Danıştay Kararı 13. Daire 2022/3383 E. 2023/377 K. 26.01.2023 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2022/3383 E.  ,  2023/377 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2022/3383
Karar No : 2023/377

YARGILAMANIN YENİLENMESİ
İSTEMİNDE BULUNAN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … Valiliği
VEKİLİ : Av. …

MÜDAHİL (DAVALI YANINDA) : …

DAVANIN KONUSU : Ankara Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nce gerçekleştirilen Ankara ili, Etimesgut ilçesi, … Mahallesi, … Sokak, … ,… Blokları, .. Apartmanı, … no’lu bağımsız bölümde bulunan lojmanın satışına ilişkin 23/06/2020 tarihinde yapılan ihalenin iptali istemiyle açılan davada, dava konusu işlemin iptali yolundaki … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına ve davanın reddine ilişkin 17/02/2021 tarih ve E:2020/3463, K:2021/531 sayılı Danıştay Onüçüncü Dairesi kararının yargılamanın yenilenmesi suretiyle kaldırılması ve dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI : Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce her ne kadar ihalenin yapıldığı 23/06/2020 tarihinde anılan kamu konutunda tahsisli olarak oturulmadığı, dolayısı ile 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 4. maddesinin 8. fıkrası ile 385 sıra no’lu Milli Emlak Genel Tebliği’nin 8. maddesi uyarınca davacının önalım hakkı sahibi olunması için gerekli şartları taşımadığı gerekçesiyle … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına ve davanın reddine karar verilmiş ise de kararın dayanağı olan “davacının önalım hakkı sahibi bulunmadığına” yönelik gerekçenin aksine ihale tarihi olan 23/06/2020 tarihinde fiilen kamu konutunda oturulduğu ve anılan kamu konutunun satışında 4706 sayılı Kanun’un 4. maddesinin 8. fıkrası kapsamında önalım hakkı bulunduğuna yönelik … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının … Bölge İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararı ile istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi üzerine kesinleştiği anlaşıldığından, 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunu’nun 53. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendi gereğince yargılamanın yenilenmesine karar verilmesi gerektiği, her iki davada davalının işleminin aynı dava konusu üzerinde olduğu dikkate alındığında, usûlen davanın taraflarının farklı gösterilmesinin yargılanmanın yenilenmesi istemine doğrudan etki etmeyeceği ileri sürülmektedir.

DAVALININ SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DAVALI YANINDA MÜDAHİLİN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Tarafları, konusu ve dava sebebi aynı olan bir davada, öncekine aykırı bir hüküm verilmiş ve bu hükmün de kesinleşmiş olması hâlinde, birinci hüküm lehine olan taraf kesin hükümden yararlanmaktadır. Bu nedenle, yargılamanın iadesi talebi üzerine, ikinci hükmün iptaline karar verilir. Bu nedenle, sadece ikinci hükmün iptali için yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulabilir; yoksa, birinci hükmün iptali için yargılamanın yenilenmesi istenemez. (KURU, B. – AYDIN, B., Medeni Usûl Hukuku El Kitabı, 2. Baskı, 2021, Cilt II, s.1546)
Davacının ön alım hakkının bulunmadığı yönünde tesis edilen Sağlık Bakanlığı işlemi ile uyuşmazlık konusu kamu konutunun satışına ilişkin olarak Ankara Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nce gerçekleştirilen 23/06/2020 tarihli ihalenin iptali istemiyle açılan davalarda verilen ve çelişkili olduğu iddia edilen kararlar açısından Dairemiz kararının belirtilen gerekçelerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunu’nun 53. maddesinin birinci fıkrasının (h) bendinde belirtilen tarafları, konusu ve sebebinin aynı olması şartının gerçekleşmediği anlaşılmakla birlikte, ihalenin iptali istemiyle açılan davada, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile dava konusu işlemin iptaline karar verildiği, bu