Danıştay Kararı 13. Daire 2023/898 E. 2023/1778 K. 11.04.2023 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2023/898 E.  ,  2023/1778 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2023/898
Karar No:2023/1778

TEMYİZ EDENLER : 1- (DAVALI) … Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …

2- (DAVACI) … Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının davacı tarafından esas, davalı idare tarafından ise yargılama gideri ve vekâlet ücreti yönünden temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nce 26/01/2023 tarihinde gerçekleştirilecek olan “16 Adet İhtiyaç Fazlası ve 2 Adet Ekonomik Ömrünü Tamamlamış Malzeme Satışı İhalesi”nin iptal edilerek söz konusu malzemelerin Kurumlarına satışının yapılması istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin bilâ tarih ve … sayılı işlem ile ihalenin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; uyuşmazlık konusu ihaleye teklif veren istekli olmaması üzerine 26/01/2023 tarihli ihale komisyonu kararıyla ihalenin iptal edildiği ve ihaleye konu malzemelerin davacı şirkete devrine dair … tarih ve … sayılı işlemin tesis edildiği, bir diğer deyişle dava açıldıktan sonra davalı idarece davacının talebi doğrultusunda işlem tesis edildiği, bu hâliyle bakılmakta olan davada, uyuşmazlığın konusunun kalmadığı, bununla birlikte dava dosyasına eklenen bilgi ve belgelere göre söz konu malzemelerin 06/02/2023 tarihinde meydana gelen deprem felaketi nedeniyle acil durum kapsamında bölgeye sevk edildiği görülmüşse de, hukuken dava konusu işlem davalı idarece tesis edilen sonraki tarihli işlemle geri alınmış olduğundan, başka bir uyuşmazlığın konusu teşkil edecek bu konunun, bakılan uyuşmazlıkta varılan sonucu etkilemeyeği, konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine imkân bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden bahisle 528,90-TL yargılama giderinin ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 15. maddesinde, savunma süresinin bitimine kadar davanın konusuz kalması hâlinde vekâlet ücretinin asgarî olarak belirlenen tutarlarının yarısı kadarı verileceği düzenlendiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir edilen 2.750,00-TL vekâlet ücretinin davalı idarece davacıya verilmesine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davacı tarafından, dava dilekçesinde ileri sürülen talebin sadece ihalenin iptaline yönelik olmadığı, idareye yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin de iptalinin talep edildiği, ihalenin iptal edilmiş olmasının ret işlemini ortadan kaldırmadığı, 7330 sayılı Kanun’un 4. maddesinin dördüncü fıkrasında sadece maden hurdalarının kendilerine devrine ilişkin düzenlemeye yer verilmeksizin ihtiyaç fazlası, kullanım dışı bırakılmış veya niteliğini kaybetmiş olan her türlü mal ve malzemenin ancak kendilerine satışının yapılabileceği belirtilerek, satış suretiyle devri gereken malzemelerin kapsamının geniş tutulduğu ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından, Kurumları aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN SAVUNMALARI :Davacı tarafından, davalı idare aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
Davalı idare tarafından, ihale konusu malzemelerin hurda niteliğinde olmadığı, ihtiyaç fazlası malzemeler olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 24. maddesinin (f) bendinde, kararlarda yargılama giderleri ve hangi tarafa yükletildiğinin belirtileceği; 31. maddesinde, yargılama giderleri hususunda Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı kurala bağlanmış; anılan madde ile atıfta bulunulan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Yargılama giderlerinin kapsamı” başlıklı 323. maddesinin (ğ) bendinde, “vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücreti” yargılama giderleri arasında sayılmış; 326. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği; 331. maddesinin (1) numaralı fıkrasında ise, davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği; 332. maddesinde ise, yargılama giderlerine mahkemece re’sen hükmedileceği belirtilmiştir.
