Danıştay Kararı 13. Daire 2023/416 E. 2023/1606 K. 04.04.2023 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2023/416 E.  ,  2023/1606 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2023/416
Karar No:2023/1606

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Odası
VEKİLİ : Av. …

MÜDAHİL (DAVACI YANINDA) : … Odası (… Şubesi)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

MÜDAHİL (DAVALI YANINDA) : …Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:…sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’nca, 29/04/2022 tarihinde 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 21. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca pazarlık usulü ile gerçekleştirilen, … ihale kayıt numaralı “İstanbul Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi ve Millet Bahçesine Ait Sosyal Donatılar İnşaatları ile Altyapı ve Çevre Düzenlemesi İşi” ihalesinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …… İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; 4734 sayılı Kanun kapsamındaki idarelerce yapılacak ihalelerde öncelikle açık ihale usulünün esas alınacağı, diğer ihale usullerinin anılan Kanun’da belirtilen özel hâllerde kullanılacağı, idarelerin, ihaleyi pazarlık usulü ile yapabilmesi için, doğal afet, salgın hastalık, can veya mal kaybı tehlikesi gibi ani ve beklenmeyen veya yapım tekniği açısından özellik arz eden veya yapı veya can ve mal güvenliğinin sağlanması açısından ivedilikle yapılması gerekliliği idarece belirlenen hâllerde veyahut idare tarafından önceden öngörülemeyen olayların ortaya çıkması ve bu nedenlerle ihalenin ivedi olarak yapılması zorunluluğunun doğması şartlarının bir arada ve birbirine bağlı olarak gerçekleşmesinin gerektiği;
İstanbul Havalimanı’nın faaliyete geçmesi ile birlikte Atatürk Havalimanı’nın doğu-batı pistlerinin mevcut hâliyle hizmet vermeye devam ettiği, kuzey-güney pistlerinin ise atıl duruma geldiği, uyuşmazlığa konu millet bahçesi projesinin de atıl pistlerin bulunduğu alanda yapılacak olduğu, öte yandan, ihalenin 68.510,16 m2’lik inşaat alanında konvansiyonel kalıp sistemiyle sosyal donatı inşaatları ve 1.970.000,00 m2’lik alanında millet bahçesi genel altyapı, peyzaj düzenlemesi ve rekreasyon alanı yapımı işlerini kapsadığı ve yapım tekniği açısından özellik arz ettiği anlaşıldığından, pazarlık usulü ile gerçekleştirilen dava konusu ihale işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare ve davalı yanında müdahil tarafından, temyize konu Mahkeme kararının hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
USUL YÖNÜNDEN:
MADDİ OLAY :
TOKİ Başkanlığı’nca, … tarihinde … ihale kayıt numaralı “İstanbul Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi ve Millet Bahçesine Ait Sosyal Donatılar İnşaatları ile Altyapı ve Çevre Düzenlemesi İşi” ihalesi gerçekleştirilmiş, anılan ihalenin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14. maddesinin 3. fıkrasında, dilekçelerin görev ve yetki, idarî merci tecavüzü, ehliyet, idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, süre aşımı, husumet ve Kanun’un 3. ve 5. maddelerine uygun olup olmadıkları yönlerinden sırasıyla inceleneceği; 15. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde ise, yetkili olmayan mahkemede açılan davanın yetki yönünden reddine karar verileceği kurala bağlanmıştır.
2577 sayılı Kanun’un 32. maddesinde, ”1- Göreve ilişkin hükümler saklı kalmak şartıyla bu Kanunda veya özel kanunlarda yetkili idare mahkemesinin gösterilmemiş olması hâlinde, yetkili idare mahkemesi, dava konusu olan idari işlemi veya idari sözleşmeyi yapan idarî merciin bulunduğu yerdeki idare mahkemesidir. 2- Bu Kanun’un uygulanmasında yetki kamu düzenindendir.”; 34. maddesinin 1. fıkrasında ise, “İmar, kamulaştırma, yıkım, işgal, tahsis, ruhsat ve iskan gibi taşınmaz mallarla ilgili mevzuatın uygulanmasında veya bunlara bağlı her türlü haklara veya kamu mallarına ilişkin idari davalarda yetkili mahkeme taşınmaz malların bulunduğu yer idare mahkemesidir.” kuralına yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdari davalarda genel yetki, 2577 sayılı Kanun’un 32. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddenin yukarıda yer verilen birinci fıkrasına göre, iptal davalarında yetki konusundaki genel kural, dava konusu idari işlemi tesis eden idari merciin bulunduğu yerdeki idare mahkemesinin yetkili olmasıdır.
2577 sayılı Kanun’un 33. ile 37. maddeleri arasında ise, kamu görevlileri ile ilgili davalarda, taşınmaz ve taşınır mallara ilişkin davalarda, tam yargı davalarında ve vergi uyuşmazlıklarında geçerli olan özel yetki kuralları düzenlenmiştir.
2577 sayılı Kanun’un 34. maddesinde, taşınmaz mallarla ilgili mevzuatın uygulanmasından kaynaklanan iptal ve tam yargı davaları ile konusu taşınmaz mal olan idari sözleşme uyuşmazlıklarından ve ayrıca kamu mallarına ilişkin idari davalardan söz edilmiştir. Maddenin öngördüğü özel yetki kuralı kesin nitelikte olduğundan, anılan davaların mutlaka ilgili taşınmazın bulunduğu yerdeki idare mahkemesinde görülmesi gerekmekte, 32. maddenin birinci fıkrasındaki genel yetki kuralının bu alanda geçerliliği bulunmamaktadır (Kâzım Yenice, Yüksel Esin, Açıklamalı-İçtihatlı-Notlu İdari Yargılama Usulü, Ankara, Arısan Matbaacılık ve Ambalaj Sanayi, 1983, Ankara, s.656).
Aslında, 2577 sayılı Kanun’un 2. maddesinde düzenlenen idarî dava türlerinden hiçbirinin konusu taşınmaz mallar değildir. Dolayısıyla, 34. maddede yer alan “taşınmaz mallara ilişkin davalar” ifadesinden anlaşılması gereken, taşınmaz malları konu edinen idarî davalar değil; “idarî uyuşmazlığın kaynağı olan taşınmaz mallarla ilgili bir isteği karşılayan” ya da “taşınmaz mallar üzerindeki bir hakkı ihlâl eden” idarî işlemleri konu edinen idarî davalardır (Turgut Candan, Açıklamalı İdari Yargılama Usulü Kanunu, 8. Baskı, Ankara, Yetkin Yayınları, 2020, Ankara, s.1051).
Bu durumda, iptal davalarında, yetkili mahkemenin tespitinde 32. maddede belirlenen ilkenin uygulanmasının esas olduğu; bu genel kuraldan ayrılmanın ancak özel bir yetki kuralının varlığı hâlinde mümkün olduğu, 2577 sayılı Kanun’un 34. maddesinde düzenlenen özel yetki kuralının ise taşınmaz mallarla ilgili mevzuatın uygulanmasını veya taşınmaza bağlı hakları konu alan işlemlere karşı açılan davalara yönelik olduğu açıktır.
Dosyanın incelenmesinden, TOKİ 29/04/2022 tarihinde gerçekleştirilen ihalenin iptali isteminden kaynaklanan ihtilâfın, 2577 sayılı Kanun’un 34. maddesinin birinci fıkrası kapsamında imar, kamulaştırma, yıkım, işgal, tahsis, ruhsat ve iskân gibi taşınmaz mallarla ilgili mevzuatın uygulanmasına veya taşınmaza bağlı hak kapsamında bulunan bir işleme yönelik olmadığı, taşınmaz hukukuna ilişkin herhangi bir kuralla ilgili olmaksızın, gerçekleştirilen ihaleye yönelik olduğu anlaşıldığından, uyuşmazlığın çözümünde 2577 sayılı Kanun’un 32. maddesinin birinci fıkrası kapsamındaki genel yetki kuralı uyarınca, dava konusu işlemleri tesis eden idarî merci olan Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’nın bulunduğu yerdeki Ankara İdare Mahkemesi’nin yetkili olduğu anlaşıldığından, yetkisiz yargı yerince uyuşmazlığın esası incelenerek verilen kararda usûl kurallarına uygunluk bulunmamaktadır.
Öte yandan, dava konusu işlemin 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesi ile getirilen “ivedi yargılama usûlüne” tâbi olması nedeniyle, bu hükümlerin İdare Mahkemesi kararının yetki yönünden bozulmasına etkisinin ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir.
2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin 2. fıkrasında, dava ve temyiz aşamasında uygulanması gereken ivedi yargılama usulü düzenlenmiş olup; fıkranın (i) bendinde, “Danıştay evrak üzerinde yaptığı inceleme sonunda, maddi vakıalar hakkında edinilen bilgiyi yeterli görürse veya temyiz sadece hukuki noktalara ilişkin ise yahut temyiz olunan karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkün ise işin esası hakkında karar verir. Aksi hâlde gerekli inceleme ve tahkikatı kendisi yaparak esas hakkında yeniden karar verir. Ancak, ilk inceleme üzerine verilen kararlara karşı yapılan temyizi haklı bulduğu hâllerde kararı bozmakla birlikte dosyayı geri gönderir. Temyiz üzerine verilen kararlar kesindir.” kuralı yer almıştır.
Aktarılan düzenlemeden, ivedi yargılama usulünde, verilen karar kesin olmak üzere, temyiz incelemesini yapan Danıştay’a inceleme ve tahkikat görevinin verildiği; sadece mahkeme tarafından ilk inceleme üzerine verilen kararlar yönünden kararın temyizen bozularak dosyanın geri gönderilme hakkının tanındığı görülmektedir. Bununla birlikte, bu kuralın “görevli ve yetkili” bir mahkeme tarafından verilen kararlar için geçerli olduğu açıktır. Nitekim, 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesinde, temyiz incelemesi sonucunda Danıştay’ın görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı kurala bağlanmış olup, ivedi yargılama usulüne ilişkin düzenlemelerin bu kuraldan ayrı olarak değerlendirilmesine imkân bulunmamaktadır.
Bu çerçevede, ivedi yargılama usulüne göre ilk derecede verilen kararın temyiz incelemesi sırasında, ilk incelemede tespit edilmesi gereken usule aykırılıkların belirlenmesi hâlinde de kararın bozularak dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesi gerekmektedir. Aksi bir düşüncenin kabulü; 2577 sayılı Kanun’un 32. maddesindeki, yetkinin kamu düzeninden olduğu kuralına ve yine aynı Kanun’un 14. maddesinin altıncı fıkrasındaki, ilk inceleme üzerine 15. madde uyarınca verilebilecek kararların, ilk incelemeden sonra tespit edilmesi hâlinde de davanın her safhasında verilebileceği kuralına aykırılık oluşturur.
Bu itibarla, “yetkisiz” mahkeme tarafından verilen esasa yönelik kararın bozularak yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın kararı veren Mahkemeye gönderilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Kullanılmayan …-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine,
4. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
5. 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 04/04/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.