kararın temyiz edilmesi üzerine Dairemizce 17/02/2021 tarih ve E:2020/3463, K:2021/531 sayılı karar ile anılan Mahkeme kararının bozulmasına ve davanın reddine kesin olarak karar verildiği; davacının ön alım hakkının bulunmadığı yönünde tesis edilen Sağlık Bakanlığı işleminin iptali istemiyle açılan davada ise … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı dava konusu işlemin iptaline karar verildiği, … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile istinaf başvurusunun reddine kesin olarak karar verildiği görüldüğünden, ikinci hükmün iptali için yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulabileceği dikkate alındığında, Dairemizce verilen kararın birinci hüküm olduğu açık olduğundan, davacı tarafından ileri sürülen yargılamanın yenilenmesi nedeninin bu açıdan da gerçekleşmediği, yargılamanın yenilenmesi isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
Ankara Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nce gerçekleştirilen Ankara ili, Etimesgut ilçesi, … Mahallesi, … Sokak, …, … Blokları, … Apartmanı, … no’lu bağımsız bölümde bulunan lojmanın satışına ilişkin ihale 23/06/2020 tarihinde yapılmış, ihaleye davacı da katılmış, neticede tahmini bedeli 210.000,00-TL olan taşınmazın satış ihalesi 266.000,00-TL bedel ile müdahil üzerinde bırakılmış, davacının 385 sıra no’lu Milli Emlak Genel Tebliği’nin 8. maddesi kapsamında ihale tarihi itibarıyla ön alım hakkının bulunmadığının değerlendirilmesi üzerine, davacının ön alım hakkının bulunmadığı yönünde tesis edilen Sağlık Bakanlığı işlemi ile anılan kamu konutunun satışına ilişkin olarak 23/06/2020 tarihinde yapılan ihalenin iptali istemiyle davacı tarafından … İdare Mahkemesi’nin … sayılı esasına kayden açılan davada, anılan Mahkeme’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, her bir işlem için ayrı ayrı dava açılması gerektiğinden dava dilekçesinin reddine karar verilmiş, bunun üzerine ihalenin iptali istemiyle … İdare Mahkemesi’nin … sayılı esasına; davacının ön alım hakkının bulunmadığı yönünde tesis edilen işlemin iptali istemiyle de anılan Mahkemenin … sayılı esasına kayden davalar açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile; davacının, davaya konu lojmanda sıra tahsisli olarak oturduğu, davacının 12/02/2020 tarihinde emekli olduğu, 2946 sayılı Kamu Konutları Kanunu’nun 6. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca emeklilik tarihinden sonra tanınan 2 aylık sürenin de 12/04/2020 tarihinde dolduğu ve davacının ön alım hakkının bulunmadığına ilişkin kararın da ihalenin gerçekleştirildiği 23/06/2020 tarihinde davacının konutta oturma süresinin dolmuş olması nedenine dayandığı görülmekte ise de, satışı yapılacak olan kamu konutunda ilk satış işlemleri başladığı sırada ve ilan edilen ilk ihale tarihinde davacının oturmakta olduğu ve bu esnada ön alım hakkının bulunduğu hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı, anılan konutun satışına karar verilmesi sebebiyle artık başka bir kamu personeline de tahsisinin yapılmayacağının ve son tahsisin davacıya yapıldığının açık olduğu, kaldı ki 2 aylık süre sonunda da davacının tahliyesi için yazı yazmak dışında etkili bir girişimde bulunulmadığı, dolayısıyla davacının söz konusu kamu konutunun satışından önce tahsis edilen son kamu görevlisi olduğu, 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 4. maddesinin beş ila onbirinci fıkraları arasında kamu konutunun satışına ilişkin olarak yer alan düzenlemelerin öncelikli amacının da satıştan önce konuttan son faydalanan kamu görevlisine ön alım hakkı tanımak suretiyle satışın gerçekleştirilmesini sağlamak olduğu, olayda ise kamu konutundan son faydalanan kişinin kim olduğu hususunda davacı ile hakları çekişmekte olan üçüncü bir kişinin bulunmadığı ve nihayet ihale tarihi olan 23/06/2020 tarihinde davacının fiilen kamu konutunda oturmakta olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde, anılan kamu konutunun satın alınmasına yönelik olarak davacının 4706 sayılı Kanun’un 4. maddesinin sekizinci fıkrası kapsamında ön alım hakkının bulunduğu, bu durumda, dava konusu kamu konutunun, 4706 sayılı Kanun’un 4. maddesi ile 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümleri kapsamında satışına ilişkin 23/06/2020 tarihinde gerçekleştirilen ihalenin davacının ön alım hakkı bulunduğu hususu dikkate alınmaksızın sonuçlandırılmasında hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılarak, dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Anılan kararın davalı idare tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizce verilen 17/02/2021 tarih ve E:2020/3463, K:2021/531 sayılı karar ile; Sağlık Bakanlığı merkez teşkilatında tekniker unvanlı olarak görev yapmakta iken Sağlık Bakanlığı Konut Tahsis Komisyonu’nun … tarih ve ..sayılı kararı ile dava konusu kamu konutunun davacıya 5 yıllığına sıra tahsisli olarak tahsis edildiği, davacının kendi isteğiyle 12/02/2020 tarihinde emekliye ayrıldığı, davacıya hitaben gönderilen Sağlık Bakanlığı Yönetim Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün … tarih ve … sayılı yazısında, Kamu Konutları Yönetmeliği’nin 33. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi gereğince emeklilik tarihinden itibaren 2 ay içinde konutu boşaltmasının zorunlu olduğu ve kamu konutunun tahliye edilmesi gerektiğinin belirtildiği, bu bağlamda davacının konutta kalma süresinin 12/04/2020 tarihinde dolduğu, bu tarihten sonra da davacının konutta kalması hâlinde tahliyeye ilişkin kuralların uygulanacağı anlaşılmakta olup davacıya tahliyeye ilişkin kuralların uygulanmayarak konutta kalmaya devam etmesinin ise hukuken geçerli bir oturma konumuna getirmediği, her ne kadar davacı tarafından, ihale süresinde yapılsaydı ön alım hakkından yararlanabileceği ileri sürülmüşse de, 4706 sayılı Kanun’un 4. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “ihalenin yapıldığı tarihteki” durumun dikkate alınması gerektiği, dava konusu taşınmazın 06/04/2020 tarihinde gerçekleştirilmesi planlanan satış ihalesinin … tarih ve … sayılı Milli Emlak Genel Müdürlüğü’nün yazısı ile iptal edildiği, dava konusu ihalenin ise 23/06/2020 tarihinde gerçekleştirildiği ve bu tarihteki güncel durum dikkate alınarak ihalenin yapıldığı görüldüğünden bu iddiaya itibar edilmediği, bu itibarla, ihalenin yapıldığı 23/06/2020 tarihinde davacının anılan kamu konutunda tahsisli olarak oturmadığı, dolayısıyla 4706 sayılı Kanun’un 4. maddesinin 8. fıkrası ile 385 sıra no’lu Milli Emlak Genel Tebliği’nin 8. maddesi uyarınca davacının ön alım hakkı sahibi olması için gerekli şartları taşımadığı sonucuna ulaşıldığından, dava konusu ihalede hukuka aykırılık, dava konusu işlemin iptali yönündeki İdare Mahkemesi kararında hukukî isabet bulunmadığı
sonucuna varılarak, temyize konu kararın bozulmasına ve davanın reddine kesin olarak karar verilmiştir.
Davacı tarafından … İdare Mahkemesi’ne verilen dilekçe ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 53. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendindeki şartın oluştuğu ileri sürülerek Dairemiz kararının yargılamanın yenilenmesi suretiyle kaldırılması ve dava konusu işlemin iptaline karar verilmesinin talep edilmesi üzerine Mahkemece dava dosyası Dairemize gönderilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Yargılamanın yenilenmesi” başlıklı 53. maddesinin 1. fıkrasında, yargılamanın yenilenmesi sebepleri ile buna ilişkin usul ve esaslar sayma suretiyle belirtilmiş; 2. fıkrasında, “Yargılamanın yenilenmesi istekleri esas kararı vermiş olan mahkemece karara bağlanır.” kuralına yer verilmiştir. Bu nedenle, yargılamanın yenilenmesi istemini karara bağlayacak yargı merciinin belirlenmesi için öncelikle “esas kararı vermiş olan mahkeme” kavramının irdelenmesi gerekmektedir.
