karşılanmasına hukuki olanak bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Ancak, davacı vekili tarafından temyiz dilekçesi ekinde sunulan tapu kaydında besi çiftliği yerinin … Köyü, … Mevkii olarak gösterildiği görülmüştür. Besi çiftliğinin yerinin, … Köyü, … Mevkii olması durumunda, uyuşmazlığın çözümü için bu yerin boşaltılıp boşaltılmadığının saptanması gerektiği açıktır.
Bu itibarla, uyuşmazlığın çözümü için, davacı şirkete ait besi çiftliğinin gerçek yerinin saptanması , sonrasında da besi çiftliğinin bulunduğu yerin tamamen boşaltılan/boşalmış yerlerde olup olmadığının araştırılması suretiyle karar verilmesi gerektiğinden, belirtilen şekilde bir araştırma yapılmadan verilen kararda hukuka uygunluk görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davacı temyiz isteminin kabulü ile … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine,26/04/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.