Danıştay Kararı 15. Daire 2011/9484 E. 2015/5598 K. 01.10.2015 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2011/9484 E.  ,  2015/5598 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2011/9484
Karar No : 2015/5598

Temyiz Eden (Davacı) :
Karşı Taraf (Davalı) :

İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının, hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi : Temyiz istemine konu İdare Mahkemesi kararının, maddi tazminata ilişkin kısmının bozulması, manevi tazminata ilişkin kısmının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce; tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip dosyadaki bilgi ve belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacının murisi 22/03/1992 tarihinde … İli, … İlçesinde yasadışı terör örgütü mensuplarınca gerçekleştirilen gösterilerde hayatını kaybettiğinden bahisle uğranılan zararın tazmini istemiyle 5233 sayılı Kanun uyarınca yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ile maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince; 22/03/1992 tarihinde … terör örgütü lehine gösteriler yapıldığı, olaylar sırasında emniyet güçleri tarafından gösterinin kanunsuz olduğu ve dağılmaları gerektiği konusunda göstericilere ikazda bulunulduğu, bu sırada topluluk içinde bulunan bazı terör örgütü mensuplarının topluluğa dağılmamalarını, panzer üzerlerine geldiğinde yere oturmalarını söylediği, bu arada bazı örgüt mensuplarının durumdan faydalanarak panzer aracına roket ve silahlarla ateş açmaları üzerine panzerin etrafında bulunan topluluk içerisinde bulunan şahıslardan bazılarının panzerin manevra yapması sonucu paniğe kapılarak kaçmak isterken, kimisinin terör örgütünce açılan kurşunlardan, kimisinin kaçmak isterken köprüden düşerek, kimisinin de panzer aracı olay yerinden uzaklaşmak isterken öldükleri ya da yaralandıkları, ölen kişiler arasında davacı murisinin de bulunduğu, olayın meydana geliş şekli dikkate alındığında adı geçen şahsın yasadışı terör örgütü lehine izinsiz gerçekleştirilen gösteriler sırasında göstericiler arasında bulunduğu, polisin yapılan gösterinin kanunsuz olduğu ve dağılmaları gerektiği yönündeki uyarılarına karşın eylemin devam ettirilmek suretiyle ölümle sonuçlanan olayın meydana gelmesine zemin hazırlandığı, böylece davacının uğradığını iddia ettiği zararın murisin kendi kasıtlı-kusurlu davranışı sonucunda meydana geldiği ve bu haliyle 5233 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle maddi tazminat isteminin reddi, manevi tazminat istemine ilişkin olarak ise, manevi zararların 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanacak zararlar arasında olmaması nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, anılan Mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Temyize konu Mahkeme kararının, manevi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmında 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesinde belirtilen bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, davacının bu kısma yönelik temyiz istemi yerinde görülmemiştir.
Temyize konu Mahkeme kararının, dava konusu işlemin iptali istemi ile maddi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmına gelince;
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunun 2. maddesinin birinci fıkrasında; bu Kanunun, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunun’nun 1.,3. ve 4. maddeleri kapsamına giren eylemler veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddi zararlarının sulhen karşılanması hakkındaki esas ve usullere ilişkin hükümleri kapsadığı belirtilmiş; aynı maddenin ikinci fıkrasının (e) bendinde, kişilerin kendi kasıtları sonucunda oluşan zararların (f) bendinde ise, 3713 sayılı Kanunun 1., 3. ve 4. maddeleri kapsamındaki suçlar ile terör olaylarında yardım ve yataklık suçlarından mahkum olanların bu fiillerinden dolayı uğradıkları zararların Kanun kapsamında bulunmadığı hükme bağlanmış, 7. maddesinde ise yaralanma, sakatlanma ve ölüm hallerinde uğranılan zarar ile tedavi ve cenaze giderleri, bu Kanuna göre sulh yoluyla karşılanabilecek zarar kalemleri arasında sayılmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, davacının murisi …’nın 22/03/1992 tarihinde …de terör örgütü lehine yapılan gösteriler sırasında hayatını kaybetmesi nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemiyle yapılan başvurunun, …’nın olay günü bölücü terör örgütünün organize ettiği kanunsuz olarak yapılan gösteri yürüyüşüne katıldığı ve eylemi bastırmaya çalışan güvenlik güçleri ile göstericiler arasında çıkan olaylar neticesinde hayatını kaybettiğinden, söz konusu olayın 5233 sayılı Kanun kapsamı dışında olduğu gerekçesiyle reddedilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Olayda, davacılar murisinin yasadışı bir gösteri yürüyüşünde çıkan olaylar sırasında öldüğü sabit olmakla birlikte, terör örgütü üyesi olduğu, terör örgütüne yardım ve yataklıkta bulunduğu ya da 22/03/1992 tarihinde meydana gelen olaylarda aktif olarak rol aldığı, güvenlik güclerine ateş ettiği veya herhangi bir şekilde saldırıda bulunduğu yönünde bir belirleme bulunmadığından, ilgilinin ölümünün 5233 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi gerekirken aksi yönde tesis edilen işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kısmen kabulü ile … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının dava konusu işlemin iptali istemi ile maddi tazminat isteminin reddine ilişkin kısımlarının oybirliğiyle BOZULMASINA, temyiz isteminin kısmen reddi ile kararın manevi tazminata ilişkin kısmının oyçokluğuyla ONANMASINA, bozulan kısımlar hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01/10/2015 tarihinde karar verildi.

(X) KARŞI OY:

Uyuşmazlık, davacılar murisinin ölümü nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini isteminin reddi işleminden doğmuştur.
Mahkeme kararındaki, dava konusu işlemin iptali istemi ile maddi tazminat talebinin reddi yolunda verilen kararın bozulması yolundaki karara katılmakla birlikte aşağıda belirtilen gerekçe ile manevi tazminat talebi yönünden de kararın bozulması gerektiği görüşündeyiz.
Gerek 5233 sayılı Kanun sistematiği incelendiğinde gerek …-Türkiye davasında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nce verilen 12 Ocak 2006 tarih ve 18888/02 no.lu karar ve gerekse 5233 sayılı Kanunun çeşitli maddelerinde yer alan “maddi” sözcüğünün iptali istemiyle yapılan başvurunun incelenmesi sonucunda Anayasa Mahkemesi’nce verilen 25.06.2009 tarih ve E:2006/79, K:2009/97 sayılı karar gerekçeleri değerlendirildiğinde, davacının 5233 sayılı Kanunun 12. maddesi uyarınca başvuracağı yargı yolunda manevi tazminat talep edebilecekleri açıktır.
Bu itibarla, yerel mahkemece manevi tazminat isteminin esastan incelenerek bir sonuca varılması gerekirken 5233 sayılı Kanunun manevi tazminatı kapsamadığı gerekçesiyle manevi tazminat isteminin reddedilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Bu nedenle, davacının temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının manevi tazminat istemi yönünden de bozulması gerektiği düşüncesiyle aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyoruz.