Danıştay Kararı 13. Daire 2021/4086 E. 2023/1496 K. 29.03.2023 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2021/4086 E.  ,  2023/1496 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2021/4086
Karar No:2023/1496

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Kurulu
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … A.Ş.
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirkete ait “…” logosuyla yayın yapan televizyon kanalında 24/01/2020 tarihinde saat 21.00’de yayınlanan “…”nda 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde yer alan, “Tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas almak ve toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olmamak zorundadır.” şeklindeki yayın ilkesinin ihlâl edildiğinden bahisle anılan Kanun’un 32. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca 37.468,00-TL idari para cezası verilmesine ilişkin … tarih ve … karar sayılı Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (Üst Kurul) kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; söz konusu yayına uzman misafir olarak katılan Prof. Dr. … tarafından kullanılan ifadelerin Yayın İlkeleri Rehberine göre “Doğal afet haberleri gibi yayınlarda korku, panik, endişe yaratacak ifadeler kullanılmamalı, gerilimi arttıracak nitelikteki yorumlardan kaçınılmalıdır.” ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle idari para cezası uygulanması üzerine bakılan davanın açıldığı,
Programda “Ben şu konuya değinmek istiyorum. Türkiye’de depremle mücadele konusunda ne yazık ki başarısız bir ülkeyiz. Bunun da temel nedeni depremle mücadele konusundaki yanlış politikamızdır. Nedir bu yanlış politika deprem öncesine değil deprem sonrasına ağırlık veren bir politika. Yani depremler olduktan sonra depremzedelerimize nasıl yardım ederiz, onların yıkılan evlerini yeniden yaparız, Kızılay çadır, battaniye, aş götürür ve depremzedelerimizin mağduriyetini gidermek için çalışırız. Bu konuda 99 depreminden sonra bir miktar yol alınmıştır, onu da inkâr etmiyorum ama çağdaş ülkelerde depremle mücadelede esas olan deprem sonrası olan değil deprem öncesidir. Yani deprem öncesi zarar azaltma politikasıdır. Deprem olmadan önce alacağımız önlemler ile olası bir depremin oluşturacağı zararları azaltmak minimuma indirmek politikasıdır. … Şimdi 99 depreminden sonra aradan 21 yıl geçti. Hep dile getiriyoruz depremle mücadelede başarının anahtarı binalarımızı o bölgede beklenen olası en büyük depreme dayanıklı hâle getirmektir. Bunu 99 depreminden sonra İstanbul’da kentsel dönüşüm adı altında uygulamaya başladılar. Orada da başarılı değiliz maalesef kentsel dönüşümü rantsal dönüşüme çevirmiş durumdayız İstanbul’da. Evet, İstanbul çok önemlidir. Oradaki bir depremin oluşturacağı zararlar çok daha büyük olacaktır. Ama doğu bölgelerimizde de insanlarımız var onların canı diğerlerinden daha az kıymetli değil ki niye doğu bölgelerimizde bu kentsel dönüşümü uygulamıyoruz. Bakın yıkılan binalardan enkaz altında kalanlardan bahsediyoruz. Niye bu bölgede Doğu Anadolu’da örneğin Elazığ’daki binalar önceden depreme dayanıklı hâle getirilmiyor da, sadece İstanbul’a ve batıdaki büyük kentlerimize yöneliyoruz. Bu politikamızı değiştirmemiz lazım Türkiye’nin her tarafında depremle mücadeleyi bütünsel yaklaşımla ele almamız lazım ve bütün deprem bölgelerindeki binalarımızı da o bölgede beklenen olası en büyük depreme dayanıklı hâle getirmemiz lazım. Türkiye’de depremle mücadele konusunda ne yazık ki başarısız bir ülkeyiz. Bunun altını çizmek istiyorum. … Geçerli olan çağdaş mücadele, başarılı mücadele ise deprem öncesine yönelik zarar azaltma politikasıdır. Yani toplum hekimliğinde olduğu gibi