15. Daire 2011/161 E. , 2011/3443 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2011/161
Karar No : 2011/3443
Kanun Yararına Temyiz Eden: Danıştay Başsavcılığı
Davacı : .. Sağlık Hizmetleri A.Ş.
Vekili : Av. …
Davalı : Gümrük ve Ticaret Bakanlığı / ANKARA
(Sanayi ve Ticaret Bakanlığı)
İstemin Özeti : 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümlerine aykırı davranıldığından bahisle davacı şirkete …-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin 14.02.2006 tarih ve 125 sayılı Reklam Kurulu kararının iptali istemiyle açılan davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar veren … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının; davacı şirketin başvurusu üzerine Danıştay Başsavcılığı tarafından 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 51. maddesi uyarınca kanun yararına bozulması istenilmektedir.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : İdare Mahkemesi kararının 2577 sayılı Kanun’un 51. maddesi uyarınca kanun yararına ve hükmün hukuki sonuçlarına etkili olmamak üzere bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Başsavcısı : …
Düşüncesi : Davacı … Sağlık Hizmetleri A.Ş. vekili Av…. tarafından, 16.03.2005 tarihli … Gazetesinde yayımlanan “… Kanseri Tedavisinde …” başlıklı reklamın 4077 sayılı Kanunun 16. maddesine aykırılık teşkil ettiği gerekçesiyle aynı Kanunun 25/8 maddesi uyarınca ..TL idari para cezası verilmesine ilişkin 14.03.2006 günlü, 55 onay sayılı işlemin iptali istemiyle Sanayi ve Ticaret Bakanlığına karşı açılan davada, Ankara 12. İdare Mahkemesince verilen ve davacıya 16.06.2006 tarihinde tebliğ edilen idari para cezasına ilişkin dava konusu işlemin iptali istemiyle özel Kanun olan 4077 sayılı Kanunun 26.maddesi uyarınca tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 7 günlük dava açma süresi içinde en geç 23.06.2006 tarihinde dava açılması gerekirken, bu süre geçirildikten sonra 29.06.2006 tarihinde … Sulh Ceza Mahkemesi kayıtlarına giren dilekçeyle açılan davanın süre aşımı nedeniyle incelenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın süre yönünden reddine ilişkin bulunan … günlü, E:.., K:… sayılı kararın, davacı tarafından hukuka aykırı olduğu belirtilerek kanun yararına bozulması istemi üzerine konu incelendi.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Temel Hak ve Hürriyetlerin Korunması başlıklı 40.maddesinin ikinci fıkrasında, “Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır” hükmüne yer verilmiştir.
Anayasa hükmü ile bireylerin yargı ya da idari makamlar önünde sonuna kadar haklarını arayabilmelerine kolaylık ve imkan sağlanması amaçlanmış, idareye, işlemlerinde, ilgililerin kaç gün içinde hangi mercilere başvurabileceklerini bildirme yükümlülüğü getirilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7. maddesinde, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu, 9.maddesinde ise çözümlenmesi Danıştayın, idare ve vergi mahkemelerinin görevlerine girdiği halde, adli ve askeri yargı yerlerine açılmış bulunan davaların görev noktasından reddi halinde,bu husustaki kararların kesinleşmesini izleyen günden itibaren otuz gün içinde görevli mahkemede dava açılabileceği, görevsiz yargı merciine başvurma tarihinin,Danıştaya idare ve vergi mahkemelerine başvurma tarihi olarak kabul edileceği öngörülmüştür.
8.3.1995 günlü, 22221 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun işlem tarihinde yürürlükte olan 26.maddesinin ikinci fıkrasında,Kanunda düzenlenen her türlü para cezasının, idari nitelikte olduğu, bu cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içerisinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebileceği belirtilmiştir.
31.03.2005 günlü, 25772 mükerrer sayılı Resmi gazetede yayımlanan Kabahatler Kanununun 3. maddesinde, Kanunun genel hükümlerinin diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanacağı öngörülmüş iken, söz konusu düzenlemenin Anayasa Mahkemesinin 01.03.2006 günlü, E:2005/108, K:2006/35 sayılı kararıyla iptal edilmesi üzerine, 3. madde, 06.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasanın 31. maddesi ile “Bu Kanunun;
a) idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,
b) Diğer genel hükümleri, idari para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında, uygulanır.” şeklinde yeniden düzenlenmiştir.