2577 sayılı Kanun’a 18/06/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanun’un 18. maddesi ile eklenen “İvedi yargılama usulü” başlıklı 20/A maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, ihaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemlerinde ivedi yargılama usulünün uygulanacağı belirtilmiş, 2. fıkrasının (i) bendinde, “Danıştay evrak üzerinde yaptığı inceleme sonunda, maddi vakıalar hakkında edinilen bilgiyi yeterli görürse veya temyiz sadece hukukî noktalara ilişkin ise yahut temyiz olunan karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkün ise işin esası hakkında karar verir. Aksi hâlde gerekli inceleme ve tahkikatı kendisi yaparak esas hakkında yeniden karar verir. Ancak, ilk inceleme üzerine verilen kararlara karşı yapılan temyizi haklı bulduğu hâllerde kararı bozmakla birlikte dosyayı geri gönderir. Temyiz üzerine verilen kararlar kesindir.”; 6545 sayılı Kanun’un 27. maddesi ile eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrasında ise, “Bu Kanunla idarî yargıda kanun yollarına ilişkin getirilen hükümler, 2576 sayılı Kanun’un, bu Kanunla değişik 3. maddesine göre kurulan bölge idare mahkemelerinin tüm yurtta göreve başlayacakları tarihten sonra verilen kararlar hakkında uygulanır.” kuralına yer verilmiştir. Daha sonra 6637 sayılı Kanun’un 19. maddesi ile Geçici 8. maddede değişikliğe gidilerek, 2577 sayılı Kanun’un Geçici 8. maddesinin 1. fıkrasında yer alan, “Bu Kanunla idari yargıda…” ibaresi, “İvedi yargılama usulü hariç olmak üzere bu Kanunla idari yargıda…” şeklinde değiştirilmiş; bu düzenleme ile idari yargılama usulünde 6545 sayılı Kanun’la yapılan kanun yoluna ilişkin değişikliklerin ivedi yargılama usulünde uygulanması sağlanmıştır. Bu kanunî değişikliklerden sonra, ivedi yargılama usulünün uygulandığı uyuşmazlıklarla ilgili olarak ilk derece mahkemelerince verilen kararların temyizi hâlinde Danıştayca verilen gerek onama kararlarının gerek bozma üzerine esasa girilerek verilen nihaî kararların verildiği anda kesin olması nedeniyle bu kararlara karşı karar düzeltme isteminde bulunulamayacağı açıktır.
Davanın ivedi yargılama usulüne tâbi olması ve Mahkemece dava konusu işlemin iptaline ilişkin olarak verilen kararın Dairemizce verilen 17/02/2022 tarih ve E:2020/3463, K:2021/531 sayılı karar ile bozulması ve davanın reddine kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere) karar verilmiş olması bakımından Dairemizin anılan kararına yönelik yargılamanın yenilenmesi isteminin İdare Mahkemesince değil Dairemizce karara bağlanması gerekmektedir. Zira İdare Mahkemesince verilen kararın bozulması üzerine dosya Mahkemeye gönderilmeyip esasa ilişkin olarak da nihaî karar Dairemizce kesin olarak verildiğinden, 2577 sayılı Kanun’un 53. maddesinde belirtilen “esas kararı vermiş olan mahkeme”nin bu olayın özelliği itibarıyla Dairemiz olarak kabulü gerekmektedir.
Davacının yargılamanın yenilenmesi istemine gelince;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Yargılamanın yenilenmesi” başlıklı 53. maddesinde, “Danıştay ile bölge idare, idare ve vergi mahkemelerinden verilen kararlar hakkında, aşağıda yazılı sebepler dolayısıyla yargılamanın yenilenmesi istenebilir. … h) Tarafları, konusu ve sebebi aynı olan bir dava hakkında verilen karara aykırı yeni bir kararın verilmesine neden olabilecek kanuni bir dayanak yokken, aynı mahkeme yahut başka bir mahkeme tarafından önceki ilamın hükmüne aykırı bir karar verilmiş bulunması, …” kuralına, “Yargılamanın yenilenmesi usulü” başlıklı 55. maddesinde ise, “… 3. Yargılamanın yenilenmesi (…) istemleri, kanunda yazılı sebeplere dayanmıyor ise, istemin reddine karar verilir. ” kuralına yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, Ankara Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nce gerçekleştirilen Ankara ili, Etimesgut ilçesi, … Mahallesi, … Sokak, …, … Blokları, … Apartmanı, … no’lu bağımsız bölümde bulunan lojmanın satışına ilişkin 23/06/2020 tarihinde yapılan ihalenin iptali istemiyle açılan davada, dava konusu işlemin iptali yolundaki … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin 2. fıkrasının (i) bendi uyarınca temyizen incelenmesi sonucunda, Mahkeme kararının bozulmasına ve davanın reddine ilişkin Dairemizin 17/02/2022 tarih ve E:2020/3463, K:2021/531 sayılı kararı ile ilgili olarak, davacı tarafından; “2577 sayılı Kanun’un 53. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendi uyarınca yargılamanın yenilenmesi yoluyla talebinin kabulü gerektiği” ileri sürülerek yargılamanın yenilenmesinin istenildiği anlaşılmaktadır.
Öğretide “dava” olarak nitelendirilen ve mevzuat gereği esas kararı vermiş olan Mahkemece karara bağlanması gereken yargılamanın yenilenmesi (iadesi) talebine ilişkin davanın üç safhada incelenmesi esas olup Mahkeme, ilk önce yargılamanın yenilenmesi davasının mesmu (dinlenmeye değer, esasa girmek için yeterli) olup olmadığını re’sen araştırır, genel dava şartları veya yargılamanın yenilenmesi davası şartlarından birinin mevcut olmadığı kanısına varılırsa, yargılamanın yenilenmesi davası esasa girmeden mesmu olmadığından reddedilir, birinci aşamada yargılamanın yenilenmesi davasının mesmu olduğu kanısına varılırsa, esasa girilerek, ileri sürülen yargılamanın yenilenmesi sebebinin doğru (vârit) olup olmadığı araştılır, bu araştırma sonucunda, ileri sürülen yargılamanın yenilenmesi sebebinin doğru olmadığı kanısına varılırsa, yargılamanın yenilenmesi davası reddedilir, ileri sürülen yargılamanın yenilenmesi sebebinin doğru olduğu kanısına varılırsa yargılamanın yenilenmesi talebi kabul edilerek asıl dava hakkında yeni bir karar verilir. (KURU, B., Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, 2001, Cilt V, s.5245, 5254-5265)
Bu kapsamda öncelikle Dairemiz kararına ilişkin olarak yapılan yargılamanın yenilenmesi isteminin mesmu olup olmadığının tespiti gerekmekte olup davalı idare tarafından Dairemizce kesin olarak verilen karara ilişkin olarak 2577 sayılı Kanun’un 53. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendine dayanılarak bu bent için öngörülen süre içerisinde başvurulduğu görüldüğünden ileri sürülen yargılamanın yenilenmesi sebebinin doğru (vârit) olup olmadığının araştırılması gerekmektedir.
Davacının dayandığı 2577 sayılı Kanun’un 53. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendindeki sebep birbirine aykırı iki hükmün ortaya çıkması durumu olup bu sebebin gerçekleşmesi için ortada bir mahkeme kararının bulunması, tarafları, konusu ve sebebi aynı olan bu konu hakkında yeni bir mahkeme kararı verilmiş olması, kanuni bir dayanak olmamasına rağmen, ikinci kararın birinci karara aykırı olması ve birinci karara aykırı olan ikinci kararın ya aynı mahkeme ya da başka bir mahkeme tarafından verilmiş olması şartlarının bir arada bulunması gerekir.
Somut olayda, verilen kararlar açısından öncelikle tarafları, konusu ve sebebinin aynı olması şartları yönünden inceleme yapıldığında, davacı tarafından, ön alım hakkının bulunmadığı yönünde tesis edilen işlemin iptali istemiyle Sağlık Bakanlığı’na; kamu konutunun satışına ilişkin 23/06/2020 tarihli ihalenin iptali istemiyle Ankara Valiliği’ne karşı açılan davaların bu idareler husumetiyle görülüp sonuçlandırıldığı dikkate alındığında, bu davalarda verilen kararlar açısından tarafları, konusu ve sebebinin aynı olması şartının gerçekleşmediği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, davacının yargılamanın yenilenmesi istemiyle verdiği dilekçede ileri sürdüğü nedenler, 2577 sayılı Kanun’un 53. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendinde ve anılan maddede tek tek ve sınırlı olarak sayılan yargılamanın yenilenmesi nedenlerinden hiçbirine uygun olmadığından, istemin reddi gerekmektedir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının yargılamanın yenilenmesi isteminin REDDİNE,
2. 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 10. maddesi uyarınca …-TL harcın istemi hâlinde davacıya iadesine,
3. …-TL posta giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, posta gideri avansından artan tutarın davacıya iadesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak, 26/01/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.