Danıştay Kararı 13. Daire 2022/5003 E. 2023/686 K. 20.02.2023 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2022/5003 E.  ,  2023/686 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2022/5003
Karar No:2023/686

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Odası (… Şubesi)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’nca 19/09/2022 tarihinde açık ihale usulü ile gerçekleştirilen … ihale kayıt numaralı “Ankara ili, Keçiören ilçesi, Emrah Mahallesi (GATA) Millet Bahçesi ile Millet Bahçesine Ait Sosyal Donatılar İnşaatları ile Altyapı ve Çevre Düzenlemesi İşi” ihalesinin ve ihaleye cıkılması kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; davacı Oda tarafından dava dilekçesinde, mesleğin ve meslektaşların hak ve çıkarlarını korumak, şehir planları ve uygulamalarının planlama esaslarına, şehircilik ilkelerine ve kamu yararına uygun yapılmasını denetlemek, bu konudaki eksiklikleri ve yanlışlıkları ortadan kaldırmak için gerekli çalışmaları yapmakla yükümlü olduğunun belirtildiği, ancak dava konusu ihale işleminin davacı Odanın ve mimarlık mesleği mensuplarının ne tür bir menfaatini ihlâl ettiği hususunun ise açık ve anlaşılır biçimde ortaya konulamadığı;
Bu durumda, dava konusu ihale işlemi ile davacı Odanın kuruluş ve görev alanı birlikte değerlendirildiğinde, davacı Odanın, dava konusu ettiği ihale ile arasında somut, güncel ve meşru bir menfaat alakasının bulunmadığı, iptali talep edilen ihale işleminin davacı Odanın menfaatini etkilemediği, davacı Odanın kuruluş amaçlarıyla bir ilgisinin bulunmadığı, dava dilekçesinde de dava konusu ihale işleminin meslek mensuplarının ne tür bir menfaatini ihlâl ettiğinin hukuken dinlenilebilir dayanaklarıyla birlikte somut bir şekilde açıklanamadığı anlaşıldığından, davanın ehliyet yönünden reddi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, dava konusu ihale kararının, imar planında askeri alan olarak planlanmış bir alanda imar planı değişikliği yapılmadan millet bahçesi yapımına ilişkin ihaleye çıkılması nedeniyle hukuka aykırı olduğu, Mahkemece verilen ehliyet ret kararı ile dava konusu işleme karşı yargı yolunun kapatıldığı, Mahkeme kararı ile dava konusu işlemin hukukilik denetiminin yapılamayacağı, hukuk devleti ilkesine aykırı verilen kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, davacının davayı açmakta menfaatinin bulunmadığı, dava konusu ihalenin 4734 sayılı Kanun’un 68/c maddesi uyarınca proje alanı ile ilgili ihale öncesi şartlar aranmaksızın gerçekleştirildiği, verilen kararın hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Mahkeme kararının gerekçeli olarak onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’nca 19/09/2022 tarihinde açık ihale usulü ile … ihale kayıt numaralı “Ankara ili, Keçiören ilçesi, Emrah Mahallesi (GATA) Millet Bahçesi ile Millet Bahçesine Ait Sosyal Donatılar İnşaatları ile Altyapı ve Çevre Düzenlemesi İşi” ihalesi gerçekleştirilmiştir.
Davacı Oda tarafından, anılan ihalenin ve ihaleye çıkılması kararının iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 135. maddesinde, “Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları; belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında, gizli oyla seçilen kamu tüzelkişilikleridir. (…)
Bu meslek kuruluşları, kuruluş amaçları dışında faaliyette bulunamazlar. (…)” kuralına yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde, iptal davaları, idarî işlemler hakkında menfaatleri ihlâl edilenler tarafından; tam yargı davaları da idarî eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.
6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu’nun 1. maddesinde, Türkiye sınırları içinde meslek ve sanatlarını icraya kanunen yetkili olup da meslekî faaliyette bulunan yüksek mühendis, yüksek mimar, mühendis ve mimarları teşkilatı içinde toplayan tüzel kişiliğe sahip Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin (TMMOB) kurulduğu; 2. maddesinde, TMMOB’nin kuruluş amacının, “a) Bütün mühendis ve mimarları ihtisas kollarına ayırmak ve her kol için bir oda kurulmasına karar vermek, bu suretle aynı ihtisasa mensup meslek mensuplarını bir Odanın bünyesinde toplamak, merkezde idare heyeti, haysiyet divanı ve murakıplar gibi görevlilere yetecek kadar üyesi bulunmayan Odanın merkezini, Umumi Heyetin belirleyeceği yerde açmak, b) Mühendislik ve mimarlık mesleği mensuplarının, müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleriyle ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslek disiplinini ve ahlâkını korumak için gerekli gördüğü bütün teşebbüs ve faaliyetlerde bulunmak, c) Meslek ve menfaatleriyle ilgili işlerde resmî makamlarla iş birliği yaparak gerekli yardımlarda ve tekliflerde bulunmak, meslekle ilgili bütün mevzuatı normları, fenni şartnameleri incelemek ve bunlar hakkındaki görüş ve düşünceleri ilgililere bildirmek” olduğu, Birlik ve organlarının kuruluş amaçları dışında faaliyette bulunamayacakları belirtilmiştir.
TMMOB Mimarlar Odası Ana Yönetmeliği’nin 6. maddesinde, Mimarlar Odasının amaçları, “a) Mesleki alanda ülke ve kamu çıkarları ile uluslararası gelişmeler çerçevesinde çalışmalar yapmak, mesleğin ve üyelerin değişen toplumsal ve ekonomik yapı içindeki değişen konumlarını izlemek, tespit etmek, değerlendirmek, mesleğin ve üyelerin görev, yetki ve sorumluluklarını düzenlemek, ulusal ve uluslararası ölçekte mesleğin gelişmesini izlemek ve sağlamak, b) Meslek onurunu ve üye haklarını korumak, c) Ülke içinde ve dışında tüm resmi ve özel kuruluşlarla işbirliği yaparak, mesleğin uygulama ve kuram alanında gelişmesini sağlamak üzere her türlü etkinliklerde bulunmak; bilimsel ve teknik evrakı inceleyerek gereken mesleki denetimleri yapmak, d) Mimarlık uygulamasıyla ilgili standart ve normları, yönetmelik ve teknik şartnameleri araştırmak ve incelemek, gerekli düzenlemeleri yapmak, e) Eğitim kurumlarıyla işbirliği yaparak mesleki eğitimin gelişmesine katkıda bulunmak, f) Üyeler arasındaki dayanışmayı sağlamak ve haksız rekabeti önlemek, g) Mimarlık kültürünün korunmasını ve geliştirilmesini sağlamak, bu doğrultudaki başarılı çalışmaları özendirmek” olarak düzenlenmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Davacı Oda, 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu uyarınca kurulmuş olan kamu tüzel kişiliğidir. Odaların görev ve yetkileri Anayasa’nın 135. maddesi ile 6235 sayılı Kanun’un 2. maddesinde, “meslek mensuplarının ortak ihtiyaçlarını karşılamak ve bu kişilerin menfaatlerini korumak, meslek mensuplarının faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleriyle ve halkla olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak ve meslek disiplinini ve ahlakını korumak” olarak belirtilmiştir.
Dava ehliyeti, 2577 sayılı Kanun’un 14. maddesinde ilk inceleme aşamasında göz önüne alınacak hususlar arasında sayılmış ve davacının dava açma ehliyeti bulunmaması hâlinde anılan Kanun’un 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca davanın reddine karar verileceği kurala bağlanmıştır. İdarî yargılamada ehliyet, subjektif ehliyet ve objektif ehliyet olarak ikiye ayrılmaktadır. Objektif ehliyet, taraf ehliyeti ve dava ehliyeti olarak medenî kanundaki hak ehliyeti ile fiil ehliyetine tekabül etmektedir. 2577 sayılı Kanun’un 2. maddesinde yer alan ve iptal davasının subjektif ehliyet şartı olan “menfaat ihlâli” kavramı doktrin ve içtihatlarda dava konusu işlemle davacı arasında kurulan kişisel, meşrû, güncel bir menfaat alâkası olarak tanımlanmaktadır. Sözü edilen menfaat alâkasının varlığı ve sınırları her davada yargı yerince ihtilâfın niteliğine göre belirlenmektedir.
Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının subjektif ehliyetinin varlığı, idarî işlemin doğrudan kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşuna yönelik olarak tesisine veya mensuplarının hak ve menfaatlerini ilgilendirmesine bağlıdır.
6235 sayılı Kanun’un kabulünden sonra 18-21 Ekim 1954 tarihleri arasında yapılan 1. Genel Kurulda TMMOB Tüzüğü kabul edilmiş ve Elektrik Mühendisleri, Gemi Mühendisleri, Harita ve Kadastro Mühendisleri, İnşaat Mühendisleri, Kimya Mühendisleri, Maden Mühendisleri, Makine Mühendisleri, Mimarlar, Orman Mühendisleri ve Ziraat Mühendisleri Odalarının kurulması kararlaştırılmıştır. 1968 yılında kurulan Şehir Plancıları Odası ise, bu Genel Kuruldan sonra kurulan Odalar arasında yer almaktadır.
TMMOB Mimarlar Odası ile Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin resmî internet sitelerinde yer alan bilgilere göre, Osmanlı Devleti döneminde kurulan Mühendishane-i Bahri-i Hümayun (1776), Topçu ve Mimar Mektebi olarak da anılan Mühendishane-i Berri-i Hümayun (1795) ile Sanayi-i Nefise Mektebi Âlisi (1883) Türkiye’de modern anlamda mimarlık eğitiminin öncü okulları olarak kabul edilmektedir. Sanayi-i Nefise Mektebi, Cumhuriyet döneminde 1928 yılında Güzel Sanatlar Akademisi, 1982 yılında Mimar Sinan Üniversitesi, son olarak ise 2004 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi adını alarak varlığını sürdürmüştür.
Türkiye‘de lisans düzeyinde eğitim veren ilk şehir ve bölge planlama bölümü, 1961 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi bünyesinde kurulmuştur. Şehir planlama mesleğinin konusu, en genel anlamda, ülke düzeyinden yerel ölçeğe kadar her türlü yerleşmede fiziksel/mekansal gelişmelerin bir plan/düzen çerçevesinde biçimlenmesine katkıda bulunmak; şehir plancısı ise, planlı gelişmenin sağlanması için, yerleşmelerin değişiminde etkili olabilecek mekansal, sosyal, demografik, ekonomik ve teknik verilerle estetik, kültürel (tarihi-arkeolojik), doğal/ekolojik etmenleri birlikte değerlendirerek geleceğe yönelik amaç ve hedefleri koyan, uygulama araçlarını ve süreçlerini tanımlayan, karar vericilere alternatif öneriler oluşturan ve bunların uygulanmasında rol alan uzman olarak tanımlanmıştır.
Aktarılan bilgiler doğrultusunda, mimarlık ile bu disiplinden doğmakla beraber zaman içinde ayrılarak bağımsız bir disiplin niteliği kazanan şehir plancılığının birbirinden ayrı meslek disiplinleri olduğu, mimarlığın genel olarak yapıların belirli ölçü ve kurallara uygun olarak yapılması için proje hazırlanıp bunların gerçekleşmesini sağlamaya, şehir plancılığının ise özellikle şehirlerin planlı ve düzenli gelişmesinin sağlanması için plan ve projeler oluşturularak bunların uygulamaya geçirilmesini sağlamaya yönelik faaliyetleri konu aldığı, meslek mensuplarının farklı ihtisas kolları olma esasına dayalı olarak TMMOB bünyesinde farklı Odalar bünyesinde teşkilatlandıkları ve Odaların amaçlarının da kendi ana yönetmeliklerinde her iki meslek disiplininin kendine özgü karakterine uygun düşecek şekilde ayrı ayrı düzenlendiği görülmektedir.
Dava dilekçesinin incelenmesinden, dava konusu ihalenin ve ihaleye çıkılması kararının, davacı Oda tarafından özetle, “davacı Oda, mesleğin ve meslektaşların hak ve çıkarlarını korumak, şehir planları ve uygulamalarının, planlama esaslarına, şehircilik ilkelerine ve kamu yararına uygun yapılmasını denetlemek, bu konudaki eksiklikleri, yanlışlıkları ortadan kaldırmak için gerekli çalışmaları yapmakla yükümlüdür. Davacı Oda, ilgili bakanlık, kamu kurumları, belediyeler ve diğer kuruluş ve makamlarla ilişki içerisinde ülkemizin sağlıklı ve düzenli kentleşmesi, kent planlarının şehircilik esaslarına ve meslek ilkelerine uygun yapılması için; yazışma, görüşme girişimleriyle düzeltilmesini başaramadığı hatalı plan, karar ve uygulamaları yargıya götürmekte, yargı yoluyla çabalarını sürdürmektedir…Dava konusu edilen ihalenin gerçekleştirileceği alan imar planında ‘Askeri Alan’dır. Askeri alanda millet bahçesi yapımı için ihale yapılması kararı alınması hukuka aykırıdır… Davalı idare, imar planında askeri alan olan bir alanda imar planı değişikliğine ihtiyaç duymadan millet bahçesi ihalesi yapma kararı almıştır. İdarenin hangi bilimsel, teknik, ihtiyaç, analiz ve çalışma yapılarak GATA alanında millet bahçesi yapılması talebini dava konusu ihale ile ortaya koyduğu anlaşılamamaktadır.” iddialarıyla bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Aktarılan kuralların ve dosyadaki bilgilerin birlikte incelenmesinden, şehir planları ve uygulamalarına, planlama esaslarına ve şehircilik ilkelerine aykırılık iddialarının Şehir Plancıları Odasınca ileri sürülebileceği, bu iddialara dayalı olarak ihale işleminin iptalini istemenin Mimarlar Odanın kuruluş amaçları ve faaliyet sahası ile ilgili olmadığı, keza dava konusu ihalenin ve ihaleye çıkılması kararının hangi sebeplerle iptali gerektiğinin ve davacı Odanın menfaatini ne şekilde etkilediğinin ortaya konulamadığı ve davacı Odanın mesleki amaçları dışında faaliyette bulunamayacağı da dikkate alındığında, … Odasının bakılan davayı açmakta menfaat alâkasının bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararında sonucu itibarıyla hukukî isabetsizlik bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın ehliyet yönünden reddi yolundaki … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının yukarıda belirtilen GEREKÇEYLE ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın davacıya iadesine,
5. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
6. 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 20/02/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.