Danıştay Kararı 14. Daire 2011/5931 E. 2012/3683 K. 22.05.2012 T.

14. Daire         2011/5931 E.  ,  2012/3683 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONDÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2011/5931
Karar No : 2012/3683

Temyiz İsteminde Bulunan : …
Karşı Taraf : Tunceli Belediye Başkanlığı
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın, usul ve yasaya uygun olmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Ondördüncü Dairesince işin gereği görüşüldü :
Dava; Tunceli İli, şehir merkezinde açık alanda yapılan düğünlerin, Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği’nde öngörülen sınır değerlerin sağlanmasının mümkün olmadığından bahisle, yasaklanmasına ilişkin Tunceli Belediye Başkanlığı’nın 15.03.2007 günlü, 5/376 sayılı işleminin iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince; diğer idarelerle birlikte belediyelere, bireylere sağlıklı ve huzurlu bir çevrede yaşama imkanı sunulması konusunda yükümlülük yüklendiği, bu amaçla çıkarılan Yönetmelikte, konut gibi gürültüye duyarlı faaliyet alanlarının yakınında, bitişiğinde, alt ve üstündeki alanlarda düğün ve benzeri açık hava aktivitelerinin icrasının yasaklanarak belediyelere, bu tür aktivitelerden çevreye yayılan gürültü düzeyinin kontrol altına alınması için uygun alanların ve sürelerin belirlenmesi konusunda yetki verildiği, düğünlerde genellikle elektronik müzik aletleri yerine davul-zurna gibi müzik aletlerinin kullanıldığı ve bunların gürültü düzeyinin sürekli olarak belli bir seviyede tutulmasının mümkün olmadığından ölçüm yapılamayacağı, bu nedenle tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan, 4856 sayılı Çevre ve Orman Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 29. maddesinde; bakanlığın sürekli kurulları arasında mahalli çevre kurullarına da yer verilmiş, aynı Kanuna dayanılarak hazırlanan Çevre ve Orman Bakanlığı, Mahalli Çevre Kurulları Çalışma Usul ve Esasları Yönetmeliği’nin 5. maddesinde; kurulun oluşumu açıklanmış; 6. maddesinde; “Çevrenin korunması ve iyileştirilmesi, kirliliğin önlenmesi amacıyla Bakanlıkların mevzuatlarında belirlenen esaslar çerçevesinde gerekli kararları almak”, “ilde çevre kirliliğine neden olan ya da olabilecek tesis ve işletmeleri belirlemek, yapılan iş ve işlemleri incelemek, değerlendirmek ve gerekli önlemleri almak”, “4856 sayılı Çevre ve Orman Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunla ve bu Kanun gereğince yürürlüğe giren yönetmeliklerce verilen görevleri yapmak” mahalli çevre kurullarının görevleri arasında sayılmıştır.
2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 14. maddesinde ” Kişilerin huzur ve sükununu, beden ve ruh sağlığını bozacak şekilde ilgili yönetmeliklerle belirlenen standartlar üzerinde gürültü ve titreşim oluşturulması yasaktır. Ulaşım araçları, şantiye, fabrika, atölye, işyeri, eğlence yeri, hizmet binaları ve konutlardan kaynaklanan gürültü ve titreşimin yönetmeliklerle belirlenen standartlara indirilmesi için faaliyet sahipleri tarafından gerekli tedbirler alınır. ” hükmüne; aynı Kanun’un 15. maddesinde de; “Bu Kanun ve bu Kanun uyarınca yayımlanan yönetmeliklere aykırı davrananlara söz konusu aykırı faaliyeti düzeltmek üzere Bakanlıkça ya da 12 nci maddenin birinci fıkrası uyarınca denetim yetkisinin devredildiği kurum ve merciler tarafından bir defaya mahsus olmak üzere esasları yönetmelikle belirlenen ve bir yılı aşmamak üzere süre verilebilir. Faaliyet; süre verilmemesi halinde derhal, süre verilmesi durumunda, bu süre sonunda aykırılık düzeltilmez ise Bakanlıkça ya da 12 nci maddenin birinci fıkrası uyarınca denetim yetkisinin devredildiği kurum ve merciler tarafından kısmen veya tamamen, süreli veya süresiz olarak durdurulur. Çevre ve insan sağlığı yönünden tehlike yaratan faaliyetler süre verilmeksizin durdurulur. Süre verilmesi ve faaliyetin durdurulması, bu Kanunda öngörülen cezaların uygulanmasına engel teşkil etmez.” kuralına yer verilmiştir.
