Danıştay Kararı 13. Daire 2022/4523 E. 2023/4 K. 09.01.2023 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2022/4523 E.  ,  2023/4 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2022/4523
Karar No:2023/4

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … A.Ş. (…)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … A.Ş.

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirketin sorumluluk bölgesinde genel aydınlatma kapsamında yer alan tesislerin saha kontrolleri sonucunda 2010/08-2018/01 dönemlerinde olmak üzere, davacı şirkete ait genel aydınlatma abonelerinden toplam 5253 abonenin 378.944 fatura karşılığı 15.865.026,42 kwh üzerinden fazladan (13/08/2020 tarihi itibarıyla) ana para ve gecikme faizi olarak 13.212.919,17-TL ödendiği ileri sürülerek bu tutarın …’ın ilgili hesabına yatırılmasının gerektiği yönünde tesis edilen … tarih ve … sayılı davalı idare işleminin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; 08/2010-01/2018 dönemlerine ilişkin genel aydınlatma tüketimleri nedeniyle dağıtım şirketlerine Hazine bütçesinden yapılan ödemelerin geriye doğru olarak incelenmesi ve denetlenmesi konusunda 6446 sayılı Kanun’un geçici 4. ve geçici 5. maddeleri uyarınca davalı kurumun yetkili kılındığı, davalı idare tarafından davacıya denetime gelineceğinin bildirildiği, davalı idare tarafından söz konusu döneme ilişkin ödemelerin incelenmesi sırasında mevzuatta öngörülen şekilde en az %20 oranında aydınlatma abonesinin saha denetiminin ve ölçümlerin yapılarak buna dair tutanakların mahallinde düzenlenerek imza altına alındığı, yapılan denetimler sonucunda elde edilen sayısal veriler esas alınarak denetim yapılan dönemdeki her faturalama dönemi için aylık bazda fazla yapılan ödemelerin hesaplandığı, hesaplamada kullanılan metodolojinin mevzuat hükümlerine uygun olduğu ve dönemindeki mevzuat çerçevesinde (Aydınlatma Yönetmeliği ve Hazine Müsteşarlığınca çıkarılan Genelgeler) hareket edildiği, EYT ve SEYT kavramlarının genel aydınlatma bedellerinin gerçek tüketimi yansıtıp yansıtmadığının daha objektif şekilde hesaplanması amacıyla geliştirilmiş yöntemler olduğu, bu yöntemlerin, önceki dönemlerde tahakkuk etmiş faturalara ilişkin gerçek tüketimin tespit edilebilmesi amacıyla kullanılması ve önceden fazla ödenen bedellerin geri istenmesinin idari işlemlerin geriye yürümezliği ilkesine aykırılık oluşturmayacağı ve davacı şirketin itirazlarının da dikkate alındığı hususları birlikte değerlendirildiğinde, davacı dağıtım şirketine fazladan ödenen tutarın ilgili kurum ve kuruluşların hesabına aktarılmak üzere davalı idarenin hesabına yatırılması istemine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nce; İdare Mahkemesince davanın reddine kararı verilmiş ise de, davacı tarafından uyuşmazlık miktarının hatalı hesaplandığının iddia edilmesi ve iddianın da ciddi görülmesi nedeniyle, söz konusu denetleme sonucu belirlenen tüketim miktarının davacının iddiaları doğrultusunda doğru olarak hesaplanıp hesaplanmadığının tespiti özel ve teknik bir bilgiyi gerektirdiğinden bu konuda, konusunda uzman kişilerden oluşan bilirkişi incelemesi yaptırılarak bir karar verilmesi gerektiği, bu aşamadan sonra uyuşmazlığın Dairece mi, yoksa ilk derece mahkemesince mi çözümlenmesi gerektiği konusuna gelince; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu ve idari yargılamaya ilişkin genel kriteler göz önünde bulundurulduğunda; istinaf merci olarak bölge idare mahkemesince istinaf incelemesinde ek bir araştırma yapılmadan ihtilaf çözülebilecek durumda ise dosya üzerinden inceleme yapılarak, işin esası hakkında gerekirse ilk derece mahkemesinin yerine geçerek karar verildikten sonra dosyanın mahkemesine göndereceği; istinaf konusu karardaki ihtilaf, dosyadaki mevcut bilgi ve belgeye göre çözülebilecek nitelikte değilse, dosyayı ilk derece mahkemesine göndermeden re’sen araştırma ilkesi uyarınca gerekli inceleme ve araştırmaları bizzat yaparak işin esası hakkında yeniden karar vereceği, bu durumun temyiz ile istinaf incelemesi arasındaki en önemli farkı oluşturduğu, temyiz incelemesi sonunda karar bozulduğunda dosya ilgili mahkemeye ya da daireye geri gönderilirken, istinaf incelemesi sonunda karar kaldırıldığında dosya ilgili mahkemeye geri gönderilmeyip işin esası hakkında bölge idare mahkemesince karar vereceği,
