Danıştay Kararı 15. Daire 2011/1703 E. 2011/5890 K. 21.12.2011 T.

15. Daire         2011/1703 E.  ,  2011/5890 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2011/1703
Karar No : 2011/5890

Temyiz Eden (Davalı) : …Valiliği
Karşı Taraf (Davacı) : … A.Ş.
Vekili : Av. …
istemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının davalı idarece temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi : Davacı şirketin tüketicilerle internet üzerinden gerçekleştirmiş olduğu sözleşmelerin, 4077 sayılı Kanun’un 9/A maddesinde düzenlenen mesafeli sözleşmeler kapsamında yer aldığı, uyuşmazlığın da mesafeli sözleşmeleri düzenleyen 4077 sayılı Kanun’un 9/A ve Mesafeli Sözleşmeler Uygulama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik hükümlerinin ihlal edilmesinden kaynaklandığı anlaşıldığından söz konusu mevzuat hükümlerine aykırılık halinde işlem tesis etme yetkisinin Kanun’un 26. maddesi uyarınca davalı idarede olduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, uyuşmazlığın esası incelenerek bir karar verilmesi gerekirken, davalı idarenin yaptırım uygulama yetkisi bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali yolunda verilen Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce işin gereği görüşüldü:
Dava; davacı şirketin 2009 yılı içerisinde 13.317 tüketici ile gerçekleştirdiği sözleşme ve uygulamalarında 4077 sayılı Kanun’un 9/A maddesi ve bu maddeye dayanılarak yayımlanan Mesafeli Sözleşmeler Uygulama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 5. maddesinin (a) ve (j) bentlerine aykırı davranıldığından bahisle, aynı Kanun’un 25. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca 2.983.008-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin 09.09.2009 tarih ve MS-37 sayılı davalı idare işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nce; telekomünikasyon alanında hizmet verdiği açık olan davacı şirketin, tüketicilerle yaptığı sözleşmeleri ve uygulamaları Telekomünikasyon Sektöründe Tüketici Hakları Yönetmeliği’nde belirtilen kurallara uygun olarak yerine getirmesi gerektiği, mevzuatta belirlenen kuralların ihlâli halinde ise Bilgi Teknolojileri İletişim Kurumu’nun yaptırım uygulamaya yetkili olduğu sonucuna varıldığından, … Valiliği’nce tesis edilen dava konusu işlemde yetki yönünden hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.
Davalı idare tarafından; kararın usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 1. maddesinde; Kanun’un amacının, kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, aydınlatıcı, eğitici, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı önlemleri almak ve tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konudaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemek olduğu, 2. maddesinde ise Kanun’un 1. maddede belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsayacağı belirtilmiştir.
Kanun’un “Mesafeli Sözleşmeler” başlıklı 9/A maddesinin 1. fıkrasında; mesafeli sözleşmelerin, yazılı, görsel, telefon ve elektronik ortamda veya diğer iletişim araçları kullanılarak ve tüketicilerle karşı karşıya gelinmeksizin yapılan ve malın veya hizmetin tüketiciye anında veya sonradan teslimi veya ifası kararlaştırılan sözleşmeler şeklinde tanımlanmış; aynı maddenin 2. fıkrasında mesafeli satış sözleşmesinin akdinden önce, ayrıntıları Bakanlık’ça çıkarılacak tebliğle belirlenecek bilgilerin tüketiciye verilmesi zorunlu olduğu, tüketicinin, bu bilgileri edindiğini yazılı olarak teyit etmedikçe sözleşmenin akdedilemeyeceği, elektronik ortamda yapılan sözleşmelerde teyid işleminin, yine elektronik ortamda yapılacağı kuralı getirilmiş; Kanun’un “Cezai Hükümler” başlıklı 25. maddesinin ikinci fıkrasında da 9/A maddesine aykırı hareket edenlere uygulanacak idarî para cezası öngörülmüş; cezalarda yetkili makamın düzenlendiği 26. maddesinde ise, Kanun’un 9/A maddesine göre verilen idarî para cezalarında yetkinin mahalli mülki amirde olduğu belirtilmiştir.
