Danıştay Kararı 13. Daire 2022/4616 E. 2023/682 K. 16.02.2023 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2022/4616 E.  ,  2023/682 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2022/4616
Karar No:2023/682

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kaymakamlığı

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Elazığ ili, Karakoçan ilçesi, … Köyü’nde bulunan ve tapunun … sayılı parselinde Hazine adına kayıtlı taşınmazın 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 45. maddesi uyarınca dava dışı üçüncü kişiye satışının yapılmasına ilişkin olarak 29/12/2021 tarihinde gerçekleştirilen ihalenin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; ihalenin mevzuata uygun şekilde ilan edildiği ve 29/12/2022 tarihinde gerçekleştirilen ihalenin ita amiri (kaymakam) tarafından onaylandığı, 29/12/2021 tarihinden itibaren 30 gün içinde en geç 28/01/2022 tarihine kadar (bu tarih de dahil) iş bu davanın açılması gerektiği, ancak bu süreler geçirildikten sonra, yurt dışında olduğu, Türkiye’ye 13/07/2022 tarihinde döndüğü maliki bulunduğu taşınmazın komşu parseli olan ihale konusu taşınmazın etrafının tel ile çevrili olduğunu görmesi üzerine ihaleyi 22/07/2022 tarihinde öğrendiğinden bahisle 02/08/2022 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasının incelenmesinin mümkün bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, ihalenin hukuka aykırı olduğu, taşınmazın bulunduğu mahalde ilanın yapılmadığı, taşınmazın satışından hiçbir köylünün haberinin olmadığı, kendisinin de Türkiye’ye geldiğinde maliki olduğu taşınmazın bitişiğinde olan ihale konusu taşınmazın dava dışı … tarafından tel örgü ile çevrildiğini görmesi üzerine yaptığı araştırmalar neticesinde taşınmazın 29/12/2021 tarihinde yapılan ihale ile satıldığını 22/07/2022 tarihinde öğrendiği, ihaleye tek bir kişinin katılmasının ilanın usulüne uygun yapılmadığını gösterdiği, taşınmazın en düşük bedelle tek katılımcı alıcıya satıldığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ :
Hukuka aykırılık iddiasıyla ihtilâf konusu yapılan bir menfaatin veya hakkın idari yargı merciileri nezdinde ileri sürülebilmesini belirli bir müddete bağlayan dava açma süresi, mahkemeye erişim hakkına getirilen anayasal sınırlamalardan birisidir. Öğretide, idari işlemlere karşı dava açılabilmesinin süreye bağlanmasının başlıca teorik nedenleri arasında “hak arama özgürlüğü açısından eşitliği sağlamak, idarenin işlemlerinde belirlilik ve kararlılığı sağlamak, idari yargı yerlerinin daha iyi çalışabilmesini sağlamak” gibi unsurlarda sayılmaktadır (GÖZÜBÜYÜK, Şeref, İdari Yargıda Dava Açma Süresi, Amme İdaresi Dergisi, 1969/2, s.3.).
Bu minvalde,mahkemeye erişim hakkının belirli bir süreyle sınırlandırılması mevzunun, hukuki öngörülebilirlik ilkesinin idare hukukunda ki izdüşümlerinden olan idari istikrar ilkesine hizmet ettiğinden, meşru bir amaca dayandığında tereddüt bulunmamaktadır. Nitekim, idari tasarrufların uzunca bir süre yargı denetimi altında kalma ihtimalleri veya sürekli iptal edilme tehdidi altında bulunmaları, idari istikrara zarar vereceği için kamu hizmetlerindeki işleyişi aksatabileceği, kamu düzenine zarar verebileceği kabul edilmelidir(CANDAN,Turgut, İdari Yargılama Usulü Kanunu, 8. Baskı, Ankara, 2020, s. 357.),(ONAR,Sıddık Sami, İdare Hukukunun Umumi Esasları, 3. Baskı, İstanbul, 1996, s. 1960,1961.).
Tarihsel seyri içerisinde İdare Hukuku birikiminin tekâmülü ile gelinen aşamada, idare hukukunun birbirinden ayrılmaz iki işlevi bulunduğu ve bunların ise “idarenin aşırılıklarının (‘excess’) önlenmesi ve iyi yönetişimin (‘good governance’) desteklenerek hizmetlerin gereği gibi yürütülmesine katkı sunulması” olduğu şeklinde bir tasnife gidilebilir. (İdare Hukukunun İşlevine Yönelik Bir Yaklaşım: “Trafik Işığı Metaforu”, İstanbul Hukuk Mecmuası 77/2, s.1057.). Bundan hareketle, hukuki hüviyet kazanan bir idari tasarrufun makul sınırı zorlayacak meçhul bir zaman diliminde iptal tehdidine maruz kalacak olması, idarenin işlem ve eylemlerinin denetimi ile kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesi arasındaki dengeyi bozacaktır.
