Danıştay Kararı 15. Daire 2012/10325 E. 2015/8325 K. 01.12.2015 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2012/10325 E.  ,  2015/8325 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2012/10325
Karar No : 2015/8325

Temyiz Eden (Davacı) :
Vekili
Karşı Taraf (Davalı) :
İstemin Özeti :…İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:…sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakiminin Düşüncesi : Davacının ikamet ettiği köyün terör olaylarından dolayı güvenlik kaygısı nedeniyle tamamen boşaltılıp boşaltılmadığı dosya kapsamında tam olarak anlaşılamadığından; bu hususun, İdare Mahkemesince araştırılmak suretiyle açıklığa kavuşturulduktan sonra bir karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenle eksik incelemeye dayalı olarak verilen mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; … İli, … İlçesi, … Köyü, … Mahallesi’nin güvenlik gerekçesi ile boşaltılması sebebiyle zarara uğradığını iddia eden davacının, zararının tazmini istemiyle 5233 sayılı Yasa kapsamında yaptığı başvurunun reddine ilişkin 02.11.2010 tarih ve 2010/1-1639 sayılı Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nce; davacının başvuru yaptığı yerleşim yerinin (… Köyü, …Mahallesi) güvenlik nedeniyle boşaltılan köy ve mezraalardan olmaması nedeniyle davacının 5233 sayılı Yasa hükümlerinden yararlanma olanağı bulunmadığından, talebin reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından usul ve hukuka aykırı olduğundan bahisle mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddi zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemek amacıyla yürürlüğe konulan 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’un 2. maddesinin (d) bendinde, terör dışındaki ekonomik ve sosyal sebeplerle uğranılan zararlar ile güvenlik kaygıları dışında kendi istekleriyle bulundukları yerleri terk edenlerin bu sebeple uğradıkları zararlar, Kanun kapsamı dışında tutulmuş; aynı Kanun’un 7. maddesinde ise; hayvanlara, ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar; yaralanma, sakatlanma ve ölüm hallerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri; terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddi zararların, bu Kanun hükümlerine göre sulh yoluyla idarece ödeneceği kurala bağlanmıştır.
5233 sayılı Kanun’un yukarıda aktarılan maddelerinin değerlendirilmesinden; ”terör eylemleri” veya ”terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler” sonucunda bir yerleşim yerinin tamamen boşalmış/boşaltılmış olması nedeniyle malvarlığına ulaşamayan kişilerce uğranılan maddi zararın, sözü edilen Kanun hükümlerine göre idarece sulh yoluyla ödenmesi gerekir. Bir başka ifadeyle, bir yerleşim yerinin güvenlik nedeniyle idarece veya güvenlik kaygısıyla o yerleşim yerinde yaşayan halk tarafından ”tamamen” boşaltılmış olması halinde, yerleşim yerinin boşaltılmasından yerleşim yerine dönüşün başladığı tarihe kadar uğranılan ve Kanun’da tek tek sayılmak suretiyle belirlenen maddi zararların idarece karşılanması mümkündür. Yerleşim yerinin ”kısmen” boşalmış olması, o yerleşim yerinde güvenli bir şekilde yaşayabilme olanağını sağlayan asgari güvenlik şartlarının idarece yerine getirilmiş olduğunun nesnel bir göstergesidir. Güvenlik kaygısının, yerleşim yerinde sürekli yaşayan kişilere ve sözü edilen kaygı nedeniyle aynı yerleşim yerini terk eden kişilere göre değişmemesi gerekmektedir. Terör olayları nedeniyle toplumda oluşan korku ve endişe karşısında her bireyin farklı tepki göstermesi mümkündür. Bu nedenle, kişiden kişiye değişebilen bir duygu olan güvenlik kaygısının yukarıda belirtildiği şekilde nesnel bir ölçüte dayandırılması zorunludur. Dolayısıyla, güvenlik kaygısına dayanılarak bir yerleşim yerinin kısmen boşalmış olması nedeniyle malvarlığına ulaşılamamasından kaynaklanan maddi zararın idarece ödenmesine yasal olanak bulunmamakla birlikte bir yerleşim yerinde meydana gelen terör olayları nedeniyle yerleşim yerinde sadece köy korucuları ile bunların aileleri kalmış, diğer köy halkının yerleşim yerini terk etmiş olması halinde, bir başka ifade ile bu şekilde bir yerleşim yeri kısmen boşalmış ise, yerleşim yerini kısmen terk eden köy halkının da güvenlik kaygısıyla köyden ayrıldığının kabul edileceği ve bu nedenden dolayı malvarlığına ulaşılamamasından kaynaklanan maddi zararın 5233 sayılı Kanun hükümlerine göre idarece karşılanacağı açıktır.
Bu itibarla, bir yerleşim yerinde asgari güvenlik düzeyinin gerçekleştirilmiş olmasına ve bu yerde köy korucuları ile bunların aileleri dışındaki diğer köy halkının yaşamasına karşın, yerleşim yerinde yaşayan kişilerin bir kısmının, yerleşim yerini terk etmeleri sonucunda uğranıldığı ileri sürülen maddi zararın, güvenlik kaygısından kaynaklandığından bahisle 5233 sayılı Kanun hükümlerine göre idarece karşılanmasına olanak bulunmamaktadır.
Dosyanın ve Dairemizin diğer esaslarına kayıtlı …Köyü’ne ait dosyaların birlikte incelenmesinden; Jandarma yetkililerince tutulduğu görülen 11.09.2007 tarihli tutanakta (2012/10843 E: sayılı dosyada) … Köyü ve çevresinde geçmiş tarihlerde terör olaylarının meydana geldiği, söz konusu köy, mezra ve mevkilerin bölgede yaşayan ailelerin, olayların meydana geldiği geçmişte çeşitli tarihlerde bölücü terör örgütü mensuplarınca yapılan saldırılar sonucu oluşan baskı nedeniyle boşalttıklarının değerlendirildiği, köy ve mezrada terör olaylarının meydana gelmiş olduğunun belirtildiği, 17.03.2009 tarihli Jandarma Tutanağı’nda ise 03.07.1993 günü saat 02.00 sıralarında … Köyü, … Mahallesi’nde bulunan gönüllü köy korucusu …’ın evine … terör örgütü mensuplarınca silahlı saldırı da bulunulduğu, olay sonunda …’ın oğlu ve kardeşinin örgüt mensupları tarafından kaçırıldığı hususlarının yer aldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda anılan mezranın/mahallenin terör olayları nedeniyle idarece veya köy halkı tarafından tamamen boşaltılıp boşaltılmadığı hususuyla ilgili olarak çelişkili bilgilerin yer aldığı görüldüğünden, bu durum açıklığa kavuşturulduktan sonra bir karar verilmesi gerekirken, mezranın terör nedeniyle tamamen boşaltılıp boşaltılmadığı hususu açıkça ortaya konulmadan … İli boşalan köyler ve mezralar listesine göre .. İlçesi, .. Köyü merkezinin boşaltılmadığı, … Köyü, .. Mezrası’nda 1990-1999 yılları arasında geçici ve gönüllü köy koruculuğu sisteminin devam ettiği halen 108 köy korucusunun görev yaptığı belirtilerek söz konusu yerleşim yerinin güvenlik nedeniyle boşaltılan köy ve mezralardan olmadığı gerekçesiyle eksik incelemeye dayalı olarak verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davacı temyiz isteminin kabulü ile …. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.