Danıştay 13. Daire Başkanlığı 2023/1182 E. , 2023/2188 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2023/1182
Karar No:2023/2188
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Hafriyat İnşaat Taahhüt Nakliyat ve Temizlik
Hizmetleri Ticaret Ltd. Şti.
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU :… İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Maçka Belediye Başkanlığı Fen İşleri Müdürlüğü’nce, 14/11/2022 tarihinde açık ihale usulüyle gerçekleştirilen “İlçemiz Hamsiköy, Dikkaya, Çıralı, Güzelyayla Mahalleleri ve Güzelyayla Mahallesi – Turnagöl Yayla Yolu Hazır Beton Kaplanması” ihalesinin iptal edilmesi kararına karşı yapılan şikâyet başvurusunun reddine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; her ne kadar ihalenin iptal edilmesi kararına karşı yapılan şikâyet başvurusunun reddine ilişkin işlem dava konusu edilmiş ise de dava konusu ihalenin iptali kararının şikâyet veya itirazen şikâyet başvurusu sonucu alınmadığı, davalı idarenin ihaleyi re’sen iptal ettiği, dolayısıyla dava konusu işlemin iptali için şikâyet veya itirazen şikâyet başvurusunda bulunulmaksızın doğrudan dava açılmasının mümkün olduğu, bu itibarla, dava konusu ihalenin iptali kararının 18/11/2022 tarihinde öğrenildiği, 2577 sayılı Kanun’un 11. maddesi hükümlerinin uygulanma imkânı bulunmayan ivedi yargılama usulüne tâbi işbu uyuşmazlıkta, öğrenme tarihi olan 18/11/2022 tarihinden itibaren 30 gün içerisinde, en son 19/12/2022 tarihinde dava açılması gerektiği hâlde, bu süre geçirildikten sonra 26/12/2022 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, şikâyet yolunun dava açılmadan önce tüketilmesi gereken mecburi bir idari başvuru yolu olduğu, gerekli yasal yollar tüketildikten sonra süresinde dava açıldığı, dolayısıyla Mahkeme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … ‘IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
USUL YÖNÜNDEN:
MADDİ OLAY :
Maçka Belediye Başkanlığı tarafından 14/11/2022 tarihinde açık ihale usulü ile gerçekleştirilen “İlçemiz Hamsiköy, Dikkaya, Çıralı, Güzelyayla Mahalleleri ve Güzelyayla Mahallesi – Turnagöl Yayla Yolu Hazır Beton Kaplanması” ihalesine beş istekli geçerli teklif sunmuş, ancak ihale komisyonunun … tarih ve … sayılı kararı ile uyuşmazlığa konu ihalenin 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 40. maddesi uyarınca iptaline karar verilmiştir.
İstekli sıfatını haiz davacı tarafından anılan kararın iptali istemiyle 21/11/2022 tarihinde yapılan şikâyet başvurusu, ihale yetkilisinin … tarih ve … sayılı işlemi ile reddedilmiş, anılan işlemin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasa’nın “Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü” başlıklı 11. maddesinde, Anayasa hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu; “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesinde, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu kurala bağlanmıştır. Anayasa’nın “Temel hak ve hürriyetlerin korunması” başlıklı 40. maddesine, 03/10/2001 tarih ve 4709 sayılı Kanun’un 16. maddesiyle eklenen ikinci fıkrada ise, “Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır.” kuralı yer almıştır.
Bu ek fıkranın gerekçesinde, değişikliğin, bireylerin yargı ya da idari makamlar önünde sonuna kadar haklarını arayabilmelerine kolaylık ve imkân sağlanması amacıyla ve son derece dağınık mevzuat karşısında kanun yolu, mercii ve sürelerin belirtilmesinin hak arama, hak ve hürriyetlerin korunması açısından zorunluluk hâline gelmesi nedeniyle yapıldığı belirtilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Anayasal düzenlemeler ve değinilen gerekçeden; Devletin, kurumları vasıtasıyla tesis edilen her türlü işlemlerinde, bu işlemlere karşı başvurulacak yargı yeri veya idari makamlar ile başvuru süresinin gösterilmesinin bir anayasal zorunluluk hâline getirildiği anlaşılmaktadır. Anayasa’nın bağlayıcılığı karşısında, bu zorunluluğa; yasama, yürütme ve yargı organlarının, idare makamlarının ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının uymakla yükümlü oldukları sonucuna ulaşılmaktadır.
Anayasal düzenlemeler, kural olarak doğrudan uygulanacak hükümlerden olmayıp, kanunlarda gerekli düzenlemeler yapılarak yaşama geçirilirler. Ancak, öğretide ve Anayasa Mahkemesi’nin kimi kararlarında, yürürlüğe konulması gereken yasal düzenlemede yer verilmesi gereken konuların Anayasa metninde açıkça kurala bağlandığı durumlarda, bir özel yasa ya da yürürlükteki yasalarda uygun değişiklik yapılması gerekmeksizin Anayasa hükümlerinin doğrudan uygulanacağı kabul edilmektedir. Nitekim Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın 40. maddesinin ikinci fıkrasının doğrudan uygulanması gerektiğini, 08/12/2004 tarih ve E:2004/84, K:2004/124 sayılı kararında; 5225 sayılı Kanun’da, başvurulacak kanun yolu ve süresinin özel olarak düzenlenmemiş olmasının, Anayasa’nın 40. maddesine aykırılık oluşturmadığını belirterek benimsemiş ve kararında; bireyler hakkında kurulan işlemlere karşı kanun yolları, başvurulacak merciler ile sürelerin belirtilmesi yönünden Devlete verilen görevin bir zorunluluk içerdiğine, bu zorunluluk nedeniyle her yasada özel bir düzenleme yapılması gerekmediğine değinerek, Anayasa’nın 40. maddesinin ikinci fıkrasının, doğrudan uygulanır nitelik taşıdığını kabul etmiştir.
Devletin, işlemlerinde, bireylerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorunda olduğunu düzenleyen Anayasa’nın 40. maddesinin ikinci fıkrasının, ayrı bir yasal düzenlemenin varlığını gerektirmeyen, doğrudan uygulanabilir nitelik taşımasından dolayı, yasama, yürütme ve yargı organlarının, idare makamlarının ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının işlemlerinde, bu işlemlere karşı başvurulacak idari mercileri ve kanun yolları ile sürelerini belirtmesi zorunludur.
Dosyanın incelenmesinden, uyuşmazlığa konu ihalenin, yaklaşık maliyetin yanlış hesaplandığı gerekçesiyle iptal edildiği, iptal bildirimini içeren … tarih ve … sayılı işlemin davacı şirkete 18/11/2022 tarihinde EKAP üzerinden bildirildiği, söz konusu bildirimde 10 gün içerisinde idareye şikâyet başvurusunda bulunulabileceğinin yazıldığı, bunun üzerine davacının 21/11/2022 tarihli dilekçe ile idareye şikâyet başvurusunda bulunduğu, davalı idarece 24/11/2022 tarihli karar ile başvurunun reddine karar verildiği ve 10 gün içerisinde Kamu İhale Kurumuna itirazen şikâyet başvurusunda bulunulabileceğinin belirtildiği, bu bildirim üzerine davacı tarafından 29/11/2022 tarihinde Kamu İhale Kurumu’na başvuru yapıldığı, başvuru üzerine Kamu İhale Kurulu tarafından 07/12/2022 tarihinde başvurunun görev yönünden reddine karar verildiği, bunun üzerine davacı tarafından 26/12/2022 tarihinde kayda giren dilekçe ile bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, herhangi bir şikâyet ve itirazen şikâyet başvurusu olmaksızın ihalenin idarece re’sen iptal edilmesi hâlinde doğrudan dava açılması mümkün olmasına rağmen, dava konusu işlemde başvuru yolunun hatalı gösterilmesi nedeniyle idarenin doğru bilgilendirme yükümlülüğünü yerine getirmemesi ve hak arama özgürlüğünün ihlâl edilmiş olması karşısında, 18/11/2022 tarihinde davacıya yapılan bildirime uygun olarak yapılan şikâyet ve itirazen şikâyet başvurusu üzerine, ihalenin re’sen iptal edildiğinden bahisle Kamu İhale Kurulu’nca itirazen şikâyet başvurusun görev yönünden reddine karar verilmesinden sonra 26/12/2022 tarihinde açılan davanın süresinde olduğunun kabulü gerekmekte olup, Mahkemece davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesinde usul hükümlerine uygunluk bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:.., K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 04/05/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.