Danıştay Kararı 13. Daire 2022/1703 E. 2023/106 K. 12.01.2023 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2022/1703 E.  ,  2023/106 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2022/1703
Karar No:2023/106

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Valiliği
(… İl Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacının, İzmir ili, Urla ilçesi, … Mahallesi, … ada, … parselde bulunan Hazine’ye ait taşınmazı 03/10/2019 ile 05/01/2021 tarihleri arasında sözleşmesiz olarak kullandığından bahisle anılan döneme yönelik davacıdan 265.917,81-TL kullanım bedeli istenilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; Mahkemelerinin 20/05/2021 tarihli ara kararı üzerine davalı idarece verilen dilekçe ile işleme konu kullanım bedelinin ödenmemesi hâlinde 2004 sayılı İcra İflas Kanunu hükümlerine göre tahsil işleminin yapılacağının belirtildiği, dava konusu işlemin ise kullanım bedelinin yasal yollardan davacıdan tahsilinden önce ödemeye davet niteliğinde bir işlem olduğu ve davacının hukuki durumunda tek başına bir değişiklik meydana getiren kesin ve yürütülmesi gereken işlem niteliği bulunmadığından idari davaya konu olamayacağı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14/3-d ve 15/1-b maddesi uyarınca davanın incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nce; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, dava konusu işlem ile 265.917,81-TL kullanım bedelinin ödenmesinin istenildiği, ödenmediği taktirde haciz tehdidi altında kalınacağından işlemin kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, mahkeme kararının hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
USUL YÖNÜNDEN:
MADDİ OLAY :
İzmir ili, Urla ilçesi, … Mahallesi, … ada, … parselde bulunan Hazine’ye ait taşınmaz, İzmir Valiliği Defterdarlık Milli Emlak Dairesi Başkanlığı’nca 03/10/2016 – 02/10/2019 dönemi için 3 yıllığına kiralanmış ve Kira Sözleşmesi 03/10/2019 tarihinde sona ermiştir.
Kira sözleşmesinin sona ermesinden sonra davacı tarafından, taşınmazın yeniden kiralanması için talepte bulunulması üzerine, 08/12/2020 tarihinde yapılan ihale sonucu anılan taşınmaz davacıya 5 yıllığına kiralanmış ve 06/01/2021 tarihinde davacıyla Kira Sözleşmesi imzalanmıştır.
Davacı, önceki sözleşmenin sona erdiği 03/10/2019 tarihi ile yeni Kira Sözleşmesi’nin imzalandığı 06/01/2021 tarihi arasında söz konusu taşınmazı kullanmaya devam etmiştir.
İzmir Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün … tarih ve … sayılı işlemi ile, önceki Kira Sözleşmesi’nin sona erdiği 03/10/2019 tarihinden yeni kira dönemi başlangıcı olan 05/01/2021 tarihine kadar davacının söz konusu taşınmazı sözleşmesiz olarak kullandığından bahisle 265.917,81-TL kullanım bedeli hesaplanmış ve davacıdan, bu bedelin 15 gün içerisinde ödenmesi istenilmiştir.
Anılan işlemin iptali istemiyle de bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, iptal davaları, “İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan davalar” olarak tanımlanmış; 14. maddesinin üçüncü fıkrasının (d) bendinde, dava dilekçelerinin, idarî davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı yönünden inceleneceği; 15. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde ise 14. maddenin üçüncü fıkrasının (d) bendinde yazılı hâllerde davanın reddine karar verileceği kurala bağlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdarî işlemler; idarî makamların kamu gücü ve kudreti kullanarak idare işlevine ilişkin olarak tesis ettikleri, muhatapları yönünden çeşitli hak ve/veya yükümlülükler doğuran tek yanlı irade açıklamalarıdır.
Kamu gücü ve kudretinin, üçüncü kişiler üzerinde, ayrıca bir başka işlemin varlığına gerek olmaksızın, doğrudan doğruya çeşitli hukukî sonuçlar doğurmak suretiyle etkisini gösterdiği işlemler icraî niteliktedir. (Celal ERKUT, İptal Davasının Konusunu Oluşturma Bakımından İdari İşlemin Kimliği, Danıştay Yayınları, Ankara, 2015, s. 144)
İdare tek yanlı irade açıklaması ile hukuksal durumlarda değişiklik, yeni bir hukukî durum yaratma ya da mevcut hukukî durumu ortadan kaldırmak gücüne sahiptir. İdarenin tek yanlı irade açıklaması ile hukuksal sonuç doğuran işlemleri için icraî karar kavramı kullanılmaktadır. (Murat SEZGİNER, Ayrılabilir İşlem Kuramı, Yetkin Yayınları, Ankara, 2000, s. 43)
İdarenin iradesinin “varolan hukuk düzeninde yeni bir takım hukuksal sonuçlar yaratmak yönünde oluşması”, tek başına, işlemde “icraîlik” özelliğinin varlık kazanmasında yeterli olabilmekte; “hukuksal durumlarda yeni birtakım etkiler yaratabilme gücüne sahip olmaları”, icraî işlemlerin diğerlerinden ayırdedilmesinde gözetilen en önemli kriteri oluşturmaktadır. (ERKUT, Age., s. 145)
İdarî işlemin icraîlik unsurunu değerlendirirken, icraîlik unsurundan farklı anlamlara gelen, işlemin “kesin” ve “nihaî” olması hususları üzerinde de durulması gerekmektedir.