5393 sayılı Belediye Kanunu’nun; belediyenin yetkileri ve imtiyazlarının düzenlendiği 15. maddesinin (l) bendinde: “Gayrisıhhî müesseseler ile umuma açık istirahat ve eğlence yerlerini ruhsatlandırmak ve denetlemek.” sayılmıştır.
Yukarıda yer alan 2872 sayılı Yasanın 14. maddesine dayanılarak çıkarılan ve dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan 01.07.2005 günlü, 25862 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği; kişilerin beden ve ruh sağlığını, huzur ve sükununu gürültü ile bozmayacak bir çevrenin geliştirilmesi için, çevresel gürültüye maruz kalmanın etkileriyle mücadele etmeye yönelik esas ve kriterleri belirlemek ve bu kriterlerin gürültü kaynakları bazında uygulanması için; a) Değerlendirme yöntemleri kullanılarak hazırlanan gürültü haritaları ve akustik raporlar ile çevresel gürültüye maruz kalma düzeylerinin belirlenmesi, b) Çevresel gürültü ve etkileri hakkında kamuoyunun bilgilendirilmesi, c) Gürültü haritaları ve akustik rapor sonuçları esas alınarak; özellikle çevresel gürültüye maruz kalma düzeylerinin insan sağlığı üzerinde zararlı etkilere yol açmasının mümkün olduğu ve çevresel gürültü kalitesini korumanın gerekli olduğu yerlerde, gürültüyü önleme ve azaltmaya yönelik eylem planlarının hazırlanması ve bu planların uygulanması, d) Gürültü haritası ve akustik rapor hazırlanması zorunlu olmayan diğer gürültü kaynaklarından yayılan çevresel gürültüyü azaltmaya yönelik kontrol tedbirlerinin alınması amacıyla hazırlanmış olup, inşa edilmiş ve edilecek alanlarda, parklarda veya yerleşim alanları içindeki diğer sakin olması gereken gürültüye duyarlı alanlarda (hastane, okul ve benzeri) ve diğer gürültülü yoğun bina ve alanlarda insanların maruz kaldıkları çevresel gürültüler ile titreşimin yapılarda oluşturduğu hasarlara ilişkin esas ve kriterleri kapsamaktadır.
Yönetmeliğin; “Genel İlkeler” başlıklı 5. maddesinin j) bendinde; “Yerleşim alanı içerisinde, bu Yönetmeliğin 31 inci maddesine ekli Tablo-12 de verilen gürültüye duyarlı faaliyet alanlarının yakınında, bitişiğinde alt ve üstündeki alanlarda açık hava aktivitelerinin (konser, gösteri, miting, tören festival, düğün ve benzeri) gerçekleştirilmesi yasaktır.” düzenlemesine yer verilmiş, “Mahalli idarelerce alınacak tedbirler” başılklı 8. maddesinin b/6. fıkrasında; “Bu Yönetmeliğin 5 inci maddesi (d), (h) ve (j) bentlerinde sıralanan alanlar dışındaki yerlerde; ses yükselticisi gibi (anons sistemleri) araçlar kullanılarak ve darbeli düzenli veya düzensiz sesler çıkararak propaganda, reklam, duyuru, tanıtım ve satış yapılması, maytap ve benzeri şeyleri kullanma, ateşleme ve benzeri faaliyetler ile konser, gösteri, miting, tören, festival, düğün ve benzeri açık hava aktivitelerinden çevreye yayılan gürültü düzeyinin kontrol altına alınması amacıyla uygun alanların ve sürelerin belirlenmesiyle ilgili hususlarda gerekli tedbirleri alacağı” düzenlemesine yer verilmiştir.
Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği’nin Altıncı Bölümünde, planlama aşamasında temel kriterleri düzenlenmiştir. Bu bölümde yer alan 31. maddede, planlama aşamasında uyulması zorunlu kriterler gösterilmiştir. Bu maddenin (g) bendine göre, planlama aşamasında: “Hastane, okul, park, kamp, sayfiye yerleri, konut, otel, huzurevleri ve benzeri dinlenme yerlerinin bulunduğu alanlarda daha sakin çevre oluşturabilmek için belediye sınırları içinde belediye, belediye sınırları dışında ilin en büyük mülki amiri ek sınırlayıcı tedbirler alabilir. Bu çerçevede; bölgede kurulacak yeni bir gürültü kaynağında çevresel gürültü düzeyi ile ilgili geçici veya sürekli sınırlandırma kararları alınabilir ya da yeni işletmenin bu bölge içinde kurulmasına izin verilmeyebilir.” şeklinde düzenleme getirilmiştir.
