Danıştay Kararı 15. Daire 2011/747 E. 2015/8888 K. 17.12.2015 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2011/747 E.  ,  2015/8888 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2011/747
Karar No : 2015/8888

Temyiz Eden (Davalı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davacı) :

İstemin Özeti : … 3. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi :İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce gereği görüşüldü:
Dava, sigortasız işçi çalıştırdığından bahisle davacıya 31.653 YTL para cezası verilmesine ilişkin SSK Bursa İl Müdürlüğünün 19.02.2007 gün ve 32609 sayılı işleminin iptali talebiyle açılmıştır.
… 3. İdare Mahkemesince; yeterli inceleme ve araştırmaya dayanmayan, somut bilgi, belge ve tespit içermeyen rapora dayalı olarak ve sadece işyerinde mal alımı yaparak imza atanların o gün işyerinde çalıştıklarına karine teşkil ettiği şeklindeki yoklama memurunun kanaati üzerine tesis olunduğu anlaşılan dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Davalı idarece, anılan İdare Mahkemesi kararının iptale ilişkin kısmının hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle bozulması istenilmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, davacı hakkında, ……isimli şahsın 08.02.2006 gün ve 61668 sayılı şikayet dilekçesi üzerine … İl Sigorta Müdürlüğü Sigorta Yoklama Memuru tarafından yapılan denetim sonucu hazırlanan 06.12.2006 gün ve MT 329 sayılı Rapor ile özetle “…mahallinde yapılan denetimde işyerinde işveren ’nın çalıştığı, başkaca çalışanın olmadığı, …işyeri kayıtlarının tetkiki neticesinde işyerine mal teslimi sırasında işyeri görevlisi olarak isimleri ve imzaları faturalara aktarılan kişiler için işlem yapılması gerektiği, bu kişilerin işyerinde mal alımı yapmalarının çalıştıklarına karine teşkil ettiği, bu kişiler adına yasal süresi içinde kuruma verilmeyen sigortalı işe giriş bildirgesi, aylık prim ve hizmet belgelerinden dolayı işverene idari para cezası uygulanması gerektiği, …” şeklinde teklifte bululması üzerine davacıya işyerinde 12.02.2005-11.10.2006 tarihleri arası çalıştığı tespit edilen …………………’in işe giriş bildirgelerinin verilmediği, anılan tarihler arası aylık prim ve hizmet belgelerinin zamanında kuruma verilmediği, adı geçen şahıslara ait ücret bordrolarının düzenlenmemesi dolayısıyla kısmi belge ibraz edilmediği için 506 Sayılı Kanununun 140. maddesinin muhtelif bentleri uyarınca toplam 34.859 YTL para cezası uygulandığı, davacının bu cezaya yaptığı itirazın 30.03.2007 gün ve 21 sayılı İtiraz Komisyonu Kararı ile reddedilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 2’nci maddesinde genel bir tanım yapılarak, bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların bu Kanuna göre “sigortalı” sayılacağı belirtildikten sonra, 3’üncü maddesinde kimlerin bu Kanunun uygulanmasında sigortalı sayılmayacakları ve hangi kişiler hakkında da bazı sigorta kollarının uygulanmayacağı açıklanmıştır. Bununla birlikte genel olarak sigortalı sayılmanın koşulları; hizmet akdine göre çalışma, sözleşmede öngörülen edimin (hizmetin) işverene ait işyerinde veya işyerinden sayılan yerlerde görülmesi, 3’üncü maddede belirtilen “sigortalı sayılmayan” kişilerden olunmaması şeklinde sıralanabilir.
Söz konusu Kanunda “hizmet akdi” tarifine yer verilmemiş ise de, gerek 4857 sayılı İş Kanununun 8’inci maddesinde iş sözleşmesi (hizmet akdi) tanımlanmış, gerekse Borçlar Kanununun 313 – 354. maddelerinde bu konuda düzenleme yapılmıştır. Borçlar Kanununda, anılan sözleşme, “Hizmet akdi bir mukaveledir ki onunla işçi, muayyen veya gayri muayyen bir zamanda hizmet görmeği ve iş sahibi dahi ona bir ücret vermeği taahhüt eder.” şeklinde tanımlanmıştır.
Belirtilmelidir ki, “ücret” unsuruna tanımda ve iş sahibinin borçları açıklanırken yer verilmesine karşın, 506 sayılı Kanunun sistematiği ve takip eden diğer maddelerin düzenleniş şekline göre, bu unsurun genel anlamda sigortalı niteliğini kazanabilmek için zorunlu olmadığının kabulü gerekmekte ise de, anılan unsurun varlığı, ön koşuldur ve ayrıca, çalışmanın niteliğine ilişkin olarak bir başka olgu da “süreklilik”tir.
Bu durumda, baskın olan bilimsel ve yargısal görüşlere göre; hizmet akdinin ayırt edici ve belirleyici özellikleri, “zaman” ile “bağımlılık” unsurları olduğu gibi, ayrıca, “süreklilik” de ön koşul olarak aranacaktır.
Davacıya ait işyerinde bulunan fatura, sevk irsaliyesi ve para makbuzlarında, bazı kişilerin isimlerinin bulunması, davacı tarafından aksi ispatlanmadıkça söz konusu kişilerin fatura ve belgeleri davacıya ait işyeri adına düzenlediğinin veya aldığının kabulü gerekmektedir.
Ancak çözülmesi gereken sorun, davacı ile bu kişiler arasında özellikle süreklilik unsuru açısından “hizmet akdi” ilişkisi kurulup kurulmadığı, bu kişilerin “sürekli” olarak çalışılıp çalışılmadığının tespiti gerekmektedir.
Bu durumda, İdare mahkemesi’nce, adı geçen kişilerin fatura ve sevk irsaliyelerinde imzalarının bulunması bu kişilerin işyerinde çalıştığını göstermediği kabul edilmiş ise de, adı geçen kişilerin düzenledikleri fatura, sevk irsaliyesi sayıları dikkate alınarak, “süreklilik” unsuru açısından hizmet akdi ilişkisi kurulup kurulmadığı değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.
Öte yandan, dava konusu işlem 506 sayılı Kanun’a göre tesis edilmişse de, uyuşmazlıkta, 5510 sayılı Kanun’un lehe olan hükümleri dikkate alınarak karar verileceği de tabiidir.
Açıklanan nedenlerle, … 3. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.