Danıştay Kararı 13. Daire 2023/1039 E. 2023/2172 K. 04.05.2023 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2023/1039 E.  ,  2023/2172 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2023/1039
Karar No:2023/2172

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurumu
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Balıkesir Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma HastanesiBaşhekimliği’nce 14/12/2022 tarihinde açık ihale usulü ile gerçekleştirilen “Malzeme Dahil Yemek Pişirme, Dağıtım ve Dağıtım Sonrası Hizmet Alımı” işi ihalesine ilişkin olarak yapılan itirazen şikâyet başvurusunun 1. ve 4. iddialar bakımından reddine dair 28/12/2022 tarih ve 2022/UH.I-1689 sayılı Kamu İhale Kurulu (Kurul) kararının iptali istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; davacı şirket tarafından, uyuşmazlığa konu ihaleye yönelik olarak 4 farklı iddia ile davalı idareye itirazen şikayet başvurusunda bulunulduğu, davalı idarece yapılan değerlendirmeler sonucunda 2. ve 3. iddia bakımından itirazen şikayet başvurusunun yerinde olduğu sonucuna varılarak söz konusu hukuka aykırılıkların düzeltici işlem ile giderilmesi mümkün olmadığından dava konusu ihalenin iptaline karar verildiği, bu durumda, uyuşmazlığa konu ihalenin dava konusu kurul kararıyla iptal edildiği, netice itibarıyla 1. ve 4. iddiaların da ihale dokümanlarına ilişkin olduğu ve söz konusu iddiaların dayanağı olan dokümanların da ihalenin iptali ile birlikte hukuk aleminde geçerliliklerini yitirdikleri anlaşıldığından, konusu kalmayan dava konusu ihale hakkında karar verilmesine yer olmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, Mahkemenin davanın esası hakkında inceleme yapmak suretiyle karar vermesi gerekirken aksi şekilde verilen kararın hukuka aykırı olduğu, dava konusu edilen iddiaların ihale dokümanına ilişkin olduğu ve Kurul tarafından reddedilen iddialara yönelik olarak dava yoluna gidildiği, öte yandan, itirazen şikâyet başvuru bedelinin iadesinin temin edilebilmesi için başvuru konusu iddiaların tamamında haklı bulunulması gerektiğinin ilgili mevzuat gereğince açık olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, idarece belirlenen benzen iş tanımının ihale konusu iş ile uyumlu olduğu, ihaleye katılımı daraltıcı nitelikte olmadığı, dolayısıyla davacının iddiasının reddi gerektiği, kaldı ki davacının iddialarının ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğu ve basiretli tacir kavramı ile bağdaşmadığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
USUL YÖNÜNDEN:
MADDİ OLAY :
Balıkesir Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Başhekimliği’nce 14/12/2022 tarihinde açık ihale usulüyle … ihale kayıt numaralı “Malzeme Dahil Yemek Pişirme, Dağıtım ve Dağıtım Sonrası Hizmet Alımı” işi ihalesi gerçekleştirilmiştir.
Söz konusu ihaleye ait dokümana yönelik olarak davacı şirket tarafından 17/11/2022 tarihinde yapılan şikâyet başvurusunun ihaleyi gerçekleştiren idarenin 24/11/2022 tarihli yazısı ile reddi üzerine davacı tarafından 05/12/2022 tarihinde itirazen şikâyet başvurusunda bulunulmuştur.
Kurul’un 28/12/2022 tarih ve 2022/UH.I-1689 sayılı kararıyla, davacı şirketin 1. ve 4. iddialarının reddine; 2. ve 3. iddialarının ise yerinde olduğu, tespit edilen mevzuata aykırılıkların düzeltici işlemle giderilemeyecek nitelikte olduğu sonucuna varılarak ihalenin iptaline karar verilmiştir.
Bunun üzerine davacı tarafından söz konusu Kurul kararının 1. ve 4. iddialar yönünden iptali istemi ile bakılan dava açılmıştır.
Mahkemece yapılan değerlendirme sonucunda, 1. ve 4. iddiaların da ihale dokümanına ilişkin olduğu ve söz konusu iddiaların dayanağı olan dokümanın da ihalenin iptali ile birlikte hukuk aleminde geçerliliklerini yitirdikleri gerekçesiyle dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir.
Davacı tarafından anılan karara karşı yapılan temyiz başvurusunda, Mahkemece dava konusu iddialar hakkında karar verilmemesinin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’na aykırı olduğu belirtilmiş ve söz konusu iddialar aynı şekilde ileri sürülerek, kararın bozulması istenilmiştir.

İLGİLİ MEVZUAT:
28/06/2014 tarih ve 29044 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 18. maddesiyle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’na eklenen “İvedi yargılama usulü”nün düzenlendiği 20/A maddesinde, “1. İvedi yargılama usulü aşağıda sayılan işlemlerden doğan uyuşmazlıklar hakkında uygulanır: a) İhaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemleri … 2. İvedi yargılama usulünde: …. g) Verilen nihai kararlara kârşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir. … i) Danıştay evrak üzerinde yaptığı inceleme sonunda, maddi vakıalar hakkında edinilen bilgiyi yeterli görürse veya temyiz sadece hukukî noktalara ilişkin ise yahut temyiz olunan karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkün ise işin esası hakkında karar verir. Aksi hâlde gerekli inceleme ve tahkikatı kendisi yaparak esas hakkında yeniden karar verir. Ancak, ilk inceleme üzerine verilen kararlara kârşı yapılan temyizi haklı bulduğu hâllerde kararı bozmakla birlikte dosyayı geri gönderir. Temyiz üzerine verilen kararlar kesindir.” kuralına yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava dilekçesinde, 28/12/2022 tarih ve 2022/UH.I-1689 sayılı Kurul kararının 1 ve 4. iddiaları yönünden reddine ilişkin kısmının iptalinin istendiği belirtilmiş olup, ihtilâf konusu ihalenin iptaline karar verilmiş olmasının, dava konusu iddiaların hukukilik denetiminin gerçekleştirilmesine mâni olmayacağından, söz konusu iddiaların esasının değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu itibarla, İdare Mahkemesi kararında yer alan hükmün eksik olduğu sonucuna varılmıştır.
2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesi ile idarî yargıda başvuru, inceleme ve yargılama usûlüne ilişkin olarak bazı yenilikler getirilmiş, genel yargılama usulüne göre yargılama sürecini hızlandıracak önemli değişiklikler yapılmıştır. Buna göre, temyiz incelemesine ilişkin olarak, 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinde öngörülen özel yargılama usûlünde genel kural, temyiz incelemesine konu olan kararda hukukî isabet görülmediğinin temyiz mercii tarafından tespit edilmesi hâlinde, dosyanın kararı veren mahkeme veya daireye geri gönderilmesi yerine, uyuşmazlığın esasının bizzat çözümlenerek karara bağlanması olup, bozma ile birlikte dosyanın geri gönderilmesi sadece ilk inceleme üzerine verilen kararlarla sınırlı tutulmuştur.
2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (g) bendinde yer alan “Verilen nihaî kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.” şeklindeki kuralda geçen “nihaî kararlar”dan anlaşılması gereken, davaya konu edilen işlemlerin ilk derece yargı yeri olarak hukuka uygunluk denetiminin yapılması ve bu konularda verilmiş nihaî bir kararın varlığı olduğundan, ilk derece yargı yerince davanın konusunun yanlış nitelendirilerek uyuşmazlık ile ilgili hukuka uygunluk denetimi yapılmadığı ve hüküm kurulmadığı durumlarda, ilk derecede uyuşmazlıkla ilgili verilmiş nihaî bir karardan söz edilmesi mümkün olmayıp, temyiz aşamasında Danıştay’ca, ilk derece hüküm kurulmayan dava konusu işlemle ilgili olarak uyuşmazlığın esası incelenerek hüküm kurulması hâlinde Kanun’un öngördüğü iki aşamalı yargısal denetimin gerçekleşmeyeceği açıktır.
2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinde, ilk derece mahkemelerince, uyuşmazlığa konu edilen işlemlerin hukuka uygunluk denetiminin yapılmamış olması hâlinde, üst derece mahkemesince ne yönde bir karar verileceği hususunda açık bir kural öngörülmemiş ise de, bu konunun kanun koyucu tarafından önceden öngörülmesinin mümkün olmaması ve hukuka uygun olanın uyuşmazlığın tüm boyutuyla ele alınıp, bu çerçevede bir hüküm kurulması olduğundan, bu istisnai durumun ayrıca mevzuatta düzenlenmesine gerek bulunmamaktadır.
Dava konusu uyuşmazlığın 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesi kapsamında ivedi yargılama usulüne tabi “ilk derece” ve “temyiz” olmak üzere iki aşamalı olarak incelenmek zorunda olunması nedeniyle, ilk derece mahkemesince uyuşmazlıkla ilgili hüküm kurulmayan bir konuda, temyiz mercii tarafından dava konusu işlemin esasına ilişkin doğrudan yargılama yapılarak bir hüküm kurulmaması gerekir.
Bu itibarla, davacı tarafından dava dilekçesinde belirtilmesine rağmen Mahkemece dava dilekçesinde iptali istenilen 1. ve 4. iddialar bakımından hukuka uygunluk denetimi yapılmadan karar verildiği anlaşıldığından, iki aşamalı olması gereken yargısal denetimin ilk aşaması olan ilk derecede yargısal denetimin gerçekleştirilmesi için dosyanın İdare Mahkemesine gönderilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 04/05/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.