Bu düzenlemeler, planlama aşamasına yönelik olup, faal işletmeler yönünden bir hüküm getirmemektedir.
Öte yandan, Çevre ve Orman Bakanlığı’nın 29.06.2006 günlü, 2006/16 sayılı Genelgesi ile 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun hükümlerine uyulup uyulmadığını denetleme ve idari yaptırım kararı verme yetkisi, Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği’nin Şikayetlerin değerlendirilmesi başlıklı 53. maddesinin (c) bendinde belirtilen gürültü ile ilgili “Ölçüm, Denetim, İzleme, İzin ve Yaptırım” konularında belirli şartları taşıyan belediyelere devredilmiş olup, devredilen belediyeler arasında davalı idare yer almamaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; Tunceli İli, şehir merkezinde açık alanda yapılan düğünlerin, Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği’nin 27. maddesinde belirlenen sınır değerlerin sağlanmasının mümkün olmadığı ve halktan gelen yoğun şikayetler bulunduğundan bahisle yasaklanmasına ilişkin dava konusu işlemin tesisi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda verilen mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden gerek Çevre Kanunu’nda, gerekse Belediye Kanunu’nu ile yukarıda anılan Yönetmelikte; belediyelere, umuma açık istirahat ve eğlence yerlerini gürültü yönünden denetlemek konusunda tanınan yetkiler arasında, tüm il düzeyinde açık hava faaliyetleri kapsamında yapılan düğünlerin yasaklanması yönünde karar alma yetkisinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Nitekim dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunmayan, 04.06.2010 günlü, 27601 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği’nde bu husus açıklığa kavuşturulmuş olup, “Eğlence yerlerine ilişkin esaslar” başlıklı 24. maddesinin a) bendinde; “Çok hassas kullanım alanlarındaki açık ve yarı açık eğlence yerlerinde canlı müzik yayını yapılması yasaktır. Bu alanlarda, açık ve yarı açık eğlence yerlerinin kurulmasına izin verilmez. Bu alanlardaki mevcut açık ve yarı açık eğlence yerleri kapalı hale getirilir.”, hükmüne, “Gürültüye hassas kullanımlar için gürültü kontrolü” başlıklı 26. maddesinde ise; “Çok hassas kullanımları etkileyebilecek şekilde yakınında, bitişiğinde, altında veya üstündeki alanlarda konser, gösteri, miting, tören, festival, düğün ve benzeri açık hava faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi yasaktır. Hassas ve az hassas kullanımların bulunduğu alanlarda bu tür faaliyetlerden çevreye yayılan gürültü seviyesi Leq gürültü göstergesi cinsinden mevcut arka plan gürültü seviyesini 5 dBA’dan fazla aşamaz. Bu maddede belirtilen açık hava faaliyetlerine, çevresel gürültüye maruz kalan kişilerin ve yaşanan şikâyetlerin yoğunluğu göz önünde bulundurularak, İl Mahalli Çevre Kurul Kararı ile alan ve saat sınırlaması getirilebilir.” hükmüne, geçici 3. maddesinde ise; 24 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen çok hassas kullanım alanlarında yer alan mevcut açık ve yarı açık eğlence yerleri 30/6/2011 tarihine kadar İl Mahalli Çevre Kurulu kararı ile belirlenir. Çok hassas kullanım alanlarında yer alan açık ve yarı açık eğlence yerleri 31/12/2011 tarihine kadar kapalı hale getirilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Bu durumda; ilde çevre kirliliğine neden olan ya da olabilecek tesis ve işletmeleri belirlemek, yapılan iş ve işlemleri incelemek, değerlendirmek ve gerekli önlemleri almak konusunda yetkili merci olan il mahalli çevre kurulunun, bu kapsamda olan, tüm il şehir merkezinde açık havada yapılan düğünlerin yapılacağı alanların belirlenmesi ve yasaklanması konusunda, gerek işlem tarihinde yürürlükte olan Çevre ve Orman Bakanlığı, mahalli Çevre Kanunları Çalışma Usul Esasları Yönetmeliği, gerekse 04.06.2010 günlü, 27601 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği’nin 26. ve geçici 3. maddesi hükümleri de dikkate alındığında yetkili olduğu açık olup, dava konusu belediye başkanlığı işleminde yetki yönünden hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın BOZULMASINA, dosyanın adı geçen Mahkemesine gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 22.05.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.