Danıştay Kararı 15. Daire 2011/12259 E. 2015/6103 K. 15.10.2015 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2011/12259 E.  ,  2015/6103 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2011/12259
Karar No : 2015/6103

Temyiz Eden (Davalı) :
Vekili :
Karşı Taraf(Davacı) :
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:….; K:… sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hâkimi
Düşüncesi Temyize konu Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce işin gereği görüşüldü:
Dava; davacı tarafından, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 102/a-2.maddesi uyarınca 27.04.2010 tarih ve 6.682.268 sayılı işlem ile hakkında tesis edilen ve yaptığı itirazı 16.06.2010 tarih ve 2010/29 sayılı ünite itiraz komisyonu kararıyla reddedilmiş olan 13.014,00.-TL tutarlı idari para cezasının iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nce;…………………..isimli bayanların davacıya ait iş yerinde çalıştıklarının 19.03.2010 tarihli tutanak dayanak alınmakla kabulü mümkün bulunmadığından ve ………………. isimli bayanın davacıya ait iş yerinde bulunduğuna dair tespitin dahi yapılamadığı hususları ile …………..isimli bayanların davacıya ait iş yerinde fiilen çalıştıklarını somut olarak ortaya koyan başkaca herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmaması karşısında, anılan kişilerin işe giriş bildirgelerinin verilmemesi nedeniyle tahakkuk ettirilen 13.014,00.-TL tutarında idari para cezası tesisine ilişkin işlemde ve bu cezaya yapılan itirazın reddine ilişkin ünite itiraz komisyonu kararında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle, dava konusu işlemin iptaline karar karar verilmiştir.
Davalı idare tarafından kararın hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59. maddesinin 1. fıkrasında, bu Kanunun uygulanmasına ilişkin işlemlerin denetiminin, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları eliyle yürütüleceği; 2. fıkrasında, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemlerin, yemin hariç her türlü delile dayandırılabileceği, bunlar tarafından düzenlenen tutanakların aksi sabit oluncaya kadar geçerli olduğu; 7. fıkrasında, diğer kamu idarelerinin denetim elemanlarının kendi mevzuatları gereğince işyerlerinde yapacakları soruşturma, denetim ve incelemeler sırasında, çalıştırılanların sigortalı olup olmadığını da tespit ederek, sigortasız çalıştırılanları Kuruma bildirmek zorunda oldukları, Kurumun bu bildirimleri esas almak üzere gerekli yasal işlemi yapacağı ifadelerine yer verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden, polis memuru olarak görev yapan kamu görevlileri tarafından davacıya ait içkili lokantada 19.03.2010 günü saat 22:00 sıralarında yapılan kontrolde lokantanın ………….tarafından içeriden kilitlendiği ve bayanlara hitaben “bayanlar masadan kalkın” şeklinde bağırdığı, kapı açılıp içeri girildiğinde bayanların masalardan kaçıştığı, içeride ……………………. isimli bayanların giriş kaydının olmadığı, giriş kaydı bulunan ………’nın girişe göre sağ tarafta masada oturduğunun tespit edildiği, söz konusu tutanağa istinaden davacının ……………………….. isimli bayanların işe giriş bildirgelerinin verilmemesi nedeniyle 13.014,00.-TL tutarında idari para cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin işlemin tesis edildiği, tahakkuk ettirilen bu cezaya yapılan itirazın ünite itiraz komisyonunca reddi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59. maddesine göre, Sosyal Güvenlik Kurumu, denetim ve kontrol yetkisini kendi bünyesi içerisinde yer alan ve bu işle görevlendirdiği memurları eliyle yürütebileceği gibi, diğer kamu idarelerinin denetim elemanları tarafından kendi mevzuatları gereği yapacakları denetimlerde çalışanların sigortalı olup olmadıklarının tespit edilmesi ve bildirilmesi zorunluluk haline getirilmiştir.