Yine 5326 sayılı Yasanın 27. maddesinde, idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararlarına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde sulh ceza mahkemesine başvurulabileceği esası getirilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacı şirkete idari para cezası verilmesine ilişkin bulunan ve 16.06.2006 tarihinde tebliğ edilen 03.05.2006 günlü ceza tebligatında; 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 27 nci maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca, söz konusu idari yaptırım kararına karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde yetkili sulh ceza mahkemesine itiraz edilebileceğinin belirtildiği, … Sulh Ceza Mahkemesi kayıtlarına 29.06.2006 tarihinde geçen dilekçe ile itiraz edildiği, adı geçen mahkemenin 10.7.2006 günlü kararıyla dosyanın … Sulh Ceza mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, … Sulh Ceza Mahkemesinin 05.03.2007 günlü kararıyla, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı üzerine Kabahatler Kanununun 5560 sayılı Yasa ile değişik 3. maddesi ve 4077 sayılı kanunun 26. maddesine dayanarak itirazı görev yönünden reddettiği, davacı iddiasına göre bu kararın tarafına 21.03.2007 tarihinde tebliğ edildiğinden bahisle idare mahkemesi kayıtlarına 04.04.2007 tarihinde geçen dilekçeyle bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır
31.03.2005 günlü Resmi Gazetede yayımlanan Kabahatler Kanununun yürürlüğe girmesiyle, değişik kanunlara göre verilen idari para cezalarına karşı yapılacak itirazları incelemekle görevli yargı yerini belirleme konusunda bir tereddüt yaşandığı tabiidir.
Anayasanın 40. maddesinin ikinci fıkrasında da belirtildiği üzere idareler, tesis edilen işleme karşı ilgililere, hangi kanun yollarına ve mercilere başvuracaklarını ve sürelerini bildirmek zorunda olup, olayda ise idarece bu yükümlülüğün gereği gibi yerine getirilmediği ve davacının yanlış yönlendirildiği açıktır.
İdare Mahkemesince, davacının yanlış yönlendirildiği hususu ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 9. maddesi hükmü dikkate alınmak suretiyle dava açma süresinin hesaplanarak işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken, davanın süre yönünden reddedilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, … İdare Mahkemesinin davanın süre yönünden reddine ilişkin bulunan … günlü, E:…, K:… sayılı kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 51 inci maddesi uyarınca kanun yararına bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce gereği görüşüldü:
08.06.2011 tarih ve 27958 sayılı mükerrer Resmî Gazete’de yayımlanan 635 ve 640 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameler uyarınca Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın tüzel kişiliğinin kaldırıldığı ve Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın kurularak Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğü’nün adı geçen Bakanlığa bağlandığı anlaşıldığından, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın davalı idare olarak kabul edilmesinden sonra işin esasına geçildi:
Dava; 4077 sayılı Kanun hükümlerine aykırı davranıldığı belirtilerek davacı şirkete …-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin 14.02.2006 tarih ve 125 sayılı Reklam Kurulu kararının iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nce; dava konusu işlemin 16.06.2006 tarihinde davacı şirkete tebliğ edildiğinin görüldüğü, 4077 sayılı Kanun’un 26. maddesi uyarınca bu işleme karşı 7 gün içerisinde en geç 23.06.2006 tarihine kadar dava açılması gerekirken, bu süre geçirildikten sonra 29.06.2006 tarihinde açılan davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15/1-b maddesi uyarınca esasının incelenmesi olanağı bulunmadığı gerekçesiyle, süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Danıştay Başsavcılığı’nca, anılan kararın hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kanun yararına bozulması istenilmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 51. maddesinde, idare mahkemelerince “kesin olarak verilen” kararların da kanun yararına temyiz olunacağına ilişkin açık bir düzenleme bulunmamakla birlikte, kanun yararına bozmanın amaç ve işlevi dikkate alındığında idare mahkemesince verilen kesin kararların da kanun yararına temyiz olunabileceğine karar verilerek, esasa geçildi:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7. maddesinde, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu, 9. maddesinde ise çözümlenmesi Danıştay’ın, idare ve vergi mahkemelerinin görevlerine girdiği halde, adlî ve askeri yargı yerlerine açılmış bulunan davaların görev noktasından reddi halinde, bu husustaki kararların kesinleşmesini izleyen günden itibaren otuz gün içinde görevli mahkemede dava açılabileceği, görevsiz yargı merciine başvurma tarihinin, Danıştay’a idare ve vergi mahkemelerine başvurma tarihi olarak kabul edileceği kuralına yer verilmiştir.
