Danıştay Kararı 14. Daire 2011/13784 E. 2013/1306 K. 27.02.2013 T.

14. Daire         2011/13784 E.  ,  2013/1306 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONDÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2011/13784
Karar No : 2013/1306

Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı) : Konya Valiliği
Karşı Taraf (Davacı) : …
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … günlü, E:…, K:… sayılı kararının; usul ve yasaya uygun olmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi ile Mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Ondördüncü Dairesince, işin gereği görüşüldü:
Dava; Konya il merkezinde doğalgaz altyapısı çalışmalarının tamamlandığı bölgelerdeki merkezi ısınan konutlarda ve sanayi tesislerinde 2008 yılı Haziran ayı sonu itibariyle doğalgaz dönüşümünün yapılarak kullanıma geçilmesinin zorunlu hale getirilmesine ilişkin Konya Valiliği Mahalli Çevre Kurulu’nun 06.11.2007 tarih ve 2007/11 sayılı kararının 7. maddesinin iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince; doğalgazın ısınma amaçlı kullanımının teşvik edileceği yolundaki Yönetmelik hükmüne rağmen Mahalli Çevre Kurulu’nun söz konusu kararı ile doğalgaz kullanımına geçirilmesinin zorunlu hale getirilmesinin hukuken kabul edilebilir bir yönü bulunmadığı, her ne kadar davalı idarece, sadece doğalgaz projesi tamamlanmış bölgelerde bu uygulamaya gidildiği ve zorunluluk getirilmesine ilişkin Mahalli Çevre Kurulu kararının çevrenin korunması, iyileştirilmesi, geliştirilmesi, çevre kirlenmesinin önlenmesi, çevre ve insan sağlığının korunmasına yönelik olduğu ileri sürülmüş ise de, anılan düzenlemenin hava kalitesinin korunması amacıyla çıkarılmış bulunan ve üst norm niteliğinde olan Yönetmeliğe aykırı olduğu noktasında duraksama bulunmadığı, bu nedenle yürürlükteki yasalar ile doğalgazın ısınma amaçlı kullanımına getirilmiş bir zorunluluk bulunmaksızın ve bu konuda mevcut olan düzenlemeye de aykırı olarak doğal gazın ısınma amaçlı kullanılmasına zorunluluk getirilmesine ilişkin Mahalli Çevre Kurulu kararında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiş, bu karar davalı idare tarafından temyiz edilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 56. maddesinde; ”Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.” hükmü yer almaktadır.
Öte yandan, Anayasa’nın 90 ıncı maddesi milletlerarası andlaşmaların uygun bulunmasını düzenlemektedir. Maddenin 5 inci fıkrasında, usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası andlaşmaların kanun hükmünde olduğu, bunlar hakkında Anayasa’ya aykırılık iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurulamayacağı belirtilmektedir.
Anayasa’nın 90 ıncı maddesi uyarınca Türkiye’nin taraf olduğu çevre ile ilgili uluslararası sözleşme ve protokollerde, çevrenin korunması konusunda ülkeler yükümlülük altına girmektedir.
Ülkemizin de taraf olduğu 23.03.1983 tarihli ,17996 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Uzun Menzilli Sınırlar ötesi Hava Kirlenmesi Sözleşmesi’nin 1. maddesinde; hava kirlenmesi; insanoğlu tarafından doğrudan doğruya veya dolaylı olarak insan sağlığını tehlikeye sokan canlı kaynaklara ve ekosistemlere ve maddi varlığa zarar verici ve güzelliklerin ve çevrenin diğer yasal kullanımını tehlikeye düşürücü veya bunlara mani olucu zararlı etkilere sahip maddelerin veya enerjinin havaya dahil edilmesi olarak tanımlanmış, 2. ve 3.maddelerinde; sözleşmenin taraflarının gerçekleri ve ilgili sorunları gözönünde tutarak, insanı ve çevresini hava kirliğine karşı korumaya kararlı oldukları ve uzun menzilli sınırlararası hava kirliliği dahil hava kirliliğini sınırlandırmaya ve mümkün olduğu ölçüde tedricen azaltmaya çaba gösterecekleri, sözleşmenin çerçevesi dahilinde, bilgi değişimi, istişare, araştırma ve izleme yolları ile ulusal ve uluslararası düzeyde şimdiye kadar harcanmış çabaları dikkate alarak, hava kirleticilerin neşrine karşı bir savaş yöntemi olarak kullanılabilecek politika ve stratejileri gereksiz yere gecikmeksizin geliştirecekleri kurala bağlanmıştır.
