Danıştay Kararı 15. Daire 2011/9707 E. 2015/5737 K. 08.10.2015 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2011/9707 E.  ,  2015/5737 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2011/9707
Karar No : 2015/5737

Temyiz Eden (Davacı) :
Vekili : Av.
Karşı Taraf (Davalılar) : 1-
2-

İstemin Özeti :… İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmaların Özeti : Davalınca temyiz isteminin reddi gerektiği savunulurken, nce savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi :Menekşe Bozoğlu Karağaç
Düşüncesi :Temyiz istemine konu İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce; tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacının geçici köy korucusu olan eş 09/05/1994 tarihinde güvenlik güçleri ile birlikte operasyona çıktığı sırada sağlık sorunları bulunduğundan operasyonun ağır şartlarına dayanamayarak rahatsızlanması ve hastaneye götürülürken yolda ölmesi nedeniyle uğradığı iddia edilen zararın karşılanması istemiyle 5233 sayılı Kanun kapsamında yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ile maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nce; geçici köy korucusu olan davacı murisinin kamu hizmeti gördüğü sırada hastalanarak öldüğü sabit olup, davacının tüm iddialarının bu yönde olduğunun ve davacı murisinin bir çatışma sonucunda öldüğüne ilişkin herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığının anlaşılması karşısında, terör olayları veya terörle mücadeleden doğan zarar kapsamında değerlendirilmesi mümkün olmayan ölüm olayından dolayı tazminat ödenmesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, anılan mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunun “Kapsam” başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasında; bu Kanunun, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararlarının sulhen karşılanması hakkındaki esas ve usullere ilişkin hükümleri kapsadığı, “Karşılanacak Zararlar” başlıklı 7. maddesinde; bu Kanun hükümlerine göre sulh yoluyla karşılanacak zararların; a) Hayvanlara, ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar,b)Yaralanma, sakatlanma ve ölüm hâllerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri,c) Terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddî zararları kapsadığı, “Zararın Tespiti” başlıklı 8. maddesinde; 7. maddede belirtilen zararların, zarar görenin beyanı, adlî, idarî ve askerî mercilerdeki bilgi ve belgeler göz önünde tutularak olayın oluş şekli ve zarar görenin aldığı tedbirlere göre, zarar görenin varsa kusur veya ihmalinin de göz önünde bulundurulması suretiyle, hakkaniyete ve günün ekonomik koşullarına uygun biçimde komisyon tarafından doğrudan doğruya veya bilirkişi aracılığı ile belirleneceği, “Yaralanma, Sakatlanma Ve Ölüm Hâllerinde Yapılacak Ödemeler” başlıklı 9. maddesinde; yaralanma, sakatlanma ve ölüm hâllerinde (7000) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucunda bulunan miktarın; e) Ölenlerin mirasçılarına elli katı tutarında nakdî ödeme yapılacağı, nakdî ödemenin tespitine esas tutulacak miktarın, ödeme yapılmasına ilişkin valinin veya Bakanın onayı tarihinde geçerli gösterge ve katsayı rakamları esas alınarak belirleneceği, birinci fıkranın (e) bendine göre belirlenen nakdî ödemenin mirasçılara intikalinde 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun mirasa ilişkin hükümleri uygulanacağı hususları kurala bağlanmıştır.
Dava dosyasının incelenmesinden, davacının … İli, … İlçesi, … Köyü’nde geçici köy korucusu olarak görev yapan eşi …’un 09/05/1994 tarihinde yapılan operasyona katıldığı ve operasyon sırasında kalp krizi geçirerek öldüğü iddiasıyla uğradığı zararın karşılanması istemiyle 5233 sayılı Kanun kapsamında başvurduğu, geçici köy korucusu olan davacı murisinin 09/05/1994 tarihinde ölümüne ilişkin olarak davalı idarece yapılan araştırmalar kapsamında, davacı murisi ile aynı zamanda … Köyü geçici köy korucusu başı olan, olay sırasında da davacı murisi ile birlikte görevde olan …’ın ifadesine başvurulduğu, …’ın ifadesinde, tüm geçici köy korucularının 09/05/1994 tarihinde jandarma ekipleri ile birlikte arazi aramasına çıktıklarını, arazi aramasında görev alan davacı murisi …’un arazide hastalanarak öldüğünü beyan ettiği, olay tarihinde köy muhtarı olan …’ın da bu durumu doğruladığı, 18/04/2005 tarihli iki jandarma görevlisi ve köy halkından üç kişi tarafından imzalanan tutanakta özetle, davacı murisinin anılan tarihte geçici köy korucusu olarak görevli olduğu, anılan tarihte güvenlik kuvvetlerince herhangi bir operasyon yapılmadığı, ancak anılan tarihte …’ne ilçe kaymakamı, doktor ve ilçe jandarma komutanının ve bunların emniyeti için yeterince askerin köye ziyaret ve sağlık taraması için geleceklerinin bir gün önceden bildirilmesi üzerine tüm geçici köy korucularının köyde hazır bulundukları, ilçe kaymakamı ve beraberindekilerin belirtilen tarihte köye geldikleri ve köy halkını ziyaret ettikten sonra geçici köy korucularının serbest bırakılmaları üzerine dağıldıkları, daha sonra ilçe kaymakamı ve beraberindekilerin köyden ayrılacağı sırada geçici köy korucusu olan davacı murisinin öldüğünün öğrenilmesi üzerine olay yerine gidildiği ve yapılan muayenede kalp krizi geçirerek öldüğünün söylendiğinin belirtildiği, …’nün bağlı olduğu …’nca davalı idareye verilen cevapta davacı murisinin çatışmalarda yaralandığına veya öldüğüne ilişkin herhangi bir işlem yapılmadığının belirtildiği, bunun üzerine davacının başvurusunun 5233 sayılı Kanunun 2/d maddesi uyarınca kapsam dışında olduğu gerekçesiyle reddedildiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda belirtilen hususlar ve ölüm olayının meydana geldiği yer ve tarih bir arada değerlendirildiğinde, geçici köy korucusu olan davacı murisinin; ilçe kaymakamı, ilçe jandarma komutanı, doktor ve askerlerin köye gelecek olması nedeniyle güvenliği sağlamak amacıyla arazi araması için görevlendirildiği anlaşılmakta olup, davacı murisinin anılan görev bitimi köye dönerken hastalanarak kalp krizi geçirerek hayatını kaybettiği göz önüne alındığında ölüm olayının, terörle mücadele kapsamında koruma ve önleme faaliyetleri sırasında gerçekleştiğinin kabulü gerekmektedir.
Bu durumda; 5233 sayılı Kanun kapsamında davacının yapmış olduğu başvurunun reddedilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk, aksi yönde verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/10/2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :

Temyizen incelenen karar, usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden temyiz isteminin reddi ile temyize konu idare mahkemesi kararının onanması gerektiği oyu ile çoğunluk kararına katılmıyorum.