Danıştay Kararı 13. Daire 2021/948 E. 2023/1440 K. 28.03.2023 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2021/948 E.  ,  2023/1440 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2021/948
Karar No:2023/1440

TEMYİZ EDENLER : 1- (DAVALI) : … Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
2- (DAVACI) : … Sanayi ve Ticaret A.Ş.
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih (kararda sehven 23/10/2019 yazılmıştır) ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Tuz Gölü Havzasında bulunan ER:… (S:…) sayılı III. grup maden (tuz) işletme sahasına ilişkin Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nce Maden Kanunu’nun 30. maddesi uyarınca 04/08/2011 tarihinde gerçekleştirilen ihalenin yargı kararıyla iptal edildiğinden bahisle işletme ruhsatının idarece iptal edilmesi nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararın tazmini için anılan sahaya yönelik yapılan zorunlu ve faydalı harcamalardan kaynaklanan 82.188,00-TL ile ihale bedelinin ödenmesi için kullanılan banka kredisinden kaynaklanan finansman maliyeti (faiz) olan 1.068.673,46-TL’nin davalı idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …. İdare Mahkemesi’nce verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; uyuşmazlığın çözümü (davacının zararının hesaplanması) teknik bilgiyi gerektirdiğinden bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişi incelemesi sonucunda hazırlanan rapora davalı idare tarafından yapılan itirazların bilirkişi raporunu kusurlandırmadığı ve bilirkişi raporunun tespit edilen hususlar yönünden hükme esas alınabileceği, dava konusu saha için Maden Kanunu’nun 30. maddesi uyarınca 04/08/2011 tarihinde gerçekleştirilen ihalenin … üzerinde bırakıldığı, ihale bedeli olarak 6.240.000,00-TL’nin 20/09/2011 tarihinde Maden İşleri Genel Müdürlüğü hesabına yatırıldığı, davacı şirket tarafından anılan ihale bedelinin ödenmesi için … Bankası T.A.Ş. Kavaklıdere Şubesi’nden kredi kullanıldığı ve anılan bedelin aynı tarihlerde … hesabına gönderildiği, davalı idarenin de izni ile sahaya ait arama ruhsatının 19/11/2011 tarihinde davacı şirkete devredildiği, davacı şirket adına 28/04/2014 tarihinden geçerli olmak üzere 10 yıl süreli işletme ruhsatı düzenlendiği, ihalenin yargı kararıyla iptal edilmesi üzerine ihale bedelinin davacı şirkete iade edildiği, davacı şirket tarafından ihale bedelinin ödenmesi için Yapı Kredi Bankasından kredi çekildiği ve anılan kredinin çekildiği 19/09/2011 tarihinden tamamının ödenmek suretiyle kapatıldığı 01/07/2013 tarihine kadar kadar üçer aylık dönemler hâlinde ödenen finansman maliyetine (faize) katlanıldığı, bunun yanı sıra davacı şirket tarafından ihale edilen maden sahasının üretime elverişli hâle getirilebilmesi ve işletme ruhsatı alınabilmesi için 82.188,00-TL tutarında zorunlu ve faydalı işletme yatırım harcaması yapıldığı ve yatırım çakışmasının söz konusu olmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde, söz konusu ihale bedelinin ödenmesi için çekilen kredi nedeniyle katlanılmak (ödenmek) zorunda kalınan finansman maliyetinin (faizin) ve maden sahasının üretime elverişli hâle getirilebilmesi ve işletme ruhsatı alınabilmesi için yapılan masrafların davalı idarenin kusurlu davranışından meydana geldiği, davacı şirketin ihale bedelini ödemek için çektiği kredi nedeniyle ödemek zorunda kaldığı finansman maliyeti (faiz) tutarı olan 1.068.673,46-TL’nin 10.000,00 TL’si ile maden sahasının üretime elverişli hâle getirilebilmesi ve işletme ruhsatı alınabilmesi için yapılan masraflar toplamı olan 82.188,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte, finansman maliyeti (faiz) tutarı olan 1.068.673,46 TL’nin 1.058.673,46-TL’sinin ise ıslah dilekçesinin davalı idareye tebliğ tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacı şirkete ödenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdarî Dava Dairesi’nce; İdare Mahkemesi kararının “Tuz sahası için yapılan zorunlu harcamalar nedeniyle uğranıldığı iddia edilen 82.188,00-TL zararın faiziyle birlikte davacıya ödenmesine” ilişkin kısmında hukuka aykırılık bulunmadığı;
