Danıştay Kararı 13. Daire 2021/706 E. 2023/1038 K. 08.03.2023 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2021/706 E.  ,  2023/1038 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2021/706
Karar No:2023/1038

TEMYİZ EDEN (DAVACI): …
VEKİLİ: Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI): … Kurulu
VEKİLİ: Av. …

İSTEMİN KONUSU: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacının görevi sırasında gerekli meslekî özen ve titizliği göstermemesinin, Yatırım Kuruluşlarının Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Tebliğ’in (III-39.1) 19. ve 21. maddelerine aykırılık teşkil ettiği gerekçesiyle, 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 103. maddesinin birinci fıkrası uyarınca 26.049,00-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı Sermaye Piyasası Kurulu (Kurul) kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce (tek hâkimle) verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; … Menkul Değerler A.Ş.’nin (aracı kurum) Merkezî Kaydî Sistem (MKS) kayıtlarının, … A.Ş. (…) tarafından incelenmesi üzerine, aracı kurum kayıtları ile MKS kayıtları arasında tutarsızlık olduğu ve bu tutarsızlığın önemli bir bölümünün …’nin hesabından yapılan sermaye piyasası aracı virmanlarından kaynaklandığının tespit edildiği, bu durumun Kurul’a bildirilmesi üzerine başlatılan ve söz konusu kişinin hesabından, vefatından sonra da çeşitli tarihlerde nakit ödeme ve tahsilat işlemleri ile pay alım satım işlemleri yapıldığının tespit edilmesi neticesinde yapılan incelemeler sonucunda davalı idarece 31/08/2018 tarih ve SD(8) sayılı soruşturma raporunun hazırlandığı;
Uyuşmazlığın, aracı kurumun müşterisi olan …’nin 12/11/2004 tarihinde vefat etmesine rağmen anılan müşterinin hesabından 2013 yılında çeşitli tarihlerde nakit ödeme ve tahsilat işlemleri ile pay alım satım işlemleri yapılması ve 06/10/2016 tarihinde müşteriye ait 10.000 adet … Çimento Sanayi ve Ticaret A.Ş. (…) ve 610 adet … Çimento Sanayi A.Ş. (…) paylarının, aracı kurum kayıtlarında kayden mevcut görünmesine rağmen bu payların, aracı kurumun MKS yetkilisi olan davacıya ait elektronik imza ile aracı kurumda 20/03/2015-30/11/2016 tarihleri arasında “Takas ve Sınırlı Saklama Sorumlusu” pozisyonunda çalışan …’nin, … A.Ş. bünyesinde bulunan hesabına virmanlanmış olması nedeniyle davacının sorumluluğunun bulunup bulunmadığına ilişkin olduğu;
Uyuşmazlık konusu olayda, aracı kurumun müşterisinin hesabında bulunan söz konusu payların, aracı kurumun çalışanı tarafından kendi hesabına virmanlanması nedeniyle müşterinin zarara uğramasına sebep olunduğu ve bu işlemlerin davacıya ait elektronik imza ile şifre girilmek suretiyle dava dışı … tarafından yapıldığı hususunda ihtilaf bulunmadığı;
Davacının aracı kurumdaki görev ve yetkileri gereği kendisine tahsis edilmiş olan ve sorumluluğu altında bulunan imza kartının ve bu kartın şifresinin güvenliğini sağlamayarak meslekî bilgi ve tecrübesi ile bağdaşmayacak şekilde, aynı koşullar altında dikkatli ve basiretli bir yöneticiden beklenen meslekî özen ve titizliği göstermediği,
Davacı tarafından ileri sürülen aracı kurumda tek imza yetkilisinin kendisinin olduğu, günlük rutin işlemlerin aksamasının önüne geçilmesi ve yükümlülüklerin süresinde yerine getirilmesinde gecikme yaşanmaması yönündeki iddiaların, davacının elektronik imza kartını ve bu kartın şifresini vermek suretiyle başkalarına kullandırmasını haklı kılacak bir mazeret teşkil etmediği, bu kapsamda dava konusu işlemin hukuka uygun olarak tesis edildiği;
Öte yandan, uyuşmazlık konusu olay ile ilgili olarak yürütülen adlî soruşturma kapsamında … Cumhuriyet Başsavcılığı’nca davacı hakkında takipsizlik kararı verilmiş ise de, adlî soruşturmaya konu suç ile idarî soruşturmaya konu aykırılığın birbirinden farklı değerlendirmelere tâbî tutulacağı, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ile davacının suça iştirakinin olmadığının ortaya konulduğu, oysa idarî soruşturmaya konu fiilin III-39.1 sayılı Tebliğ’de yer alan hukukî sorumluluğa ilişkin olduğu dikkate alındığında, anılan kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın davacıya verilen idarî para cezasının iptalini doğuracak nitelikte olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Belirtilen gerekçelerde dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nce; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının usûl ve hukuka uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından, gerek ceza yargılaması gerekse hukuk yargılaması neticesinde, idarî para cezasına konu fiil kapsamında tarafının kusurunun bulunmadığı ve sorumsuz olduğunun ortaya konulmasına karşısında İdare Mahkemesi’nce bu kararların dikkate alınmadığı, aracı kurumda görev yaptığı dönemde aynı anda farklı işlerin, farklı illerde yapılması konusunda talimat verildiği, bu işlemlerin gerçekleştirilmesi sırasında elektronik imza kartının ve bu kartın şifresinin başkalarına verilmesi nedeniyle sorumlu tutulmasının dürüstlük kuralına aykırı olduğu, dava konusu işlemin hukuka aykırı olarak tesis edildiği ileri sürülmüştür.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davalı idare tarafından, usûlsüz virman işlemlerinin gerçekleştirildiği dönemde aracı kurumda genel müdür pozisyonunda çalışan davacının, kendisine tahsis edilmiş olan elektronik imza kartının ve bu kartın şifresinin güvenliğini sağlayamadığı, dikkatli ve basiretli bir yöneticiden beklenen meslekî özen ve titizliği göstermediği, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, davacının suça iştirakini somut deliller ile ispatlanamadığından bahisle davacı hakkında soruşturma açılmasına gerek olmadığına karar verilmiş olmasının davacı hakkında idarî işlem tesis edilmesine engel olmadığı, dava konusu işlemin hukuka uygun olarak tesis edildiği, Bölge İdare Mahkemesi kararı usûl ve hukuka uygun olduğundan davacının temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usûl ve hukuka uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKÎ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemesi kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usûl ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddi yolundaki … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Bölge İdare Mahkemesi kararının ONANMASINA,
3.Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4.Posta giderleri avansından artan tutarın davacıya iadesine,
5.2577 sayılı Kanun’un 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’ne gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine, 08/03/2023 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.