Danıştay Kararı 15. Daire 2012/11740 E. 2015/7257 K. 09.11.2015 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2012/11740 E.  ,  2015/7257 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ON BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2012/11740
Karar No : 2015/7257

Temyiz Eden (Davacı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi : Temyize konu mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacının … İli, … İlçesi, …. Köyü, … Mezrası’nda ikamet etmekte iken yörede meydana gelen terör olayları nedeniyle göç etmek zorunda kaldığı, köyüne halen dönemediğinden bahisle uğradığı zararın, 5233 sayılı Yasa kapsamında tazmini istemiyle 11.01.2010 tarihinde yaptığı başvurunun 04.07.2011 tarih ve 1733 sayılı işlemle, 07.06.2005 tarihinde yaptığı başvuru üzerine tesis edilen 29.11.2005 gün ve 2006/58-54 sayılı komisyon kararı uyarınca 01.12.2006 tarihinde tarafına 25.000,00.-TL ödendiği, davacının 2001 yılında köye dönüşüne müsade edildiğinden herhangi bir zararının bulunmadığı gerekçeleriyle reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nce; 1994 yılında boşalan …Köyü, … Mezrası’na 2001 yılında dönüşler için izin verildiği ve İçişleri Bakanlığı’nın 11.07.2005 gün ve 1944 sayılı yazısına istinaden tesis edilen Bakanlar Kurulu’nun 17.08.2005 tarihli kararında da, geri dönüşlerde isteğe bağlılık ve gönüllülüğün esas alınacağı ve geri dönüşlerin herhangi bir izne tabi tutulmayacağının belirtildiği, böylelikle, davacının, 5233 sayılı Yasa uyarınca tazminini istediği zararlarının meydana geldiğini iddia ettiği dönemde, adı geçen yerleşim birimine dönüşler için izin verildiği ve geri dönüşlerin herhangi bir izne tabi olmadığı, Yedisu İlçesi, Ayanoğlu Jandarma Karakol Komutanlığı mensupları ile davacı tarafından imzalandığı görülen 25.10.2009 günlü tutanağın herhangi bir izin niteliği taşımadığı, bilakis, Köyü’ne dönmek isteyen davacıya yapılmış bir uyarı yazısı niteliğinde olduğunun görüldüğü gerekçesiyle, davacı yanca 29.11.2005 tarihinden sonra da Köyü’ne dönemediği ve malvarlığına ulaşamadığından bahisle meydana gelen zararlarının tazmini istemiyle 11.01.2010 tarihinde yaptığı başvurunun reddine ilişkin Zarar Tespit Komisyonu’nun 04.07.2011 gün ve 1733 sayılı kararında hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından; bölgede meydana gelen terörist faaliyetler nedeniyle ikamet ettiği köyü terk etmek zorunda kaldığı, 2005 yılı sonrasında da köyde yaşayan olmadığı ve halen güvenlik nedeniyle yerleşimin mümkün bulunmadığı ileri sürülerek anılan kararın temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddi zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemek amacıyla yürürlüğe konulan 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunun 2. maddesinin (d) bendinde, terör dışındaki ekonomik ve sosyal sebeplerle uğranılan zararlar ile güvenlik kaygıları dışında kendi istekleriyle bulundukları yerleri terk edenlerin bu sebeple uğradıkları zararlar, Kanunun kapsamı dışında tutulmuş; aynı Kanunun 7. maddesinde ise; hayvanlara, ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar; yaralanma, sakatlanma ve ölüm hallerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri; terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddi zararların, bu Kanun hükümlerine göre sulh yoluyla idarece ödeneceği kurala bağlanmıştır.
5233 sayılı Kanunun yukarıda aktarılan maddelerinin değerlendirilmesinden; ”terör eylemleri” veya ”terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler” sonucunda bir yerleşim yerinin tamamen boşalmış/boşaltılmış olması nedeniyle mal varlığına ulaşamayan kişilerin uğradığı maddi zararın idarece sulh yoluyla ödenmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Bir başka ifadeyle, bir yerleşim yerinin güvenlik nedeniyle idarece veya güvenlik kaygısıyla o yerleşim yerinde yaşayan halk tarafından ”tamamen” boşaltılmış olması nedeniyle malvarlığına ulaşamayan kişilerin, yerleşim yerinin boşaltılmasından, yerleşim yerine dönüşün başladığı tarihe kadar uğranılan ve Kanunda tek tek sayılmak suretiyle belirlenen maddi zararlarının idarece karşılanması mümkündür.