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un olay tarihinde yürürlükte bulunan 26. maddesinin ikinci fıkrasında; bu Kanun’da öngörülen para cezalarına karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içerisinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebileceği, itirazın idarece verilen cezanın yerine getirilmesini durdurmayacağı ve zaruret görülmeyen hallerde evrak üzerinde inceleme yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılacağı, itiraz üzerine idare mahkemesince verilen kararların kesin olduğu hükme bağlanmıştır.
31.03.2005 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesinde, Kanun’un genel hükümlerinin diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanacağı öngörülmüş iken, söz konusu düzenlemenin Anayasa Mahkemesi’nin 01.03.2006 tarih ve E:2005/108, K:2006/35 sayılı kararıyla iptal edilmesi üzerine, 3. madde, 5560 sayılı Kanun’un 31. maddesi ile değiştirilerek; bu Kanun’un, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde, diğer genel hükümlerinin ise, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanacağı şeklinde yeniden düzenlenmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; Reklam Kurulu’nun 14.02.2006 tarih ve 125 sayılı kararıyla 4077 sayılı Kanun’un 16. maddesine aykırı reklam yapıldığından bahisle davacı şirkete …-TL idarî para cezası verildiği, bu kararın tebliğine ilişkin 31.05.2006 tarih ve 16178 sayılı işlemde idarî para cezasına karşı 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 27. maddesinin birinci fıkrası uyarınca tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde yetkili sulh ceza mahkemesine dava açılabileceğinin belirtildiği, kararın 16.06.2006 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine 29.06.2006 tarihinde kayıtlara giren dilekçeyle … Sulh Ceza Mahkemeleri’nde dava açıldığı, yetkisizlik kararıyla dosyanın … Sulh Ceza Mahkemeleri’ne gönderildiği, … Sulh Ceza Mahkemesi’nin 05.03.2007 tarih ve … Müt. sayılı kararıyla İdare Mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle başvurunun reddine karar verildiği, bu kararın 21.03.2007 tarihinde tebliğ edilmesi ve temyiz edilmeyerek kesinleşmesi üzerine 20.04.2007 tarihinde kayıtlara giren dilekçe ile idare mahkemesinde dava açıldığı, … İdare Mahkemesi’nce, dava dilekçesinin idare mahkemesi kayıtlarına giriş tarihi esas alınmak suretiyle davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
İdare mahkemelerinin görevli olduğu konuda adli yargı makamlarında açılan davada görevsizlik kararı verilmesi üzerine, 2577 sayılı Kanun’un 9. maddesinin 1. bendi uyarınca 30 gün içerisinde idare mahkemelerinde dava açılabilecek olup, görevsiz yargı yerine başvuru tarihinin idare mahkemesine başvuru tarihi olarak kabul edilmesi gerektiğinden, uyuşmazlık konusu Reklam Kurulu kararının davacı şirkete 16.06.2006 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine 29.06.2006 tarihinde görevsiz yargı yerine yapılan başvurunun davanın açılma tarihi olduğu tartışmasızdır.
Bu durumda; dava konusu işlemin tebliği üzerine Kabahatler Kanunu uyarınca süresi içinde Sulh Ceza Mahkemeleri’nde dava açıldığı, Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesindeki değişiklik üzerine … Sulh Ceza Mahkemesi’nce görevsizlik kararı verildiği, görevsizlik kararı veren yargı yerine süresinde başvurulduğu ve görevsizlik kararı üzerine süresinde idari yargıda dava açıldığı görülmüş olup, davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, süre aşımı yönünden reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukukî isabet bulunmadığından kanun yararına bozulması gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcılığı tarafından yapılan kanun yararına temyiz isteminin kabulü ile … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 51. maddesi uyarınca hükmün hukuki sonuçlarına etkili olmamak üzere KANUN YARARINA BOZULMASINA, kararın birer örneğinin davalı Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Danıştay Başsavcılığı’na gönderilmesine ve kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasına, 02.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.