Danıştay Kararı 13. Daire 2022/4355 E. 2023/1041 K. 08.03.2023 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2022/4355 E.  ,  2023/1041 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2022/4355
Karar No:2023/1041

TEMYİZ EDENLER:
1. (DAVALI) … Valiliği
VEKİLİ: Av. …

2. (DAVACI) … Bakım Merkezi Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ: Av. …

İSTEMİN KONUSU: … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Diyarbakır Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı’nca Diyarbakır ili, Silvan ilçesi, … Mahallesi, … Mevkii, … ada … nolu parselde kayıtlı 940,38 m² alanlı arsa ve üzerindeki Kaymakamlık Lojmanının 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 45. maddesi uyarınca 10/01/2022 tarihinde açık teklif usulü ile satışına ilişkin ihaleye teklif veren ve ihale üzerinde bırakılan davacının, süresinde sözleşme imzalamadığından bahisle geçici teminat bedelinin irat kaydedilmesi üzerine, geçici teminatın iade edilmesi talebiyle 11/02/2022 tarihinde yapılan başvurunun reddine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptali ile bu işlem nedeniyle 45.000,00-TL zararın idareye başvuru tarihinden (11/02/2022) itibaren işletilecek ticari temerrüt faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; ihale üzerinde bırakılan istekli tarafından, onaylanan ihale kararının bildirilmesini izleyen günden itibaren 15 gün içinde, noterlikçe tescil edilmiş sözleşmenin imzalanarak idareye verilmesi ve aynı süre içinde ihale bedeli ve istekliye ait bulunan vergi, resim ve harçların yatırılması gerektiği, bu zorunluluklara uyulmadığı takdirde ayrıca bir protesto çekmeye veya hüküm almaya gerek kalmaksızın ihalenin bozularak varsa geçici teminatın gelir kaydedileceği;
Diyarbakır Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı’nın maliki olduğu 940,38 m²’lik alana sahip taşınmazın vasfının tapuda “Kaymakamlık lojmanı ve arsası” olarak geçtiği, davalı idare tarafından sunulan tapu senedinde taşınmazın yüz ölçümünün 940,38 m² olarak gözüktüğü, Mahkemelerinin ara kararı üzerine gönderilen güncel tapu kaydında ise, 20/01/2022 tarihinde 3402 sayılı Kanun’un Ek-1 maddesi gereğince yüz ölçümü değişikliği işlemi yapılarak taşınmazın yüz ölçümünün 940,18 m² olarak düzeltildiği, ihale ilanının yapıldığı ve ihalenin onaylandığı tarih itibarıyla taşınmazın yüz ölçümünün 940,38 m² olduğu, gerek ihale onay belgesinde gerekse ihale ilanında satışı yapılacak taşınmazın, arsa ve üzerinde yer alan Kaymakamlık lojmanı olduğunun belirtildiği, bunun dışında ilanda başkaca bir araç ya da gerecin satılacağına dair herhangi ibareye yer verilmediği;
Davacı tarafından her ne kadar, taşınmaz açık arttırma usulü ile satın alındıktan sonra kontrol edildiğinde, taşınmazın içerisinde yer alan birçok araç ve gerecin ihale tarihinden sonra yerinde olmadığı, ihale ilanında taşınmazın 940,38 m² olarak belirtilmesine rağmen tapuda bu alandan daha küçük olduğu ve bu nedenle kendilerince sunulan teklifin ekonomik açıdan dezavantajlı hâle geldiği iddia edilmekte ise de, ihale belgelerinde ve ihale ilanında satılacak taşınmazın, 22 ada 3 parselde bulunan arsa ve üzerinde yer alan Kaymakamlık lojmanı olduğunun belirtildiği, bunun dışında ilanda başkaca bir araç ya da gerecin satılacağına dair herhangi bir ibareye yer verilmediği, bu nedenle davacının araç ve gereçlerin yerinde olmadığına yönelik iddiasına itibar edilmediği, diğer taraftan, taşınmazın yüz ölçümüne yönelik itirazlar incelendiğinde ise, ihale ilanında belirtilen metrekarenin ilan ve ihalenin onaylandığı tarih itibarıyla tapu kaydıyla uyumlu olduğu, ihaleden sonra tapu kaydında yapılan yüz ölçümü düzeltmesinin (0,20 m²lik) azalmanın ise ihale bedeline etki edecek ve ihaleyi sakatlayacak mahiyette olmadığı, zira taşınmazın büyüklüğünde fiili olarak herhangi bir azalmanın söz konusu olmadığı, bu anlamda davacının ileri sürmüş olduğu hususların sözleşme imzalamamasını haklı kılacak nitelikte görülmediği;
Bu itibarla, söz konusu taşınmazın satış ihalesiyle ilgili işlemlerin mevzuata uygun olarak yürütüldüğü, davacı tarafından ileri sürülen hususların ihaleyi sakatlayacak mahiyette olmadığı ve süresi içerisinde sözleşme imzalamamasını haklı kılacak bir durumun da ortaya konulamadığı anlaşıldığından, süresi içerisinde ihale bedeli yatırılarak sözleşme imzalanmadığı gerekçesiyle ihalenin iptal edilerek yatırılan geçici teminatın gelir kaydedilmesine yönelik dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı;
Öte yandan, dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacının bu işlem nedeniyle uğradığı 45.000,00-TL geçici teminat bedeli zararının tazmini isteminin de reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI: Davacı tarafından, taşınmazın açık arttırma usulü ile alınmasından sonra tekrar kontrol edildiği, taşınmaz içerisinde yer alan birçok araç ve gerecin ihale tarihinden sonra yerinde olmadığının tespit edildiği, yine ihale konusu taşınmazın 940,38 m² olarak belirtilmiş olmasına rağmen tapuda bu alandan daha küçük olduğu, bu sebeplerle verilen teklifin ekonomik olarak dezavantajlı hâle geldiği, ihaleye sunulan taşınmazın ihalede belirtilen nitelikleri taşımadığı ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından, davanın isabetli olarak reddine karar verilmişse de, adli tatil sebebiyle savunma dilekçesi sunulması beklenilmeden ve taraflarına vekâlet ücreti verilmeden karar verildiği, dava dilekçesinin adli tatil döneminde 27/07/2022 tarihinde tebliğ edildiği, 2577 sayılı Kanun’un 8/3. maddesi uyarınca sürelerin 7 gün uzayacağı, Mahkemece adli tatil sürelerinin göz ardı edildiği, savunma hakkı kısıtlanarak esastan karar verilmesi ve bu sebeple vekâlet ücretine hükmedilmemesinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN SAVUNMALARI: Taraflarca savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacı ve davalı idarenin temyiz istemlerinin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddi yolundaki … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunanlar üzerinde bırakılmasına,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın taraflara iadesine,
5. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
7. 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 08/03/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.