Buna karşın, istinaf konusu edilen kararda; ilk derece mahkemesince davanın konusu hatalı kurgulanmış veya maddi olayın çözümünde dayanılan olguların dava konusu işlem yönünden hatalı olarak dayanak alınmış veyahut da uyuşmazlığın çözümü teknik bilgiyi gerektirdiği halde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmadan veya eksik yaptırılmak suretiyle gerekli teknik bilgiye dayalı veriler değerlendirilmeden ya da dava konusu edilen işlemlerden birisi veya birkaçı hakkında inceleme ve değerlendirme yapılmadan karar oluşturulma yönüne gidilmiş olması ile davacılardan bir kısmı yönünden esasa ilişkin oluşmuş karar bulunmaması gibi nedenlerle ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın esası hakkında asgari doğru tespit ve olgular ile teknik bilgiyle oluşan deliller hiç tartışılmadan karar oluşturulmuş ise bu uyuşmazlık hakkında genel usul kuralları bağlamında verilmiş bir ilk derece mahkemesi kararının bulunduğunun hukuken kabul edilemeyeceği gibi istinaf mahkemesine ilk derece mahkemesi sıfatı da verilmediği, aksi kabulün tabii hakim ilkesine de aykırılık oluşturacağı hususları bir bütün olarak dikkate alındığında, genel usul anlamında hukuken verilmiş bir karar bulunmadığı durumlarda, istinaf mahkemesinin özel usul kurallarına yönelik durumda olduğu gibi istinafa konu kararı kaldırarak dosyayı mahkemesine gönderilebileceği, uyuşmazlıkta, istinaf incelemelerinde re’sen araştırma ilkesi uyarınca gerekli inceleme ve araştırmalar bizzat bölge idare mahkemeleri tarafından yapılarak işin esası hakkında yeniden karar verilmesi gerekmekte ise de; uyuşmazlığın özünü oluşturan hesaplamaya yönelik olarak bilirkişi incelemesi yapılmadan karar verilmiş olması nedeniyle, belirtilen eksikliklerin istinaf mahkemesince giderilmesi durumunda doğal hakim ilkesine aykırı hareket edilmiş olacağı, dereceli yargılama imkanının ortadan kalkacağı ve bu suretle adil yargılanma ilkesinin ihlalinin söz konusu olacağı, buna göre, belirtilen eksikliğin giderilmesinden sonra ortaya çıkacak olan tespitlerin ilgili mevzuat hükümleriyle birlikte değerlendirmeye alınmasından sonra, dava konusu uyuşmazlığın hükme bağlanması amacıyla dava dosyasının İdare Mahkemesine iadesinin gerektiği sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, istinaf başvurusunun kabulü ile İdare Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dava dosyasının Mahkeme’ye gönderilmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, bilirkişi incelemesi yapılması yoluna gidilmesinin yargılama sürecini uzatmaktan öteye gitmeyeceği, dağıtım şirketlerince genel aydınlatma kapsamında bildirilen faturalardaki tüketim değerleri ile denetim sonucunda ölçülen değerlerin karşılaştırılacağı ve bu karşılaştırma neticesinde fazla ödeme gerçekleştirilmiş ise geri alınması gerektiği belirtilerek fatura kontrolüne ilişkin metodolojinin oluşturulduğu, tesis edilen işlemlerde her mevzuatın kendi dönemi içerisinde değerlendirildiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu, davalı tarafından 2011/Aralık dönemi ve öncesi aydınlatma tahakkuklarının da denetiminin yapılmasının kanunların geriye yürümezliği, hukuki istikrar ve hukuki güvenlik ilkelerine aykırılık teşkil ettiği, nihai rapor öncesinde yapılan itirazların haksız bir şekilde reddedildiği belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Bölge idare mahkemesinin, ilk derece mahkemesi kararını kaldırdıktan sonra yeniden bir karar vermeksizin dosyanın ilgili ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verebileceği istisnaî hâller, 2577 sayılı Kanun’un 45. maddesinin 5. fıkrasında sınırlı olarak sayılmıştır. Uyuşmazlıkta, anılan fıkrada sayılan istisnaî hâllerden herhangi birinin bulunmaması karşısında, ilk derece mahkemesi kararında tespit edilen maddî