Danıştay Kararı 13. Daire 2022/3645 E. 2023/952 K. 02.03.2023 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2022/3645 E.  ,  2023/952 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2022/3645
Karar No:2023/952

TEMYİZ EDEN (DAVACI): … Televizyon ve Radyo Yayıncılık A.Ş. (Eski Unvanı: … Televizyon ve Radyo Yayıncılık A.Ş.)
VEKİLİ: Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI ): … Kurulu
VEKİLİ: Av. …

İSTEMİN KONUSU: … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacıya ait “…” logosuyla yayın yapan televizyon kanalında 11/02/2014 tarihinde 13.47-14.33 saatleri arasında yapılan canlı yayın nedeniyle 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine aykırılık sebebiyle uyarı ve anılan fıkranın (ç) bendine aykırılık sebebiyle de 33.868,00-TL idari para cezası verilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (Üst Kurul) kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce, Dairemizin 04/11/2020 tarih ve E:2015/5697, K:2020/3018 sayılı bozma kararına uyularak verilen kararda; uyuşmazlık konusu yayının davacı kuruluş tarafından gerçekleştirildiği tarihte dâhi, anılan ses kayıtlarının gerçek olmadığı yönünde güvenilirliklerinin sorgulanmasını gerektiren ciddî verilerin bulunduğu, ana muhalefet partisinin grup toplantısının bir bölümünde -herhangi bir kişisel değer yargısı belirtilmesi, fikir açıklanması, yorumda bulunulması söz konusu olmaksızın- ses kayıtlarının doğrudan dinletilip içeriklerinin deşifre metin olarak ekrana getirilmesi ve bu anların davacı tarafından yayınlanması suretiyle olgu isnadına sebep olunduğu, ses kayıtlarının hukuka aykırı olduğuna ve adlî bir soruşturmanın hazırlık dosyasına ait olabileceğine ilişkin kuvvetli ihtimal ve somut açıklamaların dikkate alınmadığı, yayının içeriğini oluşturan hukuka aykırı kaynakların güvenilirliğinin sorgulanmadığı, bu hususta basının sahip olması beklenilen asgarî özen ve sorumluluğun gösterilmediği, kamuya mal olmuş kişilerin -özellikle siyasetçilerin ve hükûmettekilerin- özel yaşam alanları oldukça sınırlı olmasına rağmen, anılan ilkenin bu kişilerin özel hayatlarına, onur, şeref ve saygınlıklarına ağır ve haksız saldırılarda bulunulabileceği anlamına gelmediğinden, uyuşmazlık konusu yayının, hukukun üstünlüğü ile insan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkelerine aykırı olduğuna ve Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarında belirtilen genel ilkelerin, yukarıda aktarılan biçimde somut olaya uygulanması sonucunda, yaptırımın ağırlığı da göz önünde bulundurularak, söz konusu aykırılık nedeniyle uygulanan yaptırımla davacının ifade ve basın özgürlüğüne yapılan müdahalenin, hukukun üstünlüğünü ve ilgililerin kişilik haklarını korumak bakımından demokratik bir toplumda gerekli ve ölçülü olduğu;
Dava konusu işlemle Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin ihlâl edildiğinden bahisle uyarı ve (ç) bendinin tekraren ihlâl edildiğinden bahisle idarî para cezası yaptırımı uygulanmasına karar verildiği görüldüğünden, uyuşmazlığın çözümü için aynı yayında tek fiille birden fazla ihlâlin gerçekleşmesi hâlinde kaç ceza verilebileceği hususunun da açıklığa kavuşturulması gerektiği, bir eylemle 6112 sayılı Kanun kapsamında yasaklanan iki farklı kabahatin işlendiği, ancak bu kabahatlerden biriyle ilgili olarak Kanunda idarî para cezasından başka idarî yaptırım öngörülen hâllerde, Kabahatler Kanunu’nun Ceza Kanunu’nda öngörülen sistemden bazı noktalarda ayrışan farklı neviden fikri içtimaya ilişkin kuralları uyarınca birden fazla ceza verilebileceği, Kanun’un ” İdari Yaptırımlar ” başlıklı 32. maddesinin ikinci fıkrasının işlem tarihindeki hâlinde, 8. maddenin birinci fıkrasının (c) ve (ç) bentlerinde belirlenen ilkelere aykırı yayın yapan medya hizmet sağlayıcılarının uyarılacağı, ihlâlin tekrarı hâlinde ise idari para cezası verileceğinin düzenlendiği, davacının tek fiille işlemiş olduğu kabahatlerden birinin karşılığı olarak idarî para cezası dışında bir yaptırım olan uyarı yaptırımının öngörüldüğü anlaşıldığından, dava konusu işlemde bu yönüyle de hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından, aynı fiil nedeniyle birden fazla idari yaptırım uygulanmasının evrensel hukuk ilkelerine aykırı olduğu, uyuşmazlık konusu yayının basın özgürlüğü kapsamında olduğu, naklen yayınlanan canlı yayına müdahale imkânının bulunmadığı, yayın ilkelerine aykırı bir durum olmadığı ve ihlâl sürelerinin hatalı hesaplandığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davalı idare tarafından, yayıncı kuruluşun yayın sorumluluğunun esas olup programın yapım, yönetim veya yayın içeriğinde sorumlu bulunanların kusurunun yayıncı kuruluşun sorumluluğunu ortadan kaldırmadığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddi yolundaki … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
5. 2577 sayılı Kanun’un Geçici 8. maddesi uyarınca, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 02/03/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.