Danıştay 13. Daire Başkanlığı 2022/4741 E. , 2023/56 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2022/4741
Karar No:2023/56
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Fonu
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:…sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: …İnşaat Anonim Şirketi’ne ait gayrimenkullerin biraraya getirilmesi suretiyle Fon Kurulu kararı ile oluşturulan “İnanlar İnşaat 138 Gayrimenkul Ticari ve İktisadi Bütünlüğü”nün 206.000.000,00-TL muhammen bedel üzerinden satışına yönelik 13/09/2022 tarihinde gerçekleştirileceği ilan edilen ihalenin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; davacının hissedarı olduğu …İnşaat Anonim Şirketi’ne, terör örgütlerine aidiyeti, iltisakı veya irtibatı nedeniyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 133’üncü maddesi uyarınca …Sulh Ceza Hâkimliği’nin …tarih ve …Değişik İş sayılı kararıyla kayyım atanmasına ve davalı idarenin kayyım olarak görevlendirilmesine karar verildiği, davalı idarenin …tarih ve …sayılı yazısına istinaden ilk olarak Fon Kurulu’nun …tarih ve …sayılı kararıyla “İnanlar İnşaat Ticari ve İktisadi Bütünlüğü”nün oluşturulduğu, sonrasında 5411 sayılı Kanun’un 134’üncü maddesinde düzenlenen 2 yıllık ticari ve iktisadi bütünlük süresinin sona erecek olması sebebiyle, Fon Kurulu’nun …tarih ve …sayılı kararıyla “İnanlar İnşaat Ticari ve İktisadi Bütünlüğü”nün yeniden oluşturulduğu, …İnşaat A.Ş.’nin 12/05/2022 tarihli yazısı ekinde gönderilen Finansal Durum Raporu’ndaki tespitlere istinaden Fon Kurulu’nun …tarih ve …sayılı kararı ile, 144 adet gayrimenkulün bütün olarak ticari ve iktisadi bütünlük kapsamında satışına karar verildiği, Fon Kurulu’nun …tarih ve …sayılı kararıyla, 144 adet gayrimenkulün, Fon Kurulu’nun …tarih ve …sayılı kararı ile oluşturulan İnanlar İnşaat Ticari ve İktisadi Bütünlüğü kapsamından çıkarılarak bu gayrimenkullerden “İnanlar İnşaat 144 Gayrimenkul Ticari ve İktisadi Bütünlüğü” adı altında yeni bir ticari ve iktisadi bütünlük oluşturulmasına ve “İnanlar İnşaat 144 Gayrimenkul Ticari ve İktisadi Bütünlüğü”nün satışına karar verildiği, Fon Kurulu’nun …tarih ve …sayılı kararıyla “İnanlar İnşaat 144 Gayrimenkul Ticari ve İktisadi Bütünlüğü”nün muhammen bedelinin 230.100.000,00-TL olarak tespit edilmesine, İhale Şartnamesi taslağının onaylanmasına ve ihalenin 05/07/2022 tarihinde yapılmasına karar verildiği, “ancak İnanlar İnşaat 144 Gayrimenkul Ticari ve İktisadi Bütünlüğü” kapsamında yer alan gayrimenkullerden 6 tanesi ile ilgili açılan tapu iptali ve tescili davasında …Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E:… sayılı dosyasından verilen 17/06/2022 tarihli ihtiyati tedbir kararının 01/07/2022 tarihinde ilgililerince Kuruma ulaştırılması nedeniyle anılan 6 adet gayrimenkulün “İnanlar İnşaat 144 Gayrimenkul Ticari ve İktisadi Butünlüğü” kapsamında satışı sürecine devam edilmesi imkânı kalmadığından “İnanlar İnşaat 144 Gayrimenkul Ticari ve İktisadi Bütünlüğü” ihalesinin tatil edilerek mezkur ticari ve İktisadi bütünlüğün satıştan çekilmesine karar verildiği, Fon Kurulu’nun …tarih ve …sayılı kararıyla, “İnanlar İnşaat 144 Gayrimenkul Ticari ve İktisadi Bütünlüğü” kapsamında bulunan, ancak …Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E:…sayılı dosyasından verilen 17/06/2022 tarihli ihtiyati tedbir kararı ile tapu kaydına ihtiyati tedbir konulan ve karar gereğince satışı mümkün olmayan İstanbul ili, …ilçesi, …Mah., …ada, …parsel …, …, …, …, … ve …numaralı gayrimenkullerin “İnanlar İnşaat 144 Gayrimenkul Ticari ve İktisadi Bütünlüğü” kapsamından çıkartılarak, bütünlüğün “İnanlar İnşaat 138 Gayrimenkul Ticari ve İktisadi Bütünlüğü” olarak revize edilmesine, “İnanlar İnşaat 138 Gayrimenkul Ticari ve İktisadi Bütünlüğü”nün muhammen bedelinin 206.000.000,00-TL olarak tespit edilmesine, İhale Şartnamesi taslağının onaylanmasına, “İnanlar İnşaat 138 Gayrimenkul Ticari ve İktisadi Bütünlüğü” ihalesi için son başvuru tarihinin 12/09/2022 saat 16:00, ihale tarihinin 13/09/2022 saat 14:00 ve yapılması hâlinde ise pazarlık tarihinin 16/09/2022 saat 14:00 olarak belirlenmesine karar verildiği ve satış ilanının 20/08/2022 tarih ve 31929 sayılı Resmî Gazete’de yayımlandığı, bunun üzerine davacı tarafından, söz konusu iktisadi bütünlüğün 6758 sayılı Kanun’un 19’uncu ve 20’nci maddeleri ile 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’un 134’üncü maddesi ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Tarafından Ticari ve İktisadi Bütünlük Oluşturan Mahcuzların Satışına İlişkin Yönetmelik hükümleri uyarınca 206.000.000,00-TL muhammen bedelle 13/09/2022 tarihinde kapalı zarf ve açık artırma usullerinin birlikte uygulanması suretiyle satış ihalesine çıkarılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı,
Davacının, yetkiye/yetkisizliğe ilişkin iddiası yönünden;
Fon’un, kayyım olarak atandığı şirketler ve malvarlığı değerleri hakkında ticari ve iktisadi bütünlük oluşturma ve satış kararı alma konusunda münhasıran yetkili olduğu, alınacak kararlar için mahkeme de dahil olmak üzere başka bir merciden izin ve/veya icazet almasına gerek bulunmadığı, satış yetkisinin, müsadere kararına bağlı olmaksızın şirkete yönelik sürdürülemez olduğu yönündeki mali durum raporları dikkate alınarak Fon Kurulu’na tanındığı, kaldı ki müsadere kararının kesinleşmesi gerekliliğine ilişkin herhangi bir mevzuat hükmü de bulunmadığı hususu dikkate alındığında, Fon Kurulu kararlarında yetki yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı,
“Sürdürülebilir Olmama / Sürdürülemezlik” kavram ve tespiti yönünden;
Davacının hissedarı olduğu İnanlar İnşaat Anonim Şirketi’ne ait taşınmazların ticari ve iktisadi bütünlük oluşturulmak suretiyle satışa sunulmasına ilişkin kararın, anılan şirketin mevcut hâlinin “sürdürülebilir olmaması” nedeniyle alındığı, …İnşaat A.Ş. hakkında, 6758 sayılı Kanun’un 19’uncu Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esasların 7/1. maddesinde zikredilen “sürdürülebilirlik” kriteri kapsamında …Denetim ve Yeminli Mali Müşavirlik Hizmetleri Ltd. Şti. tarafından hazırlanan 15/03/2022 tarihli Finansal Durum Tespitine İlişkin Raporda, “İşletmenin mevcut koşullarda mali yapısını sürdürmesinin mümkün olmadığı, önceki dönemlerden gelen aşırı borç yükü altında olduğu, finansman sıkıntısı çektiği ve gerekli nakit akışını sağlayacak tutarda satış gelirlerinin olmadığı, dolayısıyla kârlılığı sağlayacak performansı oluşturamadığı, işletmenin gelecek dönemde kaynak bulmada zorluk çekeceği, mevcut koşullarda ve gelecek orta/uzun vadede şirketin durumunun sürdürülebilir olmadığı ” yönünde tespitlere yer verildiği, dolayısıyla dava dosyasındaki bilgi ve belgeler ile Finansal Durum Tespitine İlişkin Raporun birlikte incelenmesi neticesinde, davaya konu İnanlar İnşaat Anonim Şirketi’nin mevcut hâlinin 6758 sayılı Kanun’un 19’uncu maddesinin 3’üncü fıkrası kapsamında “sürdürülebilir olmadığı” yönündeki değerlendirmelerin hukuken kabul edilebilir nitelikte ve yeterlilikte tespitler içerdiği,
