Danıştay 15. Daire Başkanlığı 2011/9625 E. , 2015/5731 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2011/9625
Karar No : 2015/5731
Temyiz Eden (Davacı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının, hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi :Sonucu itibariyle yerinde olan Mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce; tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki bilgi ve belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacı tarafından, … İli, …İlçesi, …Mahallesinde, 21/11/2004 tarihinde, eşi ……ve oğlu …’ın güvenlik güçlerince öldürüldüğünden bahisle, 5233 sayılı Kanun uyarınca zararlarının tazmini istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ile maddi ve manevi zararlarının tazmini istemiyle açılmıştır.
…İdare Mahkemesi’nce; davacının eşi ve oğlunun 21/11/2004 tarihinde polisin dur ihtarına uymadıkları, güvenlik güçlerine ateş ettikleri, böylelikle kendi kasıtlı davranışları sonucu öldükleri sonuç ve kanaatine varıldığından, söz konusu zararın 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, hukuka aykırı olduğu iddiasıyla anılan İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
27/07/2004 tarih ve 25535 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’un 1. maddesinde, bu Kanunun amacının, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemek olduğu; 2. maddesinde, bu Kanunun, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararlarının sulhen karşılanması hakkındaki esas ve usullere ilişkin hükümleri kapsadığı belirtilmiş; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâl edildiği gerekçesiyle Sözleşmenin 41 inci maddesine göre hükmedilen veya Sözleşme hükümleri uyarınca dostane çözüm yoluyla uzlaşılan tazminatın ödenmesi sonucunda karşılanan zararlar bu Kanunun kapsamı dışında tutulmuştur.
Temyiz istemine konu Mahkeme kararı ile, …İli, …İlçe Emniyet Müdürlüğüne 20/11/2004 tarih ve 19.55 sıralarında gelen ihbar üzerine …Cumhuriyet Savcılığından arama emri alınarak, güvenlik güçlerinin …İlçesi …Mahallesinde bulunan evin çevresinde tertibat alınarak gözetleme görevine başladıkları, evin yakınında davacının eşi ve oğlunun görülmesi üzerine bu kişilere “polis dur” ihtarında bulunulduğu, bu kişilerin güvenlik güçlerine 8+5 toplam 13 el ateş ettikleri, çıkan çatışmada silahlarıyla birlikte ölü olarak ele geçirildikleri, adli tıptan alınan raporda söz konusu silahların maktuller tarafından kullanıldığının ve bu silahlardan birisinin daha önceden 07/08/2004 tarihinde ……Polis Merkezi Amirliğine terör örgütünce yapılan silahlı saldırıda kullanıldığının tespit edildiği, çatışmada bulunan güvenlik kuvvetleri görevlilerinin, haklarında yapılan yargılama sonucu …Ağır Ceza Mahkemesi’nin …tarih ve …sayılı kararıyla beraat ettikleri, bu bilgi ve belgeler uyarınca davacının murislerinin polisin dur ihtarına uymadıkları, güvenlik güçlerine ateş ettikleri ve böylelikle kendi kasıtlı davranışları sonucu öldürüldükleri sonuç ve kanaatine varılarak, davacının zararlarının tazmini istemiyle açılan iş bu davanın reddine karar verildiği görülmektedir.
Davacılar tarafından, Dairemize sunulan 01/08/2014 tarihli dilekçe ile, dava konusu olaya ilişkin olarak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin yaşam hakkını düzenleyen 2. maddesi kapsamında Türkiye aleyhine ihlal kararı verildiği belirtilerek, idarenin hizmet kusurundan kaynaklı zararın giderilmesi talebinde bulunulduğu görülmektedir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 25/02/2014 tarih ve Başvuru No:651/10 sayılı kararı ile, davacının eşi ve oğlunun hayatını kaybettiği polis operasyonunun, tüm riski olabildiğince azaltacak şekilde hazırlanmadığı ve kontrol edilmediği ve olayda kullanılan ölümcül gücün Sözleşmenin 2.maddesi anlamında mutlak gerekli olduğunun tespit edilmediği ve ölüm olayına ilişkin soruşturmanın uygun olmayan niteliği nedeniyle Sözleşmenin 2. maddesinin ihlal edildiği gerekçesiyle Sözleşmenin 41. maddesi uyarınca davacıya maddi ve manevi tazminat ödenmesine karar verildiği görülmektedir.
Davacı tarafından, terörle mücadele faaliyetleri nedeniyle yürütülen çalışmalar kapsamında ölüm olayının meydana geldiği iddiasıyla 5233 sayılı Kanun uyarınca zararlarının tazmini istemiyle başvuruda bulunulmuş, başvurunun reddi üzerine bakılan dava açılmıştır. 5233 sayılı Kanun uyarınca, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâl edildiği gerekçesiyle Sözleşmenin 41 inci maddesine göre hükmedilen tazminatın ödenmesi sonucunda karşılanan zararlar Kanun kapsamı dışında tutulmuş olup, davacının anılan olay nedeniyle uğradığı zararlarının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 25/02/2014 tarih ve Başvuru No:651/10 sayılı kararı ile karşılandığı görüldüğünden, davacının tazminat isteminin reddine ilişkin işlemde ve bu işleme karşı açılan davada verilen temyize konu Mahkeme kararı sonucu itibariyle yerinde bulunmuştur.
Açıklanan nedenlerle, …İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının, yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.