ve/veya hukukî eksikliğin anılan Kanun’un 45. maddesinin 4. fıkrası uyarınca bölge idare mahkemesince tamamlanarak yeniden bir karar verilmesi gerektiğinden, temyize konu kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı şirketin sorumluluk bölgesinde genel aydınlatma kapsamında yer alan tesislerin saha kontrolleri sonucunda 2010/08-2018/01 dönemlerinde olmak üzere, davacı şirkete ait genel aydınlatma abonelerinden toplam 5253 abonenin 378.944 fatura karşılığı 15.865.026,42 kwh üzerinden fazladan (13/08/2020 tarihi itibarıyla) ana para ve gecikme faizi olarak 13.212.919,17-TL ödendiği ileri sürülerek bu tutarın …’ın ilgili hesabına yatırılmasının gerektiği yönünde … tarih ve … sayılı davalı idare işlemi tesis edilmiştir.
Bunun üzerine bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İstinaf” başlıklı 45. maddesinin 3. fıkrasında, “Bölge idare mahkemesi, yaptığı inceleme sonunda ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulursa istinaf başvurusunun reddine karar verir. Karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkün ise gerekli düzeltmeyi yaparak aynı kararı verir.” kuralına, 4. fıkrasında, “Bölge idare mahkemesi, ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulmadığı takdirde istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verir. Bu hâlde bölge idare mahkemesi işin esası hakkında yeniden bir karar verir. İnceleme sırasında ihtiyaç duyulması hâlinde kararı veren mahkeme veya başka bir yer idare ya da vergi mahkemesi istinabe olunabilir. İstinabe olunan mahkeme gerekli işlemleri öncelikle ve ivedilikle yerine getirir.” kuralına, 5. fıkrasında ise, “Bölge idare mahkemesi, ilk inceleme üzerine verilen kararlara karşı yapılan istinaf başvurusunu haklı bulduğu, davaya görevsiz veya yetkisiz mahkeme yahut reddedilmiş veya yasaklanmış hâkim tarafından bakılmış olması hâllerinde, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vererek dosyayı ilgili mahkemeye gönderir. Bölge idare mahkemesinin bu fıkra uyarınca verilen kararları kesindir.” kuralına yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
2577 sayılı Kanun’un 45. maddesini değiştiren 28/06/2014 tarih ve 29044 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanan 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 19. maddesinin gerekçesinde, “…Bölge idare mahkemesi, yaptığı inceleme sonunda ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulursa istinaf başvurusunun reddine karar verecektir. Karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkün ise gerekli düzeltmeyi yapacak ve yine istinaf başvurusunun reddine karar verecektir. Bölge idare mahkemesi, ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulmadığı takdirde istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verecektir. Bu hâlde bölge idare mahkemesi işin esasına girecek ve esas hakkında yeniden bir karar verecektir. İşin esasına girilerek yapılacak inceleme sırasında ihtiyaç duyulması hâlinde kararı veren mahkeme veya başka bir yer idare ya da vergi mahkemesi istinabe olunabilecektir. Bu durumda, istinabe olunan mahkeme gerekli işlemleri öncelikle ve ivedilikle yerine getirir. Yukarıda belirtildiği gibi istinaf incelemesinde kural, ilk derece mahkemesince verilen kararda tespit edilen maddi veya hukuki eksikliklerin istinaf mercii tarafından tamamlanarak nihai kararın da istinaf mercii tarafından verilmesidir. Ancak bu kuralın bir istisnası söz konusudur. Şayet ilk derece mahkemesinin 2577 sayılı Kanun’un 14 ve 15’inci maddeleri uyarınca ilk inceleme üzerine vermiş olduğu bir karara karşı istinaf başvurusu yapılmış ve istinaf mercii bu başvuruyu haklı görmüş ise, istinaf mercii bu kararı bozacak ve dosyayı kararı veren mahkemeye geri gönderecektir. Bunun gibi, ilk derece mahkemesindeki davaya görevsiz ya da yetkisiz mahkeme tarafından yahut reddedilmiş ya da yasaklanmış hakim tarafından bakılmış olması hâlinde de, istinaf mercii kararı bozmak suretiyle dosyayı geri gönderecektir. Bölge idare mahkemesinin bu kararları kesindir…” açıklamalarına yer verilmiştir.
