Danıştay Kararı 13. Daire 2022/1487 E. 2023/870 K. 28.02.2023 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2022/1487 E.  ,  2023/870 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2022/1487
Karar No:2023/870

TEMYİZ EDEN (DAVACI): … Odası
VEKİLİ: Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI): … Bakanlığı
VEKİLİ: Hukuk Müşaviri Av. …

İSTEMİN KONUSU: … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Tarım ve Orman Bakanlığı Destek Hizmetleri Daire Başkanlığı’nca … tarihinde belli istekliler arasında ihale usulü ile gerçekleştirilen … kayıt numaralı “Batı Akdeniz Havzası Su Tahsis Planı Hazırlanması Projesi Danışmanlık Hizmet Alım İşi” ihalesinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin Mahkeme kararının Dairemizin 13/10/2021 tarih ve E:2021/2220, K:2021/3289 sayılı kararıyla bozulması üzerine davanın esasına yönelik verilen kararda; davacı oda tarafından her ne kadar dava dilekçesinde, havza koruma eylem planları, içme kullanma suyu havza koruma planları, nehir havza yönetim planlarının dava konusu su tahsis planı işi ile benzer iş kalemi olarak tariflendiği, bu planların farklı meslek disiplinlerinden oluşan uzman bir proje ekibince değerlendirilerek hazırlanması gerektiği ve doğrudan şehir planlama meslek alanını ilgilendirdiği gerekçesiyle planların hazırlanması aşamasında proje ekibinde şehir plancılarının da bulunmasının zorunlu olduğu iddiaları ileri sürülmüş ise de, mevzuat ile de sabit olduğu üzere şehir plancılarının görev alanının daha çok planlama aşamasına ilişkin olduğu, işbu davaya konu ihalenin ise planlama değil su tahsisine yönelik danışmanlık hizmeti işinden ibaret olduğu, kaldı ki şartname ve sözleşme hükümleri birlikte göz önünde bulundurulduğunda, dava konusu ihalenin işinin bilimsel ve teknik olarak daha sağlıklı yürütülmesi amacıyla idarece ihtiyaca göre uzmanlık gerektiren alanlarda projenin yükümlülüklerini karşılayabilecek nitelikte asgari sayıda danışman çalıştırılmasının zorunlu olarak öngörüldüğü, danışman personel olarak ifade edilenler arasında şehir plancılarının da yer aldığı, dolayısıyla planlamaya yönelik olmayan söz konusu iş kapsamında çalıştırılacak teknik personele ilişkin meslek gruplarının belirlenmesi konusunda takdir yetkisine sahip olan idarenin, zaten ihtiyaç duyulması hâlinde danışmanlığına başvurulması şartname ve sözleşme hükümleri ile güvence altına alınan şehir plancısı meslek grubunun ihale için zorunlu olarak öngörülen teknik personel grubuna dahil edilmesi hususunda yargı kararı ile zorlanamayacağı açık olduğundan, dava konusu ihalede hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından, çevre düzeni planı, imar planları gibi planlar dikkate alınarak hangi su kaynaklarının kimler tarafından ne şekilde ve hangi oranda kullanıldığına dair durum tespitlerinin yapılması, kullanılan bu su kaynaklarının kullanım ömürlerine dair teknik verilerin hazırlanması ve sektörel dağılım yapılması gerektiği, sektörel dağılıma bağlı olarak da kalkınma planları, çevre düzeni planları, master plan, imar planları, havza koruma eylem planları, nehir havza yönetim planları vb. planlar hazırlanarak, baraj, sulama plan ve projeleri, tarımsal havzalara yönelik ürün deseni planları, teşvikler vb. sanayi ve üretime yönelik planların kurum/kuruluşlarca hazırlandığı/hazırlatıldığı, su talepleri analizi rapor içeriğinde yer verilen hususların Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği’nin ilgili maddelerinden de görüleceği üzere planların yapım aşamasında şehir plancıları tarafından yapılması istenen eşik analizi, etüt ve diğer analizler doğrultusunda oluşturulan araştırma ve açıklama raporları ile aynı içeriğe sahip olduğu, İdari Şartname’de benzer iş olarak tariflenen havza yönetim planlarının doğrudan şehir planlama meslek alanını ilgilendiren planlar olduğu, bu nedenle bu ve benzeri planların hazırlanması aşamasında proje ekibinde şehir plancılarının olması gerektiği, nehir havza planları hazırlanırken, Milli Park Uzun Devreli Gelişim Planları, Tabiat Parkı Uzun Devreli Gelişim Planları, Tabiatı Koruma Alanları, Özel Çevre Koruma Bölgesi Yönetim Planları, Sulak Alan Yönetim Planları gibi planlara dikkat edilmesinin gerektiği, bu planlama çalışmalarının proje ekiplerinde şehir plancısı istendiği, teknik personel listesinde hemen hemen çoğu mühendislik mensupları yer almasına rağmen şehir plancısına yer verilmediğinin görüldüğü, her ne kadar Teknik Şartname’nin “Danışman Personel” başlıklı maddesinde şehir plancısı, sosyolog gibi meslek gruplarından danışmanlık hizmeti alınabileceği belirtimiş olsa da, bu meslek gruplarının teknik bilgisinden faydalanılması durumunun zorunlu kılınmadığı, su kullanım kararları sektörel bazlı nüfusa bağlı olarak değişmekte olup bu sektörel dağılım kararlarının şehir plancıları tarafından üretilen çevre düzeni planları, nazım ve uygulama imar planları aracılığı ile belirlendiği, dava konusu ihalede teknik personel listesine şehir plancısının eklenmesi gerektiği, şehir plancılarının, verilerin hazırlanması, değerlendirilmesi, diğer planlarla uyumlu hâle getirilmesi ve su tahsis planına ve benzer şekilde havza yönetim planına aktarılması aşamasında katkısının diğer mühendislik alanları kadar önem arz ettiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davalı idare tarafından, temyize konu kararın hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’UN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddi yolundaki … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın davacıya iadesine,
5. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
6. 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 28/02/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.