“Ticari ve İktisadi Bütünlük Oluşturulması” yönünden;
…İnşaat A.Ş.’nin mali durumunun sürdürülebilir olmadığı dikkate alındığında, taşınmazların farklı illerde bulunduğu, taşınmazlar üzerinde bankalardan kullanılan kredilerden kaynaklı ipotekler ve çok sayıda hacizler ile benzer nitelikli takyidatların işlenmiş olmasının tek tek satış sürecini uzatacağı, satılmama riskinin doğabileceği ve usul ekonomisine aykırılık oluşturacağından hareketle tek bir bütünlük olarak satışa konu edildiği belirtildiğinden uyuşmazlığa konu taşınmazların 6758 sayılı Kanun ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’un 134’üncü maddesince oluşturulan ticari ve iktisadi bütünlük kapsamında satışının yapılmasının hukuka uygun olduğu,
Muhammen bedelin tespiti yönünden;
Davaya konu taşınmazlar ile ilgili olarak Sermaye Piyasası Kurulu’nca lisanslandırılmış …Gayrimenkul Değerleme A.Ş. tarafından değerleme raporları hazırlandığı, anılan raporlarda imar durumu, yapılaşma, taşınmazların mevcut durumu, konumu, ulaşım bilgileri, çevresel özellikler ve emsal taşınmazlar dikkate alınarak rayiç bedellerinin belirlendiği, “İnanlar İnşaat 144 Gayrimenkul Ticari ve İktisadi Bütünlüğü”ne ait 144 adet taşınmazın güncel değerinin 230.005.000,00-TL olduğu, Fon Kurulu’nun …tarih ve …sayılı kararıyla “İnanlar İnşaat 144 Gayrimenkul Ticari ve İktisadi Bütünlüğü”ne ait 144 adet taşınmazın muhammen bedelinin 230.100.000,00-TL olarak belirlendiği, belirlenen muhammen bedel üzerinden yapılacak ihalenin, …Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E:…sayılı dosyasından verilen 17/06/2022 tarihli ihtiyati tedbir kararı ile tapu kaydına ihtiyati tedbir konulan ve karar gereğince satışı mümkün olmayan İstanbul ili, …ilçesi, …Mah., …ada, …parsel …, …, …, …, … ve … numaralı gayrimenkullerin satışının mümkün olmaması nedeniyle ertelenmesi üzerine, “İnanlar İnşaat 138 Gayrimenkul Ticari ve İktisadi Bütünlüğü” şeklinde yeni Fon Kurulu kararı alındığı, satışı mümkün olmayan taşınmazların değerleme raporu ile tespit edilen bedelleri düşüldükten sonra 138 adet taşınmazın muhammen bedelinin 206.000.000,00-TL olarak belirlendiği dikkate alındığında, lisanslı kuruluş tarafından düzenlenen rapor çerçevesinde Fon Kurulu’nca tespit edilen muhammen bedelin hukuka uygun olduğu,
İhale Şartnamesi yönünden;
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Tarafından Ticari ve İktisadi Bütünlük Oluşturan Mahcuzların Satışına İlişkin Yönetmeliğin “Satış şartnamesinde bulunacak hususlar” başlıklı 11’nci maddesinde belirtilen hususlar ile ihale alıcılarında aranılan şart ve yükümlülükleri düzenleyen ve anılan Yönetmeliğin 10’uncu maddesi hükmüne uygun şekilde Fon Kurulu’nun …tarih ve …sayılı kararı ile onaylanan İhale Şartnamesi’nin hukuka uygun olduğu,
Fon’a devredilen ya da Fon’un kayyım olarak atandığı şirketlerin, mali durumu, ortaklık yapısı, diğer sorunları veya piyasa koşulları nedeniyle mevcut hâlin sürdürülebilir olmadığının tespit edilmesi durumunda, şirketin yahut varlıklarının satılmasına veya feshi ile tasfiyesine karar verme yetkisinin TMSF’de olduğu, davacının hissedarı olduğu …İnşaat Anonim Şirketi’ne ilişkin olarak tanzim ettirilen mali durum tespit raporları uyarınca şirketin mevcut hâlinin sürdürülebilir olmadığının ortaya konulduğu, Fon Kurulu’nca alınan ihale kararı öncesi bütünlüğü dâhil taşınmazların bağımsız firmaca değerlemesinin yapıldığı, hazırlanan güncel raporlar kapsamında muhammen bedelin belirlendiği, …İnşaat Anonim Şirketi’ne ait gayrimenkullerden Fon Kurulu kararı ile oluşturulan ve satışına karar verilen “İnanlar İnşaat 138 adet Gayrimenkul Ticari ve İktisadi Bütünlüğü”nün 206.000.000,00-TL muhammen bedelle 13/09/2022 tarihinde ihaleyle satışa çıkarılmasına ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, davalı idarenin şirketi basiretli bir tüccar gibi yönetmediği, gayrimenkullerin toplu bir şekilde satılmasının değerini oldukça düşürdüğü, mülkiyet hakkının ihlâl edildiği, şirketin finansal durumu itibarıyla öz sermaye/sermaye oranının %50’ye düşmesinin gayet normal olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, kayyım olunan şirketler ile ilgili TMSF’nin satış kararı alma yetkisinin bulunduğu, satış için ceza yargılamasının sonuçlanmasının ya da müsadere kararının gerekmediği, satış ilanının usul ve yasaya uygun olarak yapıldığı, şirket yönetiminin, şirketi, davacı namına değil kendine yüklenen sorumluluklar gereğince hareket ederek ekonomik değerler ve tüm ilgililer ile şirket menfaatine uygun olarak basiretli bir tacir gibi yönettiği, satış sürecinin şeffaf ve rekabetçi bir ortamda yürütüldüğü, satış ilanının Resmî Gazete’de ve Kurumun web sitesinde yayımlandığı, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 134. maddesi uyarınca Resmî Gazete’de yapılan ilanın ilgililere tebliğ hükmünde olduğu, dava konusu iktisadi ve ticari bütünlüğün değerlemesinin alanında uzman …Gayrimenkul Değerleme AŞ firmasına yaptırıldığı, taşınmazların tek tek satışının usul ekonomisi açısından rasyonel olmadığı, tesis edilen işlemlerin Anayasa’ya uygun olduğu ve mülkiyet hakkı ihlâlinin bulunmadığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
USUL YÖNÜNDEN:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Dilekçeler üzerine ilk inceleme” başlıklı 14. maddesinin 3. fıkrasının (a) bendinde, dava dilekçelerinin görev ve yetki yönünden ilk incelemeye tâbi tutulacağı; “İlk inceleme üzerine verilecek karar” başlıklı 15. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde ise, adlî yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddine karar verileceği kurala bağlanmıştır.
İdarî yargı mercilerinde yargısal denetimi yapılarak çözümlenecek uyuşmazlıklarda, öncelikle davaya konu işlemin idarî bir işlem olup olmadığı hususunun, başka bir anlatımla idare hukuku kurallarına göre tesis edilen, kamu gücüne dayanılarak diğer tarafın rızasını aramaya gerek olmaksızın hukukî durumda tek yanlı irade açıklamasıyla değişiklik meydana getiren bir işlem olup olmadığının ortaya konulması gerekmektedir. İdarî makamlar tarafından tesis edilmiş olsa bile, özel hukuk hükümlerine tâbi olan işlem ve sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümünde adlî yargı mercileri görevlidir.
4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 403. maddesinin ikinci fıkrasında kayyımın belirli işleri görmek veya malvarlığını yönetmek için atanacağı kurala bağlanmıştır. Bir tüzel kişinin gerekli organlardan yoksun kalmış olması ve yönetiminin başka yoldan sağlanamaması halinde vesayet makamı tarafından yönetim kayyımı atanacağı aynı Kanun’un 427. maddesinde belirtilmiştir. Kanun’un ‘Malvarlığının yönetimi’ başlıklı 460. maddesinde ise ‘Kayyım bir malvarlığının yönetimi ve gözetimi ile görevlendirilmiş ise, yalnız o malvarlığının yönetim ve korunması için gerekli olan işleri yapabilir. Kayyımın, bunun dışındaki işleri yapabilmesi, temsil olunanın vereceği özel yetkiye, temsil olunan bu yetkiyi verecek durumda değilse vesayet makamının iznine bağlıdır.
‘ hükmü yer almıştır.
Yönetim kayyımının olağan yönetim işlerini yapabilmesi, temsil olunanın vereceği özel bir yetkiye bağlı olmadığı gibi vesayet makamının da iznine bağlı değildir. Olağan yönetim işlerine; alacakların tahsil edilmesini, borçların ödenmesini, vergi beyanlarında bulunulmasını, bozulacak malların satılmasını, mevcudun korunması için önlem alınmasını örnek olarak göstermek mümkündür. Türk Medeni Kanunu’nun 462 ve 463. hükmü kapsamındaki işlerde ise yetkili vesayet dairelerinden izin alınması zorunludur.(Gençcan Ömer Uğur: Vesayet Hukuku, Ankara-2009, s.818)
Kayyım, vesayet işleriyle görevlendirilmiş olan diğer kişiler gibi bu görevini yerine getirirken iyi bir yönetimin gerektirdiği özeni göstermekle yükümlüdür. Malvarlığını yönetme yükümlülüğü kapsamında yönetim kayyımının da kayyımlığına verilen kişinin malvarlığını iyi bir yönetici gibi özenle yönetme ve yönetimle ilgili hesap tutma zorunluluğu vardır. (Gençcan Ömer Uğur: Vesayet Hukuku, Ankara-2009, s.821)
Kayyımın görevini yerine getirirken kusurlu davranışıyla sebep olduğu zararlardan sorumlu olacağı Medeni Kanun’un 467. maddesinde belirtilmiş ve açılacak olan tazminat davalarında asliye hukuk mahkemelerinin görevli olacağı Kanun’un 469. maddesinde kurala bağlanmıştır.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun şirket yönetimi için kayyım tayini başlıklı 133. maddesinde, ” (1) Suçun bir şirketin faaliyeti çerçevesinde işlenmekte olduğu hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve maddî gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi için gerekli olması halinde; soruşturma ve kovuşturma sürecinde, hâkim veya mahkeme, şirket işlerinin yürütülmesiyle ilgili olarak kayyım atayabilir. Atama kararında, yönetim organının karar ve işlemlerinin geçerliliğinin kayyımın onayına bağlı kılındığı veya yönetim organının yetkilerinin ya da yönetim organının yetkileri ile birlikte ortaklık payları veya menkul kıymetler idare yetkilerinin tümüyle kayyıma verildiği açıkça belirtilir. Kayyım tayinine ilişkin karar, ticaret sicili gazetesinde ve diğer uygun vasıtalarla ilan olunur.
(2) Hâkim veya mahkemenin kayyım hakkında takdir etmiş bulunduğu ücret, şirket bütçesinden karşılanır. Ancak, soruşturma veya kovuşturma konusu suçtan dolayı kovuşturmaya yer olmadığı veya beraat kararının verilmesi halinde; ücret olarak şirket bütçesinden ödenen paranın tamamı, kanunî faiziyle birlikte Devlet Hazinesinden karşılanır.
(3) İlgililer, atanan kayyımın işlemlerine karşı, görevli mahkemeye 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ve 29/06/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre başvurabilirler.” … hükmü yer almıştır.
Dava konusu işlemlerin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan hâliyle 6758 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 19. maddesinde, (1) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce terör örgütlerine aidiyeti, iltisakı veya irtibatı nedeniyle 04/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 133 üncü maddesi uyarınca kayyım atanmasına karar verilen şirketlerde görev yapan kayyımların yetkileri, hâkim veya mahkeme tarafından Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilir ve devirle birlikte kayyımların görevleri sona erer.
(2) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra ve olağanüstü halin devamı süresince terör örgütlerine aidiyeti, iltisakı veya irtibatı nedeniyle Ceza Muhakemesi Kanununun 133 üncü maddesi uyarınca şirketlere ve bu Kanun Hükmünde Kararnamenin 13 üncü maddesi uyarınca varlıklara kayyım atanmasına karar verildiği takdirde, kayyım olarak Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu atanır.
(3) 20/07/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan ve Vakıflar Genel Müdürlüğüne veya Hazineye devredilen şirketler hariç olmak üzere; birinci ve ikinci fıkra kapsamındaki şirketlerin mali durumu, ortaklık yapısı, diğer sorunları veya piyasa koşulları nedeniyle mevcut halin sürdürülebilir olmadığının Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından tespit edilmesi durumunda, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu şirketin yahut varlıklarının veya bu Kanun Hükmünde Kararnamenin 13. maddesinde belirtilen varlıkların satılmasına veya feshi ile tasfiyesine karar verebilir. Satış ve tasfiye işlemleri Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından yerine getirilir. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun ilişkili olduğu Bakan onayıyla belirlenir.
(4) Üçüncü fıkra kapsamında gerçekleştirilen varlık ve mal varlığı değeri satışlarına bağlı olarak elde edilen gelirden borçlar ödendikten sonra kalan tutar, şirket işlerinde kullanılabilir. Üçüncü fıkra kapsamında gerçekleştirilen fesih ve tasfiye işlemleri sonunda borçlar ödendikten sonra kalan tutar, yargılamanın kesin hükümle sonuçlandırılmasına kadar bir kamu bankasında açılan hesapta nemalandırılır.(…)” hükmü yer almıştır.
Aktarılan mevzuatın değerlendirilmesinden; Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 133. maddesi uyarınca suçun bir şirketin faaliyeti çerçevesinde işlenmekte olduğu hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve maddî gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi için gerekli olması halinde; soruşturma ve kovuşturma sürecinde, hâkim veya mahkemenin şirket işlerinin yürütülmesiyle ilgili olarak kayyım atayabileceği, 6758 sayılı Kanun’un 19. maddesi gereğince Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 133. maddesi uyarınca şirketlere kayyım atanmasına karar verildiği takdirde, kayyım olarak Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun atanacağı, kayyımın işlemlerine karşı ilgililer tarafından görevli mahkemeye Türk Medeni Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre başvurulabileceği anlaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, davacının hissedarı olduğu şirkete Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 133. maddesi ile 6758 sayılı Kanun’un 19. maddesi gereğince …Sulh Ceza Hâkimliği’nin …tarih ve …Değişik İş sayılı kararıyla Fon’un kayyım olarak atandığı, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 134. maddesi uyarınca şirkete ait gayrimenkullerden “İnanlar İnşaat 138 adet Gayrimenkul Ticari ve İktisadi Bütünlüğü”nün oluşturulduğu, Fon Kurulu’nun, ticarî ve iktisadî bütünlüğün satışına ilişkin …tarih ve …sayılı kararında, şirketin önceki dönemlerden gelen aşırı borç yükü altında olduğu, finansman sıkıntısı çektiği, gerekli nakit akışını sağlayacak tutarda satış gelirlerinin olmadığı ve gelecek dönemde kaynak bulmada zorluk çekeceği belirtilerek 6758 sayılı Kanun’un 19. maddesi uyarınca şirketin mali durumunun sürdürülebilir olmadığı gerekçesiyle oluşturulan bütünlüğün ihaleyle satışına karar verildiği görülmektedir.
Dairemizin tüm üyelerinin katılımıyla 02/11/2022 tarihinde yapılan toplantıda alınan karar ile, davalının kayyım sıfatıyla yönettiği şirketlerin hak ve taraf ehliyetlerini koruduğu, anılan şirketlere ilişkin olarak kayyımın ticârî gerekliliklere göre gerçekleştirdiği iş ve işlemlerin idarî işlem ve eylem niteliğinde olmadığı, kayyım sıfatıyla ticârî kural ve teamüllere dayanılarak tesis edilen işlemlerde kamu yararının değil ticârî faaliyet gereklerinin esas alındığı ve kayyım işlemlerinin idare hukuku ilkelerine göre değil ticaret hukuku ilkelerine göre tesis edildiği dikkate alınarak uyuşmazlığın esas itibarıyla Türk Medenî Kanunu’nda düzenlenen kayyımlık görevinin nasıl îfâ edileceğine dair ilke ve kurallar ile Türk Ticaret Kanunu hükümleri dikkate alınmak suretiyle adlî yargı yerlerince çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, davanın esası incelenerek verilen temyize konu İdare Mahkemesi kararında usûl hükümlerine uygunluk bulunmamaktadır.
Öte yandan, 2577 sayılı Kanun’un “Kapsam ve nitelik” başlıklı 1. maddesinin ilk fıkrasında, “Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinin görevine giren uyuşmazlıkların çözümü, bu Kanunda gösterilen usûllere tâbidir.” kuralına yer verilmiştir.
2577 sayılı Kanun’a 6545 sayılı Kanun’un 18. maddesiyle eklenen “İvedi yargılama usulü” başlıklı 20/A maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, ihaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemlerinden doğan uyuşmazlıklarda söz konusu yargılama usulünün uygulanacağı; (g) bendinde ise, verilen nihaî kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde temyiz yoluna başvurulabileceği kurala bağlanmıştır.