6545 sayılı Kanun’un 19. maddesiyle yapılan değişiklikle, 2577 sayılı Kanun’un 45. maddesinde “itiraz usulü” kaldırılarak, “istinaf” kanun yolu getirilmiş olup, ilk derece mahkemelerinin kesinleşmemiş nihai kararlarının maddî ve hukukî yönlerden denetlenerek, hukuka aykırılıklarını ortadan kaldırmak amacıyla istinaf kanun yolu düzenlenmiştir.
İstinaf mercii tarafından, ilk derece mahkemesi kararı hukuka uygun bulunursa istinaf başvurusunun reddine, aksi hâlde ise kararın kaldırılmasına karar verilmesi, istinaf mercii tarafından ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verildiği durumlarda ise kural olarak, mahkeme kararında tespit edilen maddî veya hukukî eksiklikler tamamlanarak nihaî karar verilmesi gerekmektedir.
Bölge idare mahkemesinin, ilk derece mahkemesinin kararını hukuka uygun bulmayarak, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verdiği hâllerde, kural olarak, davanın esası hakkında yeniden bir karar vermesi, istisnaî olarak, ilk inceleme üzerine verilen kararlara karşı yapılan istinaf başvurusunu haklı bulduğu, davaya görevsiz veya yetkisiz mahkeme yahut reddedilmiş veya yasaklanmış hâkim tarafından bakılmış olması hâllerinde ise dosyayı ilgili mahkemeye göndermesi gerekmektedir. Başka bir anlatımla, istinaf merciinin, istinaf başvurusunu kabul edip, ilk derece mahkemesinin kararını kaldırdıktan sonra, dava dosyasını yeniden karar verilmek üzere ilgili mahkemeye gönderebileceği hâller, bunlarla sınırlıdır.
Nitekim Anayasa Mahkemesi; “uyuşmazlığın bir kısmı hakkında inceleme yapılmadan hüküm kurulması, dava hakkında eksik hüküm kurulması, dava dosyasının tekemmül ettirilmeden uyuşmazlık hakkında karar verilmesi, davanın konusunun hatalı nitelendirilmesi suretiyle yargılama yapılması, duruşma yapılmadan karar verilmesi, dava dilekçesinin reddini veya merciine tevdiini gerektiren sebeplerin bulunmasına rağmen esas hakkında karar verilmiş olması, dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına veya davanın incelenmeksizin reddine dair kararların hukuka aykırı bulunması, eksik veya yanlış hasımla davanın görülmesi, gerekçe ile hüküm fıkrası arasında uyumsuzluk bulunması, görüşme tutanağı ile kararın çelişkili olması ve benzeri usule ilişkin durumlarda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden karar verilmek üzere dava dosyasının bu mahkemeye gönderilmesi gerektiği, bu eksikliklerin istinaf merciince giderilerek işin esası hakkında bir karar verilmesinin hukuki güvenlik ve belirlilik ilkesine, adil yargılanma hakkına, gerekçeli karar hakkına, kanuni hâkim ve iki dereceli yargılama ilkelerine aykırılık teşkil ettiği” iddialarıyla yapılan ve 2577 sayılı Kanun’un 45. maddesinin 5. fıkrasının birinci cümlesinin “…İlk inceleme üzerine verilen kararlara karşı yapılan istinaf başvurusunu haklı bulduğu, davaya görevsiz veya yetkisiz mahkeme yahut reddedilmiş veya yasaklanmış hâkim tarafından bakılmış olması hâllerinde,…” bölümünün iptaline karar verilmesi talebiyle yapılan itirazın, temyize tâbi kararlar yönünden reddine karar vermiştir (AYM, E:2022/89, K:2022/129, Karar Tarihi: 26/10/2022, 29/12/2022 tarih ve 32058 sayılı Resmî Gazete). Anılan kararda, Kanun’un 45. maddesinin 5. fıkrasında yer alan hâllerin dışındaki usul hatalarının bulunması durumunda bölge idare mahkemesinin dosyayı ilk derece mahkemesine gönderemeyeceği ve davanın esasını da kendisinin karara bağlayacağı gerekçesine yer verilmiş (§ 20), Kanun’da belirtilen hâller dışında istinafın gerekli incelemeyi yaparak nihaî karar vereceğinin açık olarak düzenlendiği vurgulanmıştır (§ 37).
