Danıştay Kararı 15. Daire 2012/11821 E. 2015/7658 K. 16.11.2015 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2012/11821 E.  ,  2015/7658 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ON BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2012/11821
Karar No : 2015/7658

Temyiz Eden (Davacı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :
İstemin Özeti :… İdare Mahkemesi’nin …. tarih ve E:…; K:….sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakiminin Düşüncesi : Temyize konu mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay On Beşinci Dairesi’nce tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacının, ikamet etmekte olduğu … İli, … İlçesi, … Köyü, … Mezrası’nda meydana gelen terör olayları nedeniyle göç etmek zorunda kaldığından bahisle uğramış olduğu zararın , 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
…. İdare Mahkemesi’nce; Mahkemelerinin 14.05.2012 tarihli, ara kararı ile davalı idareden; davacının ikamet ettiği … İli, … İlçesi, … Köyü, …Mezrası’nın terör olayları sebebiyle tamamen boşalan yerlerden olup olmadığı, anılan Köye ait 1987-2009 yılları arasında muhtarlık seçimlerinin yapılıp yapılmadığı sorularak anılan tarihler arasında nüfus sayım bilgileri istenilmiş olup ara karara istinaden sunulan bilgi ve belgelerin incelenmesinden; … Köyü, … Mezrası’nın terör olayları nedeniyle boşalan yerleşim birimlerinden olmadığı, …Köyü’nün 1989 yılında … ilçesi’ne mahalle olarak bağlandığı, 1987 yılı nüfusunun 120, 2000 yılı nüfusunun 183 olduğunun bildirildiği, …Polis Merkezi Amirliği tarafından … Köyü’nde yaşan kişilerden alınan ifadelerinde özetle; … Köyü’nün terör nedeniyle idare veya halk tarafından kendiliğinden tamamen boşaltılmadığı, köye günü birlik gidilip gelindiği, … Mezrası’nın ise buranın ilçe merkezine uzak olması ve hizmetin yeterince gitmemesinden dolayı boşaltıldığının belirtildiği, bu nedenle … Köyü, … Mezrası halkından olan ve terör ve terörle mücadeleden kaynaklanan bireysel zararı bulunmayan davacının 5233 sayılı Kanun uyarınca zararlarının tazmini istemiyle yapılan başvurusunun reddine ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, anılan Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddi zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemek amacıyla yürürlüğe konulan 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’un 2. maddesinin (d) bendinde, terör dışındaki ekonomik ve sosyal sebeplerle uğranılan zararlar ile güvenlik kaygıları dışında kendi istekleriyle bulundukları yerleri terk edenlerin bu sebeple uğradıkları zararlar Yasa kapsamı dışında tutulmuş, Valilikler nezdinde oluşturulacak komisyonların görevlerini belirleyen 5. maddesinde; zarar görenin veya mirasçılarının başvurusu halinde Yasa kapsamına giren bir zararın bulunup bulunmadığını tespit etmek ve kamu kurum ve kuruluşlarınca uygulanmış projelerin, zararın giderilmesine katkılarını araştırmak bu görevler arasında sayılmış; aynı Yasa’nın 7. maddesinde ise; a) hayvanlara, ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar; b) yaralanma, sakatlanma ve ölüm hallerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri; c) terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddi zararlar, bu Yasa’ya göre sulh yoluyla karşılanabilecek zarar kalemleri arasında sayılmıştır.
5233 sayılı Yasa’nın yukarıda aktarılan maddeleri değerlendirildiğinde, “terör eylemleri” veya “terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler” sonucunda bir yerleşim yerinin tamamen boşalmış/boşaltılmış olması nedeniyle malvarlığına ulaşamayan kişilerce uğranılan maddi zararın, sözü edilen Yasa hükümlerine göre idarece sulh yoluyla ödenmesi gerektiği, bir başka ifadeyle, bir yerleşim yerinin güvenlik nedeniyle idarece veya güvenlik kaygısıyla o yerleşim yerinde yaşayan halk tarafından “tamamen” boşaltılmış olması halinde, yerleşim yerinin boşaltılmasından yerleşim yerine dönüşün başladığı tarihe kadar uğranılan ve Yasada tek tek sayılmak suretiyle belirlenen maddi zararların idarece karşılanmasının mümkün olduğu sonucuna varılmaktadır.
