Danıştay Kararı 14. Daire 2011/292 E. 2012/10 K. 23.01.2012 T.

14. Daire         2011/292 E.  ,  2012/10 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONDÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2011/292
Karar No : 2012/10

Kararın Düzeltilmesini İsteyen : … Şehir İçi Doğalgaz Dağıtım A.Ş
Vekili : Av. ….
Karşı Taraf : Malatya Belediye Başkanlığı
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : Danıştay Altıncı Dairesinin 21.5.2009 günlü, E:2007/4583, K:2009/5933 sayılı kararının, dilekçede belirtilen nedenlerle düzeltilmesi istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Kararın düzeltilmesi isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Kararın düzeltilmesi isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 54 üncü maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından istemin reddi gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Ondördüncü Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 54. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendine göre kararın düzeltilmesi istemi yerinde görüldüğünden Danıştay Altıncı Dairesinin 21.5.2009 günlü, E:2007/4583, K:2009/5933 sayılı kararı kaldırılarak işin esası yeniden incelendi.
Dava, davalı belediye tarafından …TL tutarındaki asfalt hasar bedelinin tahsili amacıyla düzenlenen 22.11.2006 günlü, … hesap nolu ödeme emrinin iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, dosyanın incelenmesinden, dava konusu ödeme emrinin 23.11.2006 tarihinde davacıya tebliğ edildiği anlaşıldığından, tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde en geç 30.11.2006 tarihinde dava açılması gerekirken bu süre geçirilerek 4.12.2006 tarihinde açılan davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmiş, bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Anayasa’nın 11.maddesinde, Anayasa hükümlerinin yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu ifade edilmiş, 40.maddesinin 2.fıkrasında “Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır.” hükmü yer almıştır.
İdari işlemlere karşı başvuru yollarının ayrıntılı düzenlemelerde yer alması, başvuru süresinin kısa olması veya olağan başvuru yollarına istisna getirilebilmesi nedeniyle işlemlere karşı hangi idari birime, hangi sürede başvurulacağının idarelerce işlemde belirtilmesi hukuk güvenliği ilkesinin gereğidir. Anılan Anayasa hükmü ile de bireylerin yargı ya da idari makamlar önünde haklarını arayabilmelerine kolaylık ve olanak sağlanması amaçlanmış; idareye işlemlerinde, ilgililerin kaç gün içinde, hangi mercilere başvurabileceklerini bildirme yükümlülüğü getirilmiştir.
İdarenin Anayasa’dan kaynaklanan yükümlülüğünü yerine getirmesi esas olmakla birlikte belirtilen yükümlülüğün yerine getirilmemesi, idari işlemlere karşı açılan davalarda dava açma süresinin işletilmeyip, ihmal edilmesi sonucunu da doğurmamalıdır. Anayasa’nın 125.maddesinde idari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin yazılı bildirim tarihinden başlayacağının belirtilmesi karşısında, usulüne uygun tebliğ olunan veya bütün unsurlarıyla ilgililer tarafından öğrenilen idari işlemler üzerine, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda açıkça belirtilen ve ilgililerce de bilindiğinin kabulü gereken genel dava açma sürelerinin işletilmesi zorunludur.
Ancak, İdari İşlemlerin nitelikleri gereği özel yasalarda, genel dava açma süreleri dışında ayrı dava açma sürelerinin öngörülmüş olması halinde, idare tarafından idari işlemlerin nitelikleri ve tabi oldukları dava açma süreleri gösterilmedikçe özel dava açma sürelerinin işletilmesine olanak bulunmadığından, Anayasa’nın 40.madde hükmü uyarınca, özel dava açma süresine tabi olmasına rağmen, bu hususun idari işlemde açıklanmaması halinde, dava konusu idari işlemin tebliği tarihinden itibaren, özel dava açma süresinin değil, 60 günlük genel dava açma süresinin uygulanması gerektiği sonucuna varılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, ödeme emrinin davacıya 23.11.2006 tarihinde tebliğ edildiği, ancak işlemde ve tebliğ belgesinde, dava açılacak mahkeme ve dava açma süresi hakkında hiç bir bilgiye yer verilmediği görülmektedir.
Bu durumda özel yasasında yer alan düzenleme gereği tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde iptali istemiyle dava açılması gereken dava konusu ödeme emri içeriğinde Anayasa’nın 40.maddesinde yer alan düzenlemeye uygun olarak kanun yolunun ve süresinin gösterilmemiş olması nedeniyle işlemin tebliğ tarihinden itibaren genel dava açma süresi olan altmış (60) gün içinde bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmakla, davanın süresinde olduğunun kabulü gerektiğinden, aksi yöndeki İdare Mahkemesi kararında isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, … İdare Mahkemesinin … günlü, E:.., K:… sayılı kararın BOZULMASINA, dosyanın mahkemesine gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 23.1.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.