İcraî işlem ile kastedilen husus, işlemin hukukî etkisidir. İşlemin yürürlüğe girmesi, kesin olması, kişinin menfaatini ihlâl etmesi gibi hususlar işlemin icraîliği ile değil, hukukî etkisini yapan ve icraîlik niteliği kazanan işlemin, iptal davasına konu olabilmesi için gerekli şartlardır. (SEZGİNER, Age., s. 45)
İdarî işlemin kesin oluşu, idarî karar alma sürecinde nihaî işlemin ortaya çıkması bakımından önem taşımaktadır; bir başka deyişle, bu anlamdaki kesinlik, “idarî işlemin iptal davasına konu yapılabilmesi için gerekli bir koşul olarak, kesin ve uygulanması zorunlu bir nitelik arzetmesi yani lâzımül icra olması” gereğini ortaya koymaktadır. Bunun yanında, kesinlik kavramı “işleme karşı denetim yollarının kaldırılması” anlamında da kullanılmaktadır.
Birinci anlamıyla “kesinlik” kavramı, “işlemin uygulanmaya hazır, tamam (nihaî) bir işlem niteliğinde olduğunu göstermektedir”. Öyle ki, bu anlam özellikle zincir işlemler, hazırlık niteliğindeki çalışmalar ve idarenin iç yapısı ve işleyişi ile ilgili işlemler bakımından önem kazanmaktadır. (Turgut TAN, İdarenin Kesin İşlemleri ve 5917 sayılı Kanun Uygulaması, Amme İdaresi Dergisi, C. 2, S. 4, s.109; ERKUT, Age., s. 146)
Öte yandan, idarenin açıkladığı irade, idarî işlemin varlığının kaynağını oluştururken; İdare Hukuku’nda da -diğer hukuk dallarında olduğu gibi- açıkça bir irade beyanı olmaksızın dahi, bir işlemin zımmen hukukî varlık kazanabileceği kabul edilmektedir. İdarenin, kendisini harekete geçirmek amacıyla yapılan başvurular karşısında susması, hareketsiz kalması sonucunda oluşan zımnî işlemler, olumsuz karakterli olmalarına karşılık, gerçek bir idarî kararla özdeş niteliktedirler. (Aktaran, ERKUT, Age., s. 38)
Dosyanın incelenmesinden, İzmir ili, Urla ilçesi, … Mahallesi,… ada, … parselde bulunan Hazine’ye ait taşınmazın İzmir Valiliği Defterdarlık Milli Emlak Dairesi Başkanlığı’nca 03/10/2016 – 02/10/2019 dönemi için 3 yıllığına kiralandığı, Kira Sözleşmesi’nin sona ermesinden sonra davacı tarafından taşınmazın kiralanması için talepte bulunulması üzerine 08/12/2020 tarihinde yapılan ihale sonucu anılan taşınmazın davacıya 5 yıllığına kiraladığı ve 06/01/2021 tarihinde Kira Sözleşmesi’nin imzalandığı, İzmir Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün 15/01/2021 tarih ve 92149 sayılı işlemi ile, önceki Kira Sözleşmesi’nin sona erdiği 03/10/2019 tarihinden yeni kira dönemi başlangıcı olan 05/01/2021 tarihine kadar davacının söz konusu taşınmazı sözleşmesiz olarak kullandığından bahisle 265.917,81-TL kullanım bedeli hesaplandığı, bu bedelin davacıdan 15 gün içerisinde ödenmesinin istenilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, dava konusu işlemin, 265.917,81-TL tutarında bir borcun tahakkukuna yönelik olduğu ve borç miktarının belirlenmesi anlamında davacının hukukî durumunda etki ve sonuç doğurduğu, bu itibarla da idarî davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi gerekli bir işlem niteliğinde olduğu anlaşıldığından, davanın incelenmeksizin reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddine ilişkin temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında usul hükümlerine uygunluk bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle incelenmeksizin reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’ne gönderilmesine, 12/01/2023 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.