Danıştay Kararı 13. Daire 2022/2182 E. 2023/1448 K. 28.03.2023 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2022/2182 E.  ,  2023/1448 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2022/2182
Karar No:2023/1448

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurulu
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirkete ait ”…” logosuyla yayın yapan televizyon kanalında 26/01/2021 tarihinde yayınlanan “…” adlı haber bülteninde 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un 8. maddesinin 1. fıkrasının (ı) bendinin ihlâl edildiğinden bahisle, aynı Kanun’un 32. maddesinin 2. fıkrası uyarınca …TL idari para cezası verilmesine ilişkin .. tarihli ve … sayılı Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (Üst Kurul) kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …. İdare Mahkemesi’nce verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; yayında süt üreticilerine 2020 yılına ilişkin destek ödemelerinin hiç yapılmadığına dair anlatımlara yer verildiği, oysa yapılan resmî açıklamalarda destek ödemelerinin yapıldığının belirtildiği, yalnızca röportaj yapılan kişinin beyanları dikkate alınarak haber yapıldığı, ilgili yayın kuruluşunda ekrana getirilen söz konusu yayın ile haberciliğin en temel esaslarından olan, soruşturulması basın meslek ilkeleri çerçevesinde mümkün olan haberlerin, soruşturulmaksızın veya doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanamayacağı ilkesine aykırı bir tutum sergilendiği anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdarî Dava Dairesi’nce; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, davaya konu yayında hukuka aykırılık bulunmadığı, yayının görünür gerçekliğe ve aynı zamanda somut gerçekliğe uygun olduğu, hangi süt üreticisine ne kadar destek ödemesi yapıldığı hususunun 26/01/2021 tarihi itibarıyla Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından kamuoyuna tek tek açıklanmadığı için dava konusu haberin basın meslek ilkeleri uyarınca araştırılmasının mümkün olmadığı, süt üreticilerinin altını çizdiği hususun 2020 yılına ait destek ödemelerinin dava konusu haberin yayın tarihi olan 26/01/2021 tarihi itibarıyla hâlâ kendilerine ödenmemiş olduğu, gerçeğe aykırılık teşkil edecek herhangi bir husus olmadığı, somut olarak da gerçekleri yansıttığı, Ödemiş İlçe Tarım Müdürlüğü’nün 2020 yılı destek ödemelerini 29/01/2021 tarihinde açıkladığı, Tarım ve Orman Bakanı’nın 2020 yılına ait destek ödemelerinin ancak 2021 yılında yapılabildiği şeklindeki beyanı da göz önüne alındığında dava konusu haberin somut gerçekliğe de uygun olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı şirkete ait ”…” logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 26/01/2021 tarihinde yayınlanan …inde süt üreticilerinin 2020 yılına ilişkin süt, yem ve buzağı desteklerini hâlâ alamadıklarına ilişkin olarak “…” başlıklı bir haber yapıldığı, haberde süt üreticileri ile yapılan röportaja yer verildiği, söz konusu röportajda geçen ifadelere yönelik davalı idarece yapılan inceleme neticesinde, ifadelerin gerçeği yansıtmadığı, bu nedenle 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 1. fıkrasının (ı) bendinde yer alan yayın ilkesinin ihlâl edildiğinden bahisle, davacı şirkete …-TL idari para cezası verilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı Üst Kurul kararı alınmış, bunun üzerine anılan Kurul kararının iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasa’nın “Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” başlıklı 26. maddesinin birinci fıkrasının ilk cümlesinde, “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir.”; “Basın hürriyeti” başlıklı 28. maddesinin üçüncü fıkrasında ise, “Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır.” kurallarına yer verilmiştir.
6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde, yayın hizmetleri, ‘Tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas almak ve toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olmamak zorundadır; soruşturulması basın meslek ilkeleri çerçevesinde mümkün olan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanamaz…”; 32. maddesinin ikinci fıkrasında ise, ”8’inci maddenin birinci fıkrasının diğer bentleri ile ikinci ve üçüncü fıkralarında ve bu Kanunun diğer maddelerinde belirlenen ilke, yükümlülük veya yasaklara aykırı yayın yapan ve/veya bu Kanun hükümleri kapsamında Üst Kurul tarafından belirlenen yükümlülüklerini yerine getirmeyen medya hizmet sağlayıcıya ihlâlin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı gözönünde bulundurularak, ihlâlin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde birinden yüzde üçüne kadar idari para cezası verilir. İdarî para cezası miktarı, radyo kuruluşları için bin Türk Lirasından, televizyon kuruluşları ve isteğe bağlı medya hizmet sağlayıcıları için onbin Türk Lirasından az olamaz.
” kuralları yer almıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) göre, siyasi tartışma özgürlüğü, “tüm demokratik sistemlerin temel ilkesi”dir (AİHM kararı, Lingens/Avusturya, B. No: 9815/82, Karar tarihi: 08/07/1986, §41-42). Hükûmetler yalnızca yasama organı ve yargı organlarınca denetlenmemelidirler, hükûmetlerin aynı zamanda halk ve kitlesel medya tarafından da denetlenmeleri gerekmektedir (AİHM kararı, Şener/Türkiye, B. No: 26680/95, Karar tarihi: 18/07/2000, §40).