Yerleşim yerinin “kısmen” boşalmış olması ise, o yerleşim yerinde güvenli bir şekilde yaşayabilme olanağını sağlayan asgari güvenlik şartlarının idarece yerine getirilmiş olduğunun nesnel bir göstergesidir. Güvenlik kaygısının, yerleşim yerinde sürekli yaşayan kişilere ve sözü edilen kaygı nedeniyle aynı yerleşim yerini terk eden kişilere göre değişmemesi gerekmektedir. Terör olayları nedeniyle toplumda oluşan korku ve endişe karşısında her bireyin farkı tepki göstermesi mümkündür. Bu nedenle, kişiden kişiye değişebilen bir duygu olan güvenlik kaygısının yukarıda belirtildiği şekilde nesnel bir ölçüte dayandırılması zorunludur. Dolayısıyla, güvenlik kaygısına dayanılarak bir yerleşim yerinin kısmen boşalmış olması nedeniyle malvarlığına ulaşılamamasından kaynaklanan maddi zararın idarece ödenmesine yasal dayanak bulunmamakla birlikte bir yerleşim yerinde meydana gelen terör olayları nedeniyle yerleşim yerinde sadece köy korucuları ile bunların aileleri kalmış, diğer köy halkının yerleşim yerini terk etmiş olması halinde, bir başka ifade ile bu şekilde bir yerleşim yeri kısmen boşalmış ise, yerleşim yerini kısmen terk eden köy halkının da güvenlik kaygısıyla köyden ayrıldığının kabul edileceği ve bu nedenden dolayı malvarlığına ulaşılamamasından kaynaklanan maddi zararın 5233 sayılı Yasa hükümlerine göre idarece karşılanacağı açıktır.
Bu itibarla, bir yerleşim yerinde asgari güvenlik düzeyinin gerçekleştirilmiş olmasına ve bu yerde köy/mahalle korucuları ile bunların aileleri dışındaki diğer köy/mahalle halkının yaşamasına karşın, yerleşim yerinde yaşayan kişilerin bir kısmının, yerleşim yerini terk etmeleri sonucunda uğranıldığı ileri sürülen maddi zararın, güvenlik kaygısından kaynaklandığından bahisle 5233 sayılı Yasa hükümlerine göre idarece karşılanmasına olanak bulunmamaktadır.
Bununla birlikte, terör eylemi nedeniyle malvarlığına dahil unsurlardan herhangi birinin somut olarak zarar gördüğü (evin, arazinin, ürünlerin yakılması gibi) iddialarıyla yapılacak başvurularda ise, Yasa’da öngörülen diğer koşulların da mevcudiyeti halinde, yerleşim yeri tamamen boşaltılmamış olsa dahi söz konusu zararın tazmin edilebileceğinde kuşku bulunmamakta, aynı şekilde, ilgililerin yaşadıkları yerleşim yerini terk etmelerine gerekçe olarak gösterdikleri somut olayların ve bu hususta resmi makamlarda mevcut olan bilgi ve belgelerin idarece değerlendirmeye esas alınması ve başvurucuların buna yönelik iddialarının da araştırılması gerekmektedir.
Dava dosyanın ve Dairemizin E:2012/9174 sayılı dosyasının birlikte incelenerek dosyalarda yer alan ifade tutanaklarının değerlendirilmesinden; … isimli yerleşim biriminin köy vasfında iken 1989 yılında … İlçesi’ne bağlı bir mahalle statüsüne geçirildiği, 1987 nüfusunun 120 ve 2000 nüfusunun 183 civarında olduğu, gerek köy iken ve gerekse mahalle statüsüne kavuştuktan sonra terör veya terörle mücadele sebebiyle boşaltılmasının söz konusu olmadığı, ancak buraya bağlı .. ve … (…) Mezralarının terör olayları nedeniyle tamamen boşaldığı/boşaltıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacının mal varlığı bulunduğunu ileri sürdüğü … Mezrası’nın terör olayları nedeniyle boşalan/boşaltılan yerleşim yerlerinden olduğu anlaşıldığından, söz konusu Mezranın boş olarak kaldığı ve dolayısıyla güvenlik kaygısı sebebiyle davacının mal varlığına ulaşamadığı zaman diliminin tespiti ile mal varlığının gerek tapu kayıtlarından ve gerekse yerinde tespitinin yapılarak, mal varlığına ulaşamamaktan kaynaklanan zararının belirlenmek suretiyle davacıya ödenmesi gerekirken, başvurusunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık, aksi yönde verilen mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanun’un 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliği tarihini izleyen onbeş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.