Danıştay Kararı 13. Daire 2021/2862 E. 2023/1150 K. 14.03.2023 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2021/2862 E.  ,  2023/1150 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2021/2862
Karar No:2023/1150

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Kütahya Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nce, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 45. maddesi uyarınca açık teklif usulüyle Eskişehir ili, Çifteler ilçesi, … Mahallesi’nde bulunan …, … (dava dilekçesinde sehven … yazılmış), … ve … parsel sayılı taşınmazların kiraya verilmesine ilişkin ihale kararının iptali istenmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; ihaleye ilişkin birinci ilanın 25/06/2020 tarihinde, ikinci ilanın 30/06/2020 tarihinde … Gazetesi’nde yapıldığı, söz konusu ihale ilanına ilişkin belgelerin Kütahya Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün … tarih ve E… sayılı yazısı ile Eskişehir Valiliği’ne, ilgili Kaymakamlıklara, ilgili Belediye Başkanlıklarına ve ilgili mahalle muhtarlıklarına gönderildiği, ayrıca ihaleye ilişkin ilanın Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün internet adresinde de yayımlandığı, dava konusu taşınmazların 06/07/2020-10/07/2020 tarihleri arasında 2886 sayılı Kanun’un 45. maddesi uyarınca açık teklif usulüyle yapılan ihale sonucunda dava dışı üçüncü kişilere ihale edildiği, davacının dava konusu taşınmazlarla ile ilgili ihalelere katılmadığı, bu durumda her ne kadar davacı tarafından dava konusu vakıf taşınmazlarının kiracısı olduğu, söz konusu taşınmazları tahliye etmesi gerektiğine ilişkin hakkında açılmış bir dava bulunmadığı gibi alınmış idari bir karar da bulunmadığı ileri sürülmüş ise de, 2886 sayılı Kanun uyarınca tahliyeye ilişkin hususların davanın konusunu teşkil etmediği, davacı tarafından davalı idare ile arasında herhangi bir yazılı kira sözleşmesinin bulunmadığı, mirasçısı tarafından çok uzun yıllardır kullanıldıktan sonra kendi tarafından kullanılmaya devam edildiğinin belirtildiği, 16/12/2020 tarihli ara kararında önceden yapılan veya güncel kira sözleşmesinin bulunup bulunmadığının sorulduğu, davacı tarafından önceden yapılan veya güncel bir kira sözleşmesinin sunulmadığı, dava konusu taşınmazların davacı tarafından işgal bedeli ödenerek işgalen kullanıldığı, işgaliye bedelinin ödenmesinin davacıya herhangi bir hak kazandırmadığı, taşınmazın malikinin mülkiyete ilişkin hakkını dilediği gibi kullanabileceği ve işgalci olan davacının korunmaya değer bir hakkının bulunduğundan söz edilmesinin mümkün olmadığı, dava konusu taşınmazlarla ilgili ihalelere davacının katılmadığı da anlaşıldığından, davacının fuzuli şâgil olduğu yerlerin 19/06/2020 tarihli ihale komisyonu kararına istinaden kiraya verilmesine yönelik ihale işlemlerinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından, ihale konusu taşınmazlarla ilgili olarak davalı idareyle arasında ispat edilebilen (zımnî/üstü kapalı) kiralayan-kiracı ilişkisinin bulunduğu, bu kapsamda uygulanacak hukuki süreçler tamamlanmadan ihaleye çıkılamayacağı, söz konusu taşınmazları işgalci olarak kullandığı kabul edilmiş olsa dahi, 2886 sayılı Kanun ile ilgili yönetmelik gereği tahliyeye ilişkin olarak kendisine tebligat yapılmadığı ve tahliye etmediğinden bahisle mülki amirlikten bir karar da alınmadığı, bu kapsamda yürütülecek hukuki süreçler tamamlanmadan ihaleye çıkılamayacağı, kiralama ihalesine çıkılacağına ilişkin olarak tarafına hiçbir yazılı tebligat yapılmadığı ve yasal süreç başlatmasına imkân tanınmadığı, sahibi olduğu tarım arazilerinin bitişiği olmaları nedeniyle bir asır süredir 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nu tarım stratejisinin de amaçladığı tarla bütünlüğünü sağlayacak şekilde kullanılagelmiş taşınmazların ihaleye çıkartılacağının hem bitişik arazinin sahibi olması hem de çiftçilik yapması nedeniyle kendisine tebliğ edilmesinin hukuki zorunluluk olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, davacıya özel olarak tebligat yapılmasını gerektirecek hiçbir durum bulunmadığı, ihalenin gerekli şekillerde ilan edildiği, davacı tarafından davalı idare ile arasında kira ilişkisi olduğunu gösterir hiçbir belgenin dosyaya sunulamadığı, taşınmazı geçmiş yıllarda işgal etmiş olmasını kiracılık ilişkisi olarak gösterdiği, 2886 sayılı Kanun’a göre davacının geçmişte taşınmazı işgal etmiş olması nedeniyle hiçbir kiracılık hakkı tanınmadığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NIN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddi yolundaki … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın davacıya iadesine,
5. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
6. 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 14/03/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.