2577 sayılı Kanun’un 49. maddesinin birinci fıkrasında, “Temyiz incelemesi sonunda Danıştay; a) Kararı hukuka uygun bulursa onar. Kararın sonucu hukuka uygun olmakla birlikte gösterilen gerekçeyi doğru bulmaz veya eksik bulursa, kararı, gerekçesini değiştirerek onar. b) Kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa kararı düzelterek onar.” kuralı yer almıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare Mahkemesi kararının, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı yolundaki esasa ilişkin kısmının incelenmesi:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihaî kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür
Temyizen incelenen kararın, karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
İdare Mahkemesi kararının, yargılama giderleri ve vekâlet ücretine ilişkin kısmı yönünden incelenmesi:
Davalı idare tarafından, İdare Mahkemesi kararının yargılama giderleri yönünden temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Bu itibarla, yargılama giderleri ve vekâlet ücreti kavramlarına değinmek gerekmektedir.
Yargılama giderleri genel olarak, yargılama faaliyetinin başlaması, devamı ve sonuçlanması için ödenmesi lazım gelen harç, masraf ve ücretlerin tamamını ifade etmektedir. Kural olarak yargılama giderlerinin, yargılama sonunda aleyhine hüküm kurulan taraftan alınmasına karar verilir. Yargılama giderlerine tarafların talepte bulunmalarına gerek olmaksızın mahkemece re’sen hükmedilir.
Vekâlet ücreti, vekille takip edilecek davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücreti ve avukatlık sözleşmesinden kaynaklanan vekâlet ücreti olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. İdarî Yargılama Usûlü Kanunu ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yargılama giderlerine ilişkin kuralları incelendiğinde, vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücretinin yargılama gideri olarak kabul edildiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, yargılama giderleri arasında sayılan vekâlet ücretinin hangi tarafa yükletildiğinin kararda gösterilmesi gerekmektedir. Takdir olunacak vekâlet ücreti tutarı ise, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre belirlenmektedir.
Görüldüğü üzere yargılama giderleri; harçlar, yargılama sırasında yapılan masraflar ve vekâlet ücretinden oluşmaktadır.
Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 294. maddesinde yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihaî kararın “hüküm” olduğu, 297. maddesinde ise yargılama giderlerinin hükmün kapsamı içerisinde yer aldığı ifade edilmiştir. Bu sebeple, yargılama sonunda verilen nihaî kararda (hüküm) yargılama giderlerinin hangi tarafa yükletildiğinin belirtilmesi gerekmektedir.
Davanın konusuz kalması, işin esası incelenerek yargılama sonunda verilecek hüküm ve davaya son veren taraf işlemleri dışında yargılamayı sona erdiren durumlardan biridir. Davanın açılmasından sonra, davanın konusunun veya davacının dava açmaktaki hukukî yararının ortadan kalkması durumunda dava konusuz kalır. Dava konusuz kaldığında esas hakkında yargılama yapılmasına ve hüküm kurulmasına gerek kalmaz. Öte yandan, davanın konusuz kalması hâlinde nasıl bir karar verileceğine ilişkin usul kanunlarımızda herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak, davanın konusuz kalması durumunda davanın esası hakkında karar verilmesine gerek bulunmadığından, mahkemece konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmelidir.
Her ne kadar, davanın konusuz kalması durumunda esas hakkında yargılamaya devam edilerek karar verilmesine gerek kalmamakta ise de, yargılama giderleri hakkında bir karar verilmesi gerekmektedir. Zira, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Esastan sonuçlanmayan davada yargılama gideri” başlıklı 331. maddesinin 1. fıkrasında, “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.” kuralı yer almaktadır. Davanın açıldığı tarihteki haklılık durumunun nihai olarak ortaya konulabilmesi ise, yargılama giderleri bakımından yargılamaya devam edilmesini gerekli kılmaktadır. Bu itibarla, davanın konusuz kalması durumunda mahkemece yargılama giderleri bakımından yargılamaya devam edilerek, davanın açıldığı tarihteki haklılık durumunun tespit edilmesi ve bu tespite göre yargılama giderlerine hükmedilmesi gerekmektedir.
Uygulamada mahkemelerce davanın konusuz kalması durumuna ilişkin olarak davanın açıldığı tarihteki haklılık durumu değerlendirmesi yapılırken, davalı idarenin “davanın açılmasına sebebiyet verip vermediği” noktasında bir değerlendirme yapılmaktadır. Oysa, söz konusu kavramın ne mevzuatımızda ne de öğretide yeri bulunmaktadır. Esasen, davalı idareler tesis ettiği işlemler veya yaptığı düzenlemelerle idarî yargıda görülen davaların tamamının açılmasına sebebiyet vermektedirler. Bu düşünceden hareketle konusu kalmayan davaların tamamında, davanın açılmasına sebep olunduğundan bahisle davalı idareler aleyhine yargılama giderine hükmedilmesi hukuka aykırı sonuçların doğmasına yol açar. Bu itibarla, konusu kalmayan davalarda, davanın esası bakımından yargılama sona ermekte ise de, yargılama giderleri açısından yargılamaya devam edilerek tarafların davanın açıldığı tarihteki haklılık durumlarının tespit edilmesi gerekmektedir.
Bu noktada, hüküm aşamasında ortaya çıkan “haklılık durumu” ile davanın açıldığı tarihteki “haklılık durumu” kavramları arasındaki farka değinmek gerekmektedir. Bir davada, hüküm verilebilir aşamaya gelininceye kadar çeşitli yargısal faaliyetlerde bulunularak tarafların haklılık durumu araştırılmakta, yargılama sonunda verilen hükümle birlikte tarafların haklılık durumu nihaî olarak ortaya çıkmaktadır. Esasen, bakılmakta olan bir davada tarafların haklılık durumunun nihaî olarak tespit edilebilmesi için öncelikle dosyanın tekemmül etmesi, gerektiğinde de keşif, bilirkişi, ara karar veya duruşma gibi çeşitli yargısal faaliyetlerde bulunulması gerekmektedir. Davanın konusuz kalması durumunda yargılama giderleri bakımından davaya devam edilerek, davanın açıldığı tarihteki haklılık durumunun tespit edilmesi gerekmekte ise de; bu aşamada yapılacak haklılık durumu tespitinin, davanın esası hakkında hüküm verecek düzeyde bir araştırma yapmayı zorunlu kılmayan, davanın konusuz kaldığı andaki mevcut duruma göre yapılan bir haklılık değerlendirmesini ifade ettiğinin kabulü gerekir. Aksi hâlde, konusu kalmadığından bahisle davanın esası hakkında karar verilmesine gerek bulunmayan davalarda, sadece yargılama giderlerinin hangi tarafa yükletilmesi gerektiğine karar verilebilmesi amacıyla, adeta davanın esası hakkında bir karar veriyormuşçasına yargılama faaliyetinde bulunulması zorunluluğu doğar ki, bu durum ne usûl ekonomisi ne de yargılama faaliyetinin amacıyla bağdaşmaz.
Öte yandan, tarafların haklılık durumunun nihaî olarak tespiti esasen yargılama sonunda verilen hüküm ile birlikte mümkün olduğundan, davanın açıldığı tarihteki haklılık durumunun tespiti çoğu zaman pek mümkün olamamaktadır. Her ne kadar, davanın konusuz kalması durumunda ideal olan yargılama giderleri bakımından yargılamaya devam edilerek davanın açıldığı tarihteki haklılık durumunun tespit edilmesi ise de, haklılık durumu tespitinin nihaî olarak ortaya konulabilmesi için uzun bir yargılama faaliyetine ihtiyaç duyulduğundan, davanın konusuz kaldığı andaki mevcut duruma göre davanın açıldığı tarihteki haklılık durumunun tespit edilememesi hâlinde, herhangi bir haklılık değerlendirmesi yapılamadığından bahisle yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına ve vekâlet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesi seçeneği usûl ekonomisi ve yargılama faaliyetinin amacına daha uygun düşmektedir. Zira, dosya tekemmül etmeden veya yeterli araştırma yapılmadan bir haklılık değerlendirmesi yapılması ve buna bağlı olarak hükmedilecek yargılama giderleri, taraflar açısından hukuka aykırı sonuçların doğmasına sebep olabilecektir.
Uygulamada bazı mahkemeler tarafından, konusu kalmayan davalarda haklılık durumu değerlendirmesi yapılamadığından bahisle yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına karar verilmekle birlikte, toplam yargılama gideri taraflara eşit olarak paylaştırılmaktadır. Oysa, yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasında aslolan, tarafların kendi yaptıkları masraf ve giderlere katlanmasıdır.
Uyuşmazlığa konu olay incelendiğinde, davacı tarafından Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nce 26/01/2023 tarihinde gerçekleştirilecek olan “16 Adet İhtiyaç Fazlası ve 2 Adet Ekonomik Ömrünü Tamamlamış Malzeme Satışı İhalesi”nin iptal edilerek söz konusu malzemelerin kendilerine satışının yapılması istemiyle 11/01/2023 tarihinde başvuru yapıldığı, anılan başvurunun “söz konusu malzemelerin hurda niteliğinde olmadığı, yapılacak ihale sonucu satışı olmayan malzemelerin ilgili mevzuat kapsamında davacıya bedeli karşılığında devredileceği”nden bahisle bilâ tarih ve E-4069826 sayılı işlem ile reddedildiği, bunun üzerine başvurunun reddine ilişkin işlem ile ihalenin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı, uyuşmazlık konusu ihaleye teklif veren istekli olmadığından 26/01/2023 tarihli ihale komisyonu kararıyla ihalenin iptaline karar verildiği ve Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğü Hizmet Dışı Mallar Yönetmeliği’nin 5. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “İhale sonucu satılamayan sabit kıymetler ilgili birimlerce … A.Ş.’ye devri suretiyle satışı yapılır.” düzenlemesi uyarınca söz konusu malzemelerin davacı şirkete satış ile devri hususunda 01/02/2023 tarihinde Genel Müdür Oluru’nun alındığı, bununla birlikte 06/02/2023 tarihinde meydana gelen deprem felaketi nedeniyle söz konusu malzemelerden 17 adetinin Afşin Elbistan Linyitleri İşletmesi Müdürlüğü’ne teslim edildiği, Mahkeme’ce konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği ve davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden bahisle davalı idare aleyhine yargılama giderine ve vekâlet ücretine hükmedildiği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, konusu kalmadığından bahisle davanın esası hakkında karar verilmesine gerek bulunmayan davada, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumu tespiti yapılamadığından yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına karar verilmesi ve vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerekirken, davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden bahisle davalı idare aleyhine yargılama giderine ve vekâlet ücretine hükmedilmesinde usûl kurallarına uygunluk bulunmamaktadır.
Ancak, bu eksikliğin giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyize konu İdare Mahkemesi kararının yargılama giderlerine ilişkin kısmının, yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına ve vekâlet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesi suretiyle düzeltilerek onanması gerekmektedir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı yolundaki … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının hüküm fıkrasında yer alan, “528,90-TL yargılama giderinin ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir edilen 2.750,00-TL vekâlet ücretinin davalı idarece davacıya verilmesine” ibaresinin, “yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına, vekâlet ücretine hükmedilmemesine” şeklinde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2. Temyiz giderlerinin istemde bulunanlar üzerinde bırakılmasına,
3. Posta giderleri avansından artan tutarın taraflara iadesine,
4. Kullanılmayan …-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davalı idareye iadesine,
5. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
6. 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 11/04/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.