Danıştay Kararı 15. Daire 2012/11858 E. 2015/8981 K. 17.12.2015 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2012/11858 E.  ,  2015/8981 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2012/11858
Karar No : 2015/8981

Temyiz Eden (Davacı) :
Diğer Davacılar :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :

İstemin Özeti : … 1. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve …sayılı kararının, hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi :
Düşüncesi :Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacıların murisi ……’ın yörede meydana gelen terör olayları nedeniyle ikamet ettiği …İli, …İlçesi, …Köyünden göç etmek zorunda kaldığından bahisle malvarlığına ulaşamaması ile taşınır ve taşınmaz mallarının tahrip olması nedeniyle uğradığı zararın, 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini istemiyle yaptığı başvurunun kısmen reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
…1. İdare Mahkemesi’nce; eksik inceleme ve araştırma sonuçlarına dayalı olarak tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali ile davacılardan ‘ın başvurusunun olmaması nedeniyle zarar hesabı yapılmamasına ilişkin kısmı yönünden dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen reddi yolunda karar verilmiştir.
Davacı tarafından, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek, anılan İdare Mahkemesi kararının kendisi açısından davanın reddine dair kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemek amacıyla yürürlüğe konulan 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunun 7. maddesinin (c) bendinde; terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddî zararlar, bu Kanuna göre sulh yoluyla karşılanabilecek zarar kalemleri arasında sayılmış; geçici 1. maddesinde ise, Yasanın uygulaması 18 yıl geriye yürütülerek 19.7.1987-27.7.2004 tarihleri arasında teröre maruz kalanların uğradıkları maddi zararlar da Kanun kapsamına alınmıştır.
Öte yandan, 20.10.2004 gün ve 25619 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren, Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Yönetmeliğin, komisyonun çalışma yöntemini düzenleyen 10. maddesinde; komisyonun ilgili kamu kurum ve kuruluşlarından başvuru konusu ile ilgili her türlü bilgi, belge ve yardım isteyebileceği gibi, adli ve askeri teşkilat ile kolluk kuvvetleri dışında kalan diğer kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanları bilirkişi olarak da görevlendirebileceği, komisyonun gerekli gördüğü uzmanları çalıştırabileceği veya bunlardan görüş alabileceği, komisyon tarafından görevlendirilen kamu görevlilerinin öncelikli olarak komisyon tarafından verilen görevleri yerine getirecekleri belirtilmiş, 11. maddesinde ise komisyonun gerek görmesi halinde keşif yapabileceği düzenlemesine yer verilmiştir.
Türk Medeni Kanunu’nun, Miras ortaklığı başlıklı 640. maddesinde “birden çok mirasçı bulunması hâlinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.” hükmü yer almış, Elbirliği mülkiyeti başlıklı 701. maddesi, “kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.” hükmüne yer verilmiştir.
Kanun ve Yönetmelik hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle 5233 sayılı Yasa kapsamında karşılanabilecek nitelikte maddi zarara uğradığını iddia eden kişilerin bu zararlarının tazmini amacıyla başvurmaları halinde kurulacak Zarar Tespit Komisyonlarının, bu Kanun kapsamına giren bir zararın bulunup bulunmadığı ve bulunması halinde miktarının ne olduğunu tespit etmek amacıyla ilgili yerlerden her türlü bilgi ve belge istemek, bilirkişi görevlendirmek ve gerektiğinde keşif yapmak gibi kapsamlı bir araştırma-inceleme görevi ve yetkisi ile donatıldığı anlaşılmaktadır.
Şu halde, Zarar Tespit Komisyonları tarafından, Kanun kapsamında malvarlığında meydana gelen ya da malvarlığına ulaşamama nedeniyle uğranılan zararlarda kişinin terör veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetlerden dolayı zarar gören veya güvenlik kaygısı nedeniyle ulaşamadığı bir malvarlığı bulunup bulunmadığı, şayet böyle bir malvarlığı var ise niteliği ve kapsamı gibi hususların, Kanun ve Yönetmelik tarafından gerekli araştırma ve incelemeleri yapmak üzere kendisine tanınan vasıtalardan da yararlanmak suretiyle tespit edilmesi ve Kanun kapsamında tazmini gereken gerçek zarar miktarının ortaya konulması gerekmektedir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacıların murisi ……’ın yörede meydana gelen terör olayları nedeniyle köyünden göç etmek zorunda kaldığı, uzun yıllar köyde bulunan malvarlığına ulaşamadığı, arazilerini işleyemediği, taşınmazlarının tahrip olduğu, buna bağlı olarak davacı mirasçılar tarafından zarara uğranıldığından bahisle bu zararların 5233 sayılı Kanun kapsamında tazminin talep edildiği, davacıların ikamet ettiği …köyünün terör olayları veya terörle mücadele kapsamında tamamen boşaltıldığının davalı idarece de kabul edilerek davacılara Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığı’nca yapılan değerlendirme sonucunda, davacılardan ‘ın mirasçılar adına komisyona yapılan ilk başvuruda ‘a vekalet vermediği nedeniyle adına hesaplama yapılmamasına, diğer davacılara uğradıkları zarar karşılığı olarak 57.665,12 TL ödenmesine karar verilerek sulhname tasarısının imzalanması için davetiye çıkarıldığı, ancak davacıların, vekili aracılığıyla teklif edilen miktarı yetersiz bularak sulhname tasarısını imzalamaması üzerine uyuşmazlık tutanağının düzenlendiği, bunun üzerine de bakılan davanın açıldığı, İdare Mahkemesi’nce eksik inceleme ve araştırma sonuçlarına dayalı olarak tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline , yönünden davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu uyuşmazlıkta, davalı idarece, davacılardan ‘ın mirasçılar adına komisyona yapılan ilk başvuruda ‘a vekalet vermediği nedeniyle adına hesaplama yapılmayarak mal varlığına ulaşamamaktan kaynaklı tazminat talebi reddedilmiş ise de; ‘ın davaya konu tapulu taşınmazlara mirasçı sıfatıyla iştirak halinde malik olduğu, iştirak halinde mülkiyette diğer pay sahiplerinin mülkiyet konusu taşınmazlarla ilgili yapmış olduğu işlemlerin taşınmazların tamamına şamil olduğu dikkate alındığında, ‘ın mirasçı sıfatından kaynaklı hakkı dolayısıyla sahip olduğu taşınmazları köyün boş kaldığı süreçte ve miras payı oranında zararının hesaplanarak karşılanması gerekirken, davalı idarece eksik incelemeye dayalı olarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Bu nedenle; temyize konu Mahkeme kararının bozulması gerekmektedir.
Öte yandan, davacılardan ‘ın …İdare Mahkemesi’nin …sayılı iptal kararı verilen ve Dairemizce onanarak kesinleşen dava dosyasında davacı sıfatının bulunduğu, anılan iptal kararının ardından yapılan önümüzdeki davaya esas başvuru öncesinde davacı ‘ın başvuruya yapan ve davayı takip eden ‘e 03.06.2009 tarihli vekaletname verdiği, önceki davada zımni olan iradesini açıkça ortaya koyduğu görülmektedir.
Açıklanan nedenlerle, …1. İdare Mahkemesi’nin …tarih ve …sayılı kararının davanın reddine ilişkin kısmının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/15/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.