Danıştay Kararı 13. Daire 2023/662 E. 2023/1700 K. 06.04.2023 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2023/662 E.  ,  2023/1700 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2023/662
Karar No:2023/1700

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Valiliği

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: İzmir Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü tarafından 25/05/2022 tarihinde gerçekleştirilmesi planlanan tahmini 1.000 ton ağırlığında et entegre tesisinin satılmasına ilişkin ihalenin iptal edilerek, hurda olduğu iddia edilen ihale konusu malzemelerin kendilerine satışının yapılmasına yönelik olarak davacı tarafından yapılan 10/05/2022 tarihli başvurunun reddine ilişkin davalı idarenin … tarih ve … sayılı işleminin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; davacının talebine kesin cevap verilmediğinden ve bu cevabın istemin reddi olarak kabul edilmeyerek süresinde dava da açılmadığından, 2577 sayılı Kanun’un 10. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen 4 aylık bekleme süresinin sona ermesinden itibaren dava açılması gerekirken, 11/05/2022 tarihli yazının üzerinden 2 ay 11 gün geçmesi nedeniyle istemin zımnen reddedildiği kabul edilerek açılan davanın erken açılan dava niteliğine sahip olduğu, dolayısıyla uyuşmazlığın esasının incelenmesine bu aşamada olanak bulunmadığı, 4 aylık bekleme süresinin sona ermesinin ardından dava açma süresi içerisinde dava açılabileceği sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, dava konusu işlem kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olmadığından, 2577 sayılı Kanun’un 15. maddesinin 1/b bendi uyarınca davanın incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, usûle ilişkin olarak, dava açılabilmesi için 2577 sayılı Kanun’un 10. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen 4 aylık sürenin geçmesini beklemenin şart olmadığı, daha önce de dava açılabileceği, söz konusu hükmün kısıtlayıcı değil, imkân tanıyan bir hüküm olduğu, esasa ilişkin olarak ise, ilgili ihalenin iptal edilerek hurda vasfındaki tahmini 1.000 ton ağırlığındaki malzemenin kendilerine satışının gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NİN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek ve dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
USUL YÖNÜNDEN:
MADDİ OLAY :
İzmir Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü tarafından 25/05/2022 tarihinde gerçekleştirilmesi planlanan tahmini 1.000 ton ağırlığında et entegre tesisinin satışının yapılmasına ilişkin ihalenin iptal edilerek, hurda olduğu iddia edilen ihale konusu malzemelerin kendilerine satılmasına yönelik davacı tarafından yapılan 10/05/2022 tarihli başvuru, davalı idarenin … tarih ve … sayılı işlemiyle reddedilmiş, söz konusu işlemin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2 maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, iptal davaları, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan davalar olarak tanımlanmış; 14. maddesinin 3. fıkrasının (d) bendinde, dava dilekçesinin idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı yönünden inceleneceği; 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, ilk inceleme sonucunda 14. maddenin 3/d bendinde yazılı hâllerde davanın reddine karar verileceği kuralara bağlanmıştır.
2577 sayılı Kanun’un 10. maddesinde, “İlgililer, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilirler.
Otuz gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. İlgililer otuz günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilirler. Otuz günlük süre içinde idarece verilen cevap kesin değilse ilgili bu cevabı, isteminin reddi sayarak dava açabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebilir. Bu takdirde dava açma süresi işlemez. Ancak, bekleme süresi başvuru tarihinden itibaren dört ayı geçemez. Dava açılmaması veya davanın süreden reddi hallerinde, otuz günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açabilirler” kuralı yer almıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
2577 sayılı Kanun’un 2. maddesinde tanımlanan iptal davalarına, idarenin tek yanlı irade beyanıyla, kişilerin hukuksal durumlarında değişiklik meydana getiren etkili ve yürütülmesi zorunlu idari işlemler konu edilir.
İdari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi gerekli işlemler, öğreti ve içtihatlarda idari makam ve mercilerin kamu gücüne dayanarak idare işlevine (idare hukuku alanına) ilişkin olarak yaptıkları ve ilgililer hakkında çeşitli hak ve/veya yükümlülükler doğurmak suretiyle hukuk düzeninde değişiklik yapan, başka bir ifade ile ilgililerin hukukunu etkileyen irade açıklamaları olarak tanımlanmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, iptali talep edilen işlemin davalı idarenin … tarih ve … sayılı işlemi olduğu, söz konusu işlemin, başvurunun reddine yönelik, davaya konu edilebilir kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem mahiyetinde olduğu anlaşıldığından, Mahkeme’nin davanın erken açılan dava olduğundan bahisle incelenmeksizin reddi yönünde verdiği kararında usul kurallarına uygunluk bulunmamaktadır.
2577 sayılı Kanun’un 10. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen 4 aylık sürenin ise kısıtlayıcı değil, bilakis ilgililere hak ve imkân tanıyan bir düzenleme olduğu, bu süre beklenilmeksizin de dava açılabileceği açık olup, söz konusu hükümden hareketle dava konusu işlemin kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olmadığı sonucuna varmak hukûken mümkün değildir. Zira dava konusu işlem, hukuk aleminde etki ve sonuç doğuran, bir başka ifade ile kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem mahiyetindedir.
Diğer taraftan, işlemin esasına ilişkin olarak Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) üzerinden gerçekleştirilen incelemede, 25/05/2022 tarihli ihalenin iptali istemiyle davacı tarafından ayrıca açılan davada, ilk derece mahkemesince verilen iptal kararının Dairemizin 07/12/2022 tarih ve E.2022/4413, K.2022/4667 sayılı kararı ile onandığı ve nihayet, ilgili ihalenin kesin olarak iptal edildiği hususunun da Mahkemece dikkate alınması gerektiği açıktır.
Bu itibarla, davanın incelenmeksizin reddi yönündeki temyize konu İdare Mahkemesi kararında usul hükümlerine uygunluk bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Kullanılmayan …-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine,
4. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
5. 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 06/04/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.