Danıştay Kararı 13. Daire 2021/1344 E. 2023/1454 K. 28.03.2023 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2021/1344 E.  ,  2023/1454 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2021/1344
Karar No:2023/1454

TEMYİZ EDENLER : l- (DAVACILAR) : … Radyo ve Televizyon
Yayıncılık A.Ş. Ortakları
1. …,
2. …
VEKİLİ : Av. …

ll- (DAVALI) : …Kurulu
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : …Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının davacılar tarafından esas yönünden, davalı idare tarafından vekâlet ücretine hükmedilmemesi yönünden temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar tarafından, her takvim ayı içerisinde elde ettiği ticari iletişim gelirlerini takip eden ayın son gününe kadar bildirmediği, bilgileri verme ve ibraz etme yükümlülüklerini yerine getirmediğinden bahisle hissedarı oldukları şirkete 9.574,00-TL idari para cezası verilmesine ilişkin tesis edilen, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun …tarih ve …sayılı kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …İdare Mahkemesi’nce verilen …tarih ve E:…, K:…sayılı kararda; dava dilekçesi ve devamında davacılar vekili tarafından adına ceza kesilen şirketin, faal bir şirket olmadığı, vergi kaydının re’sen terkinine karar verildiği, kanuni temsilci yahut tasfiye memurunun olmadığı, ortaklığın feshine ve tasfiyesine gidilmediği belirtilmiş ise de şirketin ticaret sicilinden terkin edilmediği ve hâlen tüzel kişiliğinin devam ettiği görüldüğünden, şirket adına tesis edilen idari para cezasının iptalinden şirket hissedarlarının şahsında meşru, güncel ve somut bir menfaat alakası bulunmadığı, anılan şirketin sorumluluğunun bulunduğu, davacılar adına düzenlenmiş bir idari para cezası bulunmadığı, dava açmaya şirketin kanuni temsilcisinin yetkili olduğu, bu durumda, davacılar adına düzenlenmediği anlaşılan dava konusu işlemin iptali istemiyle, salt davacıların şirketin hissedarları olmaları ve ilerideki aşamalarda kendilerinin sorumlu tutulma ihtimallerinin bulunduğu gerekçesiyle bizzat kendi adlarına verdikleri vekâletnameyle açtıkları davada ehliyetlerinin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15. maddesinin 1/a bendi uyarınca davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: …Bölge İdare Mahkemesi …İdari Dava Dairesi’nce; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davacılar tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davacılar tarafından, dava konusu işlemin gerekli şartlar oluşmamasına rağmen ilanen tebliğ olmasının hatalı olduğu, davacıların hissedarı oldukları şirketin yasa gereği yapması zorunlu olan Genel Kurul toplantısını yapamadığı, bu sebeple şirketin yetkili temsilcinin bulunmadığı, herhangi bir faaliyeti olmayan ve beyanname veremeyen şirketin 6112 sayılı Kanun’un 42. maddesinde belirtilen şekilde ticari iletişim gelirleri elde etmesi söz konusu olmadığından vergi dairesine beyanname verme yükümlülüğünün olmadığı, şirket adına dava açabilecek kimsenin bulunmadığı ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından, 6100 sayılı Kanun’un 323. maddesinde yargılama gideri olarak sayılan vekâlet ücretine aynı Kanun’un 330. maddesi uyarınca vekil ile takip edilen davalarda taraf lehine hükmedilmesi gerektiği, davalı sıfatıyla yer aldıkları istinaf yargılamasında vekil sıfatıyla dosyaya sunmuş oldukları hizmetin karşılığının yargılama gideri sayılan vekâlet ücreti olarak taraflarına hükmedilmesi gerekirken, istinaf yargılamasında vekâlet ücretine hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN SAVUNMALARI : Davalı idare tarafından, adına ceza kesilen şirketin ticaret sicilinden terkin edilmediği ve hâlen tüzel kişiliğinin devam etmesi karşısında dava konusu işlemin iptalinden davacıların şahsında meşru, güncel ve somut bir menfaat ilgisi bulunmadığı, davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
Davacılar tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Bölge idare mahkemesi kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle ehliyet yönünden reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddi yolundaki …Bölge İdare Mahkemesi …İdari Dava Dairesi’nin …tarih ve E:…, K:…sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, anılan Bölge İdare Mahkemesi kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunanlar üzerinde bırakılmasına,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın taraflara iadesine,
5. 2577 sayılı Kanun’un 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de …Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’ne gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine, 28/03/2023 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.