Burada öncelikle incelenmesi gereken husus diğer kamu idarelerinin denetim elemanı kavramından kimlerin anlaşılması gerektiğidir. Yukarıda aktarılan 59. maddenin 7. fıkrasında yer alan “denetim elemanları” kavramının 5754 sayılı Kanun’un 65. maddesiyle yapılan değişiklik sonucunda getirildiği ve değişiklikten önce bu kavramın, ilk fıkrada belirtilen “denetim ve kontrolle görevlendirilmiş memurları” şeklinde olduğu dikkate alındığında “denetim elemanı” kavramının “denetim ve kontrolle görevlendirilmiş memurlar” kavramından farklı olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
Diğer taraftan, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59. ve 86. maddelerine dayanılarak hazırlanan Kamu İdarelerinin Denetim Elemanlarınca Yapılacak Tespitler Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinde, denetim elemanının, kamu idarelerince tabi oldukları kanun ve diğer mevzuat uyarınca ülke, bölge ve il düzeyinde denetim, soruşturma ve inceleme yetkisi verilmiş denetim elemanı sıfatına haiz kişiler olduğu şeklinde tanımlandığı görülmektedir.
Yukarıda aktarılan tüm hususlar birlikte değerlendirildiğinde, denetim elemanlarının, salt denetim ve kontrolle görevlendirilmiş memurları olan müfettiş, kontrolör, denetmen ve kontrol memurunuda kapsayan ancak daha geniş bir görevlendirme alanı içerisinde yer alan ve kendisine mevzuatı gereği ülke, bölge veya il düzeyinde denetim ve inceleme yetkisi verilmiş denetim elemanı sıfatına haiz herhangi bir memuru ifade etmektedir.
Bu kapsamda, kendisine 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanununun 7. maddesi uyarınca, umuma açık istirahat ve eğlence yerlerince genel güvenlik ve asayiş yönünden denetleme yetkisi verilen bir polis memurunun, bu yetkisini kullanırken, çalıştırılanların sigortalı olup olmadığını da tespit ederek, sigortasız çalıştırılanları Kuruma bildirmek zorunda olduğu açıktır.
İncelenmesi gereken diğer bir husus ise; denetim elemanlarınca yapılan bildirimler esas alınarak Kurumca işlem tesis edilip edilemeyeceğidir. Gerek 5510 sayılı Kanunun 59. maddesinde belirtilen “Kurumun bu bildirimleri esas almak üzere gerekli yasal işlemi yapacağı” yolundaki hüküm, gerek anılan Yönetmeliğin 6. maddesinde belirtilen, kolluk güçlerince işyerinde fiilen veya kayden çalıştırıldığı tespit edilen sigortalılar ile sigortalı sayılanların prime esas kazançlarının veya sigortalı gün sayılarının eksik bildirilmesine ilişkin fiili tespit ya da kayıt inceleme tutanağı ilgili ünite tarafından Kurum mevzuatına uygun olarak işleme alınacağı, bu tutanaklarda bir eksiklik olması halinde eksikliklerin tamamlatılması için ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına gönderileceği, ilgili kamu kurum ve kuruluşundan gelen yazıda belirtilen tespitler hakkında ayrıca denetim yapılmaksızın işlem yapılacağı şeklindeki ifadeler dikkate alındığında denetim elemanlarınca yapılan bildirimler idari işlemin tesisinde yeterli bulunduğu takdirde ek bir araştırma yapmaksızın buna dayanarak işlem tesisinin mümkün olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu durumda, 5510 sayılı Kanun uyarınca denetim elemanı olarak kabul edilmesi gereken polis memurlarınca yapılan tespitlerin dava konusu işlemin tesis edilmesi için yeterli olup olmadığının değerlendirilmesi gerekirken bu değerlendirme yapılmadan dava konusu işlemin iptali yolunda verilen kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.
Öte yandan, dava konusu işlemin tesisinde tekerrür hükümleri dikkate alınarak idari para cezası uygulandığından, İdare mahkemesince, tekerrüre esas alınan idari para cezasının iptal istemiyle dava açılıp açılmadığı ve açılmış ise verilen kararın kesinleşip kesinleşemediği araştırılarak karar verileceği tabiidir.
Açıklanan nedenlerle, … İdare Mahkemesi’nin .. tarih ve E:…; K:… sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/10/2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

İdare Mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yoluyla incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür.
İdare Mahkemesi’nce verilen karar ve dayandığı gerekçe usul ve hukuka uygun olup bozulmasını gerektirecek bir sebep de bulunmadığından temyiz isteminin reddi ile İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyorum.