Danıştay Kararı 13. Daire 2022/4583 E. 2023/22 K. 10.01.2023 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2022/4583 E.  ,  2023/22 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2022/4583
Karar No:2023/22

2TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … İnsan Kaynakları Eğitim ve
Danışmanlık Ticaret A.Ş.
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Genel Müdürlüğü

VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, 2.128.640,40-TL’nin 15 gün içerisinde Kurum’a ödenmesine ilişkin Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü İstanbul Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü’nün … tarih ve E… sayılı işleminin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen … tarih ve E: …, K: … sayılı kararda; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15. maddesinin 1/a bendinde, adli yargının görevli olduğu konularda açılan davanın görev yönünden reddine karar verileceğinin belirtildiği; dava dilekçesinin ve dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesinden, davanın konusunun davacı ile davalı idare arasında tesis edilen sözleşmeden kaynaklandığı, idare mahkemelerinin görevine giren iptal veya tam yargı davasına konu veya ilk derecede Danıştay’da çözümlenecek bir işlem olmadığı, adli yargının konusuna giren bir işlem olduğu sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nce; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI :Davacı tarafından, uyuşmazlığa konu sözleşmelerin her iki tarafın edimlerini yerine getirmesiyle sona erdiği, dava konusu işlemin davalı idarece kamu gücü kullanılarak bu sözleşmelerin sona ermesinden çok sonra tesis edildiği ve idarî işlem niteliğinde olduğu, bu nedenle bu işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın görüm ve çözümünde idarî yargı mercilerinin görevli olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, kamu tüzel kişilerinin, kamu hizmetine ilişkin olmakla beraber, özel hukuk kuralları altında yaptığı, özel hukuk alanına giren faaliyetleri sırasında meydana gelen zararlardan bir özel hukuk tüzel kişisi gibi özel hukuk hükümleri uyarınca adli yargı tarafından sorumluluğuna karar verilmesi gerektiği, dava konusu alacağa dayanak sözleşmelerin 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu uyarınca “doğrudan temin” usulüyle hizmet alımına ilişkin sözleşmeler olduğu ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’na tâbi olduğu, özel hukuk hükümlerinin uygulanması gerektiği belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Bölge idare mahkemesi kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle görev yönünden reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddi yolundaki … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:… , K:… sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, anılan Bölge İdare Mahkemesi kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın davacıya iadesine,
5. 2577 sayılı Kanun’un 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’ne gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine, 10/01/2023 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY:
İstihdam Garantili Mesleki Eğitim Kursları kapsamında İstanbul Çalışma ve İş Kurumu Müdürlüğü ile davacı şirket arasında, davacı tarafından perakende satış elemanı (gıda) ve reyon görevlisi, mesleklerinde mesleki eğitim kursu düzenlenmesini sağlamak amacıyla … , … ve … sayılı Mesleki Eğitim Kursu Sözleşmeleri imzalanmıştır.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nca bahse konu mesleki eğitim kursları hakkında başlatılan soruşturma sonrası düzenlenen rapor doğrultusunda, bahse konu kursların usulsüz bir biçimde yürütüldüğü, davacı şirketin sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediği, haksız kazanç sağladığı sonucuna varılmıştır. Kurs adı altında gösterilen ve yapılan tüm ödemelere esas teşkil eden faaliyetlerin sözleşmeyle taahhüt edilen edimin ifası olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığından bahisle soruşturmaya konu sözleşmeler gereği düzenlenen kurslar kapsamında yapılan tüm ödemelerin yasal faiziyle birlikte tahsil edilmesine ve davacı şirket hakkında 24 (yirmi dört) ay süreyle sözleşme ve protokol imzalanmaması için yasaklılık uygulanmasına karar verilmiştir.
