15. Daire 2011/379 E. , 2011/219 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2011/379
Karar No : 2011/219
Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : … Yayıncılık A.Ş.
Vekili : Av. …
Karşı Taraf (Davalı) : Beyoğlu Vergi Dairesi Müdürlüğü / İSTANBUL
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nce davanın reddi yolunda verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Temyize konu mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce gereği görüşüldü:
Dava, davacı şirkete 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümleri uyarınca …-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin 11.12.2001 tarih ve 75 sayılı Reklam Kurulu kararının tahsili amacıyla düzenlenen 31.08.2007 tarih ve … takip numaralı ödeme emrinin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nce; 4077 sayılı Kanun’da, bu kanuna göre verilen idarî para cezalarının vadesi hakkında bir hüküm bulunmadığından, 6183 sayılı Kanun’un 37. maddesi uyarınca tahsilata geçileceğinin açık olduğu, para cezası tebligatının davacıya ne zaman tebliğ edildiği dosyadan anlaşılamamakta ise de, idarî para cezasının bir ay içerisinde ödenmesi gereğini içeren 19.02.2002 tarih ve 3359 sayılı tebliğnamenin 11.03.2002 tarihinde tebliği ile cezadan haberdar olunduğu ve süresi içerisinde iptali istemiyle dava açılmadığı anlaşıldığından, kesinleşmiş kamu alacağının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından; idarî para cezasına ilişkin ihtarnamenin tebliğ edilip edilmediği araştırılmaksızın, eksik incelemeye dayalı olarak karar verildiği ve vergi dairesinin idarî para cezasını bildirme yetkisi bulunmadığı ileri sürülerek, anılan Mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Anayasanın “Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü” başlıklı 11. maddesinde, Anayasa hükümlerinin yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu ifade edilmiş, “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesinde de, “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir…” hükmüne yer verilmiş, “Temel hak ve hürriyetlerin korunması” başlıklı 40. maddesinin ikinci fıkrasında; “…Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır…” düzenlemesi öngörülmüş, bu ek fıkranın gerekçesinde ise, “Bireylerin yargı ya da idarî makamlar önünde sonuna kadar haklarını arayabilmelerine kolaylık ve imkan sağlanması amaçlanmaktadır. Son derece dağınık mevzuat karşısında kanun yolu, mercii ve sürelerin belirtilmesi hak arama, hak ve hürriyetlerin korunması açısından zorunluluk haline gelmiştir.” açıklaması yapılmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; …isimli derginin … yılı … sayısında “…” başlığıyla yayımlanan yazıda, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 16. maddesine aykırı olarak örtülü reklam yapıldığından bahisle, aynı Kanun’un 25/3. maddesi uyarınca 11.12.2001 tarih ve 75 sayılı Reklam Kurulu kararıyla davacı şirkete …-TL idarî para cezası verildiği, davacı şirket tarafından bu cezanın kendilerine tebliğ edilmediğinin ileri sürüldüğü, davalı idarece bunun aksi yönünde bir bilgi ve belge sunulamadığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü’nün 24.01.2002 tarih ve 1105 sayılı yazısıyla … Defterdarlığı’ndan söz konusu cezanın tahsil edilmesinin istenilmesi üzerine, davalı idarece düzenlenen 19.02.2002 tarih ve … sayılı tebliğnamenin 11.03.2002 tarihinde davacı şirkete tebliğ edildiği, ancak, tebliğname içeriğinde borcun idarî para cezasından kaynaklandığı belirtilmediği gibi, ceza ihtarnamesinde bulunması gereken cezanın türü, konusu, cezayı veren makam ve cezaya karşı başvurulabilecek kanun yolları gibi hususların da belirtilmediği anlaşılmaktadır.
Belirtilen nedenler karşısında; Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından ihtarnamenin tebliğ edilmemiş olması halinde, 4077 sayılı Kanun hükümleri uyarınca kesinleşmiş bir kamu alacağından söz edilemeyeceği ve bu durumun ödeme emrinin iptaline neden olacağı açıktır.
Bu durumda, İdare Mahkemesi’nce dava konusu idarî para cezasına ilişkin ihtarnamenin davacı şirkete tebliğ edilip edilmediğinin Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’ndan sorularak bir karar verilmesi gerekirken, Anayasa’nın anılan hükümlerine uygun bir ceza ihtarnamesi niteliğinde olmayan 19.02.2002 tarih ve … sayılı tebliğnamenin tebliğ tarihi esas alınarak, dava konusu para cezasından haberdar olunduğunun ve süresinde dava açılmadığından kamu alacağının kesinleştiğinin kabulüyle, davanın reddi yolunda verilen temyize konu Mahkeme kararında hukukî isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, davacı şirketin temyiz isteminin kabulüne, 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesi uyarınca … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın belirtilen husus araştırılarak yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkeme’ye gönderilmesine, 13.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.