Bakılan davada, idari işlemin hukuk aleminde hayat bulmasının üzerinden geçen 8 ayı aşkın bir süre sonunda açılan davada, yukarıda değinilen hukuki dengenin korunabilmesi adına, sosyal hayatın normatif şubesi olan hukuk kurumunun ihtilâf özelinde tecellisi olarak tanımlanabilecek hakkaniyet idesinin tesisinde ağır basacak hukuki değerin kamu düzeni olması gerektiği; dolayısıyla bakılan davanın, süre aşımı yönünden reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
USUL YÖNÜNDEN:
MADDİ OLAY :
Elazığ ili, Karakoçan ilçesi, … Köyü’nde bulunan ve tapunun … sayılı parselinde Hazine adına kayıtlı taşınmazın 2886 sayılı Kanun’un 45. maddesi uyarınca açık teklif usulü ile 29/12/2021 tarihinde yapılan ihale ile dava dışı üçüncü kişiye satışı gerçekleştirilmiş, taşınmazın ihale yolu ile satışından sonra davacı tarafından, taşınmazın satışına ilişkin ihalenin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü” başlıklı 11. maddesinde, Anayasa hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu; “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesinde, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu; “Yargı yolu” başlıklı 125. maddesinde, idari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin, yazılı bildirim tarihinden başlayacağı kuralına yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7. maddesinin 1. fıkrasında, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hâllerde idare mahkemelerinde “altmış gün” olduğu belirtilmiş; aynı maddenin 2. fıkrasında, dava açma süresinin idarî uyuşmazlıklarda, yazılı bildirimin yapıldığı, 4. fıkrasında ise ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı kuralı yer almıştır.
2577 sayılı Kanun’a 6545 sayılı Kanun’un 18. maddesiyle eklenen “İvedi yargılama usulü” başlıklı 20/A maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, ihaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemlerinden doğan uyuşmazlıklarda ivedi yargılama usulünün uygulanacağı; aynı maddenin 2. fıkrasında, ivedi yargılama usulünde dava açma süresinin “otuz gün” olduğu kuralına yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Anayasa’nın 125. ve 2577 sayılı Kanun’un 7. maddelerinde, idarî işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin, yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden itibaren başlayacağı belirtilmek suretiyle dava açma süresinin başlamasında, “yazılı bildirim”in esas alınması öngörülmüş olup, hak arama özgürlüğünün kullanılması bakımından, idarî işlemlerin idare tarafından ilgililere açık ve anlaşılabilir biçimde bildirilmesi gerekmektedir.
Düzenleyici işlemler dışında kalan bireysel nitelikteki idarî işlemlerin iptali istemiyle açılan davalarda, dava açma sürelerinin hesabında, idarî işlemin ilgilisine tebliğ edildiği tarihin esas alınması gerekmekte ise de, idarece tesis edilen işlemin doğrudan tarafı olmayan ve bu nedenle de idarece yazılı bildirim zorunluluğu bulunmayan kişilerin açacakları davalarda, bu kişilerin idarî işlemi öğrenme tarihinin belirlenebildiği durumlarda, öğrenme tarihinin esas alınması gerekmektedir.
Öte yandan, 2577 sayılı Kanun’un 7. maddesinin dördüncü fıkrasında düzenlenen, dava açma süresinin hesabında bildirim yerine ilanın esas alınarak sürenin ilan tarihini izleyen günden itibaren başlamasına ilişkin kural, ilanı gereken düzenleyici işlemlere karşı açılan idarî davalara yöneliktir.
2577 sayılı Kanun’da düzenleyici işlemlere karşı dava açma süresinin başlangıcı olarak öngörülmüş olan ilân tarihinin, bireysel işlem niteliğinde olan ihalelere yönelik işlemler açısından uygulanması mümkün olmayıp, bu işlemlerin de yazılı bildirim veya öğrenme üzerine yasal süresi içinde dava konusu edilebileceğinin kabulü gerekmektedir.
Bu minvalde, dava açma süresinin ilanla başlamayacağı ve yazılı bildirim yapılmayan hâllerde işlemin ilgililer tarafından öğrenildiği tarihten itibaren dava açma süresinin başlayacağı dikkate alındığında, davanın, ilan veya ihale tarihinden itibaren değil ihaleden haberdar olunduğu ve öğrenme tarihi olarak belirtilen tarihi izleyen günden itibaren süresi içinde açılıp açılmadığının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, dava dilekçesinde davacı tarafından, ihale tarihinde yurtdışında olduğu, 13/07/2022 tarihinde Türkiye’ye geldiği, 29/12/2021 tarihinde gerçekleştirilen dava konusu ihaleden 22/07/2022 tarihinde haberdar olduğu belirtildiğinden, yazılı bildirim yapılmayan hâllerde işlemin bütün unsurlarıyla ilgililer tarafından öğrenildiği tarihten itibaren dava açma süresinin başlayacağı dikkate alındığında, dava açma süresinin 22/07/2022 tarihini izleyen günden itibaren başladığının kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla, davacının, dava konusu ihale işleminden 22/07/2022 tarihinde haberdar olduğu, idarenin aksini ispat edecek bilgi veya belge sunmadığı, dolayısıyla 22/07/2022 tarihini izleyen günden itibaren 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinde öngörülen 30 günlük dava açma süresi içinde, 02/08/2022 tarihinde açılan davanın süresinde olduğu anlaşıldığından, davanın süre aşımı nedeniyle reddine dair temyize konu Mahkeme kararında usul hükümlerine uygunluk bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 16/02/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.