Dava konusu … tarih ve E-… sayılı İstanbul Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü işlemi ile de yüklenici hakediş ödemesi, kursiyer zaruri gideri ve sigorta prim ödemelerinin sözleşme hükümleri gereğince yasal faiziyle birlikte tahsil edileceği belirtilerek anılan unsurların toplamı olarak 2.128.640,40-TL’nin 15 gün içerisinde Kurum hesabına ödenmesi gerektiğine, ödeme yapılmaması hâlinde temerrüde düşülen tarih itibarıyla yasal faiz hesaplanacağına ve söz konusu borcun yasal yollardan tahsilini teminen hukuki işlem başlatılacağına, ayrıca ilgili soruşturma raporu doğrultusunda 04/03/2021 tarihinden itibaren 24 (yirmi dört) ay boyunca Yönetmelik kapsamında sözleşme veya protokol imzalanmayacağı bildirilmiş, davacı tarafından söz konusu işlemin toplam 2.128.640,40-TL’nin 15 gün içerisinde Kurum hesabına ödenmesi gerektiği, ödeme yapılmaması hâlinde temerrüde düşülen tarih itibarıyla yasal faiz hesaplanacağı ve söz konusu borcun yasal yollardan tahsilini teminen hukuki işlem başlatılacağına ilişkin kısmının iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin 1. fıkrasında, “İdarî dava türleri şunlardır: a) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edenler tarafından açılan iptal davaları, b) İdarî eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idarî sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar” kuralına yer verilmiş; 14. maddesinin 3. fıkrasında, dava dilekçelerinin, görev ve yetki, idarî merci tecavüzü, ehliyet, idarî davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, süre aşımı, husumet, 3. ve 5. maddelere uygun olup olmadıkları yönlerinden sırasıyla inceleneceği; 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, idarî davaya konu işlemin kesin ve yürütülebilir olmaması durumunda davaların reddedileceği kurala bağlanmıştır.
4734 sayılı Kamu İhale Kanunu, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu veya sair ihale mevzuatı çerçevesinde ihale aşamasında tesis edilen işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların kural olarak idarî yargı yerlerince, ihale safhası tamamlanıp taraflar arasında sözleşme imzalandıktan sonra sözleşmenin uygulanmasından kaynaklanan uyuşmazlıkların ise adlî yargı yerlerince görülüp çözümlenmesi gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, dava konusu uyuşmazlığın, her ne kadar sözleşmenin uygulanmasından sonra ortaya çıkmış ise de, sözleşme hükümlerinin uygulanmasından kaynaklanmadığı, davaya konu mesleki eğitim kursları hakkında başlatılan soruşturma neticesinde davacı şirketin sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediği, haksız kazanç sağladığından bahisle söz konusu kurslar kapsamında yapılan tüm ödemelerin yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesinden kaynaklandığı anlaşıldığından, uyuşmazlığın görüm ve çözümünde idarî yargının görevli olduğu sonucuna varılmıştır.
Öte yandan, bir idari işlemin iptal davasına konu olabilmesi için kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem olması gerekmektedir. Kesin ve yürütülmesi zorunlu işlemler, idarelerin kamu gücüne dayanarak, tek yanlı irade beyanıyla tesis ettikleri, ayrıca başka bir işlemin varlığına gerek olmaksızın doğrudan doğruya çeşitli hukukî sonuçlar doğurmak suretiyle etkisini gösteren işlemlerdir.
Dava konusu işlemin sözleşmelerin ifasından çok sonra başlatılan soruşturma ve bu soruşturma neticesinde alınan kararlar sonrasında davalı idarece tek taraflı olarak tesis edildiği görülmekle birlikte işlemin yüklenici hakediş ödemesi, kursiyer zaruri gideri ve sigorta prim ödemelerinin toplamından oluşan 2.128.640,40-TL’nin davacıdan kamu gücü kullanılarak tahsiline yönelik bir unsur içermediği ve bu hâliyle davacı şirketi rızaen ödeme yapmaya davet etmenin ötesinde hukuki bir yaptırıma ilişkin olmadığı, ödeme yapılmaması durumunda ancak genel hükümlere göre tahsilinin mümkün olduğu, tek başına icrai kabiliyetinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, dava konusu uyuşmazlığın görüm ve çözümünde idarî yargı görevli olmakla birlikte dava konusu işlemin başkaca bir işlemin varlığına gerek olmaksızın tek başına davacı hakkında hüküm ve sonuç doğuracak mahiyette ve dolayısıyla iptal davasına konu edilebilecek kesin ve yürütülebilir nitelikte olmadığı sonucuna ulaşıldığından, davanın incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerekirken davanın görev yönünden reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında usûl hükümlerine uygunluk bulunmadığı, kararının belirtilen gerekçeyle bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.