İdare Mahkemesi kararının “Davacı şirketin ihale bedelini ödemek için çektiği kredi nedeniyle ödemek zorunda kaldığı finansman maliyeti (faiz) tutarı olan 1.068.673,46 TL’nin davacıya ödenmesine” ilişkin kısmı yönünden ise; İdare Mahkemesi’nce 16/10/2018 tarihli ara kararıyla, davacının talebindeki faizin neden kaynaklandığının (ihale bedelinin idare uhdesinde kalmasından dolayı mahrum kaldığı faiz mi, yoksa kredi çektiği için krediye ödenen faiz mi olduğu) sorulduğu, anılan ara kararına davacı vekilince “talebimizin içeriği müvekkil tarafından çekilen krediye reel olarak ödenen ve ödeme tablolarında ayrıntısı bulunan kredi faizidir.” şeklinde cevap verildiği, bu itibarla, davacının talebinin kredi faizine yönelik olarak değerlendirildiği, davacının ihale bedelinin idare nezdinde haksız yere tutulduğu iddiasına dayalı bir faiz talebinin de bulunmadığı, her ne kadar doğal sit alanında kalması ve imar planında tuz üretim sahası olarak belirlenmeyen bir sahanın tuz üretim alanı olarak ihaleye çıkartılmasının hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle ihalenin iptal edilmesi sebebiyle davalı idarenin hizmeti kusurlu işlettiği açık ise de, ihale bedelini kredi çekmek suretiyle ödeyen ve bu şekilde ticarî risk alan davacı şirketin, kendi kişisel kararıyla kredi faizini üstlendiği, mahkeme tarafından hukuka aykırı bulunması nedeniyle ihalenin iptali yolundaki yargı kararını uygulayan davalı idarenin, ihale ve ruhsat iptalinin doğal ve olağan sonucu olmayan kredi faizlerinden de sorumlu tutulmasının, doğrudan illiyet bağının bulunmaması nedeniyle sorumluluk ilkeleri uyarınca mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, davalının istinaf başvurusunun İdare Mahkemesi kararının maden sahasının üretime elverişli hâle getirilebilmesi ve işletme ruhsatı alınabilmesi için yapılan masraflar toplamı olan 82.188,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine ilişkin kısmı yönünden reddine; davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, İdare Mahkemesi’nce verilen kararın finansman maliyeti tutarı olan 1.068.673,46-TL’nin faiziyle birlikte davacıya ödenmesine ilişkin kısmının kaldırılmasına ve anılan kısım yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davacı tarafından, davalı idarenin zararın doğmasında açıkça kusurlu olduğu, dava konusu taleple kusurlu işlem arasında açık bir illiyet bağı bulunduğu, ihale bedelini ödemek için normal hayatın akışına uygun olarak bankadan alınan ve ancak uzun bir süre sonra idare tarafından iptal edilen ihale bedelinin iadesi ile kapatılabilen kredi nedeniyle katlanmak zorunda kaldığı kredi finansman maliyetinden dolayı uğranılan zararda illiyet bağı bulunduğu;
Davalı idare tarafından tesis edilen işlemlerin yargı kararının gereklerini yerine getirmek amacına yönelik olduğundan tamamıyla hukuka ve mevzuata uygun olduğu, sahada madencilik faaliyetlerinin yürütülebilmesi için yapılması zorunlu olan yatırımların ruhsatın düzenlenmesi ile ruhsat iptal edilene kadar geçen sürede yapılan ticarî faaliyetin bir parçası olduğu, 3213 sayılı Maden Kanunu’nda yatırım bedellerinin ancak yatırım çakışması hâlinde ödenmesine ilişkin hüküm bulunduğu, idarenin harçtan muaf olduğu ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN SAVUNMALARI : Davacı tarafından, temyize konu kararın tuz sahası için yapılan zorunlu harcamaların ödenmesine dair kısmının usul ve yasaya uygun olduğu belirtilerek davalının temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Bölge idare mahkemesi kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kabulüne ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun, tuz sahası için yapılan zorunlu harcamalar nedeniyle uğranıldığı iddia edilen …-TL zararın yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine ilişkin kısım yönünden reddi, finansman maliyeti tutarı olan …-TL’nin faiziyle birlikte davacıya ödenmesine ilişkin kısım yönünden kısmen kabulü ile, anılan kısım yönünden kararın kaldırılması ve davanın reddi yolundaki … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, anılan Bölge İdare Mahkemesi kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunanlar üzerinde bırakılmasına,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın taraflara iadesine,
5. 2577 sayılı Kanun’un 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … İdarî Dava Dairesi’ne gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine, 28/03/2023 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.