Danıştay Kararı 13. Daire 2022/519 E. 2023/2407 K. 16.05.2023 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2022/519 E.  ,  2023/2407 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2022/519
Karar No : 2023/2407

DAVACI : … A.Ş.
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … Kurumu
VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU :
31/12/2015 tarih ve 29579 4. Mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan … tarih ve … sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (Kurul) kararının iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI :
Tarife metodolojisinde değişikliğe gidilmek suretiyle 2016 yılından itibaren 2 nolu kullanıcılara dağıtım bedeli tahakkuk ettirildiği, oysaki dağıtım faaliyetinin şirketin kendi mülkiyetinde bulunan dağıtım sistemiyle gerçekleştirildiği, dağıtım hattı yatırım bedeli ödenmeden söz konusu hattın işletme ve bakım sorumluluğunun dağıtım şirketine geçmesinin mümkün olmadığı, yeni tarifeyle verilmeyen bir hizmete karşılık ek maliyete katlanıldığı, yıllık enflasyon oranının üzerinde fiyat artışı yapıldığı, dağıtım bedeline ilişkin unsurların farklı bağlantı konumlarına göre dağıtım bedeli içerisinde ne kadar olduğunun belli olmadığı, bu anlamda 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununda öngörülen şeffaflık ilkesinin gereğinin yerine getirilmediği ileri sürülmüştür.

DAVALININ SAVUNMASI :
Dağıtım şirketlerinin lisanslarında belirlenen bölgedeki müşteri mülkiyetinde olan ya da olmayan tüm hatların işletimi, bu işletim için gerekli emre amade kapasiteyi bulundurma zorunluluğu ve bakım-onarım yükümlülüğü gibi sorumluluklarının bulunduğu, 01/01/2016 tarihinden itibaren geçerli elektrik fiyatlarının tüm abone gruplarında ağırlıklı ortalamada vergi ve fonlar hariç %6,8 artırıldığı, bu fiyat artışının tüm abone gruplarında ve bağlantı tiplerinde aynı oranda gerçekleşmediği, zira 2, 3 ve 4 nolu bağlantılar yerine OG-AG bağlantı seviyelerine göre fiyatlandırmaya geçildiği, dava konusu Kurul kararının tarife düzenleme yetkisi çerçevesinde dağıtım şirketlerine yönelik tesis edildiği, tüketicinin pazarlık gücünün olmadığı şebeke faaliyetlerine ilişkin maliyetlerin de dağıtım bedeli altında eşit, taraflar arasında ayrım gözetmeksizin fatura edilmesinin amaçlandığı savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesine göre Danıştay’ın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davalarda, temyiz incelemesi sonucu bozulan kararlar üzerine, Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurullarının kararlarına uyulması zorunlu olduğundan dava konusu işlemin sayaç okuma bedeli yönünden iptali gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI …’NIN DÜŞÜNCESİ: Dava; 31/12/2015 tarih ve 29579 4. Mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 31/12/2015 tarih ve 6051 sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kararının iptali istemiyle açılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 46. maddesinin 1. fıkrasında; Danıştay dava daireleri kararlarına karşı Danıştay’da temyiz yoluna başvurulabileceği, 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 38. maddesinde; Danıştay idari dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca temyizen inceleneceği, 2577 sayılı Yasanın 49. maddesinin 4. fıkrasında, Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davaların temyizen incelenmesinde, bu madde ile ısrar hariç 50. madde hükümlerinin kıyasen uygulanacağı, hükme bağlanmış olup, ilk derece mahkemesi sıfatıyla bakılan davalarda verilen kararların, temyiz incelemesi sonucunda ilgili dava daireleri kurulunca; usul veya esas bakımından yeniden bir araştırma, inceleme yapılmasını veya maddi ve hukuki olayın yeniden yorumlanmasını gerektirmeyecek sebeplerden biri nedeniyle bozulması durumunda, ilk kararı veren Danıştay dava dairesine “ısrar hakkı” tanınmamıştır. Dolayısıyla, kararı bozulan Danıştay dava dairesinin bu tür bozma kararlarına uyması yasa gereğidir.
Dosyanın incelenmesinden; Danıştay 13. Dairesinin 19.11.2019 günlü ve E:2016/766, K:2019/3659 sayılı Kararıyla; dava konusu Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu Kararının, dağıtım tarifeleri ile teknik ve teknik olmayan kayıp, sayaç okuma bedeli ve dağıtım bedeli yönlerinden incelenerek, anılan Kurul Kararında hukuka aykırılık bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verildiği, bu kararın davacı şirket tarafından temyiz edilmesi üzerine, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 09.12.2021 günlü ve E:2020/2173, K:2021/2933 sayılı kararıyla ve; “Daire Kararının dağıtım tarifeleri ile teknik ve teknik olmayan kayıp ile dağıtım bedeline ilişkin kısmında hukuka aykırılık bulunmadığı, sayaç okuma bedeline ilişkin kısmına gelince; konu ile ilgili daha önce verilmiş yargı kararlarında, sayaç okuma ve faturalama hizmetlerine ilişkin maliyetlerin, abone grubuna ve tüketilen enerji miktarına göre değişiklik gösterecek maliyetler olmadığı, perakende satış hizmet bedeli adı altında tahsil edilen sayaç okuma hizmetlerine ilişkin giderler nedeniyle ortaya çıkan bedelin serbest tüketicilerden abone başına sabit bir bedel olarak belirlenerek tahsil edilmesinin gerektiği ve buna ilişkin bedelin tüketilen elektrik enerjisi miktarı dikkate alınarak kWh üzerinden belirlenemeyeceğinin açık bir şekilde vurgulandığı, bu itibarla, davalı idarece yasal bir dayanağı olmaksızın, bu kararları bertaraf edecek şekilde uygulama yapılmamasının ve kararların gerekçesinin yapılacak düzenlemelerde göz önünde bulundurulmasının gerektiği, uyuşmazlıkta; davacının iptalini istediği düzenlemeye ve 2016-2020 yılları arasında uygulanması öngörülen tarife tablolarına bakıldığında; sayaç okumadan kaynaklı hizmet maliyeti ve buna ilişkin bedelin önceki uygulama dönemlerinden farklı olarak dağıtım tarifesi kapsamında değerlendirilmeye başlanıldığı ve serbest tüketicilerden diğer bedellerle birlikte dağıtım bedeli adı altında tahsili yoluna gidildiği görülmekle ve dağıtım bedelinin ne kadarlık kısmının sayaç okumaya ilişkin hizmet maliyetleri ile dağıtıma ilişkin diğer bedellerden oluştuğu ve bunların hangi miktar ve değer üzerinden hesaplandığı anlaşılamamakla birlikte; sayaç okuma bedelinin, abone grubuna ve tüketilen enerji miktarına göre değişiklik gösterecek maliyet niteliğinde olmadığı, abone başına sabit bir bedel olarak belirlenerek tahsil edilmesi gerektiği ve buna ilişkin bedelin tüketilen elektrik enerjisi miktarı dikkate alınarak kWh üzerinden belirlenemeyeceği yönündeki yargı kararlarına aykırı olarak nispi bir bedel olarak öngörüldüğü, her ne kadar konuyla ilgili tarife metodolojisi değişmiş ve sayaç okuma bedelinin nispi usulle belirlenemeyeceğine ilişkin yargı kararları önceki uygulama dönemlerine ilişkin olarak verilmiş olsa da yargı kararıyla ortaya konulan hususun; “sayaç okuma bedeli”nin, abone grubuna ve tüketilen enerji miktarına göre değişiklik gösterecek bir maliyet niteliğini taşımadığı, abone başına sabit bir bedel olarak belirlenerek tahsil edilmesi gerektiği ve buna ilişkin bedelin tüketilen elektrik enerjisi miktarı dikkate alınarak kWh üzerinden belirlenemeyeceği” olduğu, bu bağlamda, davalı idarece, yasal bir dayanağı olmaksızın ve yargı kararlarının gerekçeleri göz önünde bulundurulmadan, bu kararları bertaraf edecek şekilde uygulama yapılmasında hukuka uygunluk bulunmadığı” gerekçesiyle, Danıştay 13. Dairesinin temyiz istemine konu kararının “sayaç okuma bedeli”ne ilişkin kısmı yönünden bozulmasına karar verildiği anlaşılmış ve bozulan kısım yönünden dosya yeniden incelenmiştir.
Yukarıda yer verildiği üzere, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde, Danıştay’ın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davaların temyizen incelenmesi sonucunda Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nca verilen bozma kararlarına karşı, dava dairelerine ısrar etme olanağı tanınmadığı da dikkate alındığında; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun yukarıda yer verilen bozma kararında yer alan gerekçelerle, sayaç okuma bedelinin nispi bir bedel olarak faturalara yansıtılmasında hukuka uyarlık bulunmadığından, dava konusu Kurul Kararının “sayaç okuma bedeli” yönünden iptalinin gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; 31/12/2015 tarih ve 29579 4. Mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 31/12/2015 tarih ve 6051 sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kararının “sayaç okuma bedeli” yönünden iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Dairemizin 19/11/2019 tarih ve E:2016/766, K:2019/3659 sayılı davanın reddi yolundaki kararına karşı yapılan temyiz başvurusu sonucunda Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 09/12/2021 tarih ve E:2020/2173, K:2021/2933 sayılı kararıyla Dairemiz kararının sayaç okuma bedeline ilişkin kısmı yönünden bozulması, diğer kısımları yönünden onanması üzerine, bozulan kısımla sınırlı olarak gereği yeniden görüşüldü:
MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
5999-3 sayılı Dağıtım Lisansı Sahibi Tüzel Kişiler ve Görevli Tedarik Şirketlerinin Tarife Uygulamalarına İlişkin Usul ve Esaslar uyarınca 2016 yılının ilk çeyreğinde uygulanacak tarifelere ilişkin 6051 sayılı Kurul kararının iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dairemizin 19/11/2019 tarih ve E:2016/766, K:2019/3659 sayılı davanın reddi yolundaki kararının, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 09/12/2021 tarih ve E:2020/2173, K:2021/2933 sayılı kararı ile;
“31/12/2015 tarih ve 29579 4. Mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 31/12/2015 tarih ve 6051 sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kararının iptali istemiyle açılan davada, Danıştay Onüçüncü Dairesince genel olarak elektrik dağıtım faaliyetlerine ilişkin ayrı bir başlık altında bilgi verildikten sonra “dağıtım tarifeleri ile teknik ve teknik olmayan kayıp”, “sayaç okuma bedeli” ve “dağıtım bedeli” başlıkları altında hukukî irdeleme yapılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan Danıştay Onüçüncü Dairesi kararının, “dağıtım tarifeleri ile teknik ve teknik olmayan kayıp” ile “dağıtım bedeli”ne ilişkin kısmı, aynı gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın anılan kısımlarının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Daire kararının “Sayaç okuma bedeli”ne ilişkin kısmına gelince;
Anayasa’nın 138. maddesinde belirtilen yargı kararlarının uygulanması zorunluluğunu, kararların hiç uygulanmamasının önüne geçilmesinden ziyade, tam olarak yerine getirilmesini sağlamaya yönelik bir düzenleme olarak değerlendirmek gerekmektedir. Nitekim, Anayasa hükmünde yer alan kararların “değiştirilemeyeceği” ifadesi, kararın şeklen değil, içeriğine uygun olarak yerine getirilmesini belirtme amacını taşımaktadır.
Bu bağlamda, hukuk devletinde idarenin, yargı kararlarının maksadına uygun şekilde işlem tesis etmesi zorunlu olup, idare, yargı kararlarının gereklerinin, kararın gerekçesine uygun şekilde yerine getirilmesi noktasında “bağlı yetki” içerisindedir.
4628 sayılı Kanun’un tarifelere ilişkin maddelerinin yürürlükte olduğu dönemde, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun 875 sayılı kararı ile onaylanan ve 2006-2010 yılları arasını kapsayan 1. Uygulama Döneminde perakende satış hizmeti bedelini kWh bazında belirleyen 20 Dağıtım Şirketi İçin Gelir Gereksinimi Hesaplanması ve Tarife Metodolojisinin, Geçiş Dönemi Tarife Uygulamaları başlıklı II. Bölümün (B) bendinin iptali istemiyle açılan davada, Danıştay Onüçüncü Dairesi’nin 06/04/2011 tarih ve E:2008/2695, K:2011/1368 sayılı kararıyla, sayaç okuma ve faturalama hizmetlerine ilişkin maliyetlerin, abone grubuna ve tüketilen enerji miktarına göre değişiklik gösterecek maliyetler olmadığı, bu nedenle abone başına sabit bir ücret olarak uygulanması gerektiğinden bahisle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş; kararın davalı idarece temyizi üzerine, anılan karar Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 24/05/2012 tarih ve E:2011/1901, K:2012/798 sayılı kararıyla, davacı şirketin serbest tüketicilere elektrik satan bir şirket olduğu dikkate alınarak Daire kararının “serbest tüketiciler”le sınırlı olarak uygulanmasının gerektiği belirtilerek onanmış; yine 2011-2015 yılları arasını kapsayan 2. Uygulama Dönemine ilişkin olarak alınan Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun … tarih ve …, …, …, …, …, …, …, …, sayılı ve …tarih ve … sayılı kararları ile Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1., 3., 4. ve 11. maddelerinin ve Elektrik Dağıtım Bölgelerinde Uygulanacak Fiyat Eşitleme Mekanizması Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ’in 7. maddesinin iptali istemiyle açılan davada, Danıştay Onüçüncü Dairesi’nin 31/03/2015 tarih ve E:2011/690, K:2015/1261 sayılı kararıyla, yukarıda belirtilen karara ve gerekçeye atıf yapılmak suretiyle Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin perakende satış hizmeti fiyatının 2011-2015 döneminde kWh üzerinden uygulanmaya devam edileceğini düzenleyen 11. maddesinin ve dava konusu kararların bu Yönetmelik maddesine göre tesis edilen kısımlarının serbest tüketiciler yönünden iptaline, diğer kısımlar yönünden ise davanın reddine karar verilmiş; bu kararın taraflarca temyizi üzerine karar, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 07/06/2017 tarih ve E:2015/3403, K:2017/2449 sayılı kararıyla onanmıştır.
Bahse konu yargı kararlarında, sayaç okuma ve faturalama hizmetlerine ilişkin maliyetlerin, abone grubuna ve tüketilen enerji miktarına göre değişiklik gösterecek maliyetler olmadığı, perakende satış hizmet bedeli adı altında tahsil edilen sayaç okuma hizmetlerine ilişkin giderler nedeniyle ortaya çıkan bedelin serbest tüketicilerden abone başına sabit bir bedel olarak belirlenerek tahsil edilmesi gerektiği ve buna ilişkin bedelin tüketilen elektrik enerjisi miktarı dikkate alınarak kWh üzerinden belirlenemeyeceği açık bir şekilde vurgulanmıştır. Bu itibarla, davalı idarece yasal bir dayanağı olmaksızın, bu kararları bertaraf edecek şekilde uygulama yapılmaması ve kararların gerekçesinin yapılacak düzenlemelerde göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
Uyuşmazlıkta; davacının iptalini istediği düzenlemeye ve 2016-2020 yılları arasında uygulanması öngörülen tarife tablolarına bakıldığında; sayaç okumadan kaynaklı hizmet maliyeti ve buna ilişkin bedelin önceki uygulama dönemlerinden farklı olarak dağıtım tarifesi kapsamında değerlendirilmeye başlanıldığı ve serbest tüketicilerden diğer bedellerle birlikte dağıtım bedeli adı altında tahsili yoluna gidildiği görülmekle ve dağıtım bedelinin ne kadarlık kısmının sayaç okumaya ilişkin hizmet maliyetleri ile dağıtıma ilişkin diğer bedellerden oluştuğu ve bunların hangi miktar ve değer üzerinden hesaplandığı anlaşılamamakla birlikte; sayaç okuma bedelinin, abone grubuna ve tüketilen enerji miktarına göre değişiklik gösterecek maliyet niteliğinde olmadığı, abone başına sabit bir bedel olarak belirlenerek tahsil edilmesi gerektiği ve buna ilişkin bedelin tüketilen elektrik enerjisi miktarı dikkate alınarak kWh üzerinden belirlenemeyeceği yönündeki yargı kararlarına aykırı olarak nispi bir bedel olarak öngörüldüğü ve Dairece, sayaç okuma bedelinin nispi bir bedel olarak faturalara yansıtılmasında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği görülmektedir.
Her ne kadar konuyla ilgili tarife metodolojisi değişmiş ve sayaç okuma bedelinin nispi usulle belirlenemeyeceğine ilişkin yargı kararları önceki uygulama dönemlerine ilişkin olarak verilmiş olsa da yargı kararıyla ortaya konulan husus, “sayaç okuma bedeli”nin, abone grubuna ve tüketilen enerji miktarına göre değişiklik gösterecek bir maliyet niteliğini taşımadığı, abone başına sabit bir bedel olarak belirlenerek tahsil edilmesi gerektiği ve buna ilişkin bedelin tüketilen elektrik enerjisi miktarı dikkate alınarak kWh üzerinden belirlenemeyeceğidir.
Bu bağlamda, davalı idarece, yasal bir dayanağı olmaksızın, söz konusu yargı kararlarının gerekçeleri göz önünde bulundurulmadan ve bu kararları bertaraf edecek şekilde uygulama yapılmasında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Bu itibarla, davanın reddine yönelik Daire kararının “sayaç okuma bedeli”ne yönelik kısmında hukukî isabet bulunmamaktadır.
Dairece “sayaç okuma bedeli”nin sabit bir bedel olarak öngörülmesi gerekliliğine ilişkin yargı kararları göz önünde bulundurulmak suretiyle dava konusu Kurul kararı hakkında yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.” gerekçesiyle Dairemiz kararının sayaç okuma bedeline ilişkin kısmı yönünden bozulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 46. maddesinin birinci fıkrasında, Danıştay dava dairelerinin nihaî kararlarının Danıştay’da temyiz edilebileceği; 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 38. maddesinde, İdari Dava Daireleri Kurulu’nun, idari dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararları temyizen inceleyeceği; 2577 sayılı Kanun’un 49/4 ve 50. maddelerinde, Danıştay dava dairelerine ısrar imkânı tanınmayıp, Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurulları kararlarına uyulmasının zorunlu olduğu kurala bağlanmıştır.
Aktarılan kanun hükümlerine göre, Danıştay dava dairelerince ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurullarınca bozulması hâlinde Danıştay dava dairelerine ısrar imkânı tanınmadığından, bozma kararına uyularak İdari Dava Daireleri Kurulu kararında belirtilen gerekçelerle dava konusu işlemin sayaç okuma bedeli yönünden iptaline karar verilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. … tarih ve … sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kararının sayaç okuma bedeli yönünden İPTALİNE,
2. Sonuç olarak dava kısmen ret, kısmen iptal kararı ile sonuçlandığından, ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …-TL yargılama giderinin yarısı olan …-TL’nin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, kalan …-TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,
4. Davalı idare lehine önceki kararda vekâlet ücretine hükmedildiğinden yeniden vekâlet ücretine hükmedilmemesine,
5. Posta giderleri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
6. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na temyiz yolu açık olmak üzere, 16/05/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.