insanlar hasta olmadan önce alınacak önlemler ile insanların hasta olmasını önlemektir. Şimdi dikkat ettim yayın boyunca bağlandığınız bakanların hepsi deprem sonrasına yönelik ifadeler şey yaptılar. İşte ekiplerimizi gönderdik, uçaklarımızı gönderiyoruz, şu kadar battaniye gönderdik, bu kadar çadır gönderdik. Hiçbir tanesi deprem öncesine yönelik bir şey söylemedi. … Yine biraz önce bağlandığınız İçişleri Bakanı dedi ki İstanbul’dan bir depreme hazırlık toplantısından geliyorum dedi. Bugüne kadar 180 toplantı yaptık dedi. Ama şu gerçek ki bu 180 toplantı sonunda bırakın Türkiye genelini İstanbul dâhi bugün hâla depreme hazır bir kent hâline getirilememiştir. …” ifadelerinin kullanıldığı,
Program konuğunun Hacettepe Üniversitesi’nde Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölüm Başkanı ve Uygulamalı Jeoloji Anabilim Dalı Başkanı olduğu ve deprem konusundaki araştırmaları ile tanındığı, bu kapsamda depremi önleme ve deprem politikaları hakkında bilimsel öneri ve eleştiri yapmakta gereken yetkinliğe sahip olduğu ve konuşmalarının deprem afetinde can kayıplarının azaltılmasına yönelik tespit ve öneri mahiyetinde olduğu anlaşıldığından, dava konusu Kurul kararında hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle hukuka aykırı bulunan dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nce; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, yaptırıma konu programdaki deprem ile ilgili yapılan çalışmaların yetersiz olduğuna ve deprem öncesine ilişkin hiçbir çalışma yapılmadığına yönelik ifadelerin gerçeği yansıtmadığı, gerek yerel gerekse uluslararası alanda afet öncesi riski azaltmaya dair çalışmalar yapıldığı, çalışmaların yalnızca afet sonrasına dönük olmadığı, ülkemizde deprem öncesine yönelik çalışma yapılmadığı beyanının konuğun kendi kişisel kanaâtini yansıttığı ve gerçekle bağdaşmadığı, kararın gerekçesiz olduğu, yayının halkı paniğe sürükleyip, enformasyon yanlışlığına neden olabilecek nitelikte olduğu, konuşmacı her ne kadar konusunda uzman bir kişi olsa da, kullandığı ifadelerin yanlış bilgilendirmeye yol açabilecek ve tarafsızlık olgusuna zarar verecek nitelikte olduğu, yayının kriz dönemi haberciliğine uygun olmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, karara karşı temyiz yoluna başvurulamayacağı, konuğun bilimsel saptamalarının eleştirel nitelikte ve görünür gerçekliğe uygun olduğu, ilgili mevzuatın konuğun düşünce açıklamalarını gerçeğe aykırı kılmasının mümkün olmadığı, konuk tarafından afetlerle ilgili düzenleme yapılmadığına ilişkin bir beyanda bulunulmadığı, çalışmaların kanuna uygun yapılmadığını veya eksik yapıldığını vurguladığı, makale ve haber örneklerinden Türkiye’nin hâlen afet öncesinde alınması gereken önlemlere ilişkin çalışmalarının yeterli olmadığının açıkça görüldüğü, yayında sadece konuğun beyanlarına yer verilmediği, farklı düşünce ve fikirlerde olan kişilerin beyanlarının da yayınlandığı, açıklamaların tespit ve öneri niteliğinde olduğu, halkı paniğe sürüklemesi ve enformasyon yanlışlığına sebep olmasının mümkün olmadığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKÎ DEĞERLENDİRME :
Bölge idare mahkemesi kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalının temyiz isteminin reddine,
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddi yolundaki … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, anılan Bölge İdare Mahkemesi kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın davalıya iadesine,
5. 2577 sayılı Kanun’un 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’ne gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine, 29/03/2023 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.