Danıştay Kararı 14. Daire 2016/11039 E. 2016/6119 K. 01.11.2016 T.

Danıştay 14. Daire Başkanlığı         2016/11039 E.  ,  2016/6119 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONDÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/11039
Karar No : 2016/6119

Kararın Düzeltilmesini İsteyen (Davalı) :
Vekili : -Aynı Yerde

Karşı Taraf(Davacı) :
Vekili :

İstemin_Özeti : Danıştay Ondördüncü Dairesinin 09/03/2016 günlü, E:2014/…., K:2016/…. sayılı kararının, dilekçede belirtilen nedenlerle düzeltilmesi istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.

Düşüncesi :Kararın düzeltilmesi isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Ondördüncü Dairesince; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendine göre kararın düzeltilmesi istemi yerinde görüldüğünden Danıştay Ondördüncü Dairesinin 09/03/2016 günlü, E:014/…., K:2016/…. sayılı kararı kaldırılarak, işin esası yeniden incelendi:
Dava; davacı şirkete, 2872 sayılı Çevre Kanununun 20/g maddesi uyarınca para cezası verilmesine ilişkin 08.11.2012 günlü, 2012-HF120633 sayılı Çevre Koruma Müdürlüğü işleminin iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince; dava konusu işlemin tesis edilmesine neden olan davacının fiili sübut bulmuş ise de, davacının önceki iki fiili nedeniyle idari para cezası verilip kendisine bildirilmeden, en son fiili nedeniyle verilen idari para cezasının tekerrür hükümleri uygulanmak suretiyle 2 kat arttırılmasında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin 18.840 TL’lik kısmının iptali, 9.420-TL’lik kısım yönünden ise davanın reddi yolunda karar verilmiş, bu kararın iptale ilişkin kısmı, davalı idare vekili tarafından temyiz edilmiştir.
2872 sayılı Çevre Kanununun 8.maddesinde “Her türlü atık ve artığı, çevreye zarar verecek şekilde, ilgili yönetmeliklerde belirlenen standartlara ve yöntemlere aykırı olarak doğrudan ve dolaylı biçimde alıcı ortama vermek, depolamak, taşımak, uzaklaştırmak ve benzeri faaliyetlerde bulunmak yasaktır. Kirlenme ihtimalinin bulunduğu durumlarda ilgililer kirlenmeyi önlemekle; kirlenmenin meydana geldiği hallerde kirleten, kirlenmeyi durdurmak, kirlenmenin etkilerini gidermek veya azaltmak için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdürler.” düzenlemesine; mevzubahis kanunun 12.maddesinin 4.fıkrasında ise “İlgililer, çevre kirliliğine neden olabilecek faaliyetleri ile ilgili olarak, kullandıkları hammadde, yakıt, çıkardıkları ürün ve atıklar ile üretim şemalarını, acil durum plânlarını, izleme sistemleri ve kirlilik raporları ile diğer bilgi ve belgeleri talep edilmesi halinde Bakanlığa veya yetkili denetim birimine vermek zorundadırlar.” düzenlemesine, aynı kanunun 20.maddesinin (g) bendinde ise “12 nci maddede öngörülen bildirim ve bilgi verme yükümlülüğünü yerine getirmeyenlere 6.000 Türk Lirası idarî para cezası verilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Öte yandan Kanunun “Fiilerin Tekrarı” başlıklı 23. maddesinde de; “Bu Kanunda belirtilen idarî para cezaları, bu cezaların verilmesini gerektiren fiillerin işlenmesinden itibaren üç yıl içinde birinci tekrarında bir kat, ikinci ve müteakip tekrarında iki kat artırılarak verilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Kanunda tekerrür hükmünün bulunması ve ceza miktarının artırılarak uygulanması, hukuka aykırı eylemde bulunmaya teşebbüs edenleri caydırma ve onların hukuk içinde kalmasını sağlama amacını taşımaktadır. Bunun içindir ki kanun koyucu “fiillerin işlenmesinden itibaren” demek suretiyle tekerrüre esas olan önceki fiilin işlenmesini yeterli görmüş başkaca bir şart ise aramamıştır. Burada “işlenmesinden” kelimesiyle kastedilenin ise kanuna aykırılığı tespit edilen eylemin idari para cezası ile neticelendirilerek yaptırım kararının verilmesidir. Bu doğrultuda mevzuatın aradığı husus, tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için daha önceden verilen cezalar hakkında yargısal anlamda kesinleşmenin şart olmadığı, yalnızca kanunun belirlediği süre içinde daha önceden verilmiş bir cezanın varlığı yeterli bulunmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; 2872 sayılı Kanunun 8,12 ve 20/g maddeleri uyarınca “Hafriyat Toprağı ve İnşaat/Yıkıntı Atıkları Taşıma İzin Belgesi” olmadan hafriyat taşımacılığı yapılması nedeniyle verilen para cezasına ilişkin kısmı yönünden davacının eyleminin sabit olduğu görülmekle tekerrür hükümlerinin uygulanmasına sebep olan; söz konusu eylem nedeniyle davacıya 07.09.2012 tarih, HF120535 sayılı işlemle idari para cezası verildiği bunun 26.09.2012 tarihinde davacıya tebliğ edildiği yine aynı eylem nedeniyle 15.10.2012 tarih, HF120586 sayılı işlemle verilen idari para cezası ise ilk cezai işlemin tebliğ tarih olan 26.09.2012 den sonra uygulanmış olup davaya konu 08.11.2012 tarih HF120633 sayılı idari yaptırım kararınında ikinci idari yaptırım kararından sonra 27.11.2012 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda; geçerli bir “Hafriyat Toprağı ve İnşaat/Yıkıntı Atıkları Taşıma İzin Belgesi” olmadan hafriyat taşımacılığını üçüncü kez yaptığı tespit edilen davacıya tekerrür hükümleri uygulanarak verilen çevre para cezasında hukuka aykırılık, işlemin 18,840 TL ye ilişkin kısmının iptaline hükmeden İdare Mahkemesi kararının bu kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle; … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E: …., K: …. sayılı kararın temyize konu 18.840- TL’ye ilişkin kısmının BOZULMASINA, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 01/11/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY (X):

2872 sayılı Kanunda düzenlenen idari para cezalarında tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için, aynı nitelikteki fiilden dolayı daha önceden verilmiş bir para cezasının bulunması ve söz konusu para cezasının ilgilisine tebliğ edilerek idari yönden kesinleşmiş olması yeterli olup, aynı zamanda yargısal yönden kesinleşmiş olmasının gerekmediği, mevzuatta da böyle bir koşulun aranmadığı açıktır. Bu sebeple önceki para cezalarının davacıya tebliğ edilmeden tekerrrür hükümlerinin uygulanması idari işlemi hukuka aykırı hale getireceğinden mahkeme kararının, davalı idarece karar düzeltme dilekçesinde sözü edilen ve ek beyan dilekçesi ekinde sunulan idari yaptırım kararlarının tekerrüre esas nitelikte olup olmadığı ve tebligatının yapılıp yapılmadığı incelenmek suretiyle bir karar verilmek üzere bozulması gerektiği görüşüyle mahkeme kararının bozulması yönündeki çoğunluk kararına gerekçe yönünden katılmıyorum.