İfade özgürlüğü, bireylerin serbestçe haber ve bilgilere, başkalarının fikirlerine ulaşabilmesi, edindiği düşünce ve kanaatlerden dolayı kınanmaması ve bunları tek başına veya başkalarıyla birlikte çeşitli yollarla serbestçe ifade edebilmesi, anlatabilmesi, savunabilmesi, başkalarına aktarabilmesi ve yayabilmesi anlamına gelmekte olup, ifade özgürlüğü, sadece “düşünce ve kanaate sahip olma” özgürlüğünü değil, aynı zamanda sahip olunan “düşünce ve kanaati (görüşü) açıklama ve yayma”, buna bağlı olarak “haber veya görüş alma ve verme” özgürlüklerini de kapsamaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yerleşik hâle gelen içtihadında, sadece toplumun ve devletin olumlu, doğru ya da zararsız gördüğü “haber” ve “düşüncelerin” değil, devletin veya toplumun bir bölümünün aleyhinde olan, onlara çarpıcı gelen, onları rahatsız eden haber ve düşüncelerin de serbestçe ifade edilebilmesi ve bireylerin bu ifadeler nedeniyle herhangi bir yaptırıma tabi tutulmayacağından emin olmaları gerektiği; ifade özgürlüğünün, çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin temeli olduğu ve bu özgürlük olmaksızın “demokratik toplumdan” bahsedilemeyeceği ifade edilmektedir. (Handyside/Birleşik Krallık, B.No: 5493/72, 07.12.1976)
Başka bir anlatımla, ifade özgürlüğüne müdahalenin, demokratik bir toplumda gerekli olup olmadığının incelenmesi bakımından, Mahkemeye, bu müdahalenin toplumsal ihtiyaç baskısını karşılayıp karşılamadığı, meşru amaçla orantılı olup olmadığı, müdahaleyi haklı kılmak için ulusal makamlar tarafından gösterilen gerekçelerin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesinin ikinci fıkrası açısından ilgili ve yeterli olup olmadığını araştırma görevi yükler. (Sunday Times/Birleşik Krallık, (no1), B.No:6538/74, 26.05.1979).
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirkete ait televizyon kanalında 26/01/2021 tarihinde saat 19.00’da yayınlanan …inde kullanılan ve dava konusu Kurul kararında davacı şirket hakkında idari yaptırım uygulanmasına esas alınan ifadelerin, süt üreticisi iki kişi ile yapılan röportajda ekrana getirilen ifadeler olduğu, haberde süt üreticileri ile röportaj yapıldığı ve genel olarak süt üreticilerinin sorunları ile destek ödemelerini alamamalarına ilişkin yorum ve eleştirileri içerir ifadelere yer verildiği, söz konusu röportajda süt üreticilerinin süt ve yem desteği alamamalarına ilişkin yaşadıkları sıkıntıların kendi ağızlarından ekrana yansıtıldığı, röportajdaki ifadelerde, süt üreticilerinin 2020 yılına ilişkin süt ve yem destek ödemelerini 2021 yılına girilmesine rağmen hiç alamadıklarının belirtildiği, söz konusu haberin yayınlanmasını müteakiben Tarım ve Orman Bakanlığı’nın resmî internet sitesinden yapılan açıklamada, dava konusu yayında beyanlarına yer verilen çiftçiye 2020 yılında yapılan ödeme miktarlarına yer verilerek 2020 yılı destekleme tutarlarının hiç ödenmediği şeklindeki iddiaların doğru olmadığının belirtildiği, söz konusu açıklama üzerine davalı idarece yapılan inceleme neticesinde, Bakanlığın açıklaması karşısında programda yayınlanan ifadelerin gerçeği yansıtmadığı, röportaj veren kişinin beyanlarının esas alınarak, teyit edilmeden ve gerekli araştırma/doğrulama yapılmadan haberin ekrana getirildiğinden bahisle dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Olayda, süt üreticilerinin 2020 yılına ilişkin süt, yem ve buzağı desteklerini alamadıklarına ilişkin olarak yapılan röportajın ekrana yansıtıldığı, söz konusu röportajda süt üreticilerinin yaşadığı sıkıntıların bizzat kendi ağızlarından izleyiciye aktarıldığı, süt üreticilerinin 2020 yılına ait destek ödemelerinin dava konusu haberin yayın tarihi olan 26/01/2021 tarihi itibarıyla henüz kendilerine ödenmemiş olduğu hususuna dikkat çekilerek süt üreticilerinin yaşadığı sorunlara ilişkin farkındalık oluşturulduğu ve bu konuya dikkat çekildiği, başka bir anlatımla, dava konusu yayın ile süt üreticilerinin sorunlarının çözümüne yönelik olarak basın yoluyla kamuoyu oluşturulmasının amaçlandığı görülmektedir.
Bu durumda, dava konusu yayında süt üreticilerinin kendi beyanlarına yer verilerek yaşadıkları ekonomik sorunlara dikkat çekildiği, bu bakımdan dava konusu işleme konu edilen yayının kişilerden edinilen ve haber niteliği taşıyan bilgi ve fikirlerin izleyici kitlesine aktarılması niteliğinde olduğu, bu bilgi ve fikirlerin aktarılmasının ise Anayasanın basın hürriyeti, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti kapsamında kaldığı dikkate alındığında, dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, dava konusu işlemde hukuka uygunluk, davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddine ilişkin temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukukî isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’ne gönderilmesine, 28/03/2023 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile Bölge İdare Mahkemesi kararının aynen onanması gerektiği oyuyla karara katılmıyorum.