Anayasa’nın 142. maddesi uyarınca, Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişleri ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir. Kanun yolları da, yargılama usûlleri arasında yer alır. Yargı yerlerince yapılacak incelemeler sonunda verilecek kararlardan hangisinin kesin olduğunun belli edilmesi dahi, anılan madde hükmü ile Anayasa’daki temel ilkelere ve güvence kurallarına aykırı olmamak üzere yasa koyucunun takdirine bırakılmıştır (AYM kararı, E:1985/23, K:1986/2, Karar tarihi: 20/01/1986).
Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usullerinin kanunla düzenleneceğini belirten Anayasa’nın 142. maddesinin de kanuni hâkim güvencesinin değerlendirilmesinde gözönünde bulundurulması gerektiği açıktır. Kanuni hâkim güvencesi, mahkemelerin kuruluş ve yetkileri ile izleyecekleri yargılama usulünün kanunla düzenlenmesini ve dava konusu olay ortaya çıkmadan önce belirlenmesini gerektirir. Bu düzenleme Anayasa Mahkemesi kararlarında, kişinin hangi mahkemede yargılanacağını önceden ve kesin olarak bilmesini gerektiren doğal hâkim ilkesini koruyan bir hüküm olarak ele alınmaktadır (AYM kararı, Muhammed Deniz başvurusu, B. No: 2014/10728, Karar tarihi:18/07/2018).
Aktarılan kanunî düzenlemelere göre, 6545 sayılı Kanunla yapılan değişikliklerle birlikte 20/07/2016 tarihinden sonra ilk derece mahkemelerince verilen kararlara karşı genel kanun yolunun istinaf olarak belirlendiği, yalnızca 2577 sayılı Kanun’un 46. maddesinde tahdidî olarak sayılan uyuşmazlıklarla ilgili kararlara karşı istinaf kanun yolundan sonra temyiz kanun yoluna da başvurulabileceği, 2577 sayılı Kanun’da düzenlenen özel ve istisnai bir yargılama usûlü olan ivedi yargılama usulüne tâbi olan uyuşmazlıklarla ilgili olarak ise ilk derece mahkemelerince verilen kararlara karşı hangi tarihte verildiğine bakılmaksızın doğrudan temyiz kanun yoluna başvurulabileceği açıktır.
2577 sayılı Kanun’un 1. maddesinin ilk fıkrası uyarınca idarî yargının görevine giren uyuşmazlıkların çözümü bu Kanun’da gösterilen usûllere tâbi bulunduğundan ve anılan Kanun’un 20/A maddesinde yer verilen ivedi yargılama usûlü öncelikle ve süratle sonuçlandırılması önem taşıyan bazı idarî dava türleri için öngörülen özel bir yargılama usûlü olduğundan; adlî yargının görevinde olduğu değerlendirilen uyuşmazlıklar bakımından Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinin görevine giren uyuşmazlıkların çözümünde uygulanacak usûlü belirleyen 2577 sayılı Kanun’da düzenlenen özel bir yargılama usûlü olan ivedi yargılama usûlü uygulanarak karar verilmesi mümkün değildir. Ayrıca, istisnaî bir yargılama usûlü olan ivedi yargılama usûlünün bu şekilde geniş bir yorum yoluyla genel yargılama usûlü yerine uygulanmasının Anayasal kurallar uyarınca Kanunla belirlenmesi zorunlu olan yargılama usûlüne ilişkin konulardan biri olan mahkeme kararlarına karşı başvurulacak kanun yolunu etkileyeceği açıktır.
Bu itibarla, çözümü adlî yargının görevinde olan, 2577 sayılı Kanun ve bu Kanunda düzenlenen usûllerin uygulanmasına ve öncelikle sonuçlandırılması özel önem taşıyan uyuşmazlık olarak nitelendirilmesine imkân bulunmayan ve bu anlamda ivedi yargılama usulü kapsamında yer almayan dava konusu uyuşmazlığa ilişkin olarak, genel yargılama usûlü yerine ivedi yargılama usûlü uygulanarak karar verilmesinde de usûl hükümlerine uygunluk bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca davanın reddi yolundaki … İdare Mahkemesi’nin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Kullanılmayan …-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine,
4. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine, 11/01/2023 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.