Danıştay Kararı 15. Daire 2011/9429 E. 2015/5309 K. 17.09.2015 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2011/9429 E.  ,  2015/5309 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2011/9429
Karar No : 2015/5309

Temyiz Eden (Davacılar)
Karşı Taraf (Davalı) :

İstemin Özeti : Davacıların oğlu …’ın 06/05/1992 tarihinde … İli, … İlçesinde otlatmakta olduğu hayvanların peşinden girdiği Türkiye ile Suriye arasında yer alan mayınlı alanda mayın patlaması sonucu hayatını kaybettiğinden bahisle uğradıkları ileri sürülen zararın tazmini istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ile maddi ve manevi zararlarının tazmini istemiyle açılan dava sonucunda, … İdare Mahkemesi’nce; davacıların oğlu …’ın ölümüne neden olan olayın meydana geldiği yerin askeri yasak bölge kapsamındaki sınır bölgesinde olduğu, buradaki mayınların ise terörü engellemek amacıyla değil sınır güvenliği amacıyla uzun yıllar önce döşendiği anlaşılmış olup, 5233 sayılı Kanun ile terörden ve terörle mücadeleden kaynaklanan zararların karşılanması amaçlandığından, davacıların uğradığı zararın terörden veya terörle mücadele kapsamında idare tarafından yapılan faaliyetlerden kaynaklanmadığı anlaşılmış olduğundan, davacıların talebinin söz konusu Kanun kapsamında değerlendirilmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen kararın, hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Mahkeme kararının hukuka uygun olduğu, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Düşüncesi : Davacıların oğlunun ölümüne neden olan mayınlar, ülke sınır güvenliğinin sağlanması amacı doğrultusunda, ülke sınırının diğer dış tehditler yanında, yasadışı terör örgütü mensuplarına karşı da terörle mücadele kapsamında korunması maksadıyla kolluk kuvvetlerince yerleştirildiğinden ortaya çıkan zararın, 5233 sayılı Kanun uyarınca idarece tazmini gerektiğinden, davanın reddi yolunda verilen kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Kararın Bozulması” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasında; temyiz incelemesi sonucu Danıştayın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerine uyulmamış olunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı kuralına yer verilmiştir.
Dosyadaki belgeler ile temyiz dilekçesindeki iddiaların incelenmesinden, temyiz istemine konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu, kararın bozulmasını gerektirecek yasal bir sebebin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; temyiz isteminin reddine, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının ONANMASINA, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının Mahkemesince tamamlattırılmasına, 2577 sayılı Kanun’un 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/09/2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :

5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkındaki Kanunun amaç başlıklı 1. maddesi’nde; “Bu Kanunun amacı, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemektir.”, kapsam başlıklı 2. maddesinde; “Bu Kanun, 3713 sayılı Kanunun 1 inci, 3 üncü, 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararlarının sulhen karşılanması hakkındaki esas ve usullere ilişkin hükümleri kapsar.”, hükmüne yer verilmiştir.
Dava konusu olayda; zararın doğmasına neden olan mayınlar, ülke sınır güvenliğinin sağlanması amacı doğrultusunda, ülke sınırının diğer dış tehditler yanında, yasadışı terör örgütü mensuplarına karşı da terörle mücadele kapsamında korunması maksadıyla kolluk kuvvetlerince yerleştirildiğinden, olayın 5233 sayılı Kanun kapsamında olduğu ve ortaya çıkan zararın idarece tazmini gerektiğinden, davanın reddi yolunda verilen kararın bozulması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyoruz.