Danıştay Kararı 13. Daire 2022/1351 E. 2022/5390 K. 29.12.2022 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2022/1351 E.  ,  2022/5390 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2022/1351
Karar No:2022/5390

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …Turizm Oto Nakliyat ve Petrol Ürünleri
Sanayi Ticaret Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : …Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : …. İdare Mahkemesi’nin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığı adına tescilli … numaralı plakanın 30 yıl süreyle kiraya verilmesine ilişkin 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 35/c maddesi uyarınca açık teklif usûlü ile 12/10/2021 tarihinde gerçekleştirilen ihalenin, teklif sahiplerinin yaptığı artırmaların hadde layık görülmediğinden bahisle aynı Kanun’un 49. maddesi uyarınca 15 gün süre ile pazarlığa bırakılmasına ilişkin … tarih ve …sayılı Encümen kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; usûl yönünden, davalı idarenin süre itirazının yerinde görülmediği; esas yönünden, 2886 sayılı Kanun’un 29. maddesi, davaya konu ihaleye ait İdarî Şartname’nin 14. maddesi ve ihale ilanının 2. maddesi uyarınca ihaleyi yapıp yapmamak ve uygun bedeli tayin etmek konusunda takdir yetkisi bulunan ihale komisyonunun, bu yetkisini ihalede açıklık ve rekabetin sağlanması, kamu yararının gerçekleştirilmesi amacını göz önünde bulundurarak kullanması gerektiği;
… numaralı plakanın (sürücü hariç 9-21 istiap haddi) muhammen bedelinin 300.000,00-TL+KDV olarak belirlendiği, 12/10/2021 tarihinde açık teklif usûlüyle gerçekleştirilen ihalede davacı şirketin 303.000,00-TL tutarındaki teklifinin hadde layık görülmediği ve ihalenin pazarlığa bırakılmasına karar verildiği, 19/10/2021 tarihinde pazarlık usûlüyle gerçekleştirilen ihalede ise istekliler tarafından pey sürülmediğinden Belediye Encümeni’nin …tarih ve …sayılı kararı ile söz konusu plakanın ihaleden çekildiği ve 21/12/2021 tarihli ihalede 375.000,00-TL+KDV bedelle ihale edildiğinin görüldüğü;
Bu durumda, davalı idarece dava konusu ihalenin, ihaleye konu plakanın gerçek değerinin ihalede teklif edilen tutardan daha yüksek olduğu ve yapılacak yeni ihalede daha yüksek bedelle kiralanacağından bahisle kamu yararı gözetilerek iptal edildiği, ihale komisyonunun ihaleyi yapıp yapmamak konusundaki takdir yetkisini 2886 sayılı Kanun’da belirtilen, ihalede açıklık ve rekabetin sağlanması, kamu yararının gerçekleştirilmesi ilkelerine uygun olarak kullandığı anlaşıldığından, kamu yararının gerçekleştirilmesini teminen, ihalenin iptali yolunda tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, davaya konu ihalede en yüksek teklifi verdiği hâlde ihale sonucu tarafına bildirilmediğinden …tarih ve …sayılı yazı ile davalı idareden ihale sonucu hakkında bilgi verilmesini istediği, 19/11/2021 tarihinde tebliğ edilen …tarih ve …sayılı yazı ile ihalenin pazarlığa bırakıldığının bildirilmesi üzerine işbu davayı açtığı, ihalenin pazarlığa bırakılması kararının yersiz, mesnetsiz olduğu, ihalenin pazarlığa bırakılması için ilgili mevzuatta aranan şartların gerçekleşmediği, ihale komisyonunun ihaleyi yapıp yapmamak hususundaki takdir yetkisinin mutlak ve sınırsız olmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, ilgili mevzuata göre belediye encümeninin uygun bedeli tespite yetkili olduğu, verilen son teklifleri uygun görmediği takdirde ihaleyi iptal edebileceği, yeniden yapılan ihalelerde verilen teklifler ve ihale neticesinde oluşan rakamlar dikkate alındığında davacının uyuşmazlığa konu ihalede verdiği teklifin uygun bedel olmadığının açıkça görüldüğü, dava konusu kararın kamu menfaatine ve ihale ilkelerine uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Mahkeme kararının gerekçeli olarak onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Konya Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME) Genel Kurulu’nun … tarih ve …sayılı kararı ile il merkezindeki mevcut tahditli umum servis aracı plakasının (C plaka) 110 adet artırılmasına karar verilmiş, Konya Büyükşehir Belediye Meclisi’nin …tarih ve …sayılı kararı ile anılan UKOME kararı uyarınca C plaka verilmesine ilişkin ihaleyi yapmak üzere Büyükşehir Belediye Encümeni’ne yetki verilmiş, …tarih ve …sayılı ihale onayı ile söz konusu plakalardan 30 (otuz) tanesinin ayrı ayrı 12/10/2021 tarihinde 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 35/c maddesi uyarınca açık teklif usûlüyle 30 (otuz) yıl süreyle kiraya verilmesi kararlaştırılmış, 9-21 (sürücü hariç) istiap hadli plakaların muhammen bedeli 300,000,00-TL+KDV olarak belirlenmiş ve anılan ihale onayı üzerine ihale ilanı bir yerel gazetede iki kez yayımlanmıştır.
Uyuşmazlığa konu … ( sürücü hariç 9-21 istiap hadli) numaralı plakanın 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 35/c maddesi uyarınca açık teklif usûlüyle 30 (otuz) yıl süreyle kiraya verilmesi ihalesi 12/10/2021 tarihinde gerçekleştirilmiş, ihaleye davacının da aralarında olduğu üç istekli katılmış, isteklilerden biri 301.000,00-TL, diğeri 302.000,00-TL, davacı şirket 303.000,00-TL teklif vermiştir. Konya Büyükşehir Belediye Encümeni’nin … tarih ve …sayılı kararı ile söz konusu teklifler hadde layık görülmediğinden ihalenin 2886 sayılı Kanun’un 49. maddesi uyarınca pazarlığa bırakılmasına karar verilmiştir.
Davacı şirket, … numaralı plakaya yönelik 19/10/2021 tarihinde pazarlık usûlüyle gerçekleştirilecek olan ihaleye katılmak istediğini 14/10/2021 tarihli dilekçe ile davalı idareye bildirmiş, anılan tarihte gerçekleştirilen ihaleye katılmış ancak teklif sunmamıştır. 03/11/2021 tarihinde ise, 12/10/2021 tarihinde açık teklif usûlüyle gerçekleştirilen ihale sonucunun bildirilmesi talebiyle davalı idareye başvurmuş, davalı idare cevaben … tarih ve …sayılı yazı ile ihale sonucunun isteklilere ihale anında bildirildiğini, ihale edilen plakaların sahiplerine tebliğ yazılarının yazıldığını, tekliflerin hadde layık görülmediği plakaların ise ihaleden çekildiğini bildirmiştir.
Bunun üzerine davacı tarafından, dava konusu karardan anılan yazının 19/11/2021 tarihinde tebliğ edilmesi ile haberdar olunduğu iddia edilerek 13/12/2021 tarihinde bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun dava açma süresini düzenleyen 7. maddesinin birinci fıkrasında, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hâllerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu, ikinci fıkrasının (a) bendinde bu sürenin idari uyuşmazlıklarda yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı; “Dilekçeler üzerine ilk inceleme” başlıklı 14. maddesinin üçüncü fıkrasının (e) bendinde, dava dilekçesinin, süre aşımı yönünden inceleneceği, altıncı fıkrasında, süre aşımı hususunun davanın her safhasında dikkate alınacağı; “İlk inceleme üzerine verilecek karar” başlıklı 15. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, süre aşımı bulunan hâllerde davanın reddedileceği; 6545 sayılı Kanun’un 18. maddesiyle eklenen “İvedi yargılama usûlü” başlıklı 20/A maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, ihaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemlerinden doğan uyuşmazlıklar hakkında ivedi yargılama usûlünün uygulanacağı, ikinci fıkrasının (a) bendinde ise, ivedi yargılama usûlünde dava açma süresinin otuz gün olduğu kurala bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
2577 sayılı Kanun’un aktarılan kurallarının birlikte değerlendirilmesinden, ihaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemlerinden kaynaklanan uyuşmazlıkların ivedi yargılama usûlüne tâbi olduğu, bu usûle tâbi olan uyuşmazlıklarda dava açma süresinin otuz gün olduğu anlaşılmaktadır.
Bireysel nitelikteki idarî işlemlerin iptali istemiyle açılan davalarda, dava açma sürelerinin hesabında idarî işlemin ilgilisine tebliğ edildiği tarihin esas alınması gerekmekle birlikte; işlemin ilgilisine tebliğ edilmediği hâllerde veya idarece tesis edilen işlemin doğrudan tarafı olmayan ve bu nedenle kendisine yazılı bildirim yapılması zorunluluğu bulunmayan kişilerin açacakları davalarda, bu kişilerin idarî işlemi öğrenme tarihinin belirlenebildiği durumlarda, yazılı bildirim tarihi yerine geçmek üzere öğrenme tarihinin esas alınması gerektiği Danıştay içtihatlarıyla kabul edilmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, 12/10/2021 tarihinde 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 35/c maddesi uyarınca açık teklif usûlüyle … ( sürücü hariç 9-21 istiap hadli) numaralı plakanın 30 (otuz) yıl süreyle kiraya verilmesi ihalesinin gerçekleştirildiği, ihalede sunulan teklifler hadde layık görülmediğinden bahisle Konya Büyükşehir Belediye Encümeni’nin …tarih ve …sayılı kararı ile ihalenin 2886 sayılı Kanun’un 49. maddesi uyarınca pazarlığa bırakılmasına karar verildiği, bu kararın davacı şirkete yazılı olarak bildirilmediği, ancak davacı şirketin 14/10/2021 tarihli dilekçe ile, uyuşmazlığa konu plakaya yönelik olarak pazarlık usûlüyle gerçekleştirilecek kiralama ihalesine katılma talebiyle davalı idareye başvurduğu ve 19/10/2021 tarihinde yapılan ihaleye katıldığı ancak teklif vermediği, sonrasında ise, davacı şirket tarafından, ihalenin pazarlığa bırakılmasına ilişkin davaya konu …tarih ve …sayılı Encümen kararından 19/11/2021 tarihinde haberdar olunduğu iddia edilerek 13/12/2021 tarihinde bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı şirket her ne kadar dava konusu işlemden 19/11/2021 tarihinde tebliğ edilen …tarih ve …sayılı yazı ile haberdar olduğunu ileri sürmüş ise de söz konusu yazıda …numaralı plakaya ilişkin ihalenin pazarlığa bırakıldığına dair bir bilgiye yer verilmediği; davacı şirketin davalı idareye hitaplı 14/10/2021 tarihli dilekçesinden 14/10/2021 tarihi itibarıyla anılan ihalenin pazarlığa bırakıldığını ve pazarlık ihalesinin hangi tarihte gerçekleştirileceğini bildiği, nitekim 19/10/2021 tarihinde gerçekleştirilen pazarlık ihalesine de katıldığı ancak teklif vermediği anlaşılmış olup, davacı şirketin ihalenin pazarlığa bırakılmasına ilişkin dava konusu kararı en geç 14/10/2021 tarihinde öğrendiğinin kabulü gerektiğinden, dava konusu ihale işlemine karşı 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen 30 günlük dava açma süresinin, 14/10/2021 tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı açıktır.
Bu itibarla, 14/10/2021 tarihini izleyen günden itibaren 30 gün içinde dava açılması gerekirken, bu süre geçirildikten sonra 13/12/2021 tarihinde açılan işbu davanın esası süre aşımı nedeniyle incelenemeyecek olup davanın reddi yolundaki Mahkeme kararında sonucu itibarıyla hukukî isabetsizlik bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın reddi yolundaki …İdare Mahkemesi’nin …tarih ve E:…, K:…sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının yukarıda belirtilen GEREKÇEYLE ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın davacıya iadesine,
5. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
6. 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 29/12/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY:
Anayasa’nın 40. maddesinin ikinci fıkrası hükmü ile bireylerin yargı ya da idari makamlar önünde haklarını arayabilmelerine kolaylık ve olanak sağlanması amaçlanmış; idareye, işlemlerinde, ilgililerin kaç gün içinde, hangi mercilere başvurabileceklerini bildirme yükümlülüğü getirilmiştir. Anayasa’nın 125. maddesinde de, idari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin “yazılı bildirim” tarihinden başlayacağı belirtilmiştir.
20/01/1982 tarihinde yürürlüğe giren 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda idari yargıda uygulanan “genel yargılama usulü” ve 7. maddesi ile devamı maddelerde de “genel dava açma süreleri” düzenlenmiş bulunmaktadır. Anılan 7. maddesinde, özel süre gösterilmeyen hâllerde idare mahkemelerinde idari işlemlere karşı dava açma süresinin “altmış gün” olduğu ve bu sürenin yazılı bildirim tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı kurala bağlanmıştır.
Buna karşılık, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’na, 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 18. maddesiyle eklenen 20/A maddesiyle, bir kısım işlemlere karşı açılan davalarda, genel yargılama usulünden farklı olarak, gerek dava, gerekse temyiz aşamasında uygulanacak “ivedi yargılama usulü” getirilmiş; ayrıca, ivedi yargılama usulünde dava açma süresinin “otuz gün” olduğu ve bu Kanun’un 11. maddesi hükümlerinin uygulanmayacağı öngörülmüştür. Anılan maddede, ihaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemlerinden doğan uyuşmazlıklarda ivedi yargılama usulünün uygulanacağı işlemler arasında sayılmıştır.
Genel yargılama usulünün uygulandığı uyuşmazlıklarda, ilgililere dava açmadan önce, 2577 sayılı Kanun’un 10, 11, 12 ve 13. maddeleriyle “idari başvuru” seçeneği getirilmişken, ivedi yargılama usulünün uygulandığı işlemlere karşı doğrudan dava açma zorunluluğu getirilmiş ve 2577 sayılı Kanun’un 11. maddesi uyarınca yapılacak idari başvurunun dava açma süresini durdurmayacağı kurala bağlanmıştır.
Anayasa’nın 40. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca idarenin yükümlülüğünün, ivedi yargılama usûlüne tâbi bir idarî işlem söz konusu olduğunda, ilgilinin yanılgıya düşmemesi açısından özel dava açma süresi içerisinde doğrudan dava açmak zorunda olduğunun, işleme karşı idarî başvuruda bulunularak itiraz edilmesinin dava açma süresini durdurmayacağının bildirilmesini de kapsadığı kuşkusuzdur. Ancak kendisine herhangi bir yazılı bildirim yapılmayan ya da yapılan yazılı bildirimde işleme karşı başvuru yolu ve süresi belirtilmeyen, uyuşmazlığın ivedi yargılama usûlüne tabi olduğu, 2577 sayılı Kanun’un 11. maddesi uyarınca itirazda bulunmasının dava açma süresini durdurmayacağı, doğrudan dava açması gerektiği bildirilmeyen ilgililerin hangi yargılama usûlünün uygulanacağı ve hangi sürede dava açacakları konusunda karışıklık yaşamaları ve yanılgıya düşmeleri mümkün bulunmaktadır. Mevzuattan kaynaklanan bu karışıklığın Anayasa’nın 36. maddesinde yer alan mahkemeye erişim hakkını ihlâl eden sonuçlara ulaşmasını engellemek yargı yerine düşen bir görevdir.
Öte yandan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 36533/04 başvuru numaralı Mesutoğlu-Türkiye kararında, usul kurallarının nasıl yorumlanması gerektiği hususunda özetle; mahkemeye erişim hakkının mutlak olmadığı, bazı sınırlamalara tâbi olabildiği, bununla birlikte, getirilen kısıtlamaların, hakkın özünü ortadan kaldıracak ölçüde, kişinin mahkemeye erişimini engellememesi gerektiği, mahkemeye erişim hakkına getirilen bu tür sınırlamaların ancak meşru bir amaç güdüldüğü takdirde ve hedeflenen amaç ile başvurulan araçlar arasında makûl bir orantı olması hâlinde Sözleşmenin 6/1. maddesi ile bağdaşabileceği, bu ilkelerden hareketle, dava açma hakkının doğal olarak yasayla belirlenen şartları olmakla birlikte, mahkemelerin yargılama usullerini uygularken bir yandan davanın hakkaniyetine hâlel getirecek kadar abartılı şekilcilikten, öte yandan, kanunla öngörülmüş olan usul şartlarının ortadan kalkmasına neden olacak kadar aşırı bir esneklikten kaçınılması gerektiği belirtilmektedir.
Bu durumda, ilgililere herhangi bir yazılı bildirimin yapılmadığı ve idari işlemin bir şekilde öğrenilmesi üzerine dava açıldığı durumda, bu kişilerin mevzuattan kaynaklan bu karışıklık nedeniyle kaç gün içinde hangi merciye başvuracaklarını bilmeleri beklenemeyeceğinden, ayrıca uyuşmazlığın genel yargılama usulüne mi yoksa ivedi yargılama usulüne mi tâbi olduğu noktasında tereddüt yaşamaları olası bulunduğundan, dava açma süresi hesaplanırken öğrenme tarihinin başlangıç alınması ve aynı şekilde özel dava açma süresinin değil, açık, anlaşılabilir ve ulaşılabilir olan genel dava açma süresinin işletilmesi gerekir.
Nitekim Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu’nun 15/03/2022 tarih ve E:2021/2, K:2022/1 sayılı kararıyla da; yazılı olarak bildirilen ve özel dava açma süresine tâbi olan bir işlemde, dava açma süresinin gösterilmemiş olması durumunda genel dava açma süresinin uygulanması gerektiği yönünde içtihatların birleştirilmesine karar verilmiştir.
Diğer taraftan, Anayasa’nın 40. maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen, hangi kanun yolları ve mercilere başvurulacağının ve sürelerinin belirtilmesi zorunluluğunun bütün idari işlemler için değil, kişilerin haklarını, özgürlüklerini veya menfaatlerini zedeler nitelikte olan ve yazılı olarak ilgilisine bildirilen işlemler için geçerli olduğunun kabul edilmesi gerekir. İhale ilanları ve ihale şartnameleri yapılacak olan ihaleye katılım ve yeterlik kurallarını düzenleyen bir işlem olduğundan başvuru yolları ve süresinin belirtilmesini zorunlu kılan bir özelliğe sahip değildir.
Olayda, 12/10/2021 tarihinde 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 35/c maddesi uyarınca açık teklif usûlüyle gerçekleştirilen …(sürücü hariç 9-21 istiap hadli) numaralı plakanın 30 (otuz) yıl süreyle kiraya verilmesi ihalesinde sunulan tekliflerin hadde layık görülmediğinden bahisle Konya Büyükşehir Belediye Encümeni’nin … tarih ve …sayılı kararı ile pazarlığa bırakılmasına karar verildiği, davacı şirketin 14/10/2021 tarihli dilekçe ile, pazarlık usûlüyle gerçekleştirilecek olan kiralama ihalesine katılma talebiyle davalı idareye başvurduğu ve 19/10/2021 tarihinde yapılan ihaleye katıldığı ancak teklif vermediği anlaşıldığından, davacı şirketin ihalenin pazarlığa bırakılmasına ilişkin dava konusu karardan en geç 14/10/2021 tarihinde bütün unsurlarıyla haberdar olduğunun kabulü gerekmekte olup dava konusu karara karşı dava açma süresinin, 14/10/2021 tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı açıktır.
Bu itibarla, uyuşmazlığın ivedi yargılama usulüne tâbi olduğu ve dava açma süresinin otuz gün olduğu, uygulanan bu usulde idareye yapılan başvurunun dava açma süresini durdurmayacağı yolunda kendisine yazılı bildirim yapılmayan davacının, açacağı davada hangi yargılama usulüne tâbi olduğu noktasında tereddüt yaşadığı ve yanılgıya düştüğü, mevzuattan kaynaklanan bu karışıklığın özel süresi içerisinde dava açmasını zorlaştırdığı anlaşıldığından, mahkemeye erişim hakkının ihlâl edilmemesi açısından uyuşmazlıkta özel yargılama usulü ve süresinin değil genel yargılama usulü ve süresinin uygulanması gerektiği, davanın öğrenme tarihinden itibaren (14/10/2021) altmış günlük genel dava açma süresi içerisinde açıldığı (13/12/2021) sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, davanın süresinde açıldığı anlaşıldığından, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararına yönelik temyiz istemi hakkında inceleme yapılarak esastan karar verilmesi gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.