2872 sayılı Çevre Kanunu’nun ”İlkeler” başlıklı 3. maddesinin (a) ve (b) bentlerinde;
a)Başta idare, meslek odaları, birlikler ve sivil toplum kuruluşları olmak üzere herkesin çevrenin korunması ve kirliliğin önlenmesi ile görevli olup bu konuda alınacak tedbirlere ve belirlenen esaslara uymakla yükümlü oldukları
b) Çevrenin korunması, çevrenin bozulmasının önlenmesi ve kirliliğin giderilmesi alanlarındaki her türlü faaliyette; Bakanlık ve yerel yönetimlerin gerekli hallerde meslek odalarının birlikler ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliği yapacakları kurala bağlanmıştır.
Aynı Kanun’un ” Kirletme Yasağı” başlıklı 8. maddesinin 2. fıkrasında; ”Kirlenme ihtimalinin bulunduğu durumlarda ilgililer kirlenmeyi önlemekle; kirlenmenin meydana geldiği hallerde kirleten, kirlenmeyi durdurmak, kirlenmenin etkilerini gidermek veya azaltmak için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdürler.” hükmüne yer verilmiştir.
15.04.2004 tarihli, 25434 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çevre ve Orman Bakanlığı Mahalli Çevre Kurulları Çalışma Usul ve Esasları Yönetmeliği’nin 6. maddesinde; Çevrenin korunması ve iyileştirilmesi, kirliliğin önlenmesi amacıyla, Bakanlıkların mevzuatlarında belirlenen esaslar çerçevesinde gerekli kararları almak, Mahalli Çevre Kurullarının görevleri arasında sayılmıştır.
13.01.2005 tarihli, 25699 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Isınmadan Kaynaklanan Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği’nin 17.03.2005 günlü, 25758 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 01.04.2005 tarihinde yürürlüğe giren Yönetmeliğin 1.maddesiyle değişik 20.maddesinde, ”Hava Kirliliğinin yaşandığı yerleşim yerlerindeki konutlar, işyerleri ve sanayide güneş, jeotermal, ısı pompaları ve benzeri yeni ve yenilenebilir enerji kaynakları ile doğalgazın ısınma amaçlı kullanımı teşvik edilir” hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü’nün 25.07.2008 tarihli ve 2007/8 sayılı Genelgesi doğrultusunda tüm il ve ilçelerde yapılan hava kirliliği derecelendirilmesinde Konya İlinin 1. grup kirli iller arasında yer aldığı, söz konusu kirliliğin ana nedeninin ısınma amaçlı kullanılan kömürler olduğu, kirliliğin önlenmesi amacıyla doğalgaz getirilmişse de kullanımının çok fazla tercih edilmemesi nedeniyle kirliliğin önlenememesi sonrasında Konya Valiliği Mahalli Çevre Kurulu’nun dava konusu kararı ile Konya il merkezinde doğalgaz altyapısı çalışmalarının tamamlandığı bölgelerdeki merkezi ısınan konutlarda ve sanayi tesislerinde 2008 yılı Haziran ayı sonu itibariyle doğalgaz dönüşümünün yapılarak kullanıma geçilmesinin zorunlu hale getirilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Hava kirliliğinin esas kaynağının kömürün yanması sonucu havaya verilen kirleticiler olduğu, bu kirleticilerin ise kömürün içeriğinde bulunan kirletici parametrelerden kaynaklandığı açıktır. Kömürün yanması sırasında bu parametrelerin baca yoluyla havaya verilerek hava kirliliğine neden olduğu düşünüldüğünde, kullanılacak yakıtların seçimi önem arzetmektedir.
Yukarıda yer verilen yönetmelikteki doğalgazın ısınma amaçlı kullanımının teşvik edileceğine ilişkin hükmün, kural koyan bir hüküm olduğu, hava kirliliğinin yaşandığı yerlerde idarece doğalgaz ve diğer yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının idarece teşvik edilmesi yönünden idarenin bağlı yetki içerisinde olduğunu, idarenin teşvik etmeme gibi bir seçeneğinin olmadığını ifade ettiği, ancak idarenin doğalgaz kullanımını teşvik etme yönünden bağlı yetki içerisinde bulunmasının, kirlenmenin önlenemediği yerlerde insan ve çevre sağlığını korumak amacıyla baca gazı emisyonunu yüksek oranda gerçekleştiren sanayi tesislerinde ve merkezi ısınan konutlarda doğalgaz kullanımını zorunlu hale getirme konusunda karar almasına da bir engel teşkil etmeyeceği açıktır.
Bu durumda; çevrenin korunması konusunda tedbir almakla yükümlü bulunan idarece bu amaçla tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından aksi yönde ki temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, … İdare Mahkemesi’nin … günlü ve E:…, K:…sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 27/02/2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.