Danıştay Kararı 15. Daire 2011/9357 E. 2015/4960 K. 10.09.2015 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2011/9357 E.  ,  2015/4960 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2011/9357
Karar No : 2015/4960

Temyiz Eden (Davacılar) :
Karşı Taraf (Davalı) :

İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının, hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Düşüncesi :Temyiz istemine konu İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce; tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip dosyadaki bilgi ve belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacılar tarafından, oğullarının terör örgütü üyelerince köylerine yapılan baskın sonucunda öldürüldüğü ileri sürülerek, zararlarının karşılanması talebiyle 5233 sayılı Kanun uyarınca yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ile maddi zararlarının tazmini istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince, uyuşmazlık konusu olayla ilgili olarak … Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma yapıldığı, soruşturma dosyası içerisinde bulunan tanık ifadeleri ve diğer belgelerden davacılar murisi …’ın daha önce terör örgütüne katıldığı, terör örgütü tarafından kendilerine hainlik yaptığı gerekçesiyle bir iç hesaplaşma sonucu öldürüldüğü, davacılardan ‘ın 06/09/1989 tarihinde güvenlik güçlerine, bu hususu doğrular nitelikte; “oğlum … bundan bir ay kadar önce örgüte katılmıştı, o andan beridir eve hiç gelmemişti” şeklinde ifade verdiği görülmekte olup, …’ın terör örgütünün bir iç hesaplaşması sonucu öldürüldüğü anlaşılmış olup, söz konusu olay sebebiyle, davacılar tarafından, 5233 sayılı Kanun kapsamında yapılan başvurunun reddine yönelik işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacılar tarafından; davacılar murisinin terör örgütü üyesi olduğunu kanıtlayacak bilgi ve belge bulunmadığı, murisin üzerinden silah veya terör örgütü mensubu olduğunu kanıtlayacak hiçbir belgenin çıkmadığı, …’ın gönüllü olarak terör örgütüne katılmış olması halinde öldürülmemesinin gerektiği, baskı ile terör örgütüne katılmış olması halinde, mücbir sebep nedeniyle bunun suç sayılamayacağı, ‘ın hiçbir zaman oğlunun örgüt mensubu olduğunu beyan etmediği, Türkçe konuşmayı bilmediği ve bir anne olarak oğlu gözleri önünde öldürüldükten sonra perişan halde olduğu ve olayın ertesi günü jandarmanın köye gelerek kendisinin yarı baygın olarak parmağını kağıda bastırdıkları ve jandarmaya ifade vermediğini beyan ettiği, aynı olayda öldürülen … mirasçılarının yaptığı başvurunun davalı idarece kabul edilerek tazminat ödenmesine karar verildiği, Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu iddialarıyla temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunun “Kapsam” başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasında; bu Kanunun, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararlarının sulhen karşılanması hakkındaki esas ve usullere ilişkin hükümleri kapsadığı, “Karşılanacak Zararlar” başlıklı 7. maddesinde; bu Kanun hükümlerine göre sulh yoluyla karşılanacak zararların; a) Hayvanlara, ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar,b)Yaralanma, sakatlanma ve ölüm hâllerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri,c) Terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddî zararları kapsadığı, “Zararın Tespiti” başlıklı 8. maddesinde; 7. maddede belirtilen zararların, zarar görenin beyanı, adlî, idarî ve askerî mercilerdeki bilgi ve belgeler göz önünde tutularak olayın oluş şekli ve zarar görenin aldığı tedbirlere göre, zarar görenin varsa kusur veya ihmalinin de göz önünde bulundurulması suretiyle, hakkaniyete ve günün ekonomik koşullarına uygun biçimde komisyon tarafından doğrudan doğruya veya bilirkişi aracılığı ile belirleneceği, “Yaralanma, Sakatlanma Ve Ölüm Hâllerinde Yapılacak Ödemeler” başlıklı 9. maddesinde; yaralanma, sakatlanma ve ölüm hâllerinde (7000) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucunda bulunan miktarın; e) Ölenlerin mirasçılarına elli katı tutarında nakdî ödeme yapılacağı, nakdî ödemenin tespitine esas tutulacak miktarın, ödeme yapılmasına