Öte yandan, 5809 Sayılı Elektronik Haberleşme Kanun’un 1. maddesinde, bu Kanun’un amacının; elektronik haberleşme sektöründe düzenleme ve denetleme yoluyla etkin rekabetin tesisi, tüketici haklarının gözetilmesi, ülke genelinde hizmetlerin yaygınlaştırılması, kaynakların etkin ve verimli kullanılması, haberleşme alt yapı, şebeke ve hizmet alanında teknolojik gelişimin ve yeni yatırımların teşvik edilmesi ve bunlara ilişkin usul ve esasların belirlenmesi olduğu, Kanun’un, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun görev ve yetkilerinin sayıldığı 6. maddesinin (c) bendinde; “Abone, kullanıcı, tüketici ve son kullanıcıların hakları ile kişisel bilgilerin işlenmesi ve gizliliğinin korunmasına ilişkin gerekli düzenlemeleri ve denetlemeleri yapmak”, (j) bendinde; “Kullanıcılara ve erişim kapsamında diğer işletmecilere uygulanacak tarifelere, sözleşme hükümlerine, teknik hususlara ve görev alanına giren diğer konulara ilişkin genel kriterler ile uygulama usul ve esaslarını belirlemek, tarifeleri onaylamak, tarifelerin denetlenmesine ilişkin düzenlemeleri yapmak”, (s) bendinde; “Elektronik haberleşme sektöründe faaliyet gösterenlerin mevzuata uymasını denetlemek ve/veya denetlettirmek, konu ile ilgili usul ve esasları belirlemek, aykırılık halinde mevzuatın öngördüğü işlemleri yapmak ve yaptırımları uygulamak”, (t) bendinde de; “Ara bağlantı ve ulusal dolaşım da dahil erişim ile ilgili uygulanacak usul ve esasları belirlemek ve mevzuatın öngördüğü düzenlemeleri yapmak, elektronik haberleşme sağlanması amacıyla imzalanan anlaşmaların rekabeti kısıtlayan, mevzuata ve/veya tüketici menfaatlerine aykırı hükümler içermemesi amacıyla mevzuatın öngördüğü tedbirleri almak” anılan Kurum’un görevleri arasında sayılmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; davacı şirket hakkında Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü Kontrolörlüğü tarafından düzenlenen 09.07.2009 tarih ve 3 sayılı inceleme raporunda, davacı şirketin 2009 yılı içerisinde 13.317 tüketici ile gerçekleştirdiği sözleşme ve uygulamalarında 4077 sayılı Kanun’un 9/A maddesi ve bu maddeye dayanılarak yayımlanan Mesafeli Sözleşmeler Uygulama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 5. maddesinin (a) ve (j) bentlerine aykırı davranıldığının tespit edilmesi üzerine Kanun’un 25. ve 26. maddeleri uyarınca …Valiliği’nce dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmaktadır.
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ile 5809 Sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; her ne kadar 5809 Sayılı Elektronik Haberleşme Kanunun’da telekomünikasyon sektörünün faaliyetlerinin düzenlenmesi ve denetlenmesinde tüketici haklarının ve menfaatlerinin gözetileceğine ilişkin hükümlere yer verilmiş ise de, tüketici haklarına ilişkin özel düzenlemenin 4077 sayılı Kanun’la yer aldığı, anılan Kanun’un tüketicinin uğrayabileceği her türlü olumsuzluğa karşı önlem alınması, bu amaçla tüketicinin sağlık, güvenlik ve ekonomik çıkarlarının korunması, aydınlatılması, eğitilmesi ve uğradığı zararların tazmin edilmesi gibi çok geniş bir etki alanının bulunduğunun belirlendiği, bu kapsamda tüm mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin korunmasının amaçlandığı, ayrıca Kanun’un 9/A maddesinde ise mesafeli sözleşmelerin özel olarak düzenlendiği, bu maddeye dayanılarak çıkarılan Yönetmelik ile de mesafeli sözleşmelerin kapsamı ve uygulanmasına ilişkin esasların ayrıntılı bir şekilde kurala bağlandığı, 5809 sayılı Kanun’la görev ve yetkisi belirlenen Bilgi Teknolojileri İletişim Kurumu’nun ise, elektronik haberleşme sektöründe faaliyette bulunan işletmelerin etkin bir rekabet ortamı içerisinde çalışmalarını teşvik etmek amacıyla düzenlemeler yaptığı, asıl ve birincil ilgi alanının sektördeki işletmeler olduğu, kendi mevzuatıyla uyuştuğu ölçüde tüketici şikayetleri yerine, tüketici hak ve menfaatleriyle ilgilendiği anlaşılmıştır.
Bu durumda; davacı şirketin tüketicilerle internet üzerinden gerçekleştirmiş olduğu sözleşmelerin, yukarıda tanımı yapılan mesafeli sözleşmeler kapsamında yer aldığı, uyuşmazlığın ise mesafeli sözleşmeleri düzenleyen 4077 sayılı Kanun’un 9/A ve Mesafeli Sözleşmeler Uygulama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik hükümlerinin ihlâl edilmesinden kaynaklandığı anlaşıldığından, söz konusu mevzuat hükümlerine aykırılık halinde işlem tesis etme yetkisinin de Kanun’un 26. maddesi uyarınca davalı idarede olduğu sonucuna varılmaktadır.
Öte yandan, davacı şirket hakkında Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ya da yetkili mahalli mülki amirlerince 4077 sayılı Kanun kapsamında yaptırım uygulanması, Bilgi Teknolojileri İletişim Kurumu tarafından kendi mevzuatı çerçevesinde telekomünikasyon sektöründe faaliyet gösteren davacı şirket hakkında yaptırım uygulanmasına engel de teşkil etmemektedir.
Bu itibarla, uyuşmazlığın esası incelenerek bir karar verilmesi gerekirken, davalı idarenin yaptırım uygulama yetkisi bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemi iptal eden İdare Mahkemesi kararında hukukî isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesi uyarınca davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkeme’ye gönderilmesine, 21.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.