Danıştay Kararı 13. Daire 2023/497 E. 2023/1152 K. 14.03.2023 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2023/497 E.  ,  2023/1152 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2023/497
Karar No:2023/1152

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLLERİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALILAR): 1- …
2- …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Isparta İl Sağlık Müdürlüğü tarafından 11/11/2020 tarihinde gerçekleştirilen … ihale kayıt numaralı “2021 Yılı Sürücülü Sürücüsüz Araç Kiralama Hizmeti Alım İşi” ihalesi üzerinde kaldıktan sonra 21/12/2020 tarihinde sözleşme imzalayan davacı tarafından, firma adına düzenlenmiş D2 veya D4 yetki belgesi eksikliğinin yapılan bildirime rağmen tamamlanmadığı gerekçesiyle sözleşmenin feshedilerek teminatın gelir kaydedilmesi ve gerekli yasaklama işlemlerinin başlatılacağına dair 12/04/2021 tarihinde EKAP üzerinden bildirilen … sayılı işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı VI. Bölge Müdürlüğü’nün … tarih ve … sayılı yazısında; kara taşımacılığı otomasyon sistemi (U-NET) üzerinden yapılan tetkikler esnasında, … plakalı taşıtın … Taşımacılık Turizm İnşaat ve Ticaret Ltd. Şti. adına, … plakalı taşıtın ise … adına tescil edilmiş olduğu, her iki taşıtın ticari amaçla yurtiçinde tarifesiz yolcu taşımacılığı yapmak hususunda VI. Bölge Müdürlüğü’nden … no’lu yetki belgesini almış olan … Tur Turizm Taşımacılık Petrol Ürünleri İnşaat Temizlik Gıda Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. firmasının mevcut (D2) yetki belgesinde sözleşmeli olarak kayıtlı olduğu, ticari amaçla yolcu taşımacılığı yapmak konusunda davacı ve söz konusu diğer kişiler adına düzenlenmiş herhangi bir yetki belgesinin olmadığının tespit edildiğinin bildirilmesi üzerine davalı idarece … tarihli yazı ile davacıdan, anılan belgelerin 09/04/2021 tarihine kadar teslim edilmesinin istenildiği, eksikliğin yapılan bildirime rağmen tamamlanmadığı, bu durumda, davacı tarafından ihaleye konu iş kapsamında kullanılacak araçların Karayolu Taşıma Kanunu ve Karayolu Taşıma Yönetmeliği uyarınca aranan şartları taşıması gerektiği, bahsi geçen iki aracın yetki belgelerinin farklı bir firmaya ait olduğu anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nce; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, ihale şartnamesinde aranmayan şartın ihale kesinleştikten sonra bulunmadığı ileri sürülerek tesis edilen işlemin hukuka uygun olmadığı, ihale sözleşmesinden sonra gerekli belgeler ve kontroller yapılarak hizmet alımına başlandığı, ihaleyi alan kişiye ait D2 ve D4 belgelerinin bulunması gerektiğine yönelik herhangi bir kuralın yer almadığı, yasaklamayı gerektiren bir fiil ve davranışının olmadığı, idarece eksikliğin giderilmesi için yeterli süre verilmeden işlem tesis edildiği, daha sonra çıkılan ihalede C ve D2 yetki belgelerinin ibrazının açıkça ve özel olarak istenildiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idareler tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NUN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
USUL YÖNÜNDEN:
Isparta İl Sağlık Müdürlüğü’nce 11/11/2020 tarihinde gerçekleştirilen “2021 Yılı Sürücülü Sürücüsüz Araç Kiralama Hizmeti Alım İşi” ihalesi davacının uhdesinde kalmış, 21/12/2020 tarihinde sözleşme imzalanmıştır. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı VI. Bölge Müdürlüğü’nün … tarih ve … sayılı yazısıyla ihale kapsamında kullanılan 2 araç için davacı adına düzenlenmiş D2 veya D4 yetki belgesi bulunmadığının bildirilmesi üzerine 06/04/2021 tarihli yazı ile anılan belgelerin 09/04/2021 tarihine kadar teslim edilmesinin istenilmiş, bu eksikliğin yapılan bildirime rağmen tamamlanmadığı gerekçesiyle 12/04/2021 tarihinde EKAP üzerinden bildirilen … sayılı işlemle ihale Sözleşmesi’nin 26. maddesi uyarınca sözleşmenin feshedilerek teminatın gelir kaydedildiği ve gerekli yasaklama işlemlerinin başlatıldığı bildirilmiştir. Bunun üzerine söz konusu işlemin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
Öte yandan, Sağlık Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı’nın … tarih ve …sayılı yazısında, davacı hakkında 4735 sayılı Kanun’un 26. maddesi uyarınca 1 (bir) süreyle bütün kamu kurum ve kuruluşlarının ihalelerine katılmaktan yasaklama kararı verildiği, yasaklama kararının 20/04/2021 tarih ve 31460 sayılı Resmî Gazete’de yayımlandığı belirtilmiştir.

İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin 1. fıkrasında, idarî dava türleri, “a) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları; b) İdarî eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları; c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idarî sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar” olarak belirtilmiş; 14. maddesinin 3. fıkrasında, dava dilekçelerinin, görev ve yetki, idarî merci tecavüzü, ehliyet, idarî davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, süre aşımı, husumet, 3. ve 5. maddelere uygun olup olmadıkları yönlerinden sırasıyla inceleneceği; aynı maddenin 6. fıkrasında, maddede belirtilen hususların ilk incelemeden sonra tespit edilmesi hâlinde de davanın her safhasında 15. madde hükmünün uygulanacağı; 15. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, 14. maddenin 3/a bendine göre adlî yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddedileceği; (b) bendinde ise, idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olmaması hâlinde davanın reddine karar verileceği kurala bağlanmıştır.
4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 4. maddesinde, “Bu Kanun’un uygulanmasında; (…) İhale; Bu Kanun’da yazılı usul ve şartlarla mal veya hizmet alımları ile yapım işlerinin istekliler arasından seçilecek birisi üzerine bırakıldığını gösteren ve ihale yetkilisinin onayını müteakip sözleşmenin imzalanması ile tamamlanan işlemleri, (…) ifade eder.”;
2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 4. maddesinde, “Bu Kanun’un uygulanmasında, (…) İhale: Bu Kanunda yazılı usul ve şartlarla, işin istekliler arasından seçilecek birisi üzerine bırakıldığını gösteren ve yetkili mercilerin onayı ile tamamlanan sözleşmeden önceki işlemleri, (…) ifade eder.” şeklinde tanımlanmıştır.
4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’nun 25. maddesinde, “Sözleşmenin uygulanması sırasında aşağıda belirtilen fiil veya davranışlarda bulunmak yasaktır: a) Hile, vaat, tehdit, nüfuz kullanma, çıkar sağlama, anlaşma, irtikap, rüşvet suretiyle veya başka yollarla sözleşmeye ilişkin işlemlere fesat karıştırmak veya buna teşebbüs etmek; b) Sahte belge düzenlemek, kullanmak veya bunlara teşebbüs etmek; c) Sözleşme konusu işin yapılması veya teslimi sırasında hileli malzeme, araç veya usuller kullanmak, fen ve sanat kurallarına aykırı, eksik, hatalı veya kusurlu imalat yapmak; d) Taahhüdünü yerine getirirken idareye zarar vermek; e) Bilgi ve deneyimini idarenin zararına kullanmak veya 29’uncu madde hükümlerine aykırı hareket etmek; f) Mücbir sebepler dışında, ihale dokümanı ve sözleşme hükümlerine uygun olarak taahhüdünü yerine getirmemek; g) Sözleşmenin 16’ncı madde hükmüne aykırı olarak devredilmesi veya devir alınması.”; aynı Kanun’un “İhalelere katılmaktan yasaklama” başlıklı 26. maddesinde, “25. maddede belirtilen fiil veya davranışlarda bulundukları tespit edilenler hakkında fiil veya davranışlarının özelliğine göre, bir yıldan az olmamak üzere iki yıla kadar, 4734 sayılı Kanun’un 2. ve 3. maddeleri ile istisna edilenler dahil bütün kamu kurum ve kuruluşlarının ihalelerine katılmaktan yasaklama kararı verilir. Katılma yasakları, sözleşmeyi uygulayan bakanlık veya ilgili veya bağlı bulunulan bakanlık, herhangi bir bakanlığın ilgili veya bağlı kuruluşu sayılmayan idarelerde bu idarelerin ihale yetkilileri, il özel idareleri ve bunlara bağlı birlik, müessese ve işletmelerde İçişleri Bakanlığı; belediyeler ve bunlara bağlı birlik, müessese ve işletmelerde ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından verilir.”
kuralına yer verilmiştir.
İhaleye ait Teknik Şartname’nin 3. maddesinde, “Yüklenici, gerek sürücüler gerekse araçlarla ilgili olarak; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Yönetmeliği ile 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ve Karayolu Taşıma Yönetmeliği hükümlerinde belirtilen şartları sağlayacaktır.” düzenlemesi yer almıştır.
İhale Sözleşmesi’nin 26/1-b maddesinde, “Sözleşmenin uygulanması sırasında yüklenicinin 4735 sayılı Kanun’un 25. maddesinde belirtilen yasak fiil ve davranışlarda bulunduğunun tespit edilmesi hâlinde ayrıca protesto çekmeye gerek kalmaksızın kesin teminat ve varsa ek kesin teminatlar gelir kaydedilir ve sözleşme feshedilerek hesabı genel hükümlere göre tasfiye edilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava konusu işlemin, sözleşmenin feshedilerek teminatın gelir kaydedilmesine yönelik kısmı yönünden;
İhale mevzuatı çerçevesinde ihale aşamasında tesis edilen işlemlerden doğan uyuşmazlıkların idarî yargı yerlerince, ihale safhası tamamlanıp taraflar arasında sözleşme imzalandıktan sonra ortaya çıkan ve sözleşme hükümlerinin uygulanmasından kaynaklanan uyuşmazlıkların ise adlî yargı yerlerinde görülmesi gerekmektedir.
Dava konusu ihale sözleşmesi kapsamında temin edilen araçlarla sözleşmede belirtilen şartlara uygun şekilde işin ifa edilip edilmediği ve söz konusu araçların gerekli belgelerinin bulunup bulunmadığı hususunun, sözleşme imzalandıktan sonra borcun ifası aşamasına ilişkin olduğu, söz konusu eksikliklerin verilen sürede tamamlanmaması üzerine idare tarafından Sözleşme’nin 26. maddesi uyarınca dava konusu sözleşmenin feshi ve teminatın gelir kaydedilmesine yönelik işlemin tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, ihtilafın, ihale sürecine ilişkin hususlardan kaynaklanmadığı, ihale gerçekleştikten ve sözleşme imzalandıktan sonra, sözleşmeden doğan borcun ifası aşamasında meydana gelen olaylar üzerine sözleşme hükmüne dayanılarak tesis edilen işlemden kaynaklandığı anlaşıldığından, davanın, sözleşmenin feshine ve teminatın gelir kaydedilmesine yönelik kısmının görüm ve çözümünde adlî yargı mercilerinin görevli olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Dava konusu işlemin davacı hakkında yasaklama işlemlerinin başlatılmasına yönelik kısmı yönünden;
Kesin ve yürütülmesi zorunlu işlemler; idarenin, kamu gücüne dayanarak tek yanlı irade beyanıyla tesis ettiği, hukuk düzeninde değişiklik yapan, yani başkaca bir işlemin varlığına gerek olmaksızın doğrudan ilgililerin hukukunu etkileyen işlemler olup, işlemin kesin ve yürütülebilir nitelikte olması iptal davasına konu olması için zorunlu şartlardandır.
Uyuşmazlıkta, dava konusu 12/04/2021 tarihli işlem ile yasaklama işlemlerinin başlatıldığının bildirildiği, davacının ihalelere katılmaktan yasaklanması için yasal işlemlerin başlatılması hususunda bilgi ve belgelerin davalı idarenin … tarih ve … sayılı yazısı ile Sağlık Bakanlığı’na gönderilmesi sonrasında davacı hakkında 1 yıl süreyle tüm ihalelere katılmaktan yasaklama kararı verilerek, bu kararın 20/04/2021 tarih ve 31460 sayılı Resmî Gazete’de yayımlandığı görülmektedir.
Dava konusu edilen yasaklama işlemlerinin başlatılmasına yönelik işlemin ilgili idarece alınacak yasaklama kararı için süreci başlatma yönünde bir işlem olduğu, bu işlem sonrasında yasaklama işleminin tesis edilmesi için gerekli evrakların Bakanlığa gönderilmesi üzerine Bakanlıkça asıl yasaklama işleminin tesis edildiği görüldüğünden, dava konusu edilen yasaklama işlemlerinin başlatılmasına yönelik işlemin yasaklama kararı verilebilmesi için getirilen teklif niteliğinde olduğu, tek başına hukukî sonuç doğurmadığı anlaşılmıştır.
Bu durumda, idari davaya konu olabilecek kesin ve icraî bir işlem niteliğinde olmayan dava konusu işlemin yasaklama işlemlerinin başlatılmasına yönelik kısmı bakımından açılan davanın incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, dava konusu işlemin, sözleşmenin feshine ve teminatın gelir kaydedilmesine yönelik kısmı bakımından davanın görev yönünden reddine; yasaklama işlemlerinin başlatılmasına yönelik kısmı bakımından ise davanın incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerekirken, esasın incelenmesi suretiyle verilen davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında usul kurallarına uygunluk bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’ne gönderilmesine, 14/03/2023 tarihinde kesin olarak kısmen oybirliğiyle kısmen oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Anayasa’nın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu kurala bağlanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlıklı 2. maddesinde, “İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları” idari dava türü olarak sayılmış, aynı Kanun’un 14. maddesinde ise, dava dilekçesinin idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı yönünden inceleneceği belirtilmiştir.
İdari işlemin icrailiği (yürütülebilir olması), işlemin muhatabı üzerinde başka bir işleme gerek olmaksızın doğrudan çeşitli hukuki sonuçlar doğurmasıdır. Diğer bir deyişle idari işlemin icrai (yürütülebilir) nitelikte olması için ilgililerin hukuksal durumunu değiştirmesi, ilgilileri hukuksal yönden etkilemesi gerekmektedir.
İdari işlemin icrailik unsurunu değerlendirirken işlemin “kesin” ve “nihai” olması hususları üzerinde de durulması gereklidir. Öğretide ve yargı kararlarında, idari karar alma süreci içinde gerçekleştirilen işlemlerin de iptal davasına konu oluşturabileceği kabul edilmektedir. “Ayrılabilir işlemler” kuramı olarak da adlandırılan bu kabulün amacı, bir idari süreç içinde yer alan işlemlerin hukuki sonuçlar doğurması halinde bu süreçten bağımsız olarak dava edilebilmelerinin sağlanmasıdır.
4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’nun İhalelere katılmaktan yasaklama başlıklı 26. maddesinde; “25. maddede belirtilen fiil veya davranışlarda bulundukları tespit edilenler hakkında fiil veya davranışlarının özelliğine göre, bir yıldan az olmamak üzere iki yıla kadar, 4734 sayılı Kanun’un 2. ve 3. maddeleri ile istisna edilenler dahil bütün kamu kurum ve kuruluşlarının ihalelerine katılmaktan yasaklama kararı verilir. Katılma yasakları, sözleşmeyi uygulayan bakanlık veya ilgili veya bağlı bulunulan bakanlık, herhangi bir bakanlığın ilgili veya bağlı kuruluşu sayılmayan idarelerde bu idarelerin ihale yetkilileri, il özel idareleri ve bunlara bağlı birlik, müessese ve işletmelerde İçişleri Bakanlığı; belediyeler ve bunlara bağlı birlik, müessese ve işletmelerde ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından verilir.” düzenlemesi yer almıştır.
Ayrıca, aynı Kanun’un 58. maddesinin 3. fıkrasında, ihale sırasında veya sonrasında ihalelere katılmaktan yasaklamayı gerektirir fiil veya davranışlarda bulundukları tespit edilenlerin, idarelerce o ihaleye iştirak ettirilmeyecekleri gibi yasaklama kararının yürürlüğe girdiği tarihe kadar aynı idare tarafından yapılacak sonraki ihalelere de iştirak ettirilmeyecekleri kuralına yer verilmiştir.
Dava konusu olayda, ihaleyi gerçekleştiren idarece 12/04/2021 tarihli işlem ile yasaklama işlemlerinin başlatıldığının bildirildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, dava konusu işlem ihalelere katılmaktan yasaklama işlemi süreci içerisinde yer alan ve süreci başlatan işlem olup, her ne kadar yasaklama işlemi nihai olarak bakanlıkça yapılacak olsa da dava konusu işlem ile 4734 sayılı Kanun’un 58. maddesinin 3. fıkrası uyarınca yasaklama kararının yürürlüğe gireceği tarihe kadar aynı idare tarafından yapılacak sonraki ihalelere de iştirak ettirilmeyeceği göz önüne alındığında ilgilinin üzerinde doğrudan hukuki sonuç doğması nedeniyle basit bir hazırlık işlemi olarak kabul edilmesi mümkün gözükmediğinden, ihalelere katılmaktan yasaklama işlemi süreci içerisinde bağımsız olarak ayrıca davaya konu edilebilir olduğunun kabulü gerekmektedir.
Öte yandan, Anayasa’nın 2. maddesinde ifadesini bulan hukuk devleti kavramı, vatandaşların hukukî güvenlik içinde bulundukları, devletin işlem ve eylemlerinin hukuk kurallarına bağlı olduğu devleti ifade eder. Bir devletin hukuk devleti olarak nitelendirilebilmesi için gerekli olan unsurların en önemlilerinden biri, idarenin işlem ve eylemlerinin yargısal denetime tabi tutulabilmesidir. Bir devlette idarenin işlem ve eylemlerinin yargısal denetime tabi tutulması önünde engeller bulunması durumunda, o devletin hukuk devleti olma vasfı da zedelenecektir.
Anayasa’nın 36. maddesi, “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz.” hükmünü haizdir. Anayasa’nın 36. maddesiyle güvence altına alınan dava yoluyla hak arama özgürlüğü, bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden birisini oluşturmaktadır. Kişinin, kendisini savunabilmesinin ya da maruz kaldığı haksız bir uygulama veya işleme karşı haklılığını ileri sürüp kanıtlayabilmesinin en etkili ve güvenceli yolu yargı mercileri önünde hakkını arayabilmesidir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin adil yargılanma hakkının düzenlendiği 6. maddesine ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında; dava yoksa, adil, aleni ve gecikmesiz bir yargılamadan söz edilemeyeceği, mahkeme önünde hak arama yolunun fiilen yahut hukuken geçici de olsa kapatılmasının veya kullanımını imkânsız kılan koşullara bağlanarak sınırlandırılmasının adil yargılanma hakkının ihlâli anlamına geleceği belirtilmekte, mahkemeye başvuru hakkının yasal birtakım şartlara tabi tutulması kabul edilebilir bulunsa da, mahkemelerin usul kurallarını uygularken bir yandan âdil yargılanma hakkını ihlâl edebilecek aşırı şekilcilikten, diğer yandan da yasalar tarafından düzenlenen usul kurallarının ortadan kaldırılması sonucunu doğurabilecek aşırı gevşeklikten kaçınmaları gerektiği, kuralların belirlilik ve iyi adalet yönetimini sağlama amacına hizmet etme işlevlerini yitirmesi hâlinde ve davaların esasının yetkili mahkeme tarafından karara bağlanmasını önleyecek birtakım bariyerler oluşturma fonksiyonu görmesi durumunda mahkemeye erişim hakkının zedeleneceği kabul edilmektedir. Bu itibarla, mahkemeye erişim hakkının zedelenmemesini teminen 2577 sayılı Kanun’un 14. maddesinde yer verilen davaya konu idari işlemin kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olması kuralının geniş yorumlanması gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, yasaklılık işlemlerinin başlatılması işlemine ilişkin uyuşmazlığın esasının incelenmesi gerektiği oyu ile Dairemizin bozma kararının bu kısmına katılmıyorum.