ilişkin valinin veya Bakanın onayı tarihinde geçerli gösterge ve katsayı rakamları esas alınarak belirleneceği, birinci fıkranın (e) bendine göre belirlenen nakdî ödemenin mirasçılara intikalinde 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun mirasa ilişkin hükümleri uygulanacağı hususları kurala bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; 05/09/1989 tarihinde bir grup terör örgütü üyesi tarafından, … İli, … İlçesi, … Köyü’ne baskın yapıldığı, köylülerin silah zoruyla okul bahçesinde toplandığı ve propaganda konuşması yapıldığı, daha sonrada davacılar murisi … ile aynı köyden …’un öldürüldüğü, …’ın ölümü nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemiyle yapılan başvurunun reddi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık konusu olaya ilişkin olarak düzenlenen 06/09/1989 tarihli olay tutanağında özetle, … Köyü’ne 05/09/1989 tarihinde daha önceden örgüte katılan davacılar murisi … önderliğinde bir grup terör örgütü mensubunun geldiği, köye gelen terör örgütü grubunun tahminen 12-15 kişi kadar oldukları, … önderliğinde gelen terör örgütü grubunun önce köy muhtarının evine gittikleri, kapıyı zorla kırarak içeri girdikleri, köy muhtarını evde bulamadıkları, köy muhtarlığının telsiz antenini kırdıkları, daha sonra muhtarın evinden ayrılarak yanlarında olan … ile birlikte bir kısım köylüyü evlerinden silah zoru ile alarak köyün ilkokul bahçesine götürdükleri, burada topladıkları köylülere konuşma yaptıkları, konuşmaları kaydettikleri, köylülerin fotoğrafların çektikleri, …’ın ellerini iple arkadan bağladıkları ve annesi ‘a oğluna iyi bakmasını ve kendilerini ispiyon etmek için aralarına katıldıklarını söyleyerek, okul duvarına kürtçe ve türkçe yazılı bildiri yapıştırdıkları, daha sonra toplanan köylüleri evlerine gönderdikleri, örgüt ile beraber gelen … ile …’u yanlarında bıraktıkları, …’ın elleri arkadan bağlı olduğu halde ilkokulun kuzey tarafında okul bahçesi içerisinde saat 23.00 sıralarında … ile …’u kendilerini ihbar ettikleri için silahla öldürdüklerinin belirtildiği, anılan tutanağın jandarma görevlileri ve köylüler ile davacılardan tarafından imzalandığı, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 09/01/1990 tarih ve Hazırlık No: 1989/795, Fezleke No: 1990/2 sayılı kararı ile, açık kimlikleri tespit edilemeyen sanıkların … terör örgütüne üye oldukları, olay tarihinde … İlçesi, … Köyü’ne gelerek, köy muhtarının evine gittikleri ve köy muhtarının evinde bulunan Halk Bantı telsiz antenini kırdıktan sonra maktül … ile birlikte köydeki evlerinden silah zoru ile bazı kişileri alarak köyün ilkokul bahçesine götürdükleri burada topladıkları köylülere konuşma yaptıkları, konuşmaları teybe kaydettikleri, okul bahçesine toplanan köylülerin fotoğraflarını çektikleri, terör örgütü mensuplarının daha sonra köylüleri dağıtarak kendilerine hainlik yaptığı gerekçesiyle yanlarında getirmiş oldukları terör örgütü mensubu maktül … ile kendilerini ihbar ettiğini söyledikleri …’u olay yerinde ellerini arkadan bağlayarak öldürdükleri ve okulun duvarlarına Türkçe ve Kürtçe yazılı bildiri yapıştırarak olay yerinden ayrıldıklarının anlaşıldığı, bu nedenle atılı suçun Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının görev alanına girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiği görülmektedir.

Bu durumda, davacılar murisinin terör örgütüne gönüllü olarak katıldığı, örgüt adına eylem yaptığı, ölüm olayının örgüt içi hesaplaşma olduğuna ilişkin hukuken kabul edilebilir herhangi bir bilgi, belge ve mahkumiyet kararı bulunmaması karşısında söz konusu olayın yörede yaşanan yaygın ve yoğun terör olayları nedeniyle gerçekleştiği ve bu haliyle 5233 sayılı Kanun kapsamında kaldığı sonucuna varıldığından aksi yönde tesis edilen işlemde hukuka uyarlık ve davanın reddi yolunda verilen kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/09/2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :

Temyizen incelenen karar, usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden temyiz isteminin reddi ile temyize konu idare mahkemesi kararının onanması gerektiği oyu ile çoğunluk kararına katılmıyorum.