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirketin sorumluluk bölgesinde genel aydınlatma kapsamında yer alan tesislerin saha kontrolleri sonucunda 2010/08-2018/01 dönemlerinde olmak üzere, davacı şirkete ait genel aydınlatma abonelerinden toplam 5253 abonenin 378.944 fatura karşılığı 15.865.026,42 kwh üzerinden fazladan (13/08/2020 tarihi itibarıyla) ana para ve gecikme faizi olarak 13.212.919,17-TL ödendiği ileri sürülerek bu tutarın …’ın ilgili hesabına yatırılmasının gerektiği yönünde tesis edilen 15/08/2020 tarih ve E.73126 sayılı davalı idare işleminin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı, İdare Mahkemesi’nce uyuşmazlığın esası hakkında davanın reddine karar verildiği; Bölge İdare Mahkemesi’nin temyize konu kararında ise, istinaf incelemelerinde re’sen araştırma ilkesi uyarınca gerekli inceleme ve araştırmalar bizzat bölge idare mahkemeleri tarafından yapılarak işin esası hakkında yeniden karar verilmesi gerekmekte ise de; uyuşmazlığın özünü oluşturan hesaplamaya yönelik olarak bilirkişi incelemesi yapılmadan karar verilmiş olması nedeniyle, belirtilen eksikliklerin istinaf mahkemesince giderilmesi durumunda doğal hakim ilkesine aykırı hareket edilmiş olacağı, dereceli yargılama imkanının ortadan kalkacağı ve bu suretle adil yargılanma ilkesinin ihlalinin söz konusu olacağı, buna göre, belirtilen eksikliğin giderilmesinden sonra ortaya çıkacak olan tespitlerin ilgili mevzuat hükümleriyle birlikte değerlendirmeye alınmasından sonra, dava konusu uyuşmazlığın hükme bağlanması amacıyla dava dosyasının İdare Mahkemesine iadesinin gerektiği nedeniyle “istinaf başvurusunun kabulü ile İdare Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dava dosyasının Mahkeme’ye gönderilmesine” karar verildiğinin belirtildiği görülmektedir.
Anılan davada, ilk inceleme üzerine verilen kararlara karşı yapılan istinaf başvurusunun haklı bulunması, davaya görevsiz veya yetkisiz mahkeme yahut reddedilmiş veya yasaklanmış hâkim tarafından bakılmış olması istisnai hâllerinin gerçekleşmediği; bu bakımdan Bölge İdare Mahkemesi’nce ilk derece mahkemesi kararının hukuka uygun bulunmadığı gerekçesiyle, istinaf başvurusunun kabulü ile İdare Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermekle birlikte, davanın esası hakkında yeniden bir karar verilmesi gerektiği; başka bir anlatımla, tarafların ileri sürdüğü iddialar dikkate alınmak suretiyle uyuşmazlığın esasının incelenmesi görevinin istinaf mercii olan … Bölge İdare Mahkemesi … İdarî Dava Dairesi’ne ait olduğu anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile Mahkeme kararının kaldırılmasına ve dava dosyasının yeniden bir karar verilmek üzere İdare Mahkemesine gönderilmesine ilişkin temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında usûl kurallarına uygunluk bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalının temyiz isteminin kabulüne;
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile Mahkeme kararının kaldırılması ve dava dosyasının yeniden bir karar verilmek üzere Mahkemesine gönderilmesi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’ne gönderilmesine, 09/01/2023 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.