Yerleşim yerinin ”kısmen” boşalmış olması, o yerleşim yerinde güvenli bir şekilde yaşayabilme olanağını sağlayan asgari güvenlik şartlarının idarece yerine getirilmiş olduğunun nesnel bir göstergesidir. Güvenlik kaygısının, yerleşim yerinde sürekli yaşayan kişilere ve sözü edilen kaygı nedeniyle aynı yerleşim yerini terk eden kişilere göre değişmemesi gerekmektedir. Terör olayları nedeniyle toplumda oluşan korku ve endişe karşısında her bireyin farklı tepki göstermesi mümkündür. Bu nedenle, kişiden kişiye değişebilen bir duygu olan güvenlik kaygısının yukarıda belirtildiği şekilde nesnel bir ölçüte dayandırılması zorunludur. Dolayısıyla, güvenlik kaygısına dayanılarak bir yerleşim yerinin kısmen boşalması halinde mal varlığına ulaşılamamasından kaynaklanan maddi zararın idarece karşılanması Kanunen mümkün olmamakla birlikte, bir yerleşim yerinde meydana gelen terör olayları nedeniyle yerleşim yerinde güvenlik kaygısının devam ettiğininin güvenlik güçleri tarafından belirtilmesi durumunda yerleşim yerini terk eden ve dönmeyen halkın da güvenlik kaygısıyla yerinden ayrıldığının kabul edilmesi ve bu nedenden dolayı mal varlığına ulaşılamamadan kaynaklanan maddi zararın 5233 sayılı Kanun hükümlerine göre idarece karşılanması gerekmektedir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden, davacının 15.08.2007 tarihli dilekçesine istinaden verilen 27.09.2007 tarihli Yedisu Kaymakamlığı Asayiş ve Kozmik Bürusu’nun yazısında, … Köyü’nün Yedisu-Kıği arasında Kelhaş Vadisi’nde sarp ve dağlık bir yerleşim alanında olduğu, Ayanoğlu Jandarma Karakol Komutanlığı’na 16 km ve ilçeye uzaklığının 30 km olduğu, belirtilen bölgede kullanılmakta olan yolun bulunmadığı, intikallerin yaya olarak sağlandığı, ve örgüt tarafından sık kullanılan bir arazi kesiminde bulunduğu belirtilerek … Köyü, …Mezrası’nda tomruk kesmek üzere yol yapılması ve işçi götürülmesi için can ve mal güvenliği açısından gerekli emniyet tedbirleri alınmasının uygun görülmediği ifadelerinin yer aldığı anlaşılmaktadır.
Diğer yandan, … Köyü, … Mezrası’nda ikamet eden ve 1994 yılında terör olaylarının artması sebebi ile bulunduğu yeri terk etmekte zorunda kaldığını belirtilen davacının 25.10.2009 tarihinde Ayanoğlu Jandarma Karakolu’na müracaat ederek söz konusu alanda bulunan evini tamir etmek ve bundan sonraki dönem içerisinde kendi adına olan tapulu araziyi ekip biçmek amacı ile mezrada kalacağını beyan etmesi üzerine; belirtilen tarihte tutulan tutanakta bölgedeki terör durumu ve teröristlerin … Mezrası’nı ve yaylasını geçiş güzergahı olarak kullanabilecekleri, terör örgütü mensuplarının kendisine ailesine ve malına zarar verilebileceği, bölgede geçmiş yıllara ait patlamamış mühimmat olabileceği, bundan sonraki dönemde kendi arazisinin dışına çıktığında mutlak suretle karakola bilgi vermesi, hava kararması ile birlikte hava aydınlanana kadar zorunlu olmadıkça evinde kalması, cep telefonunu devamlı olarak açık tutması gerektiği hususlarını içeren bilgilerin davacı yana hatırlatıldığı ve söz konusu tutanağın imzalatıldığı görülmüştür.
Yukarıda aktarılan veriler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, bölgede yaşanan terör olayları nedeniyle, … Köyü, … Mezrası’nın 1994 yılında boşaltıldığı, davacı yanca yapılan başvuru tarihine kadar da bu durumun devam ettiği; bu nedenle Köy’e dönüşün olmadığı, dolayısıyla davacı yanın malvarlığına ulaşamadığı, durumun aksini gösterir herhangi bir belge ve bilginin de dava dosyasına davalı idarece sunulamadığı anlaşılmaktadır.
Durum böyle olunca, güvenlik kaygısı nedeniyle köyünü terk eden ve aynı kaygı nedeniyle 2005 yılından sonra da mezrasına dönemeyen davacının 2005 yılından sonra 5233 sayılı Yasa kapsamında uğradığı bir zararı olup olmadığının tespiti ve saptanan zararının tazmini gerekirken, başvurusunun aynı mezra ile ilgili olarak davacı tarafından 07.06.2005 tarihinde yapmış olduğu başvurunun değerlendirilerek kendisine 25.000-TL tazminat ödenmesine karar verildiği, kanun kapsamında bulunan zararlarının ödenmiş olduğu, ayrıca ekonomik nedenlerden dolayı 1994 yılında boşalan … Köyü, … Mezrası’na 2001 yılında dönüşler için izin verildiği, dönüşlerde isteğe bağlılık ve gönüllülük ilkelerinin esas alınacağı ve geri dönüşlerin herhangi bir izne tabi tutulmayacağı, Yedisu İlçesi, Ayanoğlu Jandarma Komutanlığı’nca ilgiliye yapılmış olan tebligatın da uyarı niteliğinde olduğu, herhangi bir izin anlamı taşımadığı belirtilerek reddedilmesine ilişkin dava konusu işlemde ve davanın reddi yolundaki temyize konu Mahkeme kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile, …. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:2012/… sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanun’un 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09/11/2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X)KARŞI OY :

İdare mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür.
İdare Mahkemesi’nce verilen karar ve dayandığı gerekçe, hukuk ve usule uygun olup bozulmasını gerektirecek bir sebep de bulunmadığından temyiz isteminin reddi ile Mahkeme kararının onanması gerektiği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyorum.