Danıştay 13. Daire Başkanlığı 2023/552 E. , 2023/1300 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2023/552
Karar No:2023/1300
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … A.Ş.
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Hidrolik Sistemleri Otomotiv Makina Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: TÜRASAŞ Eskişehir Bölge Müdürlüğü tarafından 16/02/2022 tarihinde 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 3/g maddesi uyarınca istisna kapsamında gerçekleştirilen “2 Kalem Alt-Üst Oturma Parçası Komple” mal alımı ihalesine katılan ve ihale tarihi itibarıyla yasaklı olduğundan bahisle ihale dışı bırakılan davacı şirketin 80.000,00-TL’lik geçici teminatının gelir kaydedilmesine ilişkin … tarih ve …sayılı işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; davacı şirketin ihale tarihi itibarıyla yasaklı olduğundan bahisle ihale dışı bırakıldığı ve …tarih ve …sayılı işlemle geçici teminatının gelir kaydedilmesine karar verildiği, anılan işlemin davacıya bila tarih ve …sayılı işlem ile bildirildiği, yasaklama kararının Resmî Gazete’de yayımlanma tarihi itibarıyla ilgililerce bilindiğinin kabulü gerektiği kural olmakla birlikte, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının, davacı şirketin 1 yıl süreyle bütün kamu kurum ve kuruluşlarının ihalelerine katılmaktan yasaklanmasına ilişkin kararının 16/02/2022 tarih ve 31752 sayılı Resmî Gazete’de yayımlandığı, geçici teminatın irat kaydedilmesine konu … kayıt numaralı ihalenin ise, yasaklama kararının Resmî Gazete’de yayımlandığı gün olan 16/02/2022 tarihinde saat 15.00’te gerçekleştirildiği dikkate alındığında, davacı şirketin ihaleye hakkındaki yasaklama kararından haberdar olmaksızın katıldığının kabulü gerektiği, bu itibarla, davacı hakkında kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılacak tüm ihalelerden 1 yıl süreyle yasaklama kararı bulunmasına rağmen ihaleye katıldığından bahisle tesis olunan 80.000,00-TL’lik geçici teminatın gelir kaydedilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı ve dava konusu işlem ile gelir kaydedilen geçici teminat tutarının dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, hukuka aykırı bulunan dava konusu işlemin iptaline, dava konusu işlem ile gelir kaydedilen 80.000,00-TL tutarındaki geçici teminatın dava tarihi olan 01/12/2022 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davacı şirketin Resmî Gazete’de yayımlanan yasaklama ilanını takip etmemesinin bir mazeret olmadığı, ayrıca yasaklama kararından önce, ilgili yasaklama kararına konu ihale sözleşmesinin feshine dair yazının 16/12/2021 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, davacının, yükümlülüklerini yerine getirmediğinden bahisle sözleşmenin feshedildiğini, dolayısıyla hakkında yasaklama kararı verileceğini yasaklama kararının Resmî Gazete’de yayımlandığı tarihten çok daha önce bilmesi gerektiği, tarafları ve konusu aynı olan derdest bir dava bulunduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Mahkeme kararının onanması gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
USUL YÖNÜNDEN:
MADDİ OLAY:
TÜRASAŞ Eskişehir Bölge Müdürlüğü tarafından 16/02/2022 tarihinde 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 3/g maddesi uyarınca istisna kapsamında gerçekleştirilen … ihale kayıt numaralı “2 Kalem Alt – Üst Oturma Parçası Komple” mal alımı ihalesine katılan davacı şirketin ihale tarihi itibarıyla yasaklı olduğunun tespit edildiğinden bahisle 18/02/2022 tarihli ihale komisyonu kararıyla ihale dışı bırakılmasına karar verilmiş, anılan karar aynı tarihte ihale yetkilisi tarafından onaylanmıştır.
Anılan idarenin …tarih ve …sayılı işlemiyle, davacı şirketin söz konusu ihale için yatırdığı 80.000,00-TL’lik geçici teminatın gelir kaydedilmesine karar verilmiş, geçici teminatının gelir kaydedileceği hususu davacı şirkete … tarihinde tebliğ edilen …sayılı işlemle bildirilmiştir.
Davacı şirketin, geçici teminatının iadesi konusunun tekrar değerlendirilmesi talebiyle idareye yaptığı 23/02/2022 tarihli başvuru … tarih ve …sayılı işlemle reddedilmiştir.
Davacı şirket tarafından 14/03/2022 tarihinde UYAP üzerinden …İdare Mahkemesi’ne sunulan dilekçeyle, …sayılı işlemle bildirilen geçici teminatının gelir kaydedilmesine ilişkin (… tarih ve …sayılı) işlemin iptali ile geçici teminat bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle dava açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, davanın yetki yönünden reddine ve dava dosyasının yetkili …İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.
… İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15. maddesinin 1/e bendi uyarınca dava dilekçesinin Kamu İhale Kurumu’na tevdiine karar verilmekle birlikte, davalı lehine vekâlet ücretine hükmedilmiştir.
… İdare Mahkemesi’nin anılan kararının davacı şirket vekiline 29/10/2022 tarihinde tebliği üzerine, davacı tarafından süresi içinde verilen 08/11/2022 tarihli temyiz dilekçesiyle, söz konusu karar sadece vekâlet ücretine ilişkin kısım yönünden temyiz edilmiştir.
Bu arada, 03/11/2022 tarih ve 2022/UM.IV-1313 sayılı Kamu İhale Kurulu (Kurul) kararıyla, ihalenin, 4734 sayılı Kanun kapsamında yapılmadığından bahisle başvurunun görev yönünden reddine karar verilmiştir.
Anılan Kurul kararının 10/11/2022 tarihinde tebliği üzerine, davacı tarafından temyiz süresi geçirildikten sonra 01/12/2022 tarihinde sunulan ikinci bir dilekçeyle, merciine tevdi kararının da hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bu kısmı yönünden de temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Aynı zamanda, …sayılı işlemle bildirilen geçici teminatının gelir kaydedilmesine ilişkin (… tarih ve …sayılı) işlemin iptali ile geçici teminat bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle 01/12/2022 tarihinde bakılan dava açılmıştır.
Dairemizin 19/12/2022 tarih ve E:2022/4823, K:2022/4841 sayılı kararıyla, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının davacı aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmesi yönünden düzeltilerek onanmasına, merciine tevdi kararı yönünden ise temyiz isteminin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İLGİLİ MEVZUAT
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun dava açma süresini düzenleyen 7. maddesinin birinci fıkrasında, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hâllerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu, ikinci fıkrasının (a) bendinde bu sürenin idari uyuşmazlıklarda yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı; “Dilekçeler üzerine ilk inceleme” başlıklı 14. maddesinin üçüncü fıkrasının (e) bendinde, dava dilekçesinin, süre aşımı yönünden inceleneceği, altıncı fıkrasında, süre aşımı hususunun davanın her safhasında dikkate alınacağı; “İlk inceleme üzerine verilecek karar” başlıklı 15. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, süre aşımı bulunan hâllerde davanın reddedileceği; 6545 sayılı Kanun’un 18. maddesiyle eklenen “İvedi yargılama usûlü” başlıklı 20/A maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, ihaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemlerinden doğan uyuşmazlıklar hakkında ivedi yargılama usûlünün uygulanacağı, ikinci fıkrasının (a) bendinde, ivedi yargılama usûlünde dava açma süresinin otuz gün olduğu, (b) bendinde ise, ivedi yargılama usûlünde bu Kanun’un 11. maddesi hükümlerinin uygulanmayacağı kurala bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME
Dava açma ya da kanun yollarına başvuru için belli sürelerin öngörülmesi, bu süreler dava açmayı imkânsızlaştırmadıkça -hukukî belirlilik ilkesinin gereği olarak- mahkemeye erişim hakkına aykırılık oluşturmaz. Ancak mevzuatta öngörülen süre kurallarının hukuka açıkça aykırı olarak yanlış uygulanması veya bu sürelerin hatalı hesaplanması nedenleriyle kişilerin dava açma ya da kanun yollarına başvuru haklarını kullanmasına engel olunması mahkemeye erişim hakkını ihlâl edebilir (AYM kararı, Özbakım Özel Sağlık Hiz. İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2014/13156, 20/04/2017, § 38).
Mahkemelerin usûl kurallarını uygularken bir yandan davanın hakkaniyetine halel getirecek kadar katı şekilcilikten, öte yandan, kanunla öngörülmüş olan usûl şartlarının ortadan kalkmasına neden olacak kadar aşırı bir esneklikten kaçınmaları gereklidir [benzer yöndeki AİHM kararı için bkz. Walchli / Fransa, B. No. 35787/03, § 29] (AYM kararı, Kamil Koç, B. No: 2012/660, 07/11/2013, § 65).
Dava açma süresi kamu düzenini ilgilendiren bir nitelik taşıdığından, yargılamanın her aşamasında davanın tarafları veya müdahil tarafından ileri sürülebileceği gibi, idari yargı mercileri de önüne gelen davanın süresi içinde açılıp açılmadığını re’sen araştırmak zorundadır.
Aktarılan mevzuat kurallarının değerlendirilmesinden, ihaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemlerinden kaynaklanan uyuşmazlıkların ivedi yargılama usulüne tâbi olduğu, bu usule tâbi olan uyuşmazlıklarda dava açma süresinin otuz gün olduğu ve dava açılmadan önce idarî işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması istemiyle, 2577 sayılı Kanun’un 11. maddesi kapsamında yapılacak bir başvurunun işlemeye başlamış olan dava açma süresini durdurmayacağı anlaşılmaktadır.
Öte yandan, Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu’nun 15/03/2022 tarih ve E:2021/2, K:2022/1 sayılı kararıyla, yazılı olarak bildirilen özel dava açma süresine tâbi idari işlemlerde dava açma süresinin gösterilmemiş olması durumunda, genel dava açma süresinin uygulanması gerektiği doğrultusunda içtihadın birleştirilmesine karar verilmiştir.
TÜRASAŞ Eskişehir Bölge Müdürlüğü’nün … tarih ve …sayılı işlemiyle, davacı şirketin 16/02/2022 tarihinde 4734 sayılı Kanun’un 3/g maddesi uyarınca istisna kapsamında gerçekleştirilen … ihale kayıt numaralı “2 Kalem Alt – Üst Oturma Parçası Komple” mal alımı ihalesi için yatırmış olduğu 80.000,00-TL’lik geçici teminatının gelir kaydedilmesine karar verildiği, geçici teminatının gelir kaydedileceği hususunun davacı şirkete 23/02/2022 tarihinde tebliğ edilen …sayılı işlemle bildirildiği, nitekim dava konusu işlemin tebliğ tarihinin dava dilekçesinde de açıkça 23/02/2022 olarak belirtildiği, ancak geçici teminatın gelir kaydedilmesine ilişkin dava konusu işlemde ve bildirim yazısında, davacının hangi kanun yolları ve mercilerine başvurabileceğinin ve dava açma süresinin belirtilmediği anlaşılmaktadır.
Anayasa’nın 40. maddesinin ikinci fıkrasına aykırı olarak dava konusu işlemde dava açma süresi belirtilmediğinden, Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu’nun Danıştay daire ve kurulları ile idarî mahkemeler ve idare tarafından uyulması zorunlu kararı uyarınca, bakılan davada ivedi yargılama usûlünde geçerli olan 30 günlük özel dava açma süresinin değil, 60 günlük genel dava açma süresinin uygulanması gerekmektedir.
Bu itibarla, dava konusu işlemin tebliğ tarihini (23/02/2022) izleyen günden itibaren altmış gün içinde en geç 25/04/2022 tarihinde dava açılması gerekirken, bu süre geçirildikten sonra 01/12/2022 tarihinde açılan işbu davada süre aşımı bulunduğundan, davanın esası incelenmek suretiyle verilen dava konusu işlemin iptali yolundaki temyize konu Mahkeme kararında usûl kurallarına uygunluk bulunmamaktadır.
Öte yandan, davacı tarafından aynı istemle süresi içinde açılan davada … İdare Mahkemesi’nce verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı merciine tevdi kararının 24/10/2022 tarihinde davacı vekilinin elektronik tebligat adresine ulaştığı, bu tarihi izleyen beşinci günün sonunda 29/10/2022 tarihinde elektronik tebligat yoluyla tebliğ edilmiş sayıldığı, temyiz süresinin 15 (on beş) gün olduğu ve bunun İdare Mahkemesi kararında da belirtildiği, buna göre … İdare Mahkemesi’nin bu kararına karşı en geç 14/11/2022 Pazartesi günü temyiz başvurusunda bulunulması gerektiği, davacı tarafından anılan süre içinde verilen 08/11/2022 tarihli temyiz dilekçesinde kararın sadece vekâlet ücreti yönünden temyiz edildiği, merciine tevdi kararı üzerine verilen başvurunun görev yönünden reddine ilişkin Kurul kararının davacıya 10/11/2022 tarihinde tebliğ edildiği, dolayısıyla Kurul kararının tebliği üzerine temyiz süresi içerisinde merciine tevdi kararı yönünden de kanun yoluna başvuru için yeterli imkâna sahip olunduğu, ancak davacı tarafından söz konusu dosyada temyiz süresi geçirildikten sonra 01/12/2022 tarihinde UYAP üzerinden sunulan dilekçe ile merciine tevdi kararının da hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kararın bu kısmı yönünden de temyiz başvurusunda bulunulduğu dikkate alındığında, bakılan davada dava açma süresine ilişkin yapılan yorumun, davacının mahkemeye erişim hakkı bakımından ölçülü olduğu anlaşılmaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:…sayılı kararının BOZULMASINA,
3. DAVANIN SÜRE AŞIMI NEDENİYLE REDDİNE,
4. Ayrıntısı aşağıda gösterilen …-TL ilk derece yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5. Toplam …-TL temyiz yargılama gideri ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
6. Temyiz aşamasında kullanılmayan …-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davalı idareye iadesine,
7. Posta giderleri avansından artan tutarın taraflara iadesine,
8. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
9. 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 21/03/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY
Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesinde, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu kuralına yer verilmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi içtihatlarına göre, adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biri olan mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelmekte, hukukun üstünlüğü ilkesinin temel unsurlarından biri olarak kabul edilmekte ve bu hak gereğince mahkemeye başvuru konusunda tutarlı bir sistemin var olmasını ve dava açmak isteyen kişilerin mahkemeye ulaşmada açık, pratik ve etkili fırsatlara sahip olması gerektiği ifade edilmekte, bu sebeple hukukî belirsizliklerin ya da uygulamadaki belirsizliklerin tarafların mahkemeye erişimine zarar verdiği durumlarda hakkın ihlâl edildiğine karar verilmektedir.
Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan mahkemeye erişim hakkı mutlak olmayıp sınırlamalara konu olabilir. Ancak Anayasa’nın 13. maddesinde yer alan ölçülülük ilkesi uyarınca anılan sınırlamalar mahkemeye erişimi imkânsız hâle getirmemeli ya da aşırı derecede zorlaştırmamalıdır. Başka bir ifadeyle, mahkemeye erişim hakkı, sınırlandırılabilen bir hak olmakla birlikte getirilecek sınırlamaların, hakkın özünü zedelememesi, meşru bir amaç izlenmesi, açık ve ölçülü olması, dava açmak isteyen bir kişinin mahkemeye erişim hakkının özüne zarar verecek seviyeye ulaşmaması gerekmektedir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 36533/04 başvuru numaralı Mesutoğlu-Türkiye kararında, usul kurallarının nasıl yorumlanması gerektiği hususunda özetle; mahkemeye erişim hakkının mutlak olmadığı, bazı sınırlamalara tâbi olabildiği, bununla birlikte, getirilen kısıtlamaların, hakkın özünü ortadan kaldıracak ölçüde, kişinin mahkemeye erişimini engellememesi gerektiği, mahkemeye erişim hakkına getirilen bu tür sınırlamaların ancak meşru bir amaç güdüldüğü takdirde ve hedeflenen amaç ile başvurulan araçlar arasında makûl bir orantı olması hâlinde Sözleşmenin 6/1. maddesi ile bağdaşabileceği, bu ilkelerden hareketle, dava açma hakkının doğal olarak yasayla belirlenen şartları olmakla birlikte, mahkemelerin yargılama usullerini uygularken bir yandan davanın hakkaniyetine hâlel getirecek kadar abartılı şekilcilikten, öte yandan, kanunla öngörülmüş olan usul şartlarının ortadan kalkmasına neden olacak kadar aşırı bir esneklikten kaçınılması gerektiği belirtilmektedir.
Olayda, TÜRASAŞ Eskişehir Bölge Müdürlüğü’nün … tarih ve … sayılı işlemiyle davacı şirketin ihale için yatırdığı 80.000,00-TL’lik geçici teminatının gelir kaydedilmesine karar verildiği, geçici teminatının gelir kaydedileceğinin davacı şirkete … tarihinde tebliğ edilen … sayılı işlemle bildirildiği, bunun üzerine davacı tarafından süresi içinde geçici teminatın gelir kaydedilmesine ilişkin işlemin iptali ile geçici teminat bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle dava açıldığı, anılan davada … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15. maddesinin 1/e bendi uyarınca dava dilekçesinin Kamu İhale Kurumu’na tevdiine karar verildiği, ancak 03/11/2022 tarih ve 2022/UM.IV-1313 sayılı Kamu İhale Kurulu kararıyla, ihalenin 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamında yapılmadığından bahisle başvurunun görev yönünden reddine karar verildiği ve anılan Kurul kararının 10/11/2022 tarihinde tebliği üzerine, 01/12/2022 tarihinde bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, davacının … İdare Mahkemesi’nce verilen merciine tevdi kararı üzerine, geçici teminatın gelir kaydedilmesinin hukuka aykırı olduğuna ilişkin iddiasının Kamu İhale Kurumu tarafından incelenerek sonuca bağlanacağı beklentisiyle anılan İdare Mahkemesi kararını temyiz etmediği, ancak 03/11/2022 tarih ve 2022/UM.IV-1313 sayılı Kurul kararıyla istisna kapsamında gerçekleştirilen söz konusu ihaleyle ilgili olarak Kamu İhale Kurumu’nun inceleme görevinin bulunmadığını, başka bir anlatımla, geçici teminatın gelir kaydedilmesine ilişkin işlemin hukuka uygunluk denetiminin doğrudan ve ancak idarî yargı mercilerince gerçekleştirileceğini öğrendiği, bunun üzerine, hukuka aykırılık iddialarının incelenmesini sağlamak amacıyla bakılan davayı açtığı, bakılan davanın dava konusu işlemin tebliğ edildiği 23/02/2022 tarihinden itibaren altmış günlük süre geçirildikten sonra açılmasına, İdare Mahkemesi’nce hatalı olarak merciine tevdi kararı verilmesinin ve davacının mahkeme tarafından verilen bu karara duyduğu güven duygusuyla hareket etmesinin neden olduğu anlaşıldığından, 03/11/2022 tarih ve 2022/UM.IV-1313 sayılı Kurul kararının tebliği üzerine dava açma süresi içinde açılan işbu davanın süresinde olduğunun kabulü gerekir.
Açıklanan nedenlerle, süresi içinde açılan davanın esasının incelenmesi gerekirken, Mahkeme kararının bozulmasına ve süre aşımı nedeniyle davanın reddine dair karara katılmıyoruz.