Danıştay Kararı 13. Daire 2023/622 E. 2023/1799 K. 11.04.2023 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2023/622 E.  ,  2023/1799 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2023/622
Karar No:2023/1799

TEMYİZ EDENLER : I. (DAVALI) … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …

II. (DAVALI YANINDA MÜDAHİL)
… Limited Şirketi
(Eski Unvan: … Limited Şirketi)
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
Av. …

III- (DAVACILAR)
1- …2- … 3- …4- …5- … 6- … 7- … 8- … 9- … 10- … (Kendi adına asaleten, diğer davacılara vekâleten)
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar 4. Bölge Müdürlüğü Dilek Yarımadası Büyük Menderes Deltası Milli Park Müdürlüğü’nce 12/10/2021 tarihinde 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca kapalı teklif usulü ile gerçekleştirilen “Dilek Yarımadası Büyük Menderes Deltası Milli Parkı Zeus Mağarası ve Çevresinde İşletmeci Tarafından Yaptırılacak Büfelerin İşletmeciliği, İçmeler, Aydınlık, Kavaklı Burun ve Karasu Koyları GBK Alanlarında İşletmeci Tarafından Bakım-Onarımı Yaptırılacak Kır Lokantası-Büfelerin ve Plajın İşletmeciliği, Dalış Eğitim ve MSS (Motorsuz Su Sporları) Merkezi İşletmeciliği İşi” ihale sözleşmesine yönelik başvurunun cevap verilmemek suretiyle (zımnen) reddine ilişkin işlemin iptali ile İhale Şartnamesi’nin 104, 105, 106, 107 ve 108. maddelerinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda;
Dava konusu 12/10/2021 tarihli ihale sözleşmesinin iptali istemiyle yapılan başvurunun zımnen reddine ilişkin işlem yönünden;
Dava konusu ihalenin yapıldığı alanların mutlak koruma alanı niteliğindeki Dilek Yarımadası Büyük Menderes Deltası Milli Parkı’nın kontrollü kullanım alanında kaldığı, Milli Parkın çok kısıtlı bir alanını kapsadığı ve yasal sınırlamalar çerçevesinde davalı idarenin izni ile tahsis kararı verilebileceği sabit ise de, ihale konusu alanın Milli Park sınırları içinde kaldığı, bu alandan mutlak koruma alanı niteliğindeki benzersiz ekolojik dokuya sahip alana doğrudan geçiş sağlanabileceği, Milli Parkın doğal yaşamının korunması ve insan eliyle oluşabilecek muhtemel zararlardan etkilenmemesi amacıyla Milli Parka girişlerin saat sınırlamasına tâbi olduğu, ateşleme özelliğine sahip araç gereç kullanımının yasaklanması gibi sınırlamalar getirildiği, bu sınırlamalarında endemik ekolojik yapıyı gelecek nesillere yok olmadan taşıma maksadı taşıdığından üstün kamu yararı amacı güttüğü, diğer taraftan, Milli Parkı ziyaret edenlere hizmet sunulması ve ihale sebebiyle kamu kaynaklarının arttırılması hedeflerinin kamu yararı amacı taşıdığı açıksa da, ihale sözleşmesi ile Milli Parkın korunması için getirilen sınırlamaların esnetildiği, yüksek hava sıcaklıklarında muhtemel yangın tehlikesi nedeniyle tümüyle halkın girişine kapatılacak kadar eşsiz bu ekolojik alanda meydana gelmesi muhtemel en ufak bir zararın ihale ile güdülen kamu yararı ile karşılaştırıldığında üstün ve tartışmasız olduğu değerlendirildiğinde, dava konusu 12/10/2021 tarihli ihale sözleşmesinin iptali istemiyle yapılan başvurunun zımnen reddine ilişkin işlem yönünden hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Dava konusu İhale Şartnamesi’nde yer alan 104, 105, 106, 107 ve 108. maddeler yönünden;
Yöre halkı olan davacıların, ihale sonucu oluşabilecek çevresel zarar nedeniyle dava konusu işlemin iptalini talep ettiği, ihaleye katılımcı olma gibi bir iddialarının bulunmadığı, İhale Şartnamesi katılımcıları ve/veya katılımcı olmayı talep eden kişileri doğrudan ilgilendiren teknik bir işlem olduğu, bu nedenle davacıların meşru ve güncel bir menfaatinden söz edilemeyeceği değerlendirildiğinde, konu işlem yönünde davacıların dava açma ehliyeti bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle kısmen dava konusu işlemin iptaline, kısmen davanın ehliyet yönünden reddine verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI: Davacılar tarafından, İhale Şartnamesi’nin iptali istenen 104, 105, 106, 107 ve 108. maddeleri yönünden de menfaatlerinin bulunduğu, zira İhale Sözleşmesi iptal edilmese dahi İhale Şartnamesi’nin iptali istenen maddelerinin uygulanmasıyla oluşabilecek çevresel zarar nedeniyle tümünün aksine milli parkın doğal yaşamının korunması ve insan eliyle oluşabilecek muhtemel zararların önlenebilmesi düşünülerek ilgili maddelerinin iptalinin dava konusu edildiği, yaşadığı bölge itibarıyla dava açma ehliyetlerinin bulunduğu, endemik ekolojik yapıyı gelecek nesillere yok olmadan taşıma maksadı taşıdığından üstün kamu yararı amacı yönüyle de ehliyetlerinin bulunduğu ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından, davanın süresinde açılmadığı, davacıların ehliyetlerinin bulunmadığı, tesis edilen işlemin hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir.
Davalı yanında müdahil tarafından, ivedi yargılama usulüne tâbi uyuşmazlıklarda dava açma süresinin 30 gün olduğu, dolayısıyla davanın süresinde açılmadığı, davacıların dava açma ehliyetlerinin bulunmadığı, eksik inceleme ile karar verildiği, verilen kararın iptale ilişkin kısmının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN SAVUNMALARI : Taraflarca savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Davalı idare ve davalı yanında müdahilin temyiz istemlerinin kabulü ile davanın kısmen süre aşımı nedeniyle reddine; davacıların temyiz isteminin reddi ile Mahkeme kararının ehliyet yönünden reddine ilişkin kısmının Dairemiz kararında belirtilen gerekçeyle onanmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden davalı ve davalı yanında müdahilin yürütmenin durdurulması istemleri hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
USUL YÖNÜNDEN:
MADDİ OLAY:
Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar 4. Bölge Müdürlüğü Dilek Yarımadası Büyük Menderes Deltası Milli Park Müdürlüğü’nce 12/10/2021 tarihinde “Dilek Yarımadası Büyük Menderes Deltası Milli Parkı Zeus Mağarası ve Çevresinde İşletmeci Tarafından Yaptırılacak Büfelerin İşletmeciliği, İçmeler, Aydınlık, Kavaklı Burun ve Karasu Koyları GBK Alanlarında İşletmeci Tarafından Bakım-Onarımı Yaptırılacak Kır Lokantası-Büfelerin ve Plajın İşletmeciliği, Dalış Eğitim ve MSS (Motorsuz Su Sporları) Merkezi İşletmeciliği İşi” ihalesi gerçekleştirilmiş, 22/10/2021 onay tarihli ihale komisyonu kararıyla ihalenin müdahil şirket üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.

İhale komisyonu kararı üzerine … tarih ve … sayılı yazı ile müdahil şirket sözleşmeye davet edilmiş, 07/01/2022 tarihinde sözleşme imzalanmıştır.
Davacılar tarafından ihaleyi gerçekleştiren idareye posta yoluyla … takip numarası ile 17/05/2022 tarihinde gönderilen ve 23/05/2022 tarihinde teslim edilen dilekçe ile “4 koy için işletmecilik ihalesi gerçekleştirilmiştir. Bahsi geçen ihale sözleşmesine ilişkin şartnamenin 104, 105, 106, 107 ve 108. maddeleri gereğince…“ ifadelerine yer verilerek ihale sözleşmesine ilişkin şartnamenin 104, 105, 106, 107 ve 108. maddelerinin iptali istemiyle başvuru yapılmış, ihaleyi gerçekleştiren idarece bu başvuruya herhangi bir cevap verilmemiştir.
Davacılar tarafından yapılan başvuruya ilişkin olarak 23/06/2022 tarihi zımni ret tarihi kabul edilerek 17/08/2022 tarihinde ihale sözleşmesinin iptali ile İhale Şartnamesi’nin 104, 105, 106, 107 ve 108. maddelerinin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü” başlıklı 11. maddesinde, Anayasa hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu; “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesinde, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu kurala bağlanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, iptal davaları, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7. maddesinin 1. fıkrasında, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hâllerde idare mahkemelerinde “altmış gün” olduğu belirtilmiş; aynı maddenin 2. fıkrasında, dava açma süresinin idarî uyuşmazlıklarda, yazılı bildirimin yapıldığı; 4. fıkrasında ise ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı; 8. maddesinin 3. fıkrasında, Bu Kanun’da yazılı sürelerin bitmesi çalışmaya ara verme zamanına rastlarsa bu sürelerin, ara vermenin sona erdiği günü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzamış sayılacağı; 11. maddesinde, ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce idari işlemin kaldırılmasının, geri alınmasının, değiştirilmesinin veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresinde istenebileceği, bu başvurunun işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı kurala bağlanmıştır.
2577 sayılı Kanun’a 6545 sayılı Kanun’un 18. maddesiyle eklenen “İvedi yargılama usulü” başlıklı 20/A maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, ihaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemlerinden doğan uyuşmazlıklarda ivedi yargılama usulünün uygulanacağı; aynı maddenin 2. fıkrasının (a) bendinde, ivedi yargılama usulünde dava açma süresinin “otuz gün” olduğu; (b) bendinde ise, ivedi yargılama usulünde Kanun’un 11. maddesinin uygulanmayacağı kuralına yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Mahkeme kararının, ihale sözleşmesi yönünden incelenmesi;
Aktarılan mevzuat kurallarının değerlendirilmesinden, ihaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemlerinden kaynaklanan uyuşmazlıkların ivedi yargılama usulüne tâbi olduğu, bu usule tâbi olan uyuşmazlıklarda dava açma süresinin otuz gün olduğu ve dava açılmadan önce idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması istemiyle 2577 sayılı Kanun’un 11. maddesi kapsamında yapılacak bir başvurunun işlemeye başlamış olan dava açma süresini durdurmayacağı anlaşılmaktadır.
Anayasa’nın 125. ve 2577 sayılı Kanun’un 7. maddelerinde, idarî işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin, yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden itibaren başlayacağı belirtilmek suretiyle dava açma süresinin başlamasında, “yazılı bildirim”in esas alınması öngörülmüş olup, hak arama özgürlüğünün kullanılması bakımından, idarî işlemlerin idare tarafından ilgililere açık ve anlaşılabilir biçimde bildirilmesi gerekmektedir.
Düzenleyici işlemler dışında kalan bireysel nitelikteki idarî işlemlerin iptali istemiyle açılan davalarda, dava açma sürelerinin hesabında, idarî işlemin ilgilisine tebliğ edildiği tarihin esas alınması gerekmekte ise de, idarece tesis edilen işlemin doğrudan tarafı olmayan ve bu nedenle de idarece yazılı bildirim zorunluluğu bulunmayan kişilerin açacakları davalarda, bu kişilerin idarî işlemi öğrenme tarihinin belirlenebildiği durumlarda, öğrenme tarihinin esas alınması gerekmektedir.
Öte yandan, 2577 sayılı Kanun’un 7. maddesinin dördüncü fıkrasında düzenlenen, dava açma süresinin hesabında bildirim yerine ilanın esas alınarak sürenin ilan tarihini izleyen günden itibaren başlamasına ilişkin kural, ilanı gereken düzenleyici işlemlere karşı açılan idarî davalara yöneliktir.
2577 sayılı Kanun’da düzenleyici işlemlere karşı dava açma süresinin başlangıcı olarak öngörülmüş olan ilân tarihinin, bireysel işlem niteliğinde olan ihalelere yönelik işlemler açısından uygulanması mümkün olmayıp, bu işlemlerin de yazılı bildirim veya öğrenme üzerine kanunî süresi içinde dava konusu edilebileceğinin kabulü gerekmektedir.
Bu durumda, dava açma süresinin ilanla başlamayacağı ve yazılı bildirim yapılmayan hâllerde işlemin ilgililer tarafından öğrenildiği tarihten itibaren dava açma süresinin başlayacağı dikkate alındığında, davanın, ilan veya ihale tarihinden itibaren değil ihaleden haberdar olunduğu ve öğrenme tarihi olarak belirtilen tarihi izleyen günden itibaren süresi içinde açılıp açılmadığının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, davacılar tarafından davalı idareye posta yoluyla 17/05/2022 tarihinde gönderilen ve 23/05/2022 tarihinde teslim edilen başvuru dilekçesinde, dava konusu ihalenin gerçekleştirildiğinin beyan edildiği, bu başvurudan davacıların ihale işleminden, ihale sözleşmesinden ve İhale Şartnamesi’nden haberdar olduklarının görüldüğü; bakılan davanın ise, anılan başvurunun cevap verilmemek suretiyle zımnen reddine ilişkin işlem üzerine 17/08/2022 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.

Bu itibarla, ivedi yargılama usulüne tâbi olan uyuşmazlıklarda 2577 sayılı Kanun’un 11. maddesi kapsamında idareye yapılan başvurunun işlemiş olan dava açma süresini durdurmayacağı dikkate alındığında, işbu davada, dava açma süresinin öğrenme tarihinden başlaması gerektiği, davacıların, başvuru dilekçesinde dava konusu ihale işleminden haberdar olduklarını belirttikleri, dolayısıyla en geç öğrenme tarihi olan başvuru dilekçesinin davalı idareye gönderilmek üzere postaya verildiği tarihi (17/05/2022) izleyen günden itibaren otuz gün içinde en son 16/06/2022 tarihine kadar dava açılması gerekirken, bu süre geçirildikten sonra 17/08/2022 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunduğundan, davanın esası incelenmek suretiyle ihale sözleşmesinin iptaline ilişkin temyize konu Mahkeme kararının bu kısmında usûl kurallarına uygunluk görülmemiştir.
Mahkeme kararının, İhale Şartnamesi’nin 104, 105, 106, 107 ve 108. maddeleri yönünden incelenmesi;
2577 sayılı Kanun’un 2. maddesinde yer alan ve iptal davasının subjektif ehliyet koşulu olan “menfaat ihlâli” kavramı doktrin ve içtihatlarda dava konusu işlemle davacı arasında kurulan kişisel, meşru, güncel bir menfaat ilişkisi olarak tanımlanmaktadır. Sözü edilen menfaat ilişkisinin varlığı ve sınırları her olayda yargı yerince ihtilâfın niteliğine göre belirlenmektedir.
Yargısal denetim amacıyla her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunması koşuluna ihtiyaç vardır.
İptal davası açılabilmesi için gerekli olan menfaat ilişkisi kişisel, meşru, güncel bir menfaatin bulunması hâlinde gerçekleşecektir. Başka bir anlatımla, iptal davasına konu olan işlemin davacının menfaatini ihlâl ettiğinden söz edilebilmesi için, davacıyı etkilemesi, yani davacının kişisel menfaatini ihlâl etmesi, işlem ile davacı arasında ciddi ve makul bir ilişkinin bulunması gerekmektedir.
“Meşru menfaat” ilgisinden kasıt, kişi ile işlem arasında hukuken kabul edilebilir, başka anlatımla, dinlenilebilir, korunmaya değer bir ilginin varlığı iken; “kişisel menfaat” ilgisiyle, işlemin, kişinin hukukunu etkilemesi, kişi bakımından hukuk aleminde sonuç doğurması kastedilmektedir.
Bu itibarla, davacıların dava konusu ihalenin gerçekleştirildiği ilde ikamet ettikleri, İhale Sözleşmesi’nin ilgili maddelerinin, “ihale konusu alanın milli park olduğu, korunan alanlar içerisinde bulunduğu, benzersiz flora çeşitliliğinin bulunduğu, dünyanın en nadir deniz hayvanlarının kıyılarında yaşadığı, bu alana gece saatlerinde hiçbir ziyaretçi alınmaması gerektiği, içerisinde yapılacak tesislerin milli parkın doğallığını bozacağı, milli parkın bozulmadan gelecek kuşaklara en doğal hâli ile aktarılması gerektiği, bu talepte üstün kamu yararı bulunduğu” iddialarıyla bakılan davanın açıldığı dikkate alındığında, milli park alanı için yapılacak ihaleye ilişkin olarak gerçekleştirilen işlemlere karşı kamu yararının sağlanması ve doğal alanın dokusunun korunarak gelecek nesillere aktarılması adına bahse konu bölgede ikamet eden davacıların işbu davayı açmakta menfaatinin, başka bir anlatımla dava açma ehliyetlerinin bulunduğunun kabulü gerekmektedir.

Öte yandan, davacıların işbu davayı açmakta ehliyetli oldukları kabul edilmekle birlikte, bakılan davanın yukarıda belirtilen gerekçeyle süresinde açılmadığına karar verildiğinden, İhale Şartnamesi’nin 104, 105, 106, 107 ve 108. maddelerinin iptali talebine ilişkin kısım bakımından davanın ehliyet yönünden reddine dair temyize konu İdare Mahkemesi kararında sonucu itibarıyla hukukî isabetsizlik bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların temyiz isteminin reddine,
2. … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının İhale Şartnamesi’nin 104, 105, 106, 107 ve 108. maddelerine ilişkin olarak davanın ehliyet yönünden reddine dair kısmında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının bu kısmının ve davalı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesine ilişkin kısmının yukarıda belirtilen GEREKÇEYLE ONANMASINA,
3. Davalı ve davalı yanında müdahilin temyiz istemlerinin kabulüne;
4. Temyize konu Mahkeme kararının, ihale sözleşmesinin iptaline ilişkin kısmının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
5. Bu kısım bakımından davanın SÜRE AŞIMI NEDENİYLE REDDİNE,
6. Ayrıntısı aşağıda gösterilen …-TL ilk derece yargılama gideri ile temyiz aşamasında davacılar tarafından yapılan …-TL yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
7. Davalı idare tarafından yapılan …-TL temyiz yargılama giderinin davacılardan alınarak davalı idareye verilmesine,
8. Davalı idare harçtan muaf kurumlar arasında yer aldığından, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 13/j maddesi uyarınca temyiz aşamasında tahsil edilmeyen toplam …-TL (…-TL+….-TL) harcın davacılardan tahsil edilerek Hazine’ye irat kaydedilmesine, gereği için Mahkemece ilgili vergi dairesine müzekkere yazılmasına,
9. Ayrıntısı aşağıda gösterilen …-TL müdahil yargılama giderinin davacılardan alınarak davalı yanında müdahile verilmesine,
10. Posta giderleri avansından artan tutarın taraflara ve müdahile; istemi hâlinde temyiz aşamasında yatırılan ve kullanılmayan …-TL yürütmeyi durdurma harcının davalı yanında müdahile iadesine,
11. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
12. 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 11/04/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.