Danıştay Kararı 13. Daire 2022/514 E. 2023/2386 K. 16.05.2023 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2022/514 E.  ,  2023/2386 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2022/514
Karar No : 2023/2386

DAVACI : … A.Ş.
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … Kurumu
VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU :
1. Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği’nin 9. maddesinin 2. fıkrasının iptali istenilmektedir.
2. Dağıtım Sistemi Gelirinin Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ’in 5. maddesinin 1. fıkrası ile 7. maddesinin 9. fıkrasının iptali istenilmektedir.
3. 31/12/2015 tarih ve 29579 4. Mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan … tarih ve … sayılı Dağıtım Lisansı Sahibi Tüzel Kişiler ve Görevli Tedarik Şirketlerinin Tarife Uygulamalarına İlişkin Usul ve Esaslar’ın 10. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendinin, 11. maddesinin 2. fıkrasının, 16. maddesinin 1. fıkrasının, anılan Usul ve Esaslar’ın 10/02/2016 tarih ve 29620 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan … tarih ve … sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (Kurul) kararıyla değişik 16. maddesinin 2. fıkrasının iptali istenilmektedir.
4. 31/12/2015 tarih ve 29579 4. Mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan … tarih ve … sayılı Kurul kararının iptali istenilmektedir.
5. Bu düzenleyici işlemlere bağlı olarak … tarih ve …, … (…) sayılı Kurul kararlarının iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI :
Elektrik üretim şirketlerinin ödediği iletim ve dağıtım bedelleri içerisinde hangi kalemlerin ne oranda olduğunun, hangi rakamlarla ve hangi hesaplama yöntemiyle tarifelerin tespit edildiğinin, bağlantı durumlarına göre nasıl ve ne şekilde belirlendiğinin, dağıtım bedeline ilişkin unsurların farklı bağlantı konumlarına göre dağıtım bedeli içerisinde ne kadar olduğunun belli olmadığı, bu anlamda 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununda öngörülen şeffaflık ilkesinin gereğinin yerine getirilmediği, mülkiyeti ve işletmesi, bakım, onarım hizmetleri kendisine ait hatla iletim sistemine bağlı olan üretim şirketlerinin dağıtım sistem kullanım bedeli ödemesinin hukuka aykırı olduğu, maliyet farklılıklarının tarife tablolarında açıklanmamakla birlikte mülkiyet, işletme ve bakım durumlarına göre bir ayrım yapılmaksızın orta gerilim seviyesinden bağlı tüm üreticilerin aynı kapsamda değerlendirilmesinin hem açık bir değerlendirme hatası olduğu, hem de eşit taraflar arasında ayrım gözetilmemesi ilkesine aykırılık teşkil ettiği, hatların bedeli ödenmediği sürece, 2016 yılına kadar 3 nolu tarife ile bağlı olan üreticiler için dağıtım sistem kullanım bedeli alınmasına dair unsurlar ve şartların oluşmadığı, teknik ve teknik olmayan kayıp enerji tedarik maliyetlerine tüketiciler sebep olmasına rağmen üreticilerin anılan maliyete katlandığı, dağıtım sistemine bağlı olduğu kabul edilen üretici, iletim sistemine doğrudan enerji vermezken ve bu anlamda iletim sistemini kullanmazken dolaylı olarak iletim bedeli içinde iletim kaybı da ödediği, ikincil mevzuat ile özel tedarikçilerden enerji sağlayan serbest tüketicileri de kapsar şekilde mali yükümlülük getirildiği, sayaç okuma bedelinin düzenlemeye esas işletme gideri içerisinde yer alarak dağıtım bedeli içerisinde TL/Kwh olarak alındığı, tüketicilere uygulanan ve isteğe bağlı bir tarife grubu olan çift terimli tarife sınıfının, somut ve öznel durumuna uymayan dağıtıma bağlı üreticilere zorunlu olarak uygulandığı ileri sürülmüştür.

DAVALININ SAVUNMASI :
6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten 6719 sayılı Kanun değişikliğine kadar, dağıtım şirketlerinin lisanslarında belirlenen bölgedeki müşteri mülkiyetinde olan ya da olmayan tüm hatların işletimi, bu işletim için gerekli emre amade kapasiteyi bulundurma zorunluluğu ve bakım-onarım yükümlülüğü gibi sorumluluklarının dikkate alındığı, dava konusu Usul ve Esaslar ile dağıtım sistemine bağlı tüm kullanıcıların dağıtım sisteminin kullanımına ilişkin bedelleri ödemesine karar verildiği, 6446 sayılı Kanun uyarınca ilgili tüzel kişilerin Kurul tarafından onaylanan tarifeleri uygulamakla yükümlü olduğu, söz konusu tarifeler bağlayıcı olduğundan tarife tabloları içerisinde yer alan bedellerin dağıtım şirketlerince tahsili ve tüketici/tedarikçiler tarafından ödenmesi gerektiği, Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği’nin 24. maddesi gereğince, dağıtım sistem kullanıcıları ve tüketicilerin farklı bağlantı şekli ve noktası bazında farklı tarifelendirildiği, dağıtımdan bağlı üreticilerin ödedikleri dağıtım sistem kullanım bedelleri içerisinde sebep olmadıkları iletim bedelleri ile teknik ve teknik olmayan kayıp maliyetlerinin bulunmadığı, sayaç okuma işleminin dağıtım bedelinin bir alt faaliyeti olduğu ve bu işlem için piyasa katılımcıları ya da tüketicilerle yapılmış olan bir sözleşme olmadığından bu maliyetlerin dağıtım sistem kullanım bedeli içerisinde değerlendirildiği, 6181 sayılı Kurul kararıyla sektör temsilcilerinin talebi doğrultusunda çift terimli tarife sınıfına tâbi olma zorunluluğunun kaldırıldığı, 2016 yılının ilk çeyreği için dağıtım bedellerinin, 2016 yılının ilk 3 ayında oluşan artışı da telâfi edecek şekilde üreticiler lehine aşağı yönlü olarak revize edildiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesine göre Danıştay’ın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davalarda, temyiz incelemesi sonucu bozulan kararlar üzerine, Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurullarının kararlarına uyulması zorunlu olduğundan dava konusu işlemlerin sayaç okuma bedeli yönünden iptali gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI …’UN DÜŞÜNCESİ: Dava; 22/08/2015 tarihli Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği’nin 9/2 maddesinin, Dağıtım Sistemi Gelirinin Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ’in 5/1, 7/9 maddelerinin, … tarih ve … sayılı Kurul kararıyla belirlenen Dağıtım Lisansı Sahibi Tüzel Kişiler ve Görevli Tedarik Şirketlerinin Tarife Uygulamalarına İlişkin Usul ve Esaslar’ın 10/2-a, 11/2 ve 16/1 maddelerinin, … tarih ve … sayılı Kurul kararıyla değiştirilen … tarih ve … sayılı Kurul kararıyla belirlenen Dağıtım Lisansı Sahibi Tüzel Kişiler ve Görevli Tedarik Şirketlerinin Tarife Uygulamalarına İlişkin Usul ve Esaslar’ın 16/2 maddesinin, tarifelere ilişkin … tarih ve … sayılı Kurul kararının, düzenleyici işlemlerin iptaline bağlı olarak etkilenen şirketleri ile ilgili dağıtım bölgesi için alınan … tarih ve …, … (…) sayılı Kurul kararlarının iptali istemi ile açılmıştır.
Danıştay Onüçüncü Dairesi’nin 19/11/2019 günlü, E:2016/3151, K:2019/3646 sayılı davanın reddi yolundaki kararı, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 09.12.2021 günlü, E:2020/1600, K:2021/2921 sayılı kararı ile; davacının temyiz isteminin kısmen kabul edilerek, Danıştay Onüçüncü Dairesi kararının, sayaç okuma bedeline ilişkin kısmı bozulmuş, diğer kısımları onanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesi uyarınca, Danıştay’ın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davaların temyizen incelenmesi sonucunda Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nca verilen bozma kararlarına Danıştay dava dairelerince ısrar etme olanağı tanınmamış olması nedeniyle, kısmen bozma kararında yer alan gerekçelerle, sayaç okuma bedeline ilişkin kısmının iptali gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Dairemizin 19/11/2019 tarih ve E:2016/3151, K:2019/3646 sayılı davanın reddi yolundaki kararına karşı yapılan temyiz başvurusu sonucunda Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 09/12/2021 tarih ve E:2020/1600, K:2021/2921 sayılı kararıyla Dairemiz kararının sayaç okuma bedeline ilişkin kısmı yönünden bozulması, diğer kısımları yönünden onanması üzerine, bozulan kısımla sınırlı olarak gereği yeniden görüşüldü:

MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
Davanın açıldığı tarih itibarıyla yürürlükteki hâliyle, Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği’nin 9. maddesinin 2. fıkrasının, Dağıtım Sistemi Gelirinin Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ’in 5. maddesinin 1. fıkrası ile 7. maddesinin 9. fıkrasının, … sayılı Dağıtım Lisansı Sahibi Tüzel Kişiler ve Görevli Tedarik Şirketlerinin Tarife Uygulamalarına İlişkin Usul ve Esaslar’ın 10. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendinin, 11. maddesinin 2. fıkrasının, 16. maddesinin 1. fıkrasının, anılan Usul ve Esaslar’ın … sayılı Kurul kararıyla değişik 16. maddesinin 2. fıkrasının, … sayılı Kurul kararının ve söz konusu düzenleyici işlemlere bağlı olarak …, … (…) sayılı Kurul kararlarının iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İNCELEME VE GEREKÇE:
Dairemizin 19/11/2019 tarih ve E:2016/3151, K:2019/3646 sayılı davanın reddi yolundaki kararının, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 09/12/2021 tarih ve E:2020/1600, K:2021/2921 sayılı kararı ile;
“Davanın açıldığı tarih itibarıyla yürürlükteki hâliyle, Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği’nin 9. maddesinin 2. fıkrasının, Dağıtım Sistemi Gelirinin Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ’in 5. maddesinin 1. fıkrası ile 7. maddesinin 9. fıkrasının, … sayılı Dağıtım Lisansı Sahibi Tüzel Kişiler ve Görevli Tedarik Şirketlerinin Tarife Uygulamalarına İlişkin Usul ve Esaslar’ın 10. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendinin, 11. maddesinin 2. fıkrasının, 16. maddesinin 1. fıkrasının, anılan Usul ve Esaslar’ın … sayılı Kurul kararıyla değişik 16. maddesinin 2. fıkrasının, 6051 sayılı Kurul kararının ve söz konusu düzenleyici işlemlere bağlı olarak …, … (Uedaş) sayılı Kurul kararlarının iptali istemiyle açılan davada, Danıştay Onüçüncü Dairesince genel olarak elektrik dağıtım faaliyetlerine ilişkin ayrı bir başlık altında bilgi verildikten sonra “dağıtım tarifeleri ile teknik ve teknik olmayan kayıp”, “sayaç okuma bedeli”, “dağıtım bedeli”, “çift terimli tarife sınıfı” başlıkları altında hukukî irdeleme yapılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan Danıştay Onüçüncü Dairesi kararının, “dağıtım tarifeleri ile teknik ve teknik olmayan kayıp”, “dağıtım bedeli”, “çift terimli tarife sınıfı”na ilişkin kısmı, aynı gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın anılan kısımlarının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Daire kararının “Sayaç okuma bedeli”ne ilişkin kısmına gelince;
Anayasa’nın 138. maddesinde belirtilen yargı kararlarının uygulanması zorunluluğunu, kararların hiç uygulanmamasının önüne geçilmesinden ziyade, tam olarak yerine getirilmesini sağlamaya yönelik bir düzenleme olarak değerlendirmek gerekmektedir. Nitekim, Anayasa hükmünde yer alan kararların “değiştirilemeyeceği” ifadesi, kararın şeklen değil, içeriğine uygun olarak yerine getirilmesini belirtme amacını taşımaktadır.
Bu bağlamda, hukuk devletinde idarenin, yargı kararlarının maksadına uygun şekilde işlem tesis etmesi zorunlu olup, idare, yargı kararlarının gereklerinin, kararın gerekçesine uygun şekilde yerine getirilmesi noktasında “bağlı yetki” içerisindedir.
4628 sayılı Kanun’un tarifelere ilişkin maddelerinin yürürlükte olduğu dönemde, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun 875 sayılı kararı ile onaylanan ve 2006-2010 yılları arasını kapsayan 1. Uygulama Döneminde perakende satış hizmeti bedelini kWh bazında belirleyen 20 Dağıtım Şirketi İçin Gelir Gereksinimi Hesaplanması ve Tarife Metodolojisinin, Geçiş Dönemi Tarife Uygulamaları başlıklı II. Bölümün (B) bendinin iptali istemiyle açılan davada, Danıştay Onüçüncü Dairesi’nin 06/04/2011 tarih ve E:2008/2695, K:2011/1368 sayılı kararıyla, sayaç okuma ve faturalama hizmetlerine ilişkin maliyetlerin, abone grubuna ve tüketilen enerji miktarına göre değişiklik gösterecek maliyetler olmadığı, bu nedenle abone başına sabit bir ücret olarak uygulanması gerektiğinden bahisle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş; kararın davalı idarece temyizi üzerine, anılan karar Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 24/05/2012 tarih ve E:2011/1901, K:2012/798 sayılı kararıyla, davacı şirketin serbest tüketicilere elektrik satan bir şirket olduğu dikkate alınarak Daire kararının “serbest tüketiciler”le sınırlı olarak uygulanmasının gerektiği belirtilerek onanmış; yine 2011-2015 yılları arasını kapsayan 2. Uygulama Dönemine ilişkin olarak alınan Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun … tarih ve …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … sayılı ve … tarih ve … sayılı kararları ile Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1., 3., 4. ve 11. maddelerinin ve Elektrik Dağıtım Bölgelerinde Uygulanacak Fiyat Eşitleme Mekanizması Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ’in 7. maddesinin iptali istemiyle açılan davada, Danıştay Onüçüncü Dairesi’nin 31/03/2015 tarih ve E:2011/690, K:2015/1261 sayılı kararıyla, yukarıda belirtilen karara ve gerekçeye atıf yapılmak suretiyle Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin perakende satış hizmeti fiyatının 2011-2015 döneminde kWh üzerinden uygulanmaya devam edileceğini düzenleyen 11. maddesinin ve dava konusu kararların bu Yönetmelik maddesine göre tesis edilen kısımlarının serbest tüketiciler yönünden iptaline, diğer kısımlar yönünden ise davanın reddine karar verilmiş; bu kararın taraflarca temyizi üzerine karar, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 07/06/2017 tarih ve E:2015/3403, K:2017/2449 sayılı kararıyla onanmıştır.
Bahse konu yargı kararlarında, sayaç okuma ve faturalama hizmetlerine ilişkin maliyetlerin, abone grubuna ve tüketilen enerji miktarına göre değişiklik gösterecek maliyetler olmadığı, perakende satış hizmet bedeli adı altında tahsil edilen sayaç okuma hizmetlerine ilişkin giderler nedeniyle ortaya çıkan bedelin serbest tüketicilerden abone başına sabit bir bedel olarak belirlenerek tahsil edilmesi gerektiği ve buna ilişkin bedelin tüketilen elektrik enerjisi miktarı dikkate alınarak kWh üzerinden belirlenemeyeceği açık bir şekilde vurgulanmıştır. Bu itibarla, davalı idarece yasal bir dayanağı olmaksızın, bu kararları bertaraf edecek şekilde uygulama yapılmaması ve kararların gerekçesinin yapılacak düzenlemelerde göz önünde bulundurulması gerekmektedir.

Uyuşmazlıkta; davacının iptalini istediği düzenlemeye ve 2016-2020 yılları arasında uygulanması öngörülen tarife tablolarına bakıldığında; sayaç okumadan kaynaklı hizmet maliyeti ve buna ilişkin bedelin önceki uygulama dönemlerinden farklı olarak dağıtım tarifesi kapsamında değerlendirilmeye başlanıldığı ve serbest tüketicilerden diğer bedellerle birlikte dağıtım bedeli adı altında tahsili yoluna gidildiği görülmekle ve dağıtım bedelinin ne kadarlık kısmının sayaç okumaya ilişkin hizmet maliyetleri ile dağıtıma ilişkin diğer bedellerden oluştuğu ve bunların hangi miktar ve değer üzerinden hesaplandığı anlaşılamamakla birlikte; sayaç okuma bedelinin, abone grubuna ve tüketilen enerji miktarına göre değişiklik gösterecek maliyet niteliğinde olmadığı, abone başına sabit bir bedel olarak belirlenerek tahsil edilmesi gerektiği ve buna ilişkin bedelin tüketilen elektrik enerjisi miktarı dikkate alınarak kWh üzerinden belirlenemeyeceği yönündeki yargı kararlarına aykırı olarak nispi bir bedel olarak öngörüldüğü ve Dairece, sayaç okuma bedelinin nispi bir bedel olarak faturalara yansıtılmasında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği görülmektedir.
Her ne kadar konuyla ilgili tarife metodolojisi değişmiş ve sayaç okuma bedelinin nispi usulle belirlenemeyeceğine ilişkin yargı kararları önceki uygulama dönemlerine ilişkin olarak verilmiş olsa da yargı kararıyla ortaya konulan husus, “sayaç okuma bedeli”nin, abone grubuna ve tüketilen enerji miktarına göre değişiklik gösterecek bir maliyet niteliğini taşımadığı, abone başına sabit bir bedel olarak belirlenerek tahsil edilmesi gerektiği ve buna ilişkin bedelin tüketilen elektrik enerjisi miktarı dikkate alınarak kWh üzerinden belirlenemeyeceğidir.
Bu bağlamda, davalı idarece, yasal bir dayanağı olmaksızın, söz konusu yargı kararlarının gerekçeleri göz önünde bulundurulmadan ve bu kararları bertaraf edecek şekilde uygulama yapılmasında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Bu itibarla, davanın reddine yönelik Daire kararının “sayaç okuma bedeli”ne yönelik kısmında hukukî isabet bulunmamaktadır.
Dairece “sayaç okuma bedeli”nin sabit bir bedel olarak öngörülmesi gerekliliğine ilişkin yargı kararları göz önünde bulundurulmak suretiyle dava konusu düzenleyici işlemler ve Kurul kararları hakkında yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.” gerekçesiyle Dairemiz kararının sayaç okuma bedeline ilişkin kısmı yönünden bozulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 46. maddesinin birinci fıkrasında, Danıştay dava dairelerinin nihaî kararlarının Danıştay’da temyiz edilebileceği; 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 38. maddesinde, İdari Dava Daireleri Kurulu’nun, idari dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararları temyizen inceleyeceği; 2577 sayılı Kanun’un 49/4 ve 50. maddelerinde, Danıştay dava dairelerine ısrar imkânı tanınmayıp, Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurulları kararlarına uyulmasının zorunlu olduğu kurala bağlanmıştır.
Aktarılan kanun hükümlerine göre, Danıştay dava dairelerince ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurullarınca bozulması hâlinde Danıştay dava dairelerine ısrar imkânı tanınmadığından, bozma kararına uyularak İdari Dava Daireleri Kurulu kararında belirtilen gerekçelerle dava konusu işlemlerin sayaç okuma bedeli yönünden iptaline karar verilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Dava konusu düzenleyici işlemler ve Kurul kararlarının sayaç okuma bedeli yönünden İPTALİNE,
2. Sonuç olarak dava kısmen ret, kısmen iptal kararı ile sonuçlandığından, ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …-TL yargılama giderinin yarısı olan …-TL’nin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, kalan …TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,
4. Davalı idare lehine önceki kararda vekâlet ücretine hükmedildiğinden yeniden vekâlet ücretine hükmedilmemesine,
5. Posta giderleri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
6. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na temyiz